Twitter Facebook Linkedin Youtube

DÜŞMAN TOPRAKLARDA: BİR MOSSAD AJANININ TİCARET SIRLARI (KİTAP ÖZETİ)

Büşra GÜNDOĞAN

Büşra GÜNDOĞAN

İsrail’in ünlü MOSSAD’ı tüm dünyada türünün en etkili istihbarat örgütü olarak bilinir. Fakat bu başarısını, Mossad’ın isimsiz kahramanlarından yani Mossad Savaşçılarından kaynaklandığını çok az insan bilir. Savaşçı, sahte kimlik adı altında askeri görev üstlenen ajandır. Savaşçılar gizli eylemleri sırasında gereken sahte kimlikleri sağlayabilmek için, önemli ticari kuruluşları yönetmektedir. Savaşçılar tek başına çalışır. Danışabilecekleri, destek alabilecekleri kimseleri yoktur. Kitabımızın yazarı da bir savaşçıydı, kod adı ise “MEKTEPLİ” idi. Yazar, Gerald WESTERBY takma adını müstear olarak kullanmaktadır. Alkım Yayınevi’nden yayınlanan kitap, savaşçıların derslerinde gördüğü bir biçimde yazılmıştır. Her bölüm kutsal kitaptan aktarılan özdeyişle başlar. Her özdeyişi eski filozofların yaptığı yorumlar izler. Filozofların yorumları, savaşçıların günlük iş hayatında kılavuz olacak, şaşmaz kurallar haline uyarlanmıştır. Bunlar, iş hayatında uygulanacak Mossad kuralları olup bugüne dek hem çok başarılı hem de çok gizli operasyonlar gerçekleştiren talihli 500 savaşçının verdiği derslerdir. Özeti verilen ajanın kitabı, 3 bölüme ayrılmıştır; Sabır, Hazırlık, Sebat. “Bizlere sabır sayesinde çoğu sorunun hafifleyeceği, pek çoğunun da tamamen ortadan kaldırılabileceği öğretildi. Hazırlık sayesinde çoğu sürpriz, zaman varken keşfedilir ve artık sürpriz olmaktan çıkar. Sebat sayesinde pek çok engel aşılabilir.”

1.BÖLÜM

SABIR

Yemen’de Kurtarma Harekâtı

HEDEF SEÇMEK VE BAŞARMAK

“VeSamta Oto KeMatara LeNeged Eynekka”

“Ve sen onu gözlerinin önüne hedef olarak koydun.”

“VeSamta Oto KeMatara…” İsrail bilgelerinin yorumu, tartışmaya hiç yer bırakmıyor: Hedefini tam olarak gözünün önünde tutacasın. Aklında değil. Yüreğinde değil. Ama “gözlerinin önünde”. Her an göreceksin. Her an görüş alanında olacak. Gözlerinin tam önünde.

Tüm ve bölünmeyen dikkatle hedefe odaklanacaksın.

Dizlerime kadar çamura batmış haldeydim; bütün teçhizatım su içindeydi. Her iki jipim de çamura öylesine saplanmıştı ki, pencereleri dahi görünmüyordu.

Yemen’ de hep olagelen bir şeydir; tek bir bulut kuraklıktan çatlamış dağlık araziyi bir anda bataklığa dönüştürebilir.

Göreceğiniz bir nesne yoksa odaklanamazsınız, varacağınız “bir yer” yoksa oraya varamazsınız. Hedefiniz olmadığı takdirde hedefe ulaşamaz ve eğer bir hedef tanımı yapmamışsanız, sizin sahip olduğunuz hedefinizde olmaz.

Hedefe varmak için bu hedefin tanımını yapın! Pek çok insan, hedefin tanımını yapmadan peşine düşmektedir. Çoğu insan için eylem, düşünceden önce gelir. O zaman da eylem, ilerleme ile denk tutulur, hatta çoğu kez onun yerini tutar ve hedef halini alır. Hedefinizin tanımını yapamıyorsanız, bunun sonucu olarak hedefe giden yolun tanımını da yapamazsınız. Böylece, net bir hedefiniz olmadan birçok “belirsiz” hedef kovalayarak enerji tüketmiş olursunuz.Ancak şöyle düşünelim: Eğer sürekli vitrin gezerseniz, hiçbir zaman satın alamazsınız. Hiçbir zaman satın alamazsanız, hiçbir mülkiyetiniz olmaz. Hiçbir mülkiyetiniz olmazsa, hiçbir birikiminiz olmaz ve servet oluşturamazsınız. Ne de alışveriş listenizdeki ikinci maddeye geçebilirsiniz.

Turist değildim ve Kuzey Yemen’in hava koşullarıyla keyfimden boğuşmuyordum. Yüzlerce Yemenli Yahudi uzaklarda, atalarından kalma dağ köylerinde mahsur kaldığı için buradaydım. Yemenli Yahudiler habis bir politika sonucu canlı fidyeler olarak tutuluyorlardı. Ve eğer kurtarılmazlarsa dünyanın dahi haberi olmadan öleceklerdi. Biz buna engel olmak için oradaydık.

İslami bir askeri otorite ile yönetilen Kuzey Yemen zayıf ve yoksul bir devletti. Ancak İsrail (Yahudi) düşmanı olduğunu da Arap kardeşlerine göstermekte kararlıydı. Üç bin yıldan beri ülkenin bölünmez bir parçası olan zavallı yemen Yahudilerini hedef alarak, İsrail’e karşı yürütülen kutsal savaşta Arapların safında boy göstermiş olacaklardı. Bunu yapmanın kolay yolu olaraksa Yahudi yurttaşları dünyanın geri kalanından soyutlayıp gözaltında tutmaktı. Yahudilerin köylerinden çıkmasına izin verilmediği gibi, yabancılarında köye girmesine müsaade edilmiyordu. Bu ücra köylere muhabirler ulaştığı zamanda pek az gazete bu habere ilgi gösteriyordu.

Ama bugün ailelerden biri kurtulacaktı. Bizim görevimiz onların kurtulma ihtimalini arttırmaktı. İsrail’i yönetenlerin ortak inancı şuydu: İsrail her yerde Yahudilerin adına eyleme geçmezse, herhangi bir yerdeki Yahudiler adına hareket etme ahlaki yetkisini de kaybetmiş olurdu.

Emrimdeki Savaşçı takımının gelmesinden birkaç gün önce yardımcım Albert ile birlikte Kızıl Deniz limanı olan El-Hüdayda’dan Yemen’e girdik. Turist kimliği ile burada bulunmamız gayet normaldi bu nedenle, kumlu ve kayalık arazilerde gezmek amacıyla iki jip kiralamamız da hiç göze batmadı. Hüdayda’nın kuzeyinde savaşçı takımının geri kalanı ile buluşacaktık.

Tehlikeli yollarda deli gibi araç sürüp hem zamana hem de yağmura karşı savaşarak randevu yerine yaklaşıyorduk. Ne var ki, dört teker çekişli araçlar hakkında gördüğümüz onca eğitime rağmen, ya da, belki bunun verdiği aşırı güven yüzünden kendimizi çamura salanmış buluverdik.

O çaresiz durumdayken elemanlarım durum muhakemesi yapıyordu. Kimi jipteki her şeyi yakıp kaçmayı söylerken kimi de araçları gizlemek için iyice çamura gömmeyi önerdi. Gece olduğunda toprak kuruyup sertleşecekti.

Hedef

Benim düşünmem gereken konu hedefti. Bu iş dalında hep olduğu gibi yine, başarmak istediğimiz şeyi tam olarak belirlemeden hiçbir şey başarılamazdı. Jipleri bırakıp bırakmama konusunda günlerce tartışabilirdik. Ama bizim mesele bu değildi. Neden jipleri bırakacaktık? Neden jipleri kamufle edecektik? Sadece hedefimize doğru ilerlemek için bugün meslektaşlarım hedefe odaklanmamıştı.

Tanımlanan bir hedef soyut bir varlığı değiştirir. Gevşek olanı sıkılaştırır, bulanık olanı netleştirir. Tayin edilen hedef planlama ve önceden düşünme gerektirir.

Önce siz hedefinizi tanımlarsınız sonra o sizi tanımlar.

Bu takımın komutanı olarak jipleri buluşma noktasına götürmek zorundaydım. Bu görüş pek çok şeyi bana bırakmak gibi duruyordu, bu da her şeyi şansa bırakmak olurdu.

“Bu işte her küçük ayrıntıyı planlayamazsın, bu bir bilim değil ki! Bu tam anlamıyla sanattır,” diye uyardı Yoav.

Fakat Yoav yanılıyordu. Her küçük ayrıntıyı planlayabilirsin, her küçük ayrıntıyı planlamak ve sonra da her bir küçük ayrıntıyı yerine getirmek zorundasın. Bana göre planlanmayacak tek şey beklenmedik olaylardır. Bu işte de beklenmedik şeyler de beklendiği için, onun da bir planı muhakkak vardır.

Hedefinizi tanımlamak sizi neyi başarmak istediğinizi bilmeye zorlar. Bilgin yoksa ne savaşa gir, ne de ticarete, bu kural değişmez.

Benim savunduğum tezle ilgisi olmayan diğer görüşse; hedefin çok keskin çizgilerle tanımlanması halinde doğacak fırsatlardan yararlanılamayacağı görüşüdür. Fırsat çıktıkça, elbette buna açık olmalısınız ne var ki, oturup böyle fırsatları beklemek doğru olmaz. Önce hedefinizi net bir şekilde görmeniz ve onu kelimelere dökebilmeniz gerekir ki, karşınıza uzak ihtimalli ve belirsiz her fırsat çıktığında rotanızdan sapmayasınız.

Benim hedefim jipleri buluşma noktasına götürmekti. Ama önce ana hedefime giden yolda bir yan hedef tayin etmem gerekiyordu. Öncelik sırası değişmişti önce jipleri çamurdan çıkarmak zorundaydım. Yoav’ a gidip bir buçuk saat süre içinde hayır yetmiş dakika sonra hiçbir mazeret kabul etmeksizin bir traktör ya da kamyon yeter ki dört tekerleği ve bir vinci olan araç getirmesini söyledim. Avi’ye de jiplerin yükünü boşaltmasını söyledim. Jipte ne varsa şasiye lehimlenmemiş motorun parçası olmayan ne varsa sökmesini istiyordum. Bu jiplere ihtiyacım vardı. Gün doğmadan araçla buluşma noktasında olmak zorundaydım hedefime ulaşacaktım.

Hazırlık Yapın

Hedefe ulaşmak için ilk adım hedefi tanımlamak ise ikinci adımda bu hedef için hazırlık yapmaktır. Bir yürüyüş yarışına katılacaksanız yarışma yürüyüşünün nasıl yapıldığını mutlaka görmeniz gerekir. Bu nedenle yapacağınız ticareti önceden yüzlerce kere düşünmüş olsanız bile buna ciddi bir şekilde, ciddi bir ortamda konsantre olmadıysanız, o işi gerçek anlamda hiç düşünmemişsiniz demektir.

Planınızın ayrıntılı sunumunu hazırlayın. Eleştiriye açık tutun, soru sorulmasını özendirin. Savunabildiğiniz kısımları savunun, gerekirse bazı kısımları atın o planı yaşayın tekrar gözden geçirin. İşte, hazırlık budur.

Düşüncelerinizi, enerjinizi ve tüm çabanızı tek bir hedef üzerinde yoğunlaştırırsanız, dikkatleri bölünmüş olan rakiplerinizle yarışmanız onları alt etmeniz çok daha kolay olacaktır.

Adamlarım iyice yorulmuşlardı. Bazıları durumdan memnun değildi ki zaten bende memnun değildim. Çünkü bugünün hedefi memnun olmak değil, jipleri kurtarmaktı.

Başarmak

Gerçeklere bakacak olursak: Çoğu insan hedefini tanımlamaz. Hem hedefini tanımlayan hem de bunun için hazırlık yapanların da çoğu da hedefine ulaşamayacaktır. Bunun nedenine bakacak olursak, başka hiçbir şey düşünmeden tüm dikkati seçilen hedefe yoğunlaştıramamaktadır.

Eğer hedefiniz büyük bir şirket başkanıyla görüşmekse, bu şirketin başkan yardımcısı ile görüşmek için çaba harcamak gereksizdir. Aynı şekilde başkana ulaşmaya çalışırken başkanın sekreteri size kabalık ederse, üzerinde durmayın. Öfkenizi gösterip karşılık vermekten kaçının. Diyelim ki tepki gösterdiniz bu demek olur ki rotanızdan bir hayli sapmışsınız. Hedefe giden yolu kapamışsınız.

Diyelim ki hedefiniz bir işi iki günde bitirmek. O halde yapmanız gereken bütün zamanınızı ve enerjinizi o hedefin peşinden gitmeye ayırmak olsun. Örneğin hedefiniz elinizdeki ürünü satmaksa bunu gerçekleştirene kadar telefonun başından kalkmayın. Yemek molası vermeyin. Satmayı hedeflediğiniz miktarın tamamını satana kadar hiç ara vermeyin.

Maalesef pek çok insan yarı yolda hedef değiştirir. Bunun nedeni: hedef uğruna gözü kara bir kararlılıkla çalışmanın zor olmasıdır. Bir hedefte değişiklik yapmak veya bundan vazgeçmek, engeller karşısında sebat etmekten çok daha kolaydır. Her ne kadar yeni plan artık gözünüze daha hoş görünse de, hedefinize ulaşana kadar o hedefin peşini bırakmayın. Bunu yapmadığınız taktirde pes etmelere ve başarısızlıklara alışmış olursunuz.

Gemimiz Suudi Arabistan yarımadasından epey açıklarda seyrediyordu. Güvertedeki helikopterler yerlerini aldıktan sonra Yemen içlerine havalanacaklardı. Bizden iniş işareti alana kadar da hava da turlamaları gerekiyordu. Her şey yolunda gittiği taktirde kaçan aileyi helikoptere bindirip memlekete gönderecektik.

Oraya varmamızdan birkaç dakika sonra yolun aşağısında altı kişilik bir aile belirdi. Tam bizim beklediğimiz gibi ana baba, dede, üç çocuk ve peşlerinde de küçük bir keçi sürüsü vardı. Yemenli tercümanımız olan Zion kötü haberi verdi. Aile gittikleri yerde geçim sıkıntısı yaşayacaklarını düşünerek keçileri de almak istedi. Onları caydırmak için çok uğraştım.

Uzun tartışmalardan sonra aile büyükbabanın bizimle kutsal topraklara gelmesine ikna oldu. Büyükbaba orada gerçekten keçilere ihtiyaç olamayacağı düşünürse, aileye mektup yazacak, ailede keçileri bırakıp adamın yanına geleceklerdi. Yaşlı adam ailesiyle kucaklaştı, keçilerini de öptükten sonra yola çıktık.

ZAMANLAMA

“LaKal Zman VeEt LeKaL Hefetz…”

“Her şeyin bir mevsimi vardır; Her amacın bir zamanı.”

Hayat karşımıza pek çok tuhaflıklar çıkarır. Bunlardan en büyüğü de, zaman, sabır ve eylemin paradoksudur. Gençlikte zaman çoktur, fakat sabır yoktur. Yaşlılıkta ise durum tam tersidir; sabır çok zaman yoktur. Gençlikte eylem eylemsizliğe tercih edilir, oysa yaşlılar için eylemsiz kalmak eylemden daha iyidir. Ancak sabırsız eylem başarısızlığa mahkûmdur. Diğer yandan, eylemsizliğe yol açan sabır da bire bir başarısızlığın tam kendisidir.

Sabır

Olgunluğu sabır getirir. O olgunluk, insanların önüne çıkan fırsatlara balıklama dalmak yerine, daha tarafsız şekilde bakmasını sağlar. Daha da önemlisi, eşsiz bir fırsat çıktığı zaman gözlemicinin bunu fark edebilmesini sağlar. Sabır olmazsa, insan dar-bakış hataları yapmaya mahkûmdur.

Bir şirketi, o şirketin tek bir özelliğine bakarak değerlendirmeyin. Bir şirketin satışlarına bakarken, aynı zamanda o şirketin zihinsel kapasitesine bakmayı ihmal etmeyin. Daima bir nesneye birden fazla açıdan bakmaya çalışın ve sizde farkına varacaksınız ki, ortaya birden fazla gerçek çıkacaktır.

Gücü ne zaman kullanmalı?

GÜÇ

“Avi Yiser Etchem BeShotim VaAni Ayaser Etchem BeAkrabim”

“Babam sizleri azarlayarak yola getirdi, ama ben sizi kırbaçla cezalandıracağım.”

Güç aslında bir gereçtir. Tek başına olumlu ya da olumsuz bir değeri yoktur. Biz yararını başarılı kullanımıyla anlarız. Gücün başarısı da kolayca kanıtlanamaz. Güç yarar sağladığı kadar zarar da verebilir.

Gücün Kuralları

Gücün ilk kuralı; gücün sınırlarını bilmektir. Ve gücü kullanmadan önce kendinize sorun: kullanmakta olduğunuz gücün doğası nedir? Bu güç fiziksel güç mü? Otoriter güç mü? Psikolojik güç mü? Daha sonra şu sorulmalı: bu çeşit gücün doğal sınırları nelerdir? Örnek verecek olursak, fiziksel güç bir ülkeyi fethetmeye yarayabilir ancak iş o ülkeyi yönetmekse fethetmek yetersizdir.

Gücün sonra ki kuralı, insanın bunu ne zaman kullanacağını bilmesidir. Gücü uygulamanız halinde orta çıkacak sonuç sizin için tek kabul edilebilir sonuçsa, gücü o halde kullanmalısınız.

Bir durum düşünün: Bir perakendecinin, ürünlerinizi rakibinizin ürünlerinden daha iyi sergilemesini istiyorsunuz. Farz edin ki, sizin ürününüz perakendeci için çok önemli çünkü sizin ürününüzün yanında başka ürünlerde satıyor. Bu durum size güç kazandırır. Çünkü perakendecinin ekonomik durumunu etkileme gücüne sahipsinizdir. Diyelim ki, ürünlerinizi daha iyi sergiletmek için perakendeciye defalarca rica ettiniz, fakat pek ilgilenmedi. Size düşen bir karar almaktır. İkna edemediniz ekonomik gücünüz var. Ürünlerinizi o perakendeciden çekebilirsiniz. Eğer sizin için kabul edilebilir tek sonuç, ürünlerinizi rakibinizden daha göze çarpıcı şekilde sergilemekse bu tehdidi öne sürerek gücünüzü kullanmalısınız.

İnsanlar ve şirketler rasyonel ekonomik modelleri izlemeyebilir. Aynı şekilde perakendecide ekonomik sıkıntıyı ve gelir kaybını göze alıp size boyun eğmeyebilir.

Uygulanmayan gücün ( uygun zamanlarda bile) sahibine getireceği kazanç, bunun uygulamasından daha büyük olabilir.

Son ve üçüncü kural: Gücü kullandıktan sonra hesabının yapılmasıdır. Genel bir ilkeye göre güç kullanımın sonucunu değerlendirirken, ortaya çıkacağına inandığınız sonucun başka seçenekleri olup olmadığını düşünün. Böyle yaptığınız zaman kuşkunuz olmasın, ilk düşündüğünüzden farklı seçeneği tercih edeceksiniz.

Sessizlik Nasıl Müttefikiniz Olur

Sessizlik

“Siyag LeKhokma Shtika.”

“Sessizlik Bir Zekâ Belirtisidir.”

Sessizlik kendini tutma hareketidir. Bunu ancak ihlal etmemekle oluşturabiliriz.

Sessizlik bir boşluktur; bu boşluğun doldurulup doldurulmaması tercihe bağlıdır. Dolayısıyla da, sessizliğin değeri sadece ve tamamen sessizliği koruyan kişi tarafından belirlenir. Bunun korunması ise o kişinin bilgeliğinin göstergesidir.

Konuşmanız gerekmiyorsa konuşmayın.

Konuşma bir mayın tarlasıdır. Her bir sözcük bir mayındır ve konuşma süreci haritası olmayan bir arazidir. Ne kadar çok konuşursanız, mayın patlatma ihtimalinizi o kadar arttırmış olursunuz.

Birkaç kelime söylemenin kaçınılmaz olduğu durumlarda konuşun, fakat hiçbir şey söylemeyin. “Açık” soru tekniğini kullanın. Açık soru olabilecek en basit soru biçimidir. “Nerede yaşıyorsunuz?” “Adınız nedir?” “Ne yapıyorsunuz?” Bunlar tipik açık soru örnekleridir.

Kapalı soru biçimine örnek verecek olursak, “Roma’da mı yaşıyorsunuz? “Adınız Angelo mu?” “Yemek mi yiyorsunuz?” örneklerini verebiliriz. Bu soru tarzında uzun karşılığa cevap yoktur. Cevaplar zaten sorunun içinde vardır. Bu soru tarzı karşınızdaki insanı evet ya da hayır demeye zorlar. Bu sizin düşmanınızdır. Kullanmayın. Çocuk gibi açık olun. Meraklı olun.

Kutunun Dışında Düşünmek

“Ve HaMetim Asher Hemit BeMoto Rabim MeAsher Hemit Behayav.”

“Böylece Ölürken Öldüklerinin Sayısı Sağken Öldürdüklerini Aşıyordu.”

Ve HaMetim… Samson’un günümüzde bilinen hikâyesi büyük bir cesaret örneğidir. Halkının iyiliği için kendini seve seve feda edişinin destanıdır. Diğer yandan da bu hikâye alışılmışın dışında düşünebilmeyi anlatır. Yaratıcılık hakkındadır.

Samson kördür ve bağlanmıştır. Filistinlilerin tutsağıdır. Kolosyum sütunlarına bağlıdır. Kimsenin beklemediği şekilde Samson sütunları iterek devirip, kolosyumu yıkmayı başarır, kendisiyle birlikte binlerce Filistinliye mezar eder. Samson’dan önce kendini yok ederek başkalarını yok etmek bilinen şey değildi ve unutulmadı.

Yapboz için gereken bütün parçalara sahiptik. Fakat nasıl doğru bir şekilde bir araya getirebileceğimizi bilmiyorduk. Bana savaşçı adayı olarak verilen psikolojik testlerden birini hatırlatıyordu. Mossad psikiyatristi önüme on iki parçalık yapboz koydu. Parçalar doğru yerleştirildiğinde tam bir kare oluşması gerekiyordu. Doktor bana bunu söyledikten sonra odadan çıktı.

Verilen kısa süre içinde yapbozu inceledikten sonra birkaç saniye içinde kareyi oluşturdum ancak ne var ki parçalardan biri fazlaydı ve sürem azalıyordu. Başarısız olmak istemiyordum. On ikinci parçayı ağzıma alıp yuttum.

Psikiyatrist odaya döndü. Biraz bakındıktan sonra parçaları saydı ve bir parçanın eksik olduğunu söyledi. Bende eksik olmadığı ve on bir parça olduğunu söyledim. İnanmayan doktor epey sinirlenmişti. Her yere baktı. Eminim başına böyle bir durum ilk kez geliyordu.

Birkaç gün sonra evime gelen telefonla savaşçı eğitim programına kabul edildiğim bildirildi. Bu yapboz olayından mı, yoksa ona rağmen mi seçildim cevabını bende öğrenemedim.

Yaratıcılık

Ne öğretilebilir, ne satın alınabilir. Bir insanın göz rengi Allah vergisidir. Ancak güç kadar, çeviklik kadar ve ya, zekâ kadar somut bir niteliktir. İnsanlar arası etkileşimde en az para, nüfuz ve bilgi kadar önemli bir faktördür. Yaratıcı bir aklın gücü asla göz ardı edilmemelidir. Ve yaratıcı akılı kendi tarafınızda tutmasını bilmelisiniz. Ve bu yaratıcı kişilerin, farklı düşünmesine ve gerekiyorsa farklı olmasına izin vermelisiniz. Hatta yaratıcılığı özendirmelisiniz. Yaratıcılığı özendirmek, öncelikle sizin sınırlarınızı tanımanızı gerektirir. Şöyle ki boyunuz kısaysa uzamaya çalışmayın, gidip bir merdiven alın. Kısaca bu durumu kabul edin ve kendinize uyarlamayı da öğrenin.

Zorlu bir sorunu çözerken en önemli nokta, bu sorunu ilk başta çözülmemiş gibi gösteren engelleri giderecek veya etrafından dolanacak yolları bulmaktır. Yaratıcı aklın bir özelliği de bunu yapabilmesidir. Yaratıcı akıl şunu sorar: “Bu iş sorun olmasaydı, ben nasıl bir yaklaşım sergilerdim? Diyelim ki engellere olmasaydı, nasıl bir yol seçerdim?”

İşin başındayken engelleri yok saymakla insan çoğu kez, daha önceden göze çarpan engellerin aslında hedefe giden en iyi yolda olmadığını anlar.

İKİNCİ BÖLÜM

HAZIRLIK

Birlikten güç doğar.

Savaşta olduğu gibi, ticarette de birlikten güç doğar. Savaşta sayılar belirgin üstünlükler sağlar. Aynı şey iş dünyası içinde geçerlidir. Sizin tarafınızda, çok sayıda profesyonel olması karşıdaki tarafa kuvvetli bir üstünlük mesajı iletir. Her şeyden önce bu konuyu ciddiye aldığınızı gösterir. İkici olarak bir ekip oluşturmakla kazanmak için kararlı olduğunuzu ve bu amaçla hiçbir masraftan ve gayretten kaçınmadığınızı gösterir.

Bir ekip oluşturmanın yararları

Bir ekip oluşturmadan önce bu ekipten ne gibi yararlar beklediğinizi sorgulamalısınız. Bir kişiyle yapılabilecek bir iş için, bir ekip kurmanın da mantığı yok.

Bir ekip içinde olmak ekip içindeki bireylere moral verir. Moralde beraberinde başarıyı getirir. Ayrıca bir ekip sayesinde, sizi başarısızlığa götürecek bir terslikten yara almadan kurtulabilirsiniz.

Fakat şunu da bilmek gerekir ki: Sadece kalabalık sayıda olmak üstünlük kazanmanın garantisi değil. Ama belli bir amaçla ve misyonla görevlendirilen kalabalık ekip daha az sayıdan oluşan ekibe karşı her zaman üstünlük sağlar.

SADELİK

“Kol HaMosif Gore’ah.”

“Kim eklerse eksiltir.”

Başarının anahtarı sadeliktir. Bir sorun çıktığı anda ona en sade çözümü bulabilmektir. Bunu yapmak sizi kalabalığın arasından öne çıkarır, rakiplerinizden üstün kılar ve büyük bir avantaj sağlar. Karşınıza çıkan soruna çözüm aramayın. Bu soruna en sade çözümü arayın.

Hatalar kuralı

Bir sözcük yerine, bir resim kullanırsam hiç hata yapamam. Eğer bir sözcük yerine bir harf kullanırsam, tek bir hata yaparım. Sadeliği benimseyerek gereksiz hatalardan kaçınabilirsiniz.

Teröre Karşı Terörle Savaşmak

Başarı için temel nasıl hazırlanır?

Son birkaç ay içinde İsrail terörist saldırılarına hedef olmaktaydı. Bu eylemleri FKÖ’nün kanadı olan Kara Eylül gerçekleştiriyordu. İsrail hükümeti FKÖ’nün siyasi merkezine saldırı yapmaya karar verdi.

1973 yılına kadar Lübnan’a gitmem gerekmemişti. Fakat o yılın başında uluslararası bir para örgütünün Lübnan’da ve buna benzer birkaç ülkede operasyonları inceleyecek uzman finans analizcisi aradığını duyuruyordu. Kural dışı birkaç müdahale ardından o analizci ben oldum.

Başarı ve hazırlık doğrudan ilintilidir. Daha çok plan yaptıkça daha çok başarılı olursunuz. Ne kadar az plan yaparsanız, başarısızlığınız o kadar artar. Ne için hazırlık yaparsınız? Her şey için. Nasıl hazırlık yaparsınız? Hedefi, hedefin olası alternatifini, hedefe giden yolun ve bu alternatiflerini dikkatle tahlil ederek.

Genel olarak ofis Savaşçılarını gereksiz tehlikeye atmak istemezdi. Bir ülkede çöp bırakmış olan Savaşçının tekrar o ülkeye gitmesine izin verilmezdi. Fakat kaçınılmaz durumlarda istisnaları vardı.

Ben 1973 öncesinde hiç Beyrut’a gitmediğim için Lübnan görevi için biçilmiş kaftandım. İşe girmiş olmam az günlük sorumluluklar yüklenerek Lübnan’a rahatça girip çıkmamı sağlıyordu.

Samson beni daha planlanma aşamasında olan ve hakkında hiçbir şey bilmediğim, “Gençlik Kaynağı” operasyonunda görevlendirmeye karar verdi. Adına bakılacak olursa şiirsel görünüşünden de yola çıkarak operasyon epey hareketli olacağa benziyordu. Bense operasyon bittikten sonra GK’nın İsrail’in Münih Olimpiyatları katliamının suçlularına karşı sürdüğü kan davası olduğunu öğrenecektim. Bu dava İsrail hükümetinin emriyle yürütülüyordu. Ofisin zamanını ve kaynaklarını tüketiyordu. Öç almanın ötesinde bir anlamı, amacı, stratejik değeri bulunmayan intikam bana ve meslektaşlarıma emeklerin boşa harcanması gibi geliyordu. Şiddet beraberinde şiddeti getirir. Bir teröristi öldürdük mü yerine iki tane geliyordu. Ben bu operasyonlarda stratejik bir değer görmüyordum.

Labirent kuralı

Hazırlık yaparken sondan başlarsınız. Nerede olmak istiyorsunuz? Ne zaman olmak istiyorsunuz? Oraya varmak neye mal olur? Bir labirentin sonuna giden doğru yolu bulmanın en kolay yolu, araştırmanıza labirentin sonundan başlamaktır.

Farz edin ki birçok merdivenin olduğu bir yerde son kattasınız. Bulunduğunuz yerden bütün merdivenleri, her birinden çıkışın ne kadar süreceğini, hangisinde daha çok basamak olduğunu anlamanız mümkün. Planınıza sondan başlayıp, analizlerinizi bu şekilde yaparsanız, gözünüzden kaçacak pek az şey olabilir.

Merdivenden aşağıya doğru en alt kata indiğinizde kaç basamak olduğunu, yukarı çıkmanın ne kadar süreceğini, bu çıkışın ne kadar zor olacağını anlamış olursunuz. Görüldüğü gibi merdivenin yukarısından bakıldığı zaman bütün sorular belirecektir. Sorulara bulacağınız cevaplar da sizin hazırlığınız olacaktır.

Her ne kadar operasyonlar Süngü’nün görevi olsa da, bu durumda Süngü ve Ofis’e geri planda görev verilmişti. Operasyonu Ofis hazırlayacaktı, fakat “öpücükler”(suikast) İsrail Savunma Kuvvetleri’nin özel savaş birimleri olan Deniz Komandoları ve Rangerleri tarafından gerçekleşecekti. Hedefi Kara Eylül ve El Fetih’in üç elebaşını evlerinde öldürmekti.

Hedef A, El Fetih’in uluslararası terörizm kolu başkanı olan Ebu Yusuf’tu.

Hedef B, Bütün El Fetih operasyonlarının lideri olan Kemal Avdandı.

Hedef C, FKÖ’nün tanıtma bakanı ve eski bir terörist olan Kemal Nasırdı.

Bu üç kişinin suikastını gerçekleştirmek için, aynı anda dört şaşırtma amaçlı baskın yapılmasına karar verildi.

Benim görevim ise keşif dosyasını hazırlamaktı. Ofis dilinde operasyon için istihbarat adı da verilebilirdi. Keşif alanım Filistin Halk Kuruluş Cephesi karargâhı ve mektuplu bomba fabrikasıydı. Operasyonun iç yüzünü bilmiyordum. Deneyimlerimi ve sağduyumu kullanarak verilen hedef hakkında ilgili bütün bilgileri toplayacaktım, bunun adı hazırlıktı.

Bazıları için hazırlık aşaması donuk bir angaryadır. Esas görev neyse ona geçmeden bir an önce aşılması gereken bir basamak… Böyle kimseler için hazırlık aşamasıyla icraat arasında kesin bir sınır vardır. Bizim gibilerde ise böyle bir sınır yoktur.

Kayda geçmeyen şey yapılmamış demektir.

Öncelikli olan hazırlığın temel üzerine oluşmasıdır. Bir şeyi yazmak için, o şeyi öncelikle düşünmek gerekir. Bu durum önce sizi tutarlı olmaya zorlar, sonra da belleğinize girer.

Bir şeyi düşünüyor olmak tabi ki planlama için başlangıç noktasıdır. Ancak o meseleyi düşünüyor olmak, hazırlık olarak nitelendirmeye yetmez. Çoğu insan için bir konuyu düşünmek su üzerine yazı yazmak gibidir.

Zihinde en kalıcı etki bir şeyi yazıya dökmekle sağlanır. Konuşma sırasında üzerinde durulmayan belirsizlikler yazıya döküldüğü zaman hemen dikkat çeker.

Dahası yazmak, hazırlıklarınızın zaman, çaba ve fonlarınız bakımından bir çizelge içine girmesini de sağlar. Plan ve hazırlığı harmanlayıp uygulamaya hazır duruma getirir.

İlk yapacağım şey hedefi ziyaret etmekti. Görmenin yerini hiçbir şey tutamaz. FHKC’nin Beyrut karargahı kaldığım otele yakındı.

Sakalımın selofan tipi bantla altına yapıştırdığım kemik mikrofon, çenemin titreşimini anında kelimelere dönüştürecek, bu sayede İsrail Savunma Kuvvetleri’nin istediği bilgileri içimden konuşarak kayıt yapabilecektim.

FHKC’nin binası kentin kötü bir semtindeydi. Buralar eli silahlı Filistinli kaynıyordu. Yanında yerlilerden biri olmadan dolaşmak hiç kolay değildi. Neyse ki, Banc du Liban’nın bu binaya yakın bir şubesi vardı. Ve bu şube FHKC’nin bankasıydı. Bankanın uluslararası kredi danışmanı olarak kentin her şubesine rahatça gidebiliyordum.

FHKC hesap numaraları, onlarla iş yapan bankalardaki hesap numaraları, para transferlerini elde ettim. Hedef 2 benimdi. Bir hafta boyunca ek istihbarat toplamayı sürdürdüm.

19 Nisan 1973 gününün erken saatlerinde İsrail Savunma Kuvvetleri Hedef A,B ve C’ye aynı anda baskınlar gerçekleştirdi. Gün doğduğu sırada FHKC bomba fabrikası yerle bir olmuş, Ebu Yusuf, Kemal Advan ve Kemal Nasır evlerinde ölü bulunmuştu.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SEBAT

Ne zaman ve nasıl rol oynanır

Roller

“Natati Kesef HaSade, kach …”

“Toprağın parasını vereceğim. Benden bunu al..”

Zohar’ın oğlu Ephron ve Hebron sakinleri, İbrahim’e aile mezarlığı için bir arsayı bedelsiz olarak vermek isterler. Fakat İbrahim kabul etmez. Eğer bedelini ödemezse kabul etmeyeceğini söyler. Ephron para almayı kabul eder, Machpelah Mağarasını satın alır; öldükten sonra karısı Sarah ile birlikte oraya gömülürler.

İbrahim neden mağarayı satın almak için ısrar etti?

İbrahim “Rollerin Mutlakıyeti “ nedeniyle armağanı kabul etmedi. Başkasına bağımlı, bağış alan adam rolüne bürünmek istemedi. İbrahim biliyordu ki kişinin üstlendiği rol er ya da geç onun mevcut ve gelecek zamandaki ilişkilerini etkileyecektir.

Libya kimyasal madde yığınağı yapıyordu. Ofis aylardan beri Libya’nın kimyasal/ biyolojik savaş niyetlerinin farkındaydı. Libya’ya bu maddeleri sağlayan Almanya’ya karşı protestolarını duyurmaktaydı. Alman yetkilileri, hiçbir alman şirketinin terörist Libya devletine karşı yasaklanmış kimyasal satmayacağını iddia ediyorlardı.

Benim görevim Almanya’nın bu işi yaptığının kanıtını İsrail’e sağlamaktı.

Olumlu “Hayır”

Hayır cevabından kaçının

Bir şeyi korumak, onarmaktan daha kolaydır. Bir hayır sözünden kaçınmak da bu sözün geri alınmasını sağlamaktan daha kolaydır. Dinlemek gerek. Beden diline, seslere, ses tonuna vs. dikkat etmek gerekir. Bu dikkati verirseniz, hayır cevabı gelmeden önce bunu anlayabilirsiniz. Anladığınız anda bundan kaçının. Bir yolunu bulup soruyu, konuşma havasını öyle bir değiştirin ki, artık o hayır cevabı yersiz kalsın. Bu cevabı almaktan kaçınıp stratejinizi yeniden belirlemek gerekir.

Aradığım belgeleri, kanıtları ele geçirebilmenin tek yolu vardı: kimyasalları ben sipariş edecektim.

Libya’da nasıl bir ticari kılıf bulup, yetkililerden kimyasal madde ithali için izin alabileceğimi Stüdyo araştıracaktı. Stüdyo imkânsız görünen işler konusunda çok başarılıydı. Bana da böyle bir kılıf bulmaları çok uzun sürmedi.

Karşımda bana Libya görevi için kılıf uydurmaya çalışan Stüdyo senaristi Zeo vardı. Ve bana keçilerden bahsediyordu. Libya’nın keçileri var. Keçilerin postu olur. Postlardan deri yapılır. Deri de nakit döviz karşılığında Avrupa’ya ihraç edilir. Libya’nın da nakit dövize ihtiyacı var işte kılıfım hazırdı. Ama ben keçi postunun kimyasal ile ne alakası olduğunu anlamamıştım.

Zeo’nun açıklamasının ardından keçi postunun deriye dönüştürüldüğü tabakhane de bu dönüşüm sırasında kimyasal maddelerin kullanımı kısmının işimize yarayacak olduğunu anladım.

Libya’nın kimyasal madde satın alması gerekir. Bu alımı da ya İtalya’dan ya Almanya’dan alacaktır.

Benim görevim ise Libya da bir tabakhane kuracağımı veya satın alacağımı Libyalı yetkilere bildirmek. Bunun ardından yapacağım siparişlerde kimyasal silah yapımında kullanılacak birkaç bileşimi de sipariş etmek. Almanlar bu siparişi karşılayacaklardır.

 

Çoğu kez “hayır” son söz değildir

Hayır, sözcüğüne “Bu durum biraz pazarlık gerektirir.” Anlamı katmayı başarırsanız, gönderilen mesajı doğru olarak yorumlamış olursunuz. Hayır, sözcüğüne “Bu istediğin başka şekilde ifade edilmelidir.” Anlamı katarsanız gönderilen mesaja doğru anlamı katmış olursunuz. Aksini düşünecek olursak pazarlığın önemi ortadan kalmış olur, yani nerede uzlaşıp nerede uzlaşamayacağınızı belirlemekten mahrum olursunuz.

Libya’ da ticaret yapabilmek için izin ve lisans almak gerekiyordu ve bu hiç kolay değildi.

Bütün hazırlıklarımı yapmış almam gereken eğitimlerimi almış, tabakhane ile ilgili bütün teknik jargonu öğrenmiştim. Önümdeki engel bakanlık yetkilerinden kimyasal ithalatıyla alakalı belgemi almaktı.

İlk görüşmem bakanlıkta küçük bir memur olan Dr.Ahmed Awady ileydi. Amacım Dr.Ahmed Awady’i tarafıma çekmekti. Benim başvurumu onaylayacak yetkisi yoktu fakat ret etmesi halinde bütün projem başından iflas edecekti.

Awady hakkındaki araştırmalarım sonucunda vardığım kanı; karşımda küskün, öfkeli, mutsuz bana zorluk çıkarmak için elinden geleni yapacak olan bürokrat bulacağımdı. Öyle de oldu.

Görüşmemiş sırasında Awady, teklifimizi ilginç bulduğunu, deri üretimlerini arttırmak için haklı olduğumuzu fakat İtalya ile ilişkilerinin sömürge günlerinden kalma bir gerginlik içinde olduğunu ve en önemli sanayilerine de İtalyanları gelmesini tavsiye etmeyeceğini söyledi.

Bende haklı olduğunu, işte bu yüzden de kalkınma müşteşarını görmek istediğimi söyledim. Awady ile tartışarak zamanımı harcasaydım, onu kendime düşman ederdim. Oysa onun hayır cevabını kabul etmekle müttefikim olmasını sağlayıp planım için değerli araç kazandım.

Değiştirilebilecek “Hayır”

Karar yetkisi olmayan, mevcut politikayı veya uygulamayı değiştirmeye yetkisi olmayan birisiyle tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Genellikle alt kademeden olan böyle bir memurdan gelecek hayır cevabı kesin bir ret değildir. “hayır” o kişiyi rahat bırakıp daha yüksek mercilere başvurmanız için yapılan bir yakarışa benzer. Yapmanız gereken hayır cevabını anlayışla karşılayıp, o alt memurun sempatisini kazanıp, olumsuz karar için kime ve nasıl başvuracağınızı öğrenmektir. Öfkeye kapılıp enerjinizi yanlış kişi üzerinde harcamayın.

Awady beklediğimden daha kısa süre içinde müşteşarla görüşmemi sağladı. Ben hazırlıklıydım.

Profesyonel devlet adamı olan müşteşar çok bilgili ve mantıklı bir adamdı. Bana neden sanayisine yabancı müdahalesi istemediğini anlattı. Bende düşünmek için zaman rica ettim. Tekrar görüşmek üzere başka bir gün için sözleştik.

Müşteşarla bir sonraki buluşmama donanmış bir halde gittim. Hedefimi yükseltmiştim. Artık sadece tabakhane açmayı değil, açacağım tabakhanenin tüm üretimine de sahip olmak istiyordum.

Müşteşarın benden kurtulma ihtimali yoktu. İsteklerimi kabul etti ve tabakhane ile ilgili tüm konularda onunla görüşmemi istedi.

Ardından başvurum kabul edildi. Ve tabakhanenin açılmasından tam altı ay sonra, Libya’nın Almanyadan yasaklı kimyasal satın aldığını gösteren yazılı kanıtlar elimdeydi.

Nasıl liderlik yapılır?

Liderlik

Liderlik dur durak bilmeden sürdürülen bir çalışma ve çaba işidir. Ancak hedeflenen davaya tam ve yürekten bir bağlılıkla başarabilir.

Liderlik edebilmek için gitmek istediğiniz yeri net bir şekilde görüp, bu hedefi gerçekleştirmek için arzu duymanız gerekir. Çoğu insanın hayatı boyunca arzuları ve uğraşmaya değer bulduğu hedefleri olabilir. Ama pek az kişi hedefini gerçekleştirmek için gereken çabayı gösterecek arzuya sahiptir. Pek azı gereken özveriye razıdır. Daha azı uzun süre boyunca süren olağanüstü çabayı göstermek ister. Ama liderlik için gereken şey budur. Bu sebepten liderlik ender bulunan değerdir.

Liderlik görülebilmelidir.

Bir lider işini “sahne gerisinde” yapmaz. İnandığınız dava için uluorta risk alabilmeniz gerekmektedir. İş hayatından bakacak olursak, meslektaşlarınızın arasında iddialı olmaktan kaçınmayın. Bulunduğunuz toplantının yönetimini alın. Liderliği ortaya çıkıp üstlenmeniz gerekir.

Kötü durumları nasıl lehinize çevirirsiniz

Elden gelenin en iyisini yapmak

“Hisagta Merube Lo Hisagta.”

“Çok fazlasına sahip olmakla hiçbir şeye sahip olamazsın.” Sadece başa çıkabileceğin kadarını elde et. Her şeyi birden yapma çabası, hiçbir şeyin yapılamamasıyla sonuçlanır.

Kötü durum

Kötü durum dediğimiz şey sadece bir durumdur. Sizin kim olduğunuzu değiştirmez. Hayal gücünüzü sınırlamaz. Yaptığınız işin temel yapısını da değiştirmez.

Kötü durum karşısında, koşulların sizin planınızdaki gibi olmadığını ve ileride de olmayacağını kabul etmeniz gerekir. Ardından eski planınızın yeni koşullarda başarılı olabilme yeteneğinizi nasıl etkilediğini anlamanız gerekir. Son olarak daha önce bin bir titizlikle hazırlanmış olduğunuz planı bırakıp yeni planınızı benimsemeniz, dört elle sarılmanız gerekir.

Yapabileceğinizi yapın. Planladığınızı değil.

Kötü bir durumdayken gevşeyin: en kötüsü geride kaldı. Bu durumu yaşamadan önce korkularınız bu duruma düşmekti. Rahatlayın. Kötü durumdasınız.

İşler ters gittiğinde, sonra daha da kötüye gittiğinde toparlanmak için gereken asıl şey sakin kalabilmektir. Sakin haldeyken durumu değerlendirip, oluruna karar vermeniz gerekmektedir. Sakin halde tüm seçenekleri görebilmeniz daha mümkündür.

İmkânsız ortamda başarı

İmkânsızlıklar içinde başarılı olmaya çalışmak, mantıksız davranmaktır. Aşılmayacak engel karşısında üstelemek akılcı bir davranış değildir. Akılcı davranışta sadece çoğunluğun kabul ettiği ölçülerden ibarettir. Akılcı davranış kahraman çabayı peşinen mahkûm eder, sebatkâr insanları hor görür, hayalperest insanları yok eder.

Bireysel girişimcilik sonucu tanımlanan başarılar çoğu kez akılcı değildir. Bireysel ve girişimci başarı, akılcılıktan çok sebatlı gayrete bağlıdır. Bu gerçeğe bağlı kalırsanız imkânsız durumlarda dahi hep üstün çıkan olursunuz. Sebat her zaman akılcı yaklaşımdan üstündür.

Girişimcilik

Girişimci, yalnızdır. Her kılığa girmeye, her şeyi yapmaya hazır olmalısınız. Yardım isteyeceğiniz kimse yoktur.

Başarmak için olumsuzluk saçan, dikkatinizi dağıtan insanları dinlemeyin, içgüdünüzü izleyin. Yapmak istediğiniz şeyi bilin, yapmanız gerekenleri belirleyin ve kimsenin gelip sorununuzu çözmesini beklemeyip, bunu kendiniz yapın.

Başarının kuralları

Girişimci olarak başarı kazanmak istiyorsanız, en akıllı, en esnek ve en atik siz olun. Asla pes etmeyip, asla tökezlememelisiniz. Çünkü arkanızda ne destek ne de tutunabileceğiniz bir dal yoktur.

Başarılı girişimciler hakkında söylenen en önemli ortak özellik pes etmemeleridir. Kestirme yol yoktur. Başarılı girişimci her sabah yatağından kalıp o ağır kayayı dağın tepesinden yuvarlamak zorundadır. Bunu yapmazsa başarısızlığa mahkûm olur.

Sebatlı olun. Asla pes etmeyin. Asla hayır cevabını kabul etmeyin.

Sizi tamamlayacak ortak bulun

Belli zaman içinde bazı amaçlar için kendinize bir ortak aramanız mümkündür. Başlangıç da bu hamleniz sizi yükseltir ya da düşürür. Uyumlu olmalısınız. Net bir şekilde yetkilerin sınırını net bir şekilde çizerek iş bölümü yapmalısınız. Ortağınız sizi tamamlayan biri olmalı, kopyanız değil. Böyle olduğu takdirde aynı işleri yapmayı isteyeceğiniz zaman arada çatışma çıkar. Kendinize güvenmediğinizi, kendinizle benzer ama bu işi sizden daha iyi yapan bir ortağınız olduğunu açık şekilde ilan edersiniz.

Yetki hiçbir zaman paylaşılamaz; böyle olduğu takdirde kimsenin yetkisi olmaz. Sorumluluk paylaşılamaz. Paylaşılsa bile kimse bu sorumluluğu üstlenmez.

Başlangıç aşamasındayken şirket için önemli kararlar alınırken, tüm şirket yetkisine sahip karar verici olmalıdır. Bu kişi de siz olmalısınız.

Sonsöz

MOSSAD’dan ticari taktikleri birçok iş sahasında başvurabileceğimiz acımasız, gerçekçi öğütler içeren ticaret ve yaşamla ilgili son derece önemli dersler veriyor. İktidar olma ve güç kullanma taktiklerini en temel örneklerini gün yüzüne çıkarmaktadır. Entrika öyküleriyle bezenmiş somut öğütler unutulmaz kılıyor. Ekip halinde nasıl çalışılır, nasıl güç ve iktidar kullanılır, nasıl engeller avantaja çevrilir, ilerlemenizi baltalayabilecek rekabet tuzakları nasıl savuşturulur gibi konulara ışık tutuyor. Savaşçısı olarak verdiği günlük mücadelelerle günümüz iş dünyası liderlerine de önemli bir perspektif sunmaktadır. Sabır, hazırlık ve sebat günlük hayatta ve diğer alanlarda karşılaşılan durum ve problemleri aşmakta birer çözüm aşaması olarak değerlendirilmektedir. Sabır ile sorunun hafifleyeceği ve pek çoğunun da tamamen ortadan kaldırılabileceği, hazırlık aşaması ile de her türlü gerekli hazırlığın yapılması ve Sebat sayesinde de durumlar karşısında pek çok engel aşıla bilinirliği vurgulanmaktadır.

.

Büşra GÜNDOĞAN

SASAM Stajyeri – Adnan Menderes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi

 

 

Sahipkıran Akademi Hakkında

Sahipkıran AKADEMİ; üniversite öğrencilerine çalışmalarını yayınlayabilecekleri bir platform sağlamak ve öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine katkı sağlamak üzere, Merkezimiz çatısı altında yeni oluşturulmuş bir yapıdır. “Türkiye’nin geleceğinin mimarları, Sahipkıran’da buluşuyor!” sloganı ile gayretli ve üretken üniversitelileri, çalışmalarını bu platformda paylaşmaya ve SASAM’ın etkinliklerine katılmaya davet ediyoruz. Sahipkıran AKADEMİ üyeliği, tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Üye olan öğrenciler, istedikleri zaman üyelikten çıkabilmektedirler. Üye olmak veya üyelikten çıkmak için bilgi@sahipkiran.org adresine, talebinize ilişkin e-posta göndermeniz yeterlidir. Talebiniz, en geç 3 iş günü içinde sonuçlandırılacaktır.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: