Aile toplumun en aktif ve en dinamik kurumu olarak görev yapmaktadır. Aile sağlıklı ve huzurlu bir neslin devamı için önemli görevleri icra etmektedir. Uzmanlar tarafından incelendiğinde aile kurumunun üzerinde temellendiği birçok değerli erdemler mevcuttur. Sevgi, saygı, güven, adalet, hoşgörü, doğruluk, sadakat bu değerli erdemlerden sadece birkaçıdır.
Bu değerli erdemleri aile bireyleri olarak kuşandığımızda aile içinde iletişim kurarken ciddi anlamda daha sağlıklı iletişim kurduğumuzu fark etmiş olacağız. Aksi durumda ise bu güzel erdemlerden yoksun bir iletişim çatışmadan ve sağlıksız bir iletişimden öteye gidemeyecektir. Bununla birlikte, ailelerin dağılmasına kadar olası kötü sonuçları doğuracaktır.
Her ailede, evlilik sürecinde iletişim sorunları yaşanmaktadır. Eğer ailedeki bireyler sağlıklı iletişimin nasıl kurulduğuyla ilgili bilgiler edinseydi bu olası iletişim sorunları daha kolay çözebilecekti. Ayrıca bu sorunları gelecek neslimiz olan çocuklarımızın psikolojilerini etkilemeyecek şekilde yansıtmamak doğru bir yaklaşım olacaktır. Genel olarak eğitimciler tarafından araştırıldığında ailelerdeki sorunlar sadece anne-baba arasında cereyan etmemektedir. Aynı zamanda çocukları ve yakın çevreyi de etkisi altında bırakmaktadır.
Öyle ki iletişim sorunları çatışmaları doğurmaktadır. Bu çatışmalar ise çocuklarımızın psiko-sosyal durumlarında ciddi anlamda tahribatlar yapmak suretiyle çocuklarımızın sağlıklı gelişmesine engel olmaktadır.
Kuran-ı Kerim’deki birçok ayette Yüce Rabbimiz’in aileye büyük önem verdiğini görmekteyiz. Rabbimiz aileye verdiği bu önem vesilesiyle sağlıklı ailelerden sağlıklı toplumların oluşmasını öngörmektedir.
Bizler Kuran-ı Kerim’e vakıf olmak suretiyle Rabbimizin ayeti kerimelerde bizlere örnek olarak sunduğu aile içi iletişim için gerekli olan bilgileri özümseyerek ailemizde uygulamalıyız. Böylece daha huzurlu, madden ve manen daha sağlıklı ve geleceğimiz olan çocuklarımız için daha uygun aile ortamları oluşturacak ve bu doğrultuda aile içi huzuru sağlamış olacağız.
Sevgili Peygamberimiz ise Yüce Allah’tan aldığı mesajları bizzat ailesinde ve çevresinde iletişim kurduğu insanlara karşı uygulamaktaydı. Bizzat yaşamak suretiyle bizlere en güzel şekilde örnek olmuştur. Aynı şekilde Sevgili Peygamberimizin sünnetine sımsıkı sarıldığımızda onun ailesine karşı davranış şekillerini anlayarak ve kavrayarak bizler de ailelerimizdeki iletişimi yönlendirmeliyiz. Kendi davranışlarımızda kullanmak suretiyle İslam toplumuna yakışır bir şekilde bir yaşam modelini benimsemeliyiz.
Sağlıklı bir iletişim adına yaşadığımız bilgi ve iletişim çağında iletişim engelleri olarak ifade ettiğimiz sürekli emir vermek, tehdit etmek, düzensiz uyarmak, isim takmak, plansız öğüt vermek, yanlış eleştirilerde bulunmak ve olumsuz yargılamak vb. gibi aile içi iletişimi olumsuz bir şekilde etkileyen faktörleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Bu ve benzeri davranışları bilinçli olarak uygulamadığımızda ve bu davranış biçimlerinin tam zıddı olarak ifade ettiğimiz pozitif bakış açısı gelişecektir. Empati-duygudaşlık, iyi bir dinleyici olabilmek, saygı ve sevgiyi belirtmek, yumuşak davranmak, bağışlayıcı olmak, kibirden kaçınarak tevazu sahibi olmak ve sabırlı olabilmek gibi aile içi iletişimi pozitif yönde etkileyen davranışları yaşantımıza bizzat uyguladığımızda sağlıklı iletişim süreci sağlıklı aileleri doğuracaktır. Bu minvalde daha sağlıklı nesillerin yetişmesine ciddi manada katkıda bulunacağımız aşikârdır.
Bu temel ilke ve prensipleri hayatımıza yaşayarak uyguladığımızda hem ailemizde huzur artacak hem de bu ilkeler vesilesi ile iletişim kurduğumuz yakın ya da uzaktaki tüm ilişkilerimiz daha kaliteli, daha başarılı ve daha etkin bir duruma gelecektir. Anlatılan tavsiye ve öneriler zamanla kültür hâline dönüşecek, tüm hayatımızın huzura gark olmasına sebep olacaktır.
Aile içi iletişimin temel dinamiklerinden en önemlisi iyi bir dinleyici olabilmektir. Ailede anne-baba etkin, samimi ve tarafsız dinleyen olduğu zaman, büyük oranda aile içi problemler de çözüme kavuşmuş olur. Bu bağlamda etkin dinleme ilkelerini sıralamaya çalışalım:[1]
Dinleme konusunda sorun yaşıyorsak bu kurallara dikkatli bir biçimde uymalıyız. Eğer uygularsak büyük oranda sorunlarımızı çözmüş oluruz. Ailemize, çevremize daha faydalı, sağlıklı bir iletişim kurabilen özgün bir birey olarak hayatımızı daha güzel bir şekilde sürdürmüş olacağız.
İletişim aslında bir konuşma sanatıdır. Biz eğer iyi bir sanatçıysak demek ki güzel bir iletişim kuruyoruzdur. İletişim güçtür ancak bu gücü doğru, düzgün, yerinde ve zamanında harekete geçirebilirsek faydalı olur. Aksi durumda yerini, zamanını ve biçimini kontrol edemediğimiz iletişim bizlere zarar verecektir.
İletişimle ilgili örnek olabilecek olan “Şeyh Edebali Hazretleri’nin Osman Gazi’ye Vasiyeti”ni buraya alarak dikkatinizi çekmek istedim. Umarım istifade edersiniz.
“Ey oğul, artık Bey’sin!
Bundan sonra öfke bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana.
Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana…”
Bu nasihatte Şeyh Edebali Hazretleri karşımızdaki öfkeli olursa bizim alttan alıp sorunu çözmemiz gerektiğini, alıngan içeren tavır ve davranışlarda gönül alıcı, tatlı dilli olmamızı, suçlayıcı yaklaşımlarda sabretmemiz gerektiğini ifade etmiştir. Aynı zamanda aciz insanlara karşı anlayışlı olunmasını, sorunlar karşısında adaletli bir şekilde yaklaşılmasını, haksız tutum ve davranışlarda ise bağışlayıcı bir hareketle olaylara bakmamızı öğüt ve tavsiyelerde bulunmuştur.
“Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun.”
Sabır başarının anahtarı konumundadır. Belli şeylerin olması için beklemek gerekir. İnsana verilen değer kamuya verilen değerle aynıdır. Ağır işlerin üstesinden el birliğiyle gelmek gerekir.
“Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.”
Güçlü, kuvvetli, akıllı iyi bir hatip olabilirsin. Ancak sahip olduklarımızı nerede nasıl kullanacağımızı bilmezsek başarıya ulaşamayız. Sonumuz hüsran olur.
“Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, fethedilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.”
İnsan nefsine hâkim olursa gerçek zafer ve başarıya o zaman hâkim olur. Sabır, azim ve irade üçgenine iyi sahip olmak gerekir.
“Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü görme! Bildiğini bilme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme!
Ey oğul! Üç kişiye acı: Cahil arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.”
Nerede olursak olalım anne-babamızı her daim baş tacı yapmalıyız. Büyüklerle oturup kalkmalıyız. İmanımıza sahip çıkarak her söze kulak asmamalıyız. Her şeyi görerek eksik aramamalıyız. Kısaca idareci vasfımızı en iyi bir şekilde kullanmalıyız.
“Ey oğul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma!”
Yüksek makam sahipleri, toplumun önderleri her hâl ve tavırlarına daha dikkat etmelidirler. Örnek olduklarını bilerek hareket etmelidirler.
Dünya’yı ayakta tutan sevgi, saygı ve merhamettir. Bu güzel hasletleri kaybettiğimizde insanlığımızı da kaybedeceğimiz aşikârdır. Sevgi ve merhametle dökülen sözcükler muhatapta derin etkiler bırakır. Etkili ve değerli biri olmak istiyorsak sevilen, sayılan ve güvenilir bir şahsiyet olmak için üzerimize düşen görevleri ve sorumlulukları en güzel bir şekilde yapmamız gerekmektedir. Aksi durumda sağlıksız, huzursuz ve mutsuz bireyler olmamız kaçınılmazdır.
Ramazan ÇELİK
_____________________________________
Dipnotlar:
[1] Özcan Köknel, İnsanı Anlamak, İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, 2005,s. 381-383.