İsrail hariç diğer ülkelerin Müslüman olduğu Orta Doğu… Yer altı kaynakları dünya ekonomisi ve refahı açısından büyük önem arz eden Orta Doğu… Dünyanın en zengin ülkesi Katar’ın bulunduğu Orta Doğu… Bölgede Mısır, İran ve Türkiye gibi kalabalık nüfusa sahip ülkelerin bulunduğu Orta Doğu… Osmanlının uzun yıllar adaletle hüküm sürdüğü Orta Doğu…
Başına daha birçok önemli sıfatın eklenebileceği bir coğrafya olan Orta Doğu, “dünya ekonomisinin çarkını döndüren bölgedir” dersek, çok yanılmamış oluruz. Avrupa’nın Osmanlı topraklarına ilgisi, ilk olarak 1834 yılında Hindistan’a ulaşım gayesiyle ortaya çıkar. İngiliz hükümetinin görevlendirdiği Yarbay Rawdon, Ortadoğu’da bulunan yeraltı kaynaklarıyla ilgilenir ve bu kaynaklardan raporunda bahseder. Ta o zamandan göz konulan Ortadoğu toprakları, I. Dünya Savaşı ile dünyada güç dengelerinin değişmesi sonucunda zor zamanlar geçirmeye başlar.
Zengin enerji kaynakları nedeniyle, yüksek jeo-stratejik ve jeo-ekonomik önemi haiz olan bölge, ticaret yolları açısından da çok önemli bir konumda bulunmaktadır. Bu öneminden dolayı da, hiçbir zaman kendi haline bırakılmamış ve egemen güçlerin sürekli müdahalesine maruz kalmıştır.
1980-1988 İran-Irak Savaşı, 1991 Çöl Harekâtı, 2003 Irak işgali, 2004 G8 zirvesinden itibaren BOP (Büyük Orta Doğu Projesi) başlatılması, Aralık 2010 itibariyle ikinci petrol oyununun başlatılması (Arap baharı) gibi birçok büyük olay, bölgenin pek çok açıdan önemli bir konumda olması nedeniyle meydana gelmiştir. Tüm bu gelişmelerin merkezinde ise petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynakları yer almaktadır. Zira dünya petrol rezervinin %58’ine ve dünya doğal gaz rezervinin %48,4’üne sahip olması, Ortadoğu ülkelerini hep değerli kılmıştır. “Bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir” (Winston Churchill) mantığı ile hareket eden Batılı güçler, bölgeyi hiçbir zaman kendi başına bırakmamaya çalışmış ve halen de çalışmaktadırlar.
Orta Doğu bölgesinin ekonomisinde, 3 ülke büyük pay sahibidir. Türkiye, Suudi Arabistan ve İran, bölge ekonomisinin %50’sine hâkimdir.Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ile 2010 yılında yaptığı ticaretten 10,2 milyar dolar fazla vermesi, ancak aynı dönemde 27 AB ülkesi ile ticaretten ise 19,5 milyar dolar açık vermesi, Ortadoğu’nun Türkiye’nin ekonomisi için ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, dünya ekonomik büyüme oranı sıralamasında ikinci olan ülkemizi, bu bölgenin refahı yakından ilgilendirmektedir. Hem inanç ortaklığı hem de coğrafik ortaklık hasebiyle Orta Doğu ülkeleri ile Türkiye’nin yakın bir ekonomik ve sosyal bağı bulunmaktadır. Bu nedenle de Türkiye’nin; dünyanın göz diktiği bu topraklara sahip çıkması ve bölge ülkeleri ile her alanda daha fazla işbirliği geliştirilmesine önem vermesi gerekmektedir.
Sahipkıran AKADEMİ kategorisinde yayınlanan diğer yazılar için tıklayınız.
_______________
KAYNAK
Turgut Özal Üniversitesi Orta Doğu raporu, Prof. Dr. M. Kayhan MUTLU, Yrd. Doç. Ramazan TAŞ ve Yrd. Doç. Mahmut AKPINAR