Twitter Facebook Linkedin Youtube

31 MART 1918 BAKÜ KATLİAMI

Gökçe ÖZBAŞ – SASAM Uzmanı

Azerbaycan’ın kadim şehri Bakü, 20. yüzyılda Kafkasların en büyük sanayi merkezlerinden birisi haline gelmişti. Petrol bakımından zenginliği ile gittikçe önem kazanarak diğer devletlerin ilgi odağı olmuştu. Bilhassa da Rusya, yıllar boyunca takip ettiği Kafkasları bir harekât üssü gibi kullanarak Akdeniz’e inme politikası için Azerbaycan’a ayrı bir önem vermiştir. Bu doğrultuda Azerbaycan’ı yıldırmak ve istediği gibi kullanabilmek için Ermenilere destek vererek türlü katliamlara neden olmuş, binlerce Türk’ün ölmesine yol açmıştır.

Rusya’nın Ermenilere verdiği bu ilk destek değildi. Bu desteğinin nedeni ise; 1801-1828 yıllarında Azerbaycan’da Aras Nehri’nin kuzeyindeki toprakları işgal ettikleri sırada bölgede bir destek aramak zorunda kalmışlar ve kendilerine yakın gördükleri Ermenileri tercih etmişlerdi. Bu zorunluluğun getirdiği tercih yıllar boyu sürmüş, 31 Mart 1918 tarihinde insanlığın daha önce görmediği bir vahşetle sonuçlanmıştı.

1918’de Bakü’de Bolşevik birlikleri ile silahlı Ermeni çeteleri şehirde başıboş şekilde bulunuyorlardı. Özellikle dönemin modern silahlarıyla donatılmış Taşnaksutyun Partisi’nin birlikleri de bulunmaktaydı. Rusya devlet başkanı V.İ. Lenin, Bolşevik maskesi altında kanlı planlarını kuran Stepan Şaumyan’ı ‘Kafkasya’nın Olağanüstü Komiseri’ olarak tayin etti. S. Şaumyan, Bolşeviklerden Osmanlı Devleti ile Azerbaycan topraklarının bir bölümünde sözde bağımsız bir ‘Büyük Ermenistan’ kurma sözünü almıştı. Böylece Ermenilere geniş çaplı saldırıları için fırsat yaratılmış hatta S. Şaumyan’a yetki belgesi dahi verilmişti.

31 Mart tarihine gelindiği sırada binlerce Azerbaycan Türk’ü ‘pantürkist’ ve ‘inkılâp karşıtı’ oldukları iddialarıyla Bakü’de öldürülmeye başlandı. Türk mahallelerine açılan top ateşleri binlerce sivilin ölümüne neden oldu. Silahsız veya kötü silahlanmış Türk halkı bu kadar güçlü silahlanmış ve iyi organize olmuş Rus ve Ermeni Taşnak sürülerine karşı koyamadı.

Türklere ait yüzlerce okul, ev, iş yerleri, tarihi mekanlar yağmalandı, yakılıp yıkıldı. İslam ve Türk kültürüne ait tarihi eserlerin mahvedilmesi için Ermeniler kendi sözde aydınları tarafından büyük teşvik gördüler ve Azerbaycan’ın sosyal ve siyasi bakımdan önemi büyük olan, Türk Yurdu veya Türk Ocağı olarak da tanınan İsmailliye binasını bile ateşe verdiler. Üç gün içinde on binden fazla insan öldürdüler, öldürülmekten kurtulan genç ve dinamik nesli ise hapishanede çürümeye mahkum ettiler.

1918 Martından Eylülüne kadar Bakü’de hakimiyeti ele alan Ermeniler, Bakü’nün yerli nüfusuna katliam yaparak burayı sahiplenmiş ve Ermenistan’ın toprağı ilan etmişti. Bu katliamı sadece Bakü ile sınırlı bırakmayıp Şamahı, Guba-Haçmaz, Lenkaran, Kürdemir, Hacıkabul, Zengezur, Karabağ ve Salyan’da da kanlı eylemlerine devam ettiler.

Katliamların devam ettiği ve %80’den çoğunun Türk olduğu Şamahı şehrinde 1918 yılındaki sayıma göre 15.000 kişi varken 1921 yılındaki sayıma göre sadece 1701 kişi vardır. (Azerbaycan Siyasi Partiler ve İctimai Harekâtlar Devlet Arşivi- ASPİHDA)

Nisan ayında Guba şehrinde de 122 Müslüman Türk köyü dağıtılmış, yüzlerce Türk ve Lezgi öldürülmüş, tüm camiler dağıtılmış ve halkın gözü önünde Kuran’ı-Kerim yakılmıştır. Gökçay, Kürdemir, Salyan ve Lenkaran bölgeleri de yakılıp yıkılarak Ermeni birliklerinin kontrolüne girmiştir. (Azerbaycan Devlet Arşivi-ADA)

 

Yapılan katliamları anlatan dönemin gazetesinin yazdığına göre Ermeni çeteleri cesetler içinde Ermenice müzik çalıp kadın oynattılar. (Basiret Gazetesi/Bakü-1919)

Bakü’deki durumu anlatan Menşevik gazetesi Naş Golos şöyle yazmıştı: “ Her tarafta cesetler, kötü hale sokulmuş yakılmış cesetler, kadın çocuk demeden. Teze Pir Caminin harabe haline getirilmesi geniş kitlelerin tepkisini çekmiş, oradaki yığın halindeki cesetler onları daha çok heyecanlandırmıştı. Nefret ve kin zehrinin nasıl derine işlediği belli oluyor.”

Kulna isimli yabancı bir misafir ise gördüklerini şöyle anlatmıştır: “Ancak Müslümanlara meskûn olan mahallelere giren Ermeniler halkı öldürüyor, şimşirle parçalayarak süngülerle delik deşik ediyor, evleri yakıyor, üç dört günlük süt emen bebekleri süngülere takıyorlardı. Bu olaylardan birkaç gün sonra bir çukurdan çıkartılan 87 Müslüman cesedin karınları yırtılmış, kulakları, burunları ve diğer uzuvları kesilmişti. Bunlar çocuklara acımadıkları gibi ihtiyar insanlara da acımıyorlardı.” (ASPİHDA)

Bu vahşetlere sevinen Ruslar Bakü Sovyetinin toplantısında konuyla ilgili: “Türkiye’nin Bakü cephesi alındı” sözleriyle müjde vermişti. Ayrıca 14 Mayıs 1918 tarihinde Lenin, Şaumyan’ın bu katliamını tebrik eden bir mektup göndermiş ve ‘cesur’ siyasetine hayran olduğunu, çekimserlik gösterilmemesini ve böyle başarıların devamını dilediğini bildirmişti.

Ermeni ve Rus askerlerinin 31 Mart 1918 tarihinde başlattığı bu katliam 20.yüzyılda insanlığa karşı yapılmış en büyük facialardan biri olmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: