Hacire Akar’ın oğlu Mehmet Akar’ı bulmak için 22 Ağustos 2019’da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlatmış olduğu oturma eylemi kısa sürede çığ gibi büyüdü. Hacire Akar’ın oğlu için gösterdiği mücadele, benzer acıyı yaşayan diğer ailelere de örnek oldu. Aileler, yazın sıcağında kışın soğuğunda eylemlerine ara vermeden devam etti. Aylardır yüzlerce aile Diyarbakır’da çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP il binası önünde oturma eylemi yapmaktadır.
Bebek katili PKK terör örgütünden ve siyasi uzantısı olan HDP’den çocuklarını isteyen ailelere dördüncü kez ziyarette bulunarak, onlara destek vermek için yine Diyarbakır’da annelerimizin yanındaydım. Annelerle tek tek görüştüm her ailenin derdi ortak, istekleri ortak. ‘Evlatlarını bir an önce terörün pençesinden kurtarmak.’ Çocukları HDP aracılığıyla terör örgütü PKK’ya kaçırılan ailelerin Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde başlatmış oldukları direniş devrim niteliğindedir. Diyarbakır Annelerinin bebek katili PKK terör örgütüne gösterdiği bu direnç terörle mücadelede çok önemlidir. Çünkü bölge halkının PKK’ya gösterdiği bu tepki güvenlik güçlerimizin örgütü yurt içinde ve sınır ötesinde bitirmek için başlattığı sürecin en önemli saç ayağını oluşturmaktadır. PKK yıllardır şehir yapılanması olan KCK aracılığıyla dağ kadrolarına militan kazanmak için çok geniş bir terör ağı oluşturmuş ve bu terör ağına ise en büyük destek legal görünümde olan HDP’den gelmiştir.
Güvenlik güçlerince HDP il/ilçe binalarına şimdiye kadar yapılan her operasyonda bilgisayarlar, dijital cihazlar ve suç unsuru olabileceği değerlendirilen belgelerin birçoğunda terör örgütü PKK mensuplarının ve ailelerinin bilgilerinin olduğu görülmüştür. Örneğin kısa bir süre önce HDP Diyarbakır İl Binasına yapılan operasyon sonucunda bulunan belge ve defterde, terör örgütü PKK mensuplarınca kaçırılan evlatlarını geri almak için HDP önünde nöbet tutan ailelerle ilgili bilgilere de rastlandı. Defteri inceleyen ekipler, evlat nöbetine katılan ailelerin çocuklarına ait bilgiler buldu. Defterde evlat nöbetindeki ailelerin çocuklarının örgüt içindeki kod adları ile bilgilerin bulunduğu belirlendi. Yapılan incelemede, terör örgütü PKK’ya katılımların HDP üzerinden gerçekleştiği somut bir şekilde ortaya konuldu. HDP’nin kontrolündeki her bina her ofisin eli kanlı terör örgütü PKK’ya “asker” alma ofisi gibi çalıştığı bilinen bir gerçek. Hal böyle olunca çocuklarının peşindeki pek çok aile çocuğunun akıbetini öğrenmek ve hesabını sormak için HDP’nin kapısına gidiyor. Görüştüğüm her aile; çocuklarını HDP’nin kadın ve gençlik merkezlerinde bulunan yöneticiler tarafından bir şekilde kandırılarak, ailelerden koparıldığını anlatıyor. Pek çoğunun dilinde aynı şey: HDP çocuğumuzu dağa çıkardı!
PKK’nın kuruluşundan itibaren gerek baskılar gerekse kandırma ve çeşitli vaatler yoluyla 30 bine yakın çocuk örgüt saflarına katıldı. Bu yöntemlerle PKK’ya katılanların yaş ortalamasının yaklaşık 19 olduğu ve hatta kadınlarda bu yaşın 17’ye düştüğü bilinmektedir. PKK yıllardır çocuklar ve gençleri farklı yöntemler kullanmak suretiyle bünyesine katmakta, onları zaman içerisinde örgütün militanlarına dönüştürerek pek çok farklı şekilde istismar etmektedir. Kandırma başta olmak üzere kaçırma ve zorla alıkoyma gibi devşirme yöntemlerinde PKK’nın sözde sivil uzantıları aktif bir rol oynamaktadır. Çocukların elinden kalemlerini alarak, silah veren örgüt; bu çocukları sevmeden, mürüvvetlerini göremeden, dahası gün yüzü göremeden Kandil’in mağaralarında terine barut kokusu bulaşmış birer militan yapıyor. Örgütün sözde üst düzey yöneticilerinin ve HDP yöneticilerinin çocuklarının ise çoğu yurt dışında çok özel şartlarda okumakta iken militan olan bu çocukların birçoğu toz, kir, ter, kan içinde elindeki silahıyla, üstündeki bombalarla dağ bayır aşıp masum insanları öldürmek için yol alırken kendi hayatlarını da kaybediyor.
PKK ve HDP’nin anlatısı üzerinden yalan bir hayal üzerine yol alırken gençliklerinin baharında beklemedikleri bir anda üzerlerine bir bomba düşüyor ve aslında zaten hiç yaşamadıkları hayatları böyle sonlanıyor. Bir hiç uğruna yitip giden onca can. Anneleri ise haberlerde “Bugün üç terörist etkisiz hale getirildi” cümlesini duyuyor sadece. Anneler bu cümleyi duymamak için bugün Diyarbakır’da nöbet tutuyorlar her türlü tehdide ve zorluğa rağmen. Evlatlarının ölüm haberi yerine mürüvvetlerini görmeyi bekleyen anneler bunlar. Belki paramparça olmuş, tanınmayan bir bedeni gömmek yerine kucağına yeni hayat almak, torun sevmek isteyen anneler. Bu yüzden Kürt anaların PKK ve HDP’ye isyanı çok önemli. Kürt annelerin eylemine ve haykırışına karşı kulakları tıkalı HDP, temsil iddia ettiği Kürtlere ne kadar yabancı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Kürt aileler artık HDP’nin kirli siyasetini ve kanlı yüzünü görüyorlar. HDP eşittir PKK, PKK eşittir şiddet ve terör, şiddet ve terör ise eşittir zulüm ve bölücülük. Yüreği evlat hasretiyle yanan ve bekleyişini sürdüren Kürt anaların seslendirdiği “Bizim çocuklar dağda, onlarınki kolejde” ve “Batsın Kürdistan davanız” cümlelerine ve feryatlarına kulak tıkayamazsınız. Kürt annelerinin destansı gayretine ve teröre karşı devrim niteliğindeki hareketine herkes destek vermeli. Unutmayınız ki terör örgütü PKK’nın elinden kurtarılan her genç örgütün kesilen bir damarı olacaktır.
Dr. İmbat MUĞLU