Koronavirüs salgını (COVİD-19), dünyada ilk defa Çin’in Vuhan Eyaleti’nde 2019 Aralık ayında bazı hastalarda görülen ateş, öksürük, nefes darlığı gibi solunum yolu rahatsızlıkları sonucu yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020 tarihinde tanımlanan bir virüstür.
Karşı karşıya kalınan bu durum sonucunda, dünya ülkeleri söz konusu virüsün kendileri açısından da bir tehdit oluşturabileceğinden hareketle, bir takım önlemler almaya ve olası bir salgın durumunda izlenmesi gereken yolları ve politikaları ivedi bir şekilde tespit etmeye başlamışlardır.
Bu bağlamda incelemeye çalıştığımız Tayvan’da virüs, ilk defa 21 Ocak 2020 tarihinde Vuhan’dan dönen bir iş insanında görülmüştür. Ateş, öksürük ve diğer şikayetçi olduğu semptomlarından dolayı müşahede altına alınan şahıs dolayısıyla, ülke coronavirüs ile tanışmıştır. Diğer taraftan konu ile alakalı bazı Tayvanlı iş adamlarının ifadelerine göre Tayvan Hükümeti, Aralık 2019’da ‘’yeni bulaşıcı hastalık’’ şüphesi ile bir kontrol ekibi kurmuş ve Vuhan Eyaleti’nden gelen yolcuları taramadan geçirmeye başlamıştır ve özel tedbirler almıştır. Bu tedbirlerden en önemlilerinden birisi de ülkenin Vuhan ile olan uçuşlarını askıya almasıdır. Tayvan’ın, Koronavirüsün başlangıç noktasına 130 kilometrelik yakınlıkta mesafede olduğu hususu dikkate alındığında, sınır girişlerinde ve uçuş kısıtlamalarına gidilmesinin olumlu sonucu olarak virüsten en az etkilenen yerlerden biri olmayı başarmıştır.
Virüsün tüm dünya ülkelerinde önlenemez bir şekilde hızla yayılmaya başlamasıyla birlikte, Tayvan’ın da ülkeye giriş yapan herkesi termal kameralar ile kontrol etmeye başlayarak önlemlerini arttırdığı görülmüştür. Bunun yanında 26 Ocak 2020 tarihinde Çin’den gelip Tayvan’da eğitim gören öğrencilere ülkeye giriş yasağı getirilerek virüsün eğitim-öğretim sistemine dahil olanlarda yayılması engellenmeye çalışılmıştır. okullar koruma altına alınmıştır.
Virüsün dünya genelinde yayılmasına paralel olarak Tayvan yönetimi, 2 Şubat 2020 tarihinden itibaren Çin, Hong Kong ve Makao’dan gelen veya buralardan aktarma yapan yolcuların kendilerini 14 günlük karantina altına almalarını istemiştir. 10 Şubat 2020 tarihinden itibaren de yine dünya genelinde artan pozitif vâkıa nedeniyle ülke genelinde uçuşlar yüzde 70 oranıyla iptal edilmiştir. 24 Şubat 2020’de ise Japonya, Singapur ve Güney Kore’den gelen uçuşlar tamamen yasaklanmıştır. Son olarak Tayvan’ın, 24 Mart 2020 tarihinde bütün sınır kapılarını yabancılara kapattığını ilan etmiştir.[i]
Öte yandan Tayvan Hükümeti, ülkede tespit edilen ilk vakadan itibaren, virüsün halkın tüm kademeleri arasında yayılımını minumum seviyede tutmak için her alanda yoğun bir çalışmaya girmiş, bu bağlamda öncelikli olarak bir maske ve dezenfektan ihtiyacını karşılamak için, öncelikle maske ihracatını durdurup maske üretim kapasitesini arttırma yoluna gitmiştir. Sosyal hayatta ise kamu binaları, hastaneler, okullar, bankalar, restoranlar ve benzeri yerlerin girişlerinde zorunlu ateş ölçümü kuralı getirilmiştir.
Tayvan’ın lideri Tsai Ying-wen, kendi ülkesini ve vatandaşlarını ülke olarak almış oldukları hızlı ve yerinde kararlarla virüsün yıkıcı etkilerinden korumayı başarırken, diğer taraftan da ihtiyaç gerektiği durumda diğer ülkelere yardım edebileceğini duyurmuştur. Ayrıca Tayvanlı bilim insanlarının geliştirdiği 15 dakika gibi kısa bir sürede sonuç alınabilen virüs tespit kiti alanında örnek sayılabilecek çalışmaya imza attığı görülmektedir. Yine buna ek olarak 2 Mart 2020’de Tayvan’lı bilim adamları bir ilaç bulduklarını ve bu ilacı virüse karşı kullanılabileceğini duyurmuşlardır fakat henüz kesin bir sonuç alınamamıştır.
Tayvan’ın virüsle mücadele konusunda bütün dünya ile enterne bir şekilde politikalar izlediği, hem Sağlık hem de Dışişleri Bakanlıkları üzerinden tüm dünya ülkeleri ile iletişim kanallarını açık tutup virüs ile ilgili tüm gelişmeleri objektif olarak paylaştığı görülmektedir. Virüsle mücadele konusunda ABD ve Japonya’nın, Tayvan ile beraber hareket etme kararı aldıkları görülmüştür. ABD ve Japonya gibi her alanda gelişmiş ülkelerin virüsle mücadele konusunda Tayvan’la birlikte hareket etme kararı almış olmaları, Tayvan’ın bu konudaki başarısına somut bir örnek teşkil etmektedir.
Tayvan’ı Koronavirüs ile mücadelesinde diğer ülkelerden ayıran özelliği Dünya Sağlık Örgütü’ne üye olmaması ve daha önce yaşadığı SARS vakası sayesinde tecrübeli olmasıdır. Söz konusu tecrübenin getirisi olarak SARS döneminde havalimanlarında kullanılan termal kameraların kaldırılmadan kullanılmaya devam edilmesi, Sağlık Bakanlığının oluştuğu QR kod sistemi ile bir kişi semptomlardan herhangi birini yaşıyorsa bu durumu yetkililere bildirmesi ve yetkililerden görüş alması, kendini karantinaya alması istenen kişilerin GPRS üzerinden takip edilmesi ve dışarıya çıkma durumlarında engellenmeleri mücadelede başarı oranını yükseltmiştir. [ii]
Ayrıca, zorunlu ev karantinasın tabi tutulanların, bu karantinaya uymaması halinde yaklaşık 33 bin USD kadar maddi cezaya çarptırmasına, bu rakamın kişinin toplu ulaşım aracı kullandığında iki katına çıkarılmasına yönelik yaptırımlar ayrıca virüs bulaşmış kişilerin hastalığın seyrine ilişkin telefonla aranıp bilgi alışverişinde bulunulması düzenli aralıklarla ateş ölçümlerinin takip edilmesi ve kurala uymayanların cezalandırılması yine virüsün yayılmasının engellenmesinde önemli bir etken olmuştur. [iii]
Tayvan’da en fazla kullanılan iletişim uygulaması olan LINE üzerinden 7/24 iletişim sağlanabilen ve gelişmeleri vatandaşlara aktaran uygulamaların geliştirilmesi sonucunda Tayvan halkının virüs hakkında hızlı şekilde bilgilendirilmesi sağlanmış, tedbir ve tedavi halk ve ilgili kurumların birlikte hareket etmesi mücadelede önemli bir katkı sunmuştur. Ayrıca yukarıda kısaca değindiğimiz önlemlerin yanı sıra, daha önce yapılmış olan sağlık yatırımları sonucunda Tayvan’ın bir çok ülkenin aksine medikal araç-gereç konusunda zorluk yaşamadan krizi iyi yönetip vaka sayısındaki artışı kontrol altına almasını sağlamıştır. Bunlara ek olarak da maskesini çevreye atan kişilere yönelik 40 ile 200 USD arası para cezası uygulamasına da 29 Mart 2020 itibari ile geçilmesi, ülke yönetiminin çevre kirliliğine gösterilen hassasiyetin önemi açısından takdire şayan bir uygulama olarak görülmektedir.
Resmi adı Çin Cumhuriyeti olan Tayvan, Dünya Sağlık Örgütü’nün kurucu üyelerinden birisidir. Fakat 1972 yılında Birleşmiş Milletler ‘deki Çin sandalyesinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne geçmesiyle Dünya Sağlık Örgütü’nden çıkarılmıştır. Koronavirüs salgınıyla birlikte Dünya Sağlık Örgütü etrafında Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasında ki politik gerilimin devam ettiği görülmüştür. Bu süreçte koronavirüs salgını başarılı bir şekilde mücadele veren Tayvan’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne üye olması ve toplantılara katılması yönündeki çağrılar pek çok kez gündeme geldiği ve yeni siyasi gerilimlere sebebiyet verdiği görülmektedir. Dünya Sağlık Asamblesi’nin 73’üncü toplantısında Çin Hükümeti, Tayvan hükümetinin asıl hedefinin salgın aracılığı ile bağımsızlık arayışı olduğu söylendi Çin hükümeti, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul etmesi durumunda Tayvan’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne katılabileceğini ifade etmiştir. 2009 ve 2016 yılları arasında Pekin, Tayvan’ın Çin Taipei’si adı altında Dünya Sağlık Örgütü’ne gözlemci olarak katılmasına izin vermişti. Ancak o yıllarda Pekin ve Taipei arasındaki ilişkiler daha iyiyken bu durum 2016 yılında Tsai Ing-wen’in Tayvan Devlet Başkanı olmasıyla değiştiği görülmüştür. [iv]
Taipei yönetimi, kısa bir süre öncesine kadar DSÖ’ye bağımsız bir üye olarak dahil olma talebine fazla destek bulamamıştı. Fakat Covid-19 salgınında ülke olarak gösterdikleri mücadele ve başarının bu durumun Tayvan lehine değiştiğini göstermektedir.
Diğer bir yandan ise Tayvan 23 milyonu aşkın nüfusuna rağmen günlük aktif vaka sayısının ve can kaybının azlığı ile birçok ülke tarafından örnek olarak gösterildiği görülmektedir. Tayvan’ın uluslararası bir boyut kazanan Koronavirüs ile yaptığı mücadelenin bir diğer önemli noktası ise ülkeye giriş yapan yabancılardan otel ücreti alınmaması ve yiyeceklerinin devlet tarafından karşılanması olarak gösterilmektedir. Tayvan’da yaşayan herkesin sağlık sigortası kapsamında olması ve Koronavirüs’ün tespiti için yapılan testin, sağlık sigortası tarafından karşılandığı sağlık sisteminde, vaka sayılarının kontrol altında tutulmasında önemli bir etken olmuştur.
Tüm dünyada iletişimin bu kadar etkili ve kolay bir şekilde gerçekleşebildiği bu günlerde Tayvan’ın Koronavirüs ile gerçekleştirdiği başarılı mücadelesi, bu mücadelede yetersiz olan diğer ülkeler tarafından örnek olarak alınması bu pandemi döneminin daha az hasarla daha kısa sürede sona ermesi açısından önemli olacaktır. Bu başarının örnek alınması ve bu tecrübeden istifade edilmesi için Tayvan’ın Dünya Sağlık Örgütüne üyeliği desteklenmelidir.
Beyza Tekin – İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi – Amerikan Kültürü ve Edebiyatı
[i] https://www.bbc.com/news/technology-52883838 04.09.2020
[ii] http://m.bianet.org/1/137/228001-covid-19-mucadelesinde-tayvan-ornegi 04.09.2020
[iii] https://t24.com.tr/yazarlar/hakan-bakirezer/koronavirus-ile-bir-hukumetin-etkin-mucadele-ornegi-tayvan,26112 04.09.2020
[iv] https://www.setav.org/5-soru-tayvanin-koronavirus-ile-mucadelesi/ 05.09.2020