Twitter Facebook Linkedin Youtube

KORONAVİRÜSÜN PSİKOLOJİK ETKİLERİ – 3

Prof. Dr. Recep Recepov

 DİKKAT, KORONAVİRÜS ZİHİNSEL SORUNLARIMIZI TETİKLEYEBİLİR!

Bilinçsiz kalabalığın oluşturduğu ortam, zihinsel sorunları tetikleyip, koronavirüsün bulaşma riskini arttırmaktadır.

Zihinsel sorunların tetiklenmesinin temelinde, bireyin belli bir bilgi paylaşım alanında faaliyet yürüten kişiler tarafından yönlendirilen bilginin etkisi altında kalması yatmaktadır. Bu alanlar, internet dâhil, Facebook, İnstagram, Twitter, Medium, Youtube gibi en popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarıdır. Bu sayfalar, kendilerinin ruhsal durumlarından haberi olmayan, bizim ise psikolojik olarak sağlıklı olup olmadığı konusunda hiçbir bilgiye sahip olmadığımız insanlarla doludur.

Zihinsel sorunların tetiklenmesi ya da etkilenmesi konusunda ünlü Rus fizyolog, psikiyatr, psikolog, refleksoloji biliminin babası Behterev, “Toplumsal Hayatta Telkin ve Rolü” kitabında zihinsel davranışları etkilemenin iki yolunun olduğundan bahsetmiştir. Kitabında telkinin psikolojik fenomen olarak, psikolojik epidemilerin oluşma mekanizmasının ortaya çıkışı ve rolünden bahsetmekle, telkinin farklı türlerinin toplumun kriz dönemine girmesiyle arttığını belirtmiştir. Bu iki yolun birincisinin mantık yardımıyla, ikincisinin ise bilinci etkileme yolu olduğunu vurgulamıştır.

İnternette paylaşılan olumsuz görüşlerin yaygınlığı, zihinsel sorunlarımızı tetikleyen etkenlerin insanlara bulaşmasında yardım eden etken olduğu kuşkusuzdur. İnternet dâhil, en popüler Sosyal Paylaşım Sayfalarında bayağı enformasyon salgınları bulunmakta olup, bunları parazitler ve bakterilere benzetmek mümkündür. Bunların haricinde nüfuz etme ve yarattıkları sonuçlar bakımından virüslerle kıyaslayabileceğimiz enformasyon salgınları da bulunmaktadır. Bunlar hayatımızı idame ettirebilmemiz için geliştirilmiş olan faaliyetlerimize darbe indirerek, psikolojik süreçlerimizi etkileyen etmenlerdir.

Psikolojik süreçlerin etkilenmesi neticesinde algının çarpıtılması sonucu insanın zihinsel düzeyde gerçekleri algılamaktan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Motivasyonun mahvolmasına, öz değerlendirme düzeyinin düşmesine, fobilerin, nevrozların ve depresif durumların gelişmesine, zekânın ve belleğin zayıflamasına getirmekte. Denetim odağının dağılması gibi durumların ortaya çıkması sonucu, olup bitenleri değerlendirmede yanılmaların görülmesi şaşkınlığa neden olmaktadır.

Yıkıcı iletişim zihinsel sorunların tetiklenmesinde kışkırtıcı rol oynamakla, insanların bilinçaltlarında saklı olanların dışa vurmasına neden olur. Bu dışavurum ise tetiklenmenin önemli bileşeni olan kaynağın güvenirliğini gündeme getirir. Ve kaynaklar o kadar yanıltıcıdır ki, en iyisi bu kaynakları dikkate almamaktır. Eğer bir insan, sıklıkla sosyal medya ortamına salınan bilgileri özünde olanlar ile bir dereceye kadar özdeştiriyorsa, zihinsel sorunların tetiklenmesi kaçınılmazdır.

Kimler zihinsel sorunların tetiklenmesinden kolaylıkla etkilenebilir?

Tabi ki “Egosu” zayıf olan insanlar bu durum karşısında korunmasız durumdadırlar. Bir psikolog olarak bunları söylemem doğaldır. Ancak, KKTC Başbakanı Sayın Ersin Tatar’ın katıldığı bir televizyon programında yaptığı konuşmasındaki sözleri ile ilgili “ırkçıydı” açıklamasını yapan insanların olduğu gibi, beni de ötekileştirmekle suçlayabilirler. Yanlış muhakeme yaptığımı söyleseler bile, çağımız insanı, günümüz anlayışı gereği ne kadar “Aktivist” ise, o kadar da zihinsel davranışları dengesizdir. Dolayısıyla duygusal olarak dengesiz kişilik sergilemekle, tek başına kalıp, kendisiyle yüzleşmeyi tercih etmeyen bireylerdir. Koronavirüs paniği sırasında insanların gruplaşmaları, ortak kaygılarının artmasına, nevroz dâhil, genel “korkunun” ortaya çıkmasına ve kolektif bir dram yaşamalarına kadar götürebilir.

Yukarıda bahsetmiş olduğum grup etkisinin baskısı altında kalınmaması için sağlam zihniyete sahip olmamız gerekmektedir. Güçlü ya da zayıf olması değildir, sağlam olması önemlidir. Gerçekten sağlam olan zihniyete sahip olmamız gerekmektedir ki, duymak ve görmek istediğimiz doğruları sonucu ne olursa olsun, duyabilelim, görebilelim.

 KORONAPSİKOZA KARŞI PSİKOHİJYEN KURALLARI

İşte, koronapsikoza karşı kullanabileceğimiz basit psikohijyen kuralları.

  1. Acı ve hastalıkla ilgili her şeye ihtiyatlı yaklaşılmalı.
  2. Popüler Sosyal Sayfalardaki yazarlar, acı veya elemin detaylarını ballandıra ballandıra anlatmaya başlar başlamaz hemen engellenmeli.
  3. Eğer size özelden yazıyor ise, canı cehenneme gönderilmeli.
  4. Daha önce kullandığınız ve etkili olduğunu bildiğiniz yollara başvurun. Yeniden tekerlek icat etmeye ya da yeni mucizevi çareler aramanıza gerek yok. Dua etme, sanatsal etkinlikler yapma, bulaşık yıkama, manikür pedikür yapma gibi listeyi uzatabileceğiniz etkinlikler daha önce yararlı olduysa, şimdi de faydasını göreceksiniz.

 ZİHNİMİZİ KORONAVİRÜS KORKUSUNDAN NASIL KORUMALIYIZ?

Koronavirüs pandemisi sadece maddi olarak değil, manevi olarak da insanları vurmaktadır. Ekonomik olarak beraberinde getirdiği riskin tehlikeli olduğu kadar psikolojik olarak da tehlikeli olup, strese sokarak duygusal hırpalanmaya yol açmakla insanların sağlıklarını da etkilemektedir.

Epidemiden kaynaklanan etkenlerin insan psikolojisini olumsuz etkileyen etkenleri karşısında ebeveynler, çocukların kaygılarının artmasını nasıl önleyebilirler?

İnsan için olağan olan, güvenlik duygusu, psikolojik konfor ve rahatlık, yaşam tarzı, psikolojik atmosferin yaratılması gibi güven ortamı oluşturulmalıdır. Bu nedenle ilk etapta hem kendiniz hem de çocuklarınız için günlük olarak süregelen gün rejiminizi ve ritminizi korumalı ve sürdürmelisinizdir.

Diğer bir önemli faktörlerden biri de çocukların ruhsal sağlığının ve moralinin korunmasıdır. Bunun için çocukların ebeveynleri ve yakınlarının sükûnetlerini korumaları, olup bitmekte olanlar karşısında uygun davranışlar sergilemeleri ve eleştirel yaklaşmaya gayret sarf etmeleri gerekmektedir.

Okulların uzaktan eğitime geçmesiyle verilmekte olan tavsiyeler konusunda seçici olmaya gayret gösterin. Okuldan, yerel yönetimlerden resmi kanallardan gelen bilgileri rehber edinin. “Tatil değil, zorunlu izin” zamanında çocuklarınızla evde kalırken, resmi bilgileri rehber edinmekle birlikte, hem kendiniz için hem de çocuklarınız için yakın çevrenizle iletişiminizin koparılmamasında yarar olduğunu hatırlatmakla, haber kanallarından, sosyal medyadan almakta olduğunuz bilgilerin akışının azaltılması gerekmektedir. Çevrimiçi verilmekte olan derslere ve ödevlere daha fazla zamanın ayrılması çocukların ruhsal sağlığının korunması ve morallerinin bozulmasının önlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Çocukların çevrimiçi derslerini ebeveynleri ve yakınlarıyla beraber yapmaları, bunu yaparken ebeveynler ve yakınlarının çocukların derslerine ilgi göstererek detaylarına inmeleri, çocukların uzaktan eğitime olan ilgilerini arttırır.

Bunları yaparken, çocuğu her zaman eğlendirmenin ve ilgi odağı haline getirmenin de olumsuz etkilerinin olduğunu dikkate alarak, kendi başına, kendi aktivitelerini ve uzun süredir ertelenen yetişkinlerle ortak yapacağı faaliyetleri de gerçekleştirebileceği zaman dilimlerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Elbette ki, koronavirüs paniği ya da havasının hâkim olduğu ortamda, yukarıda belirtmiş olduklarımı gerçekleştirmek kolay değildir. Sonuçta, çağımız insanlarının hayatındaki güncel olaylar tezatlarla dolu, olağanüstü bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte de insanlar alışılagelmiş hayat tarzlarının çemberinden dışarı çıkarak, günlük hayatın gerçeklerinden uzaklaşıp, yaşam tarzlarını yansıtan davranışlarının değişime uğraması ile beraber insan sağlığını ve hayatını, yakın çevresini ve toplumu tehdit eden olası zararı yüksek olan bir durumla karşı karşıya kalmaktalar. Bu durum yüksek düzeydeki belirsizliğin ortaya çıkması şeklinde kendini göstermekle birlikte tahmin edilemeyecek derecede, olup bitenlerle ilgili taleplerin ve değişimlerin değişime uğraması şeklinde nitelendirilmektedir. Gerçekte var olan duruma bildirilen talebin ve tahmin edilemeyecek derecedeki tehlikenin gerçeklerle örtüşmemesi ve bu durumun gerçekte var olmasının bazı durumlarda reddedilmesine, bazı durumlarda ise olağan bir durum olarak algılanmasına getirmektedir.

Sonuç olarak kişinin, kendi dokunulmazlığını ve sembolik olsa bile ölümsüzlüğünü yaşayabilmesine olan güveni, dünyanın güvenilirliğine olan inancı, bu inancın tahmin edilebilirliğinin sınırlılığını, insanların imkânlarının sonsuz olmadığını idrak etmesi beklentilerinin temelinden sarsılmasına yol açmakla insanların psikolojik darbe almasına neden oluyor. COVID–19 pandemisinden dolayı ortaya çıkmış olağanüstü durumda, insanların bu durumu en az kayıplarla atlatabilmeleri için yapmaları gereken davranışları ve faaliyetleri ile ilgili psikolojik tavsiyeler aşağıdaki gibi olabilir.

İlk olarak, her şeyden önce, kişiliğinizin derinliklerinde yatan daha önce keşfedemediğiniz yeni kaynaklarınızı harekete geçirmeye yardımcı olacak, hayata gerçek gözle bakabilmenizi sağlayabilecek aktif, pozitif, iyimser olanlara odaklanın. Dahası, pür dolu hayat heyecanımızı devam ettirebilmek için, var oluşumuzu tehlike altına sokabilecek gerçek tehditleri göz öününe almakla aynı zamanda, hem kendimizin hem de çevremizdeki insanların sağlığına ve yaşamına dikkate ederek davranmamız gerekmektedir.

İkincisi, pandemi ile ilgili bilgiler konusunda akla uygun davranarak, tüm bilgilerin resmi kaynaklardan elde edilmesine dikkat edilmelidir. Elde etmiş olduğunuz bilgiler sizi çevrenizdekilerle tartışamaya sürüklemeyecek, güvenirliği kontrol edilmemiş kaynaklardan elde ettiğiniz bilgilerin sosyal medyada çekişmelere yol açılmasını ve tekrar tekrar toplu paylaşımların yapılmasını ortadan kaldıracak şekilde kullanılmalıdır.

Üçüncü olarak, kendinizi düşünün, içinde bulunulan durumda kendiniz için en efektif ortamı oluşturun ve destekleyin ki, tüm bunlar sizin psikolojik dengenizi, duygusal istikrarlılığınızı destekler. Huzurunuzu bozabilecek iç ve dış etkenlerden korunmak için olumsuz izlenimlerden ve olgulardan uzak durun. Durumun ortaya çıkardığı tehditlerle ilgili hayal gücünüzün kurguladığı korkutucu tablolara kapılarak kendi kendinizi tetikleyecek değil, iyi ruh hali oluşturacak ve sizi yapıcı davranışa götürecek ortam yaratmaya çalışın. Bu zamana kadar ertelemiş olduğunuz günlük, bazen de rutin ev işlerini yaparak, yaşamınız ile ilgilenmeye devam edin. Yaratıcı faaliyetler, hobileriniz, kişisel ve kültürel gelişiminiz ile uğraşmayı unutmamakla birlikte, sevdiklerinizi, çevrenizdeki insanları unutmayın, onları da ihmal etmeyin.

Son olarak, dikkat edilmesi gereken bilinçli özyalıtmdır. Özyalıtım da kendisi ile sosyal mesafe ve kendini yalıtma, hayatımızı belli bir alanda kapalı halde sürdürme zorunluluğu gibi bazı kısıtlamaları getirmektedir. Bu kısıtlamalar da beraberinde zamanımızın, görevlerimizin, kişisel alanlarımızın doğru dağılımının yapılmasını, aktif çalışma ve dinlenme, iletişim kurmamız ile kendi başımıza kalma gereksinimimiz arasında dengeyi kurmamız gerektiren, kendimizi disipline eden bir durumdur. Bunun gibi durumlarda çocuklarımıza sağlık ve diğer türden tavsiyelere uymaları konusunda yardımcı olmakla birlikte, kendi hayatlarını yeniden düzene sokmaları, yani okul ve eğitim, yaratıcılık, oyun faaliyetlerinde yardımcı olunuz. Yakınlarınıza destek olun. Özel risk kategorisine giren yaşlı akrabalarınıza yardım edin. Sosyal mesafe kurallarına uyma şartı ile empati kurun, duygu ve düşüncelerinizi paylaşın. Başkalarını düşünmeniz ruh halinizin pozitif olmasını ve hayatınızın anlam kazanmasını sağlar.

Hayatımıza anlam kazandırmayı başaramadığımızda koronavirüs tehlikesi intihar, saldırganlık gibi olumsuz davranışların artmasına, bunun sonucu olarak da zihinsel faaliyetlerimizde değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çünkü Mirkelam’ın “Kırık gitarlar” şarkısında söylediği gibi “Bu dünyada tek başıma, Bakmıyor adamın gözyaşına” sözlerinden hareketle -bizim tek başımıza kalabilmemizin tam tersine- hiçbir belanın tek başına gelmediğini, kimsenin gözyaşına bakmadığını, hep aklımızda tutmalıyız.

Koronavirüsün yayılması, insanların hayatını ve sağlığını tehdit etmekle kalmayıp, tamamen başka türden olan bir epidemiyi de beraberinde getirmektedir. Karantina önlemleri nedeniyle insanların ve belli bir bölgede bulunan büyük gruplar halindeki insanların hayatında önemli değişimler olup biter. İnsanların alışageldikleri yaşam koşulları, iş hayatları, alışkanlıkları mahvolmuştur. Tüm bunlarda insanların psikolojisini fena şekilde etkileyebilmektedir.

Çin’den çıktın yola,

Saldırdın sağa sola.

Dinlen, al iç bir kola,

Güldürdün bizi korona.

 Gibi başlangıçta koronavirüsle dalga geçen sözler içeren şarkılar besteleyenler olmuş olsa bile, günümüzde koronavirüs panik yaymaktadır. Bu durum insan zihni için ne türden bir tehlike arz etmektedir?

Yüksek kaygı karşısında kararlılık sergilemek, sonuçlarına karşı durmak kolay değildir. İnsanlar şaşkınlık içinde kalabilirler, karışık duygular yaşayabilirler, durumu değiştiremeyecekleriyle ilgili kaygı yaşayabilirler, bu hisse kapılmaları paniğe yenik düşmelerine getirebilir. Her türlü söylenti ve varsayımların yayılmasının önlenmesi için oldukça güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilerin bulunması bu durumlarla başa çıkmada çok önemlidir.

İlkbaharın gelmesi ve beraberinde getirdiği insan psikolojisini etkileyebilen değişimlerle beraber koronavirüs faktörünün de bu duruma eklenmiş olmasından dolayı intiharların ve suç işleme oranlarının artmasına getirebilir mi?

Koronavirüs paniğinin mevsim geçişlerini gözlemlediğimiz döneme denk gelmesiyle sağlık açısından zorlu geçen bir dönem olup, ilkbahar etkileri insanların ortama uyum sağlama gücünün kaynaklarının hızlı tükenmesine getirmektedir. Bu durum ise aşırı agresifliğe, insanların davranışlarının değişimine, psikoaktif maddelerin kullanımının artmasına, bunlar da bireyin hem kendisine karşı hem de çevresindekilere karşı yasalara aykırı davranışlar sergilenmesine getirebilmetedir.

            İnsanların genel panik ortamında olup bitenlere uyum sağlamasıyla ilgili ne tür bir ruhsal sapmalarla karşılaşabiliriz?  

– Etrafta olup bitenlerle ilgili uzun süreli duygu durum halinin yaşanmasının baskısının çekilemez hal almasına, insanların içsel gerilimlerinin, kaygı düzeylerinin artmasına, çözüme kavuşturulamamış problemlerle ilgili takıntıların ortaya çıkmasına, depresyonun görülmesine, toplumsal yalnızlığa ve yalıtılmışlığa kadar götürebilmektedir. Örneğin yasalara aykırı ve cezalandırılması gereken türden aile içi, kişiler arası çatışmalar şeklindeki durumu ağırlaştıran davranışların ortaya çıkmasına, aile içi şiddetin artmasına neden olabilmektedir.

            Koronavirüs korkusu nedeniyle toplu psikozun gözlemlenmesi olasılığı var mıdır?

– Ne yazık ki, ülkemizde bunun gibi durumlara rastlanmakta ve biz bunları gözlemleyebilmekteyiz. Bu duygusal durumlardan dolayı psikolojik enfeksiyon hem insanların yaşamlarını hem de sağlıklarını tehdit eden davranışların objektif olarak gerçekleşmesine neden olmaktadır. Buna koronavirüsün daha yaygın bir biçimde görülmekte olduğu ülkelerden gelen kişilerle yapılan röportajlar, bu kişilerin anlattıklarının medya ve sosyal ağlar tarafından ortalığa salınmasının muazzam etkisini de eklersek, durumun ne derecede ciddiyet kazanacağını ve toplu psikozun kaçınılmaz bir hal alabileceği durumların ortaya çıkmasını tahmin etmek mümkündür.

Bunun gibi karmaşa yaratan durumlarda insanların vereceği davranışsal tepkiler ne şekilde ortaya çıkabilir?

İnsanların stresli ortamlarda vereceği davranışsal tepkileri iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlar “vur” ve “kaç” şeklindeki tepkilerdir.

İlk türden tepkiyi veren kişiler, bireysel özelliklerine bakmaksızın, ortaya çıkan yeni imkânlardan yararlanmayı, sorumluluk üstlenmeyi, durumun üstesinden gelebilmek için aktiflik sergilemeyi tercih edeceklerdir.

İkinci türden tepkiyi veren insanların grubu ise problemin çözüme kavuşturulmasıyla ilgili faaliyetlerden kaçınmayı, olup bitenleri tam anlamıyla objektif olarak algılamamayı, duruma uyum sağlamayı tercih etmekle, son derece duygusal ve tutarsız davranışlar sergileyeceklerdir. Tam da ikinci türden tepki veren kişilerde, çoğu zaman, güvenlik ihlalinin ortaya çıkması durumunda uyumsuzluk ve kişilik bozukluklarının belirtileri gözlemlenmektedir.

Koronavirüs olayları sırasında insanların nasıl bir davranış sergileme olasılıkları vardır? Hem toplum hem de insanlar için ve onların çevresinde bulunanlar için en optimal olan davranışlar hangileridir?

             İlk sormuş olduğumuz sorunun cevabına gelecek olursak, insanların sergileyeceği davranışları durumun gerginlik düzeyine bağlıdır. Gerginlik düzeyi yükseldikçe, o derecede de insanların davranışları denetimleri altından çıkmaktadır. Bu nedenlerden dolayı da en optimal olan zorluklarla başa çıkabilme, durumu uygun şekilde değerlendirebilme, duruma uygun düşen davranışlarda bulunma, kendinizi ve etrafınızdakileri koruyabileceğiniz yöntemleri seçebilmek en optimum davranışlardır.

Bir önceki paragrafta bahsini etmiş olduğum insanların sayısı çok azdır. Bunlar hastanelerde koronavirüs ile savaşan ve hastalar ile birebir çalışan doktorlar, sağlık çalışanları, gönüllüler değil diğer insanlar içinde de azdır. Bu insanlar, çalıştıkları iş yerlerinde, görevlerini yerine getirmekte olup, ister işlerini uzaktan, ister sosyal yalıtılmış ortamında çalıştıklarında bile psikolojik olarak kararlılık, işyerlerinde dayanışma sergileyenlerden, sorumluluk almayı sevenlerden oluşan bir gruptur.

 Koronavirüsle ilgili gereksiz korkularımızı nasıl bastırabiliriz?

Tabi ki, bu çok bireyseldir. Burada çok önemli olan kaygılardan korkmamamızın ve analiz etmemizin gerekmekte olduğunu idrak etmemizdir. Bunu yaparken daha önceki olaylarda problemleri nasıl çözüme kavuşturmuş olduğumuza dair eski deneyimlerimize başvurabiliriz. Örneğin, daha önce hem kuş gribi hem de domuz gribi ile karşılaşmış idik ve bunlarla başa çıkmayı başarmıştık. Bilim insanlarının kanaatince koronavirüs, bir öncekilerle karşılaştırıldığından agresiflik düzeyi daha düşük olan salgın olmakla, bu problemi çözme imkânı bulunmaktadır.

Kendi kendimize pozitif telkin yapabilir miyiz?

Bu sorunun cevabını, ortaya çıkan durumla başa çıkabilmek için pozitif odaklanma, sosyal korunmuşluk hissinin geliştirilmesi, koronavirüsün yayılmasının önlenmesi ve ülke vatandaşlarının sağlığının korunması amaçlı sokağa çıkma yasağı ve seyahat kısıtlamaları gibi tedbirlerin kaçınılmaz olduğunun kabullenmesinde aramak gerekir.

Nasıl davranmalıyız? Kısa özet

Gereksinim duyduğunuz anda yardım alabilmek için sosyal ağlarda yaygın olan şüpheli kişilerin tavsiyelerine değil, güven hatlarının, resmi kurum ve kuruluşların uzmanlarına başvurun.

Paniğe yenik düşmemek, endişe yaratıcı düşüncelerinizle başarılı bir şekilde başa çıkabilmek ve çevrenizdeki akrabalarınıza ve diğer insanlara yardımcı olabilmek için çaba sarf etmek önemlidir. Bunun için yeni planlar yapmak, sanal âlemde sanatsal temaslar kurmak, internet üzerinden yerli ve yurt dışı müzelerde, konser salonlarında, kütüphanelerinde gezinti yapmak ve bunlara benze fırsatlardan yararlanmakta yarar vardır. Bunun tam tersine, koronavirüs paniğinden kendimizi korumak için algıya yönelik, uzaktan kumandalı, veri tabanı kopyalı Facebook, İnstagram, Twitter gibi Popüler Sosyal Medya Sayfalarından uzak duralım, en fazla hafta başı ve hafta sonu olmak üzere, koronavirüs haberlerinin nabzını tutabilmek için gezinme süresinin en fazla 10 dakika olmasına dikkat edelim. Bu kural, günlük hayatta sosyal medya kullanımında da süre bakımından farklılık gösterebileceğini de dikkate amakla, sıklık olarak gün başı ve bitişi olmak üzere, bizi, 2013 yılından itibaren bilimsel otoritelerin “davranışsal bozukluk” olarak tanımladığı telefonsuz kalma “nomofobi”, internetsiz kalma “netless” gibi fobilerinden korur. En kötü hastalığın panik olduğunu, en iyi ilacının da “Olan şeyimize şükretmeyi, olmayan şeyimize sabretmeyi” öğrenmemizdir.

 

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: