Twitter Facebook Linkedin Youtube

KOSOVA KRİZİ VE NATO MÜDAHALESİ SONRASI BÖLGEYE “UNMIK” HÂKİMİYETİ

Soğuk savaşın sonlarına doğru yaklaşırken Eski Yugoslavya’nın birleştirici gücü olan Tito’nun ölümü ve ardından Miloseviç’in başkanlığı, etnik ve dinsel farklılıkları derinleştirmiş, mikro milliyetçi hareketlerin büyümesiyle can kayıplarının yaşanmasına neden olmuştu. 1990’ların çatışmalarla geçecek süreci bu şekilde başlamıştı, özellikle Sırp milliyetçiliği ve yayılmacılığı bölgede yaşanacak katliamlara ışık tutuyordu. Eski Yugoslavya ordusunun kontrolünün Sırbistan’ın elinde olması ve dağılma öncesi kabul edilen 1974 Yugoslavya Anayasası’na dayanarak özerk statüye sahip olan Kosova’nın, bu konumunun Sırp yetkililer tarafından tanınmaması iç çatışmaları körüklemişti. 1998 yılına giden süreçte Kosovalı Arnavutlarla, yerleşik Sırplar arasında yaşanan küçük çaplı çatışmalar Sırpların göçüyle bölgenin giderek Arnavutlar lehine homojenleşmesini doğurdu.

NATO müdahalesi öncesi dönemde yaşanan; i)ABD’nin soğuk savaş sonrası Balkanlar’a hâkimiyet için teşvik ettiği AB ile arasında politikalarının sorgulanması noktasında sorunlar yaşaması, ii)ABD’nin askeri yatırımlarına meşruiyet arayışı, iii)enerji kaynaklarına ulaşım bağlamında ABD için Balkanların jeopolitik önemi, vi)Rusya’nın bölgedeki nüfuzuna engel olma isteği gibi nedenler bölgenin BM ve NATO himayesinde tutulmasının arka planını yansıtmaktadır (Aldanmaz, 2018: 44-46). AB’nin Dayton Antlaşması sürecinde Kosova’nın taleplerini göz ardı etmiş olması, İbrahim Rugova’nın hukuksal girişimlerinin sonuçsuz bırakılması Kosova’yı yalnız bırakmıştır. Bağımsızlık arayışı içerisindeki Arnavutlar bu barış dışı bırakılışa 1996 yılında UÇK ( Ushtrıa Çılırımtare E Kosoves, Kosova Kurtuluş Ordusu) önderliğinde Sırp güvenlik güçlerine saldırarak tepki vermeye başlamıştır (Oduncu, 2019: 9). Çatışmaların büyümesi, Arnavutların bağımsızlık taleplerini duyurma çabalarının şiddete varması ve Arnavut köylülerinden 45 kişinin Sırplar tarafından öldürüldüğü Reçak Katliamı gibi durumların yaşanması uluslararası toplumu harekete geçmeye zorlamıştır.

NATO Müdahalesi, İnsancıl Nedenlerle Müdahale ve Koruma Sorumluğu

Güvenlik Konseyi 39. madde yetkileriyle Kosova’da ortaya çıkan durumun uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiğini saptıyor ancak Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle BM Antlaşması’nın 41. ve 42. maddeleri bağlamında bir karar alamıyor. 1998 yılında Kosova ile Yugoslavya Ordusu’nu yöneten Sırbistan arasında başlayan savaş büyürken Mart 1999 tarihinde NATO’nun hava bombardımanı gerçekleşmiştir. NATO’nun bu müdahalesi Reçak Katliamı sonrasında yaptığı Konsey ( NATO Konseyi) toplantısında “Güvenlik Konseyi’nin kararını uygulamak üzerine” ifadesini kullanarak müdahale kararıyla gerçekleştirilmiştir. Ancak bu kuvvet kullanımı Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesi dışındadır ve yetkilendirme olmadan bu kararın alınmasındaki en büyük etken Rusya’nın veto ihtimalidir. Bununla birlikte NATO müdahalesini meşrulaştırmak için BM’den insancıl müdahale konusunda bir kararın çıkmasına ihtiyaç duymuştur (Aldanmaz, 2018: 84). NATO’nun bu yetkisiz müdahalesi her ne kadar Güvenlik Konseyi kararına dayandırılsa da tartışmalara neden olacaktır. Konu üzerine tartışmaları yürüten devletler ve uzmanlar ise bunu insancıl müdahale kapsamında değerlendirmektedir. Nitekim 9 Haziran 1999 tarihinde imzalanan Askeri Teknik Anlaşma’ya bağlı olarak Sırp kuvvetleri Kosova’dan çekilmiştir. Ardından 10 Haziran 1999 tarihinde BM Güvenlik Konseyi, BM Şartı’nın VII. Bölümü çerçevesinde 1244 sayılı kararı kabul etmiştir (Kuzu, 2010: 2). NATO bu süreçten sonra BM’nin Kosova’da üstlendiği yönetimin güvenlik gücü olarak bölgede varlığını sürdürecektir.

1244 sayılı karar, BM Şartı’nın amaç ve ilkelerini ve uluslar arası barış ve güvenliğin sürdürülmesinde Güvenlik Konseyi’nin birincil sorumluluğunu akılda tuttuklarını, Kosova’daki vahim insani durumu çözmek ve mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin evlerine güvenli ve ücretsiz bir şekilde geri dönmelerini sağlamak için kararlı olarak hareket edileceğini belirtmiştir. Bölgedeki durumun uluslar arası barış ve güvenliği tehdit etmeye devam ettiğini belirleyerek güvenliğin sağlanması için hareket edeceklerini vurgulamıştır (Resolution 1244, 1999). UNMIK’ın kuruluşunu, gerekçelerini ve yöntemlerini açıklayan bu kararla BM’nin varlığı meşru temele dayandırılmıştır.

Ancak İnsancıl Müdahale, BM Antlaşması’nın 2/4 maddesindeki Meşru Savunma’dan kaynaklanmayan, istisna olduğu açıkça belirtilmemiş bir kavramdır. Askeri yapılanması güçlü olan devletler 2/4 maddesini geniş yorumlayarak insancıl müdahalenin gerektiği durumlarda kuvvet kullanılmasının bu kapsama girdiğini savunurken, aynı maddeyi dar yorumlayanlar insancıl müdahaleyi öne sürerek kuvvet kullanımının normalleştirilmesini yanlış bulmaktadır. 1970’lerde yapılan tartışmalarda “eğer bir devlet kendi vatandaşlarına insan haklarını yok sayacak biçimde vidan dışı davranıyorsa bu durum uluslar arası barış ve güvenliği de tehdit eder bu yüzden de diğer devletlere ve uluslar arası topluma müdahale hakkı doğar” görüşü yaygınlaşmıştır. İnsancıl müdahalenin bir hukuk kuralı olabilmesi için de farklı görüşler tartışılmıştır. Bu tartışmalardan birisi insancıl müdahalenin her durumda uygulanabilirliği olması ve kötüye kullanımın önüne geçmek için bazı kıstaslarla sınırlandırılması gerektiğini savunur. Bu durumun istisna olduğunu söyleyenlerden biri olan, Antonio Cassese ise, insancıl müdahale için düşündüğü kıstasları şu şekilde sıralamıştır; i)bütün barışçıl yollar ve zorlamalar denenmiş olmalıdır, ii)müdahalenin amacı sadece hak ihlallerini sona erdirmek olmalıdır ve rejimin değiştirilmesi söz konusu olmamalıdır, iii)doğru niyetle hareket edilmelidir (sivil halkı koruma niyeti), vi)durumun gerektirdiği ölçüde askeri müdahale yapılmalıdır, v)öncelikli olan Güvenlik Konseyi kararı olmakla birlikte, Konsey tarafından verilmiş bir karar yok ise başka bir uluslar arası topluluk ya da örgüt karar verebilir, iv)bir grup devletin müdahalesi olmalıdır. Cassese’nin şartları NATO tarafından sağlanmış olsa da NATO bu durumu kendi nezdinde Güvenlik Konseyi kararıyla gerçekleşmiş kabul etmektedir.

Kosova’daki müdahale sona erdikten sonra müdahaleyi gerçekleştiren devletler bunun sui generis bir durum olduğunu, Kosova dışındaki durumlarda yapılageliş olarak algılanmaması gerektiği noktasında açıklamalar yapmıştırlar ve durumun hukuksal değil ancak meşru olduğunu savunuyorlar. Fakat bu açıklamalar hangi durumlarda insancıl müdahale uygulanabileceği noktasında karışıklıklar doğurmaktadır. Çünkü insancıl müdahale kavramı kuvvet kullanma yasağının en önemli istisnası olan meşru savunma hakkına bir şekilde bağlanmayan tek yoldur (Keskin, 2006-2007: 55). Bu tartışmalar sonucunda 1999 yılında Kanada önderliğinde kurulan ICISS (Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu)  2001 raporunda insancıl müdahale kavramı yerine responsibility to protect (koruma sorumluluğu) kavramı kullanılıyor (Çakar, 2016: TUİÇ). Kavram egemen devletlere halklarını kitlesel katliamlardan, açlık, tecavüz gibi durumlardan koruma sorumluluğu yükler. Devletin bu sorumluluğu yerine getirmediği durumlarda üç aşamalı sorumluluk (Akca, 2018: 40) i)olayın gerçekleştiği egemen devlete ve uluslararası topluma önleme sorumluluğu yüklüyor, ii)yaşanan duruma tepki verme sorumluluğu, iii)durumun devam etmesi durumunda uluslararası topluma müdahale sorumluluğu ve hakkı yükler. Askeri müdahale kıstaslarını da Cassese’nin kıstaslarına benzer şekilde; i)barışçıl yolların denenmesi ii) haklı bir nedenin olması iii)doğru niyet içermesi vi)son çare olması v)orantılı araçlar kullanılması iv)makul beklentiler ( müdahalenin beklenen sonucu vermesi) olarak belirlemişlerdir (Luensmann, 2014: 1-5).

Bölgeye UNMIK Hâkimiyeti                    

BM barış gücü operasyonlarının kriterleri ilk olarak Süveyş Krizi’ne müdahale için 1956 yılında UNEF I ( BM Acil Gücü) ‘in kuruluşu esnasında ele alınmıştır. Barış gücünün prensipleri tarafların rızası, meşruiyet, tarafsızlık, kendini savunma durumu haricinde güç kullanmama ve güç kullanma durumu söz konusu olduğunda askeri düzeyde kullanma olarak belirlendi ( Köse, 2006: SETA).

Haziran 1999 tarihinde kabul edilen 1244 sayılı kararla KFOR (Kosovo Force, Kosova Barış Gücü) BM bölgeye gelene kadar görevli olarak kabul edilmiştir. NATO önderliğinde kurulan KFOR 12 Haziran 1999’da güvenliği koruyucu güç olarak faaliyete başlamıştır. ABD ve Rusya arasında imzalanan “Helsinki Anlaşması” ile birlikte Rusya Federasyonu’nun da KFOR’a katılımı sağlanmıştır ( Aldanmaz, 2018: 87). KFOR’un faaliyete başlamasından sonra BM, savaşta zarar görmüş insanlar için yardım faaliyetlerine başlamak, bölgenin yeniden yapılandırılmasını ve sivil yönetimin egemenliğini tekrar sağlayabilmek için “BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi” atamıştır. KFOR da kendisine yüklenen sorumluluk çerçevesinde bir yandan BM için gerekli güvenliğin tesis edilmesiyle ve UÇK’nin silahsızlandırılmasıyla ilgilenirken bir yandan da bölgedeki alt yapı çalışmalarını üstlenmiştir (Aldanmaz, 2018: 87).

Bölgede geçici bir idarenin sağlanması görevini üstlenen UNMIK bu süreçte AGİT, AB ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden yardımlar almıştır (Akgün, 2012: 256). UNMIK bölgedeki yerinden edilmiş kimselerin tekrar evlerine dönebilmesi, barış ve güvenliğin sağlanarak Sırbistan ile sorunların giderilmesi, bölgedeki barış ve güvenliğin tesis edilerek istikrarın tekrar kazanılması için 1999 yılında çalışmalara başlamıştır. Ancak bölgede aynı zamanda Kosova için bir meşruiyet sağlama sorumluluğu olan UNMIK Sırp tezlerinin galibiyetine güç veren gelişmelere sahne olmuştur. 2 Temmuz 1999 tarihinde Sırpları desteklediği bilinen Fransa’nın Sağlık Bakanı Bernard Kouchner, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından “UNMIK Özel Temcisi” olarak atanmıştır, aynı şekilde yine Sırplar tarafından olumlu karşılanan Rus askerleri de KFOR içerisinde yer alarak Arnavut halkın tepkilerini çekmiştir (Aldanmaz, 2018: 90). Bu gelişmeler Kosova’nın bağımsızlığının meşruiyetini 2008 yılına kadar kazanamamasına neden olacaktır.

Kosova’da yeniden yapılanma çalışmaları içerisinde askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal hâkimiyetine ek olarak UNMIK, bölgede polislik görevi de üstlenmiştir. Özellikle bu durum, başlangıçta polisin kanun ve nizamları uygulayıcı pozisyonda olması ve UNMIK ‘ın polislik yapması, Kosova misyonunu diğer misyonlardan ayıran en önemli özelliktir (Akgün, 2012, 256).

Bölgede UNMIK ve NATO güçlerinin varlığına rağmen 2004 yılında Rahofça’da çıkan Mart ayaklanmaları Kosovalı Arnavutların bağımsızlık isteklerinin kaybolmadığını tekrar hatırlattı. 2005 yılında Kosova Özel Temsilciliği’ne atanan Marti Ahtisaari, 2007 yılında BM Güvenlik Konseyi’ne ilettiği raporunda Kosova’nın bağımsızlığının sağlanması gereğini dile getirdi. 2008 yılına kadar UNMIK bünyesi altında yaşayan Kosova, 17 Şubat 2008’de Sırbistan’dan bağımsızlığını ilan ederek Avrupa’nın en genç ülkesi oldu. Bununla birlikte Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık bildirisi Sırbistan tarafından boykot edilmiştir (Abdula, Agim Sulaj, 2020: AA). Bununla birlikte Kosova’nın bağımsızlığı 100’den fazla BM üyesi devlet tarafından tanınmıştır.

Sonuç olarak UNMIK, BM Antlaşması’nda uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına yönelik sorumluluğun 24. maddede belirtilen ve VI. ve VII. bölümlerdeki yetkilerine dayanarak kurulmuş ve Kosova’daki varlığını sürdürmekte olan bir misyondur. Güncel olarak 113 uluslar arası personel, 219 milli personel, 24 BM Gönüllüsü, 8 askeri gözlemci, 10 BM polis memuru ile görev almaktadır. Misyon faaliyetleri sürecinde bölgesel kalkınmada, bölgedeki insanların ekonomik ve sosyal açıdan desteklenmesi ve istikrarın sağlanması için önemli bir görev yürüttü. Bu bağlamda 19 Nisan 2013 tarihinde İlişkilerin Normalleşmesini Yöneten İlk İlkeler Anlaşması ile Priştine ile Belgrad arasındaki ilişkilerin ılımlı bir çerçeveye sokulması noktasında önemli bir adıma öncülük etti. Bu Anlaşma sonrasında Kosova’daki seçim sürecinin başarılı şekilde gerçekleştirilmesi de dikkate değerdi. Müdahale eden tarafın yanlılığı yahut müdahalenin sonuçları tartışılabilir bir konu olsa da insancıl müdahale uluslararası toplumun göz ardı etmemesi gereken bir kavramdır. Bölgesel olarak ortaya çıkan insani krizler, küreselleşmenin de etkisiyle dünyadaki barışı ve istikrarı olumsuz yönde etkileme kapasitesine sahiptir.

Nurdane Çetinkaya – SASAM Balkan Masası Uzmanı

KAYNAKÇA

AA, (2020), “Avrupa’nın En Genç Ülkesi Kosova 12 Yaşında”, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/avrupanin-en-genc-ulkesi-kosova-12-yasinda/1735621#, erişim tarihi: 8 Ocak 2021.

Aldanmaz, Ahmet, (2018), Kosova: Yugoslavya Federasyonu’ndan Bağımsızlığa (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Akca, Fecra, (2018), Kosova’dan Suriye’ye İnsani Müdahale ve Koruma Sorumluluğu Kavramlarının Dönüşümü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kırşehir, Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Akgün, Sibel, (Yaz 2012), “Kosova’da Yeniden Yapılandırma Çalışmaları Kapsamında Bugünkü Durum”, Akademik Bakış Dergisi, 5, 10, s. 249-268.

Arlı, Kumsal, (2012), Kosova Sorunu Ve Bu Sorun Karşısında ABD-Avrupa Birliği Politikalarının İncelenmesi, Ankara, Başkent Üniversitesi, Avrupa Birliği Ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü.

Aybek, Erhan, (2020), Kosova’dan Libya’ya İnsani Müdahale Ve Koruma Sorumluluğu (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, Milli Savunma Üniversitesi, Atatürk Stratejik Araştırmalar Enstitüsü.

Çakar, Furkan, (2016), “Koruma Sorumluluğu Doktrini ve Değişen Egemenlik Anlayışı”, https://www.tuicakademi.org/koruma-sorumlulugu-doktrini-degisen-egemenlik-anlayisi/, erişim tarihi: 5 Ocak 2021.

Doğan, Halil, (2018), Kosova Bağımsızlık Sürecinde UÇK’nin Etkisi (Yayımlanmamış Lisans Tezi), İstanbul, Yıldız Teknik Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi.

Keskin, Funda, (2006-2007), “İnsancıl Müdahale: 1999 Kosova ve 2003 Irak Sonrası Durum”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, 3, 2, s. 49-70.

Kırılma Noktası, (2006), “Kosova-Politikanın Kara Çukuru”, https://www.youtube.com/watch?v=skisBpDXsfs, erişim tarihi: 3 Ocak 2021.

Köse, Talha, (2006), “Barış Gücünün Tanımı ve Kapsamı”, https://www.setav.org/baris-gucunun-tanimi-ve-kapsami/, erişim tarihi: 5 Ocak 2021.

Kuzu, Ender, (2010), “Uluslar arası Adalet Divanı’nın Kosova’ya İlişkin Danışma Görüşü’nün Değerlendirilmesi”, MHB Yıl, 30, 1-2, s.1-25.

Luensmann, Valerie, (2014), “The Impact of the ICISS Report on State Sovereignity”, https://www.e-ir.info/pdf/45700, erişim tarihi: 5 Ocak 2021.

Oduncu, Tunahan, (2019), “ 1999 Kosova Krizi ve NATO’nun Kosova Müdahalesi”, Bucak İşletme Fakültesi Dergisi, 2, 1, s. 1-15.

Resolution 1244,(1999), United Nations Interim Administration Mission in Kosovo, https://unmik.unmissions.org/sites/default/files/old_dnn/Res1244ENG.pdf, erişim tarihi: 5 Ocak 2021.

Sejfullahu, Flake, (2019), The Principle of Self-Determination and Secession- Kosovo’s Case  (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Zülfikar, Yekta İnci, (2015), Ethnic Cleansing In Kosovo And NATO Intervention (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, İstanbul Şehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: