Kilis ilimize Ocak ayından itibaren atılmaya başlanılan roketler ve havanlar hepimizin malumudur. Ocak ayının 18’inden 6 Mayıs’a kadar olan süreçte sistemli bir şekilde belirli noktalara 75 adet roket atılmış, 21 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 83 vatandaşımız yaralanmıştı. Atılan roketler genellikle Rus menşeli Katyuşa füzeleriydi.(1) Katyuşa füzelerinin menzilinin 19-32 km olduğunu göz önüne alırsak, atılan füzelerin çıkış noktasını tespit etmek ve insansız hava araçlarımız ile envanterimizde bulunan diğer savunma gereçlerini kullanarak bu füzelerin bulunduğu bataryaları imha etmek işten bile olmamalıdır.(2)
Bu bilgiler ışığında söz konusu saldırılar, IŞİD terör örgütünün hakimiyet kurduğu alandan, fetih hedefi ilan ettiği ülkeye roketlerle saldırması olarak tanımlanabilir. Ama bu tespit, bence haber kanallarında yapılan yorumlarda duyduğumuz sıradan tespitlerdendir. Ben size Kilis’e atılan roketlerin arka planına dair farklı pencereler açmak ve sizi düşündürmek için aşağıdaki senaryoları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bu roketlerin niye atıldığının, yani hangi amaca hizmet ettiğinin cevabını bulmamız gerekmektedir. Bu noktada rahmetli Mahir Kaynak hocanın “Bir eylem en çok kimin işine yarıyorsa, o yapmıştır” tespitini aklımızda bulundurarak senaryolarımıza geçebiliriz;
Senaryo 1: Kilis’e atılan roketlerin arka planında, Rusya’nın intikam politikası yatıyor olabilir. Yani bu roketler, 24 Kasım 2015 tarihinde Rusya Federasyonu hava kuvvetlerine ait Sukhoi Su-24M tipi uçağın ülkemiz tarafından düşürülmesine karşı verilmiş asimetrik cevap olabilir.
Senaryo 2: Türkiye’nin asimetrik güçleriyle (resmi olmayan veya taşeron güçler) Kilis’in karşısında bulunan coğrafi alanda operasyon yapmış olması ve bu bölgede kurmak istediği güvenli alan ve uçuşa yasak bölge için koridor açması ihtimali karşısında, bu bölge de güvenli bölge istemeyen müttefiklerimiz(!) IŞİD üzerinden Türkiye’ye mesaj vermiş olabilirler.
Senaryo 3: Görüldüğü kadarıyla müttefiklerimiz Suriye’ye müdahale konusunda, Türkiye’yi sıkıştırmakta ve karadan Suriye’ye girmemiz konusunda bize baskı uygulamaktadır. Türkiye ise Suriye’nin bir bataklık olduğunu görüyor ve girmemek konusunda ayak diretiyordu. Türkiye ise üzerinde baskıların arttığı bir dönemde Rusya’nın uçağını düşürerek Suriye’ye girme ihtimalini artık asgari seviyeye düşürdü. Uçak olayından sonra baskıların bir süre kesilmesinin ardından, giremeyiz dediğimiz noktadan ülkemize yönelik füzeli saldırıların olması da müttefiklerimizin bizi Suriye’ye girmeye zorlamak için tekrar giriştiği çabaların bir yansıması olabilir.
Senaryo 4: Türkiye’nin uçuşa yasak bölge ve güvenli bölge olarak önerdiği alan, Kilis’in karşısındaki Azez ve Cerablus arasındaki alandır.(4) Kilis’e atılan roketler de bu bölgeden atılmaktadır. Son senaryomuza göre Türkiye, roketleri kendine yakın güçlere bilinçli olarak arttırıyor olabilir. Böylece uluslararası kamuoyunun dikkatini Türkiye’ye yapılan saldırıya çekmek ve bu saldırıları bahane ederek güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge gibi önerilerine zemin hazırlamak istiyor olabilir. Eğer “hiçbir ülke kendi kendini vurmaz veya vurdurmaz” şeklinde düşünüyorsanız, bu konuyu yaşanmış bir hadiseden yola çıkarak tekrar düşünmenizi tavsiye ederim;
2.Dünya Savaşı sırasında İngilizler, Almanların şifrelerini enigma sistemiyle çözmüşlerdir. Lakin Almanya’nın İngilizlerin şifreyi çözdüğünden haberdar olmamaları için ellerinden geleni fazlasıyla yapmışlardır. Bunun en iyi örneği Coventry şehrinin bombalanması olayıdır. İngilizler yine bir gün çözülen şifreler sonucunda toplanan istihbaratla Coventry şehrinin bombalanacağı bilgisine ulaşırlar, lakin henüz saldırının yapılmasına 5-6 saat vardır. Bu sürede şehri boşaltabilirler ancak basından gizleyemezlerdi. Şehri boşaltmak yerine olağan tedbirleri aldılar. Şehrin bombalanmasına göz yumdular. Böylelikle Almanlar şifreleme sistemlerinin çözüldüğünden habersiz tüm bilgilerini İngilizlerle paylaşmaya devam ettiler. İngiltere bir şehrini bombalattı lakin büyük savaşı kazandı. Büyük devletler, büyük hedeflerine ulaşma ve asıl savaşı kazanma doğrultusunda birçok tehlikeyi, saldırıyı göze alabilirler. Önce kaybetmiş görüntüsü verirler lakin büyük savaşı kazanırlar. Atalarımızın da dediği gibi “Son gülen iyi güler”.
.
SASAM Aday Uzmanı
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
______________________
KAYNAKÇA