Umut Berhan ŞEN – SASAM Uzmanı
Rusya-Ukrayna savaşında yedi ay geride kalırken, Moskova’nın kontrolü altındaki dört bölge Rusya’ya katılmak için referandum düzenleyeceklerini duyurdu. Doğudaki Donetsk ve Luhansk’ta yetkililer, oylamanın bu Cuma günü başlayacağını söyledi. Referandumun 27 Eylül’e kadar devam edeceği kaydediliyor. Güneydeki Herson ve Zaporijya’da’da benzer bir referandum süreci düşünülüyor. Bu gelişme sonrası Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev, bu bölgelerin Rusya’ya dahil olmasıyla, Moskova’nın ‘meşru müdafaa’ doktrini altında onları koruyabileceğini belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ‘kısmi seferberlik’ ilan etti. Bunun Ukrayna’da işgal ettikleri toprakların güvenliğini sağlamak için almak zorunda kaldıkları acil bir karar olduğunu açıklayan Putin, kararın bugünden itibaren geçerli olduğunu belirtti. Dolayısıyla ordunun yedek birlikleri de göreve çağrılırken ve seferberliğe katılan tüm Ruslar, asker statüsüne sahip.
Televizyondan Rus halkına seslenen Putin “Batı Ukrayna ve Rusya arasında bir barış olmasını istemiyor” derken, Batı ülkelerinin Rusya’ya şantaj yaptığını fakat Rus halkını savunacak güçlerinin olduğunu vurguladı. Putin, Ukrayna’yı neo-Nazilerin yönettiğini ifade etti ve Ukrayna’da Rusya’nın işgal ettiği bölgelerde yaşayan kişilerin neo-Nazilerce yönetilmek istemediğini söyledi. Bu bölgelerden gelen “Rusya’ya katılma referandumu” talebini de vurgulayan Putin, “Bu insanları destekliyoruz. Ülkemizin toprak bütünlüğü tehdit edilirse elimizdeki tüm imkanları kullanırız. Bu bir blöf değildir. Anavatanımızın bütünlüğü, bağımsızlığı ve özgürlüğümüz, tekrar ediyorum, elimizdeki tüm imkanlarla savunulacaktır. Bize nükleer silahlarla şantaj yapanlar bilsinler ki rüzgar terse dönebilir.” dedi.
Dört vilayetin ilhak edilmesi çok net biçimde Rusya Federasyonu ve Putin’in ilk raundu kaybetmesi demektir. Zira, Rusya bu savaş sürecinde sadece Ukrayna’daki Rus nüfusu kurtarmayı başarabilmiş ama buna karşın, NATO kontrolünde Zelenski yönetiminin bir NATO tamponu olarak Doğu Avrupa’nın göbeğine köklü şekilde yerleşmesini kabullenmiş durumdadır. Bu yeni durum, asla barış ve istikrar getirecek bir süreç doğurmayacaktır. Çünkü Ukrayna’yı kontrol edenler sıcak savaşı yine oldukça yüksek yoğunluklu bir şekilde sürdürecektir. NATO ilhakı tanımayacak, Rusya’yı sıkıştırmak için gerekçe olarak kullanmaya devam edecektir. Dolayısıyla Putin’in “kısmi seferberlik”, kararı, fazlaca temkinli, çekimser ve kararsız bir hamle olmuştur. Rusya açısından güç kaybı ve zaafiyet olarak görülmektedir. Bu duruma karşı bir iç reaksiyon olarak, ilerleyen süreçte Putin’den daha sert, hatta daha milliyetçi bir politik kadronun Rusya’da iktidar olmasını yakın bir ihtimal olarak görüyorum. Bu bağlamda iktidara gelmesi muhtemel sürpriz bir isim de var; Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) direktörü Alexander Bortnikov.
1970’li yıllarda eski adıyla Leningrad olan Petersburg’da Putin ve Bortnikov’un beraber KGB mesaisi yaptığını belirtelim. Bortnikov ‘un İçişleri Bakanlığı ve Başsavcılık gibi kurumlar üzerinde ciddi oranda etkisi var. Bortnikov, FSB direktörü olarak, “Alfa ve Vympel Grupları” gibi kendi seçkin özel kuvvet ekiplerine de sahip. Bu ekipler Bortnikov ‘un şansına özel bir inanmışlık ve aidiyet duygusuyla bağlı. Neredeyse yarım asırdır Rus istihbaratında görev yapan, SSCB gizli servisi KGB’den yetişen ve şahsi becerisi, kuvvetli iç ve dış lobi ilişkileri sayesinde en tepeye kadar çıkan bir isim olan Bortnikov, aynı zamanda koyu bir Stalinist. Dolayısıyla ayakta kalmak ve küresel güç olma iddiasını sürdürmek isteyen bir Rusya için, Aleksander Bortnikov, Putin sonrası için en kuvvetli politik alternatif olarak görünüyor.