Umut Berhan ŞEN – SASAM Uzmanı
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yıl dönümünde Çin’in ortaya attığı çözüm önerileri ABD ve AB cenahında dikkate alınmadığı gibi, Ukrayna tarafından da olumlu karşılanmadı. Çin Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna’daki krize çözüm bulunması amacıyla ‘Çin’in Ukrayna Krizinde Siyasi Çözüme Dair Tutumu’ başlıklı toplam 12 maddeden oluşan önerisini kamuoyuna sundu. Birinci maddede; tüm ülkelerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğinin altı çizilerek boyutları, güçleri veya zenginlikleri ne olursa olsun tüm ülkelerin eşit olduğu ve uluslararası hukukun aynı ve standart biçimde uygulanmasına ve çifte standart reddedilmesi gerektiği belirtildi.
İkinci maddede ise, bölgesel güvenliğin askeri blokların güçlendirilmesi ve genişletilmesi yoluyla sağlanamayacağını vurgulandı. Üçüncü maddede; savaşların kazananı olmayacağı belirtilerek silahlı faaliyetleri durdurma, Moskova ve Kiev’e masaya oturma tavsiyesinde bulunulurken dördüncü maddede; Ukrayna krizinden tek ve gerçek çıkış yolunun diyalog ve müzakereler olduğu vurgulandı.
Beşinci maddede; insani sorunların siyasallaştırılmasının kabul edilemez olduğu, altıncı maddede; Çin’in Rusya ile Ukrayna arasında savaş esirleri takasına destek verdiği belirtildi ve yedinci maddede; nükleer santrallerin güvenliğinin korunması gerektiğine dikkat çekildi.
Sekizinci maddede ise, nükleer silah kullanımına izin verilemeyeceğinden bahsedilirken, Çin’in nükleer silah kullanımına ve yaptırımlara karşı olduğu, ateşkesi ve müzakereleri desteklediği de ifade edildi. Dokuzuncu maddede; Rusya, Türkiye, Ukrayna ve BM arasında imzalanan Karadeniz Tahıl Girişimi’nin tüm taraflarca tüm yönleriyle ve etkin şekilde uygulanması gerektiği hatırlatıldı.
Onuncu maddede ise Ukrayna krizi çerçevesinde tek taraflı yaptırımların uygulanmasına karşı olunduğu vurgulandı. On birinci maddede; üretim ve tedarik zincirinin istikrarının sağlanması gerektiği ifade edildi. On ikinci ve son maddede ise ateşkes sağlanabilirse, savaşta hasar gören bölgelerin yeniden inşasına etkin şekilde katkı verme arzusu dile getirildi.
Görünen o ki, şu an ne AB ne de G7 ülkeleri (ABD başta olmak üzere) Çin ‘in siyasi çözüm önerilerini dikkate almıyor ve Çin‘i tarafsız olmamakla itham ediyorlar. Hatırlayalım; ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, ABD gizli servisi CIA’nin, Çin’in, Rusya’ya Ukrayna savaşında destek olmak için silah ve mühimmat sağlamayı düşündüğüne ilişkin istihbarat topladığını, Çinli şirketlerin, Rusya savunma sanayisine el altından destek sağladığını ileri sürmüştü. Bu iddia henüz doğrulanamasa da, Çin’in Hong Kong ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki paravan şirketler aracılığıyla Rusya’ya örtülü bir destek vermesi de mümkündür. Ayrıca, ABD Tayvan’a lojistik ve askeri eğitim faaliyetleri açısından ciddi anlamda destek olurken, Çin ‘in Ukrayna savaşında Rusya ‘ya açık veya örtülü şekilde destek vermesi sürpriz olmayacaktır. Hatırlayalım; geçtiğimiz günlerde, Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Tayvan’daki asker sayısının artışına ilişkin soruya, “Tayvan’a desteğimiz ve savunma ilişkimiz, Çin Halk Cumhuriyeti’nin oluşturduğu tehditle orantılı ve ‘tek Çin’ politikamızla tutarlı. Bu değişmedi.” cevabını vermişti. Halihazırda, Tayvan’da toplam 39 ABD’li askeri eğitim personeli bulunuyor. Nihayetinde hem Rusya-Ukrayna Savaşı’na hem de Tayvan ile arasındaki gerginliğe dair tüm jeopolitik süreci ve aktörleri gözlemleyen Çin ‘in yaptığı bu diplomasi hamlesi sadece bölgesel değil küresel anlamca jeostratejik bir hamledir ve ciddiye alınması gerekmektedir.