Twitter Facebook Linkedin Youtube

MISIR CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM SONUÇLARI

Cesurhan TAŞ

Cesurhan TAŞ

Mısır’da yapılan ve 3 gün süren Cumhurbaşkanlığı seçimini, askeri darbe lideri eski Savunma Bakanı Abdülfettah El Sisi kazandı. Fakat tüm Mısır halkını oy kullanmaya özendirme gayretleri ve oy kullanma süresinin bir gün uzatılmasına rağmen katılımın yüzde 45’ler civarında gerçekleşmesi, Sisi’nin beklemediği bir durumdu. Zira Sisi, seçim öncesindeki son konuşmasında; 54 milyon kayıtlı seçmenin “en az 40 milyonunun sandığa gideceğini” tahmin etmişti.


Mısır’ın sayıca en büyük toplumsal kitlesi olan İhvan-ı Müslimin ve eski devlet başkanlarından Hüsnü Mübarek’in devrilmesi için Tahrir meydanında toplanan liberaller dâhil birçok toplumsal grup, seçimi boykot etti. Bu nedenle de Sisi’nin seçimi büyük bir farkla kazanmasına karşın, katılım oranının düşük kalmasıyla askeri darbeye toplumsal desteğin sınırlı olduğunun gözüktüğü anlaşılıyor.


Sisi’nin tek rakibi olan Hamdin Sabahi, seçimde usulsüzlükler tespit ettiklerini ifade etmesine rağmen, Mısır’ın çıkarına olmayacağını söyleyerek seçimlerden çekilme çağrılarına da itibar etmedi ve seçime katıldı.


Seçimin Hukuka Uygunluğu Konusu
Mısır’daki cumhurbaşkanlığı seçimini izleyen AB heyeti, seçimlerin hukuka uygun bir ortamda yapıldığını ancak anayasal ilkeleri karşılamayan bazı durumların yaşandığını duyurdu. AB Gözlemci Heyeti Başkanı Mario David, başkent Kahire’de düzenlediği basın toplantısında, “Heyetin raporuna göre, seçim hukuka uygun bir ortamda ve sakin bir atmosferde geçti. Ancak anayasal ilkeleri karşılamayan bazı durumlar yaşandı” şeklinde konuştu. Seçim atmosferine ilişkin olarak ise “Birçok vatandaş, kimliksiz olması nedeniyle oy kullanamadı. Yüzde 47 oranında katılım gözlemledik. Oy sayım işlemi düzenliydi, tüm sandıklar zamanında ve düzgün bir şekilde açıldı.” ifadelerini serdetti.


Şekil açısından bakıldığında, heyet başkanının tespitlerine diyecek bir şey yok. Şeklen bir seçim yapılmış ve birisi en çok oyu almış. Ancak %50’nin altında bir katılımın, seçimin özünde bir sağlıksızlık olduğu gerçeğini görmezden gelmiş. Demokratik seçimlerde, katılım esastır. Ne denli büyük oranda katılım sağlanırsa seçimin toplumun en geniş kesiminin görüşünü yansıtması ihtimali de artar. Darbeyle geldiği için meşruiyeti tartışmalı olan Sisi’nin kurguladığı bir seçim düzeneğinin de tartışmalı olacağı çok açıktır. Sağlıksız bir seçim sisteminden sağlıklı bir sonucun çıkması beklenemez.


İhvan-ı Müsliminin Pozisyonu
Abdülfettah El Sisi, “ihvan” yapılanmasının bir terör yapılanması olduğunu ve kendi iktidarında bu yapıyı bitireceğini, değişik zamanlarda ifade etti ve ediyor. İhvanın önderleri halen yargılanıyor ve yüzlercesi bir karakola saldırdıkları ithamıyla idam cezasına mahkûm edildi. Muhtemelen bu cezaların bir kısmı, infaz edilmeyecek. Ancak şu açık ki; Sisi dönemi, en az Nasır dönemi kadar devletin gücünü otoriter bir şekilde kullanmaya hazır olduğunu gösteren işaretlerle dolu. Bu dönemde, Hüsnü Mübarek’in devrilmesinde rol oynayan laik eylemciler bile kendilerini mahkemelerde buluyorlar. Mısır toplumu üzerinde üstü kapalı ama somut bir korku egemen. Her zaman televizyonlara mülakat vermeye hazır olan siyasi eylemciler, bu aralar pek konuşmaya yanaşmıyor veya konuştuklarında da çok daha temkinli görünüyorlar.


İhvan-ı Müslimin, bu seçimleri boykot etti ve seçimlere katılmadı. Muhammed Mursi, İhvanın adayı olarak seçilip görev yaparken Mısır ordusu tarafından darbeyle görevden uzaklaştırıldığı için seçimleri doğal olarak meşru görmedi. Meşru olmayan seçimlere katılarak meşruiyet kazandırmak istemedi ki bu, kendileri açısından haklı bir gerekçe. İhvanın iktidara gelmesinde etkin olan, en azından onların iktidarına göz yuman ABD, AB, Suudi Arabistan ve BAE gibi uluslararası ve bölgesel güçler, darbe yönetimini destekledikleri için göstermelik ve şeklen de olsa bir seçim yapıldı ve bir düzen kurulmuş oldu.


Sisi’nin Nasır’ın kaldığı yerden devam edip etmeyeceğini, siyasal İslam politiğini teşekkül ettiren İhvan-ı Müslimin hareketini tarihi bir yenilgiye uğratıp uğratmayacağını, zaman içinde göreceğiz. Öyle görünüyor ki; Mısır’da muhalif olmak çok zor ve en zor iklimlerde bile hayatta kalan bitkilere benziyor.


Olası Mısır Görünümü
Arap baharı, 25 Ocak 2011 tarihindeki “öfke günü”nde Mısır’a da ulaştığında, coşku ve özgürlük umudu, rejim cellâtlarından duyulan korkudan daha ağır basmış, 846 kişi can vererek bedel ödemiş, 17 günlük bir direnişin ardından otokrat Hüsnü Mübarek istifaya zorlanmıştı. Mısır, kendini yaklaşık 60 yıl süren adeta askerî dikta esaretinden kurtarmış gibi gözükmekteydi.


Ya bugün durum nasıl? Tahrir kahramanlarından geriye ne kaldı? Gençlerin hayattan beklentileri; her insan için doğal olan bireysel özgürlük, serbest dolaşım, fikir özgürlüğü ve iktisadi kalkınma için fırsat eşitliğinden fazlası değildi. Ne yazık ki bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Sadece muhafazakâr-dindar ihvan taraftarlarına hizmet ettiği ve devrimin hedeflerine ihanet ettiği düşünülen Başkan Mursi ile başlatılan demokratik deney başarılı olmadı. Mursi’nin kurguladığı Mısır projesi, sekülerler, Hıristiyanlar ve ayrıca entelektüel kanaat önderleri tarafından kabul görmedi.


İhvandan hoşnut olmayan Mısırlılar, bu yüzden yeniden, işleyen ve profesyonel tek yapı olan orduyu göreve çağırdı. Seçimin görünürdeki galibi olan Abdülfettah el Sisi, yine eski bir general, bir devletçi ve bir asker gibi düşünen ve davranan katı bir bürokrat. Sisi’nin, Arapların lideri konumunda olan Mısır halkının sorunları için ürettiği çözümler, çok basit ve hedefe ulaştırıcı değil. Sisi, daha fazla devlet, daha fazla bürokrasi demek. Toplumsal sivil güçlerin özgür faaliyetlerine kuşkuyla yaklaşan birisi… Ama emniyeti, asayişi ve düzeni sağlayabiliyor; onu seçenler de zaten en başta bunun için seçti.


El Sisi, sadece yarım bir başkan konumunda kalacak gibi. Üç gün süren, vatandaşları seçim sandığına gitmeye teşvik eden ve her türlü motivasyon desteğinin sağlandığı seçimlere katılımın yüzde 50’nin altında olması, İhvan’dan yeni başkana atılmış sesli bir şamardır. İhvan-ı Müslimin’in çoğunluğu ve sempatizanları, siyasi ve insani olarak kaybedilmiş durumdadır. El Sisi’nin meşruiyeti ise oldukça zayıf. Böyle az katılımlı bir seçimde 59 yaşında olan Sisi’nin aldığı oy oranının yüzde 97 mi yoksa yüzde 100 mü olduğu hiç fark etmiyor.


O hâlde Mısır’da her şey sil baştan mı? Hemen hemen öyle gibi… El Sisi, “light-Mübarek“ olarak adlandırılabilir. İdare edecek, emredecek ve dikte ettirecek. Sisi, biraz daha fazla istikrar için biraz daha az özgürlüğe razı olan Mısırlılara hitap ediyor. Bu denklem, çalkantılı zamanlarda tehlikeli ama çekici bir hesap gibi görünüyor.

.

Cesurhan TAŞ

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

__________________________________

KAYNAKLAR:
1-http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2014/05/140529_sisi_sonuc.shtml
2-Dietrich Alexander,Yarım Başkan,Die Welt, Almanya, 30 Mayıs 2014
3-http://www.analizmerkezi.com/misir-secimleri-hukuka-uygun-46157h.htm
4-http://www.ahaber.com.tr/Dunya/2014/05/29/misirda-secimin-galibi-sisi
5-Aktay Yasin, Yenisafak, Mısır ve Suriye’de Sandıksız ve Seçmensiz Secimler…

 

 

Cesurhan Taş Hakkında

Cesurhan TAŞ: (Ankara) 1974 Anamur doğumludur. ODTÜ İ.İ.B.F, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunudur. İngilizce, Arapça ve Rusça bilmektedir. Devlet yapısı, kamu yönetimi, mali yönetim, kalkınma ekonomisi, bölgesel kalkınma ve kamu hukuku alanlarında çalışmaları bulunmaktadır. Yörük ve Türkmen kültürü üzerine de araştırma ve inceleme çalışmaları yapmaktadır.

Yorumlar (3)

  1. Mustafa Yılmazay dedi ki:

    Güzel bir analiz olmuş.Mısır seçimleri mizansen şeklinde geçti.Tarafsız ve nesnel bir değerlendirme buldum.Cesurhan beyi tebrik ediyorum.Yazıda seçimlerin Türkiyeye olası etkisi incelenmemiş.Onu da yaparsanız daha iyi olacak.

  2. Hakan Bozlak dedi ki:

    Daha dün tanıştığım Cesurhan Beyin tavsiyesi üzerine sitenizi inceledim.Oldukça güzel yazılar var.Mısır bizim hemen güneyimiz.Oralar filan incelenmiş.Fakat Kıbrıs üzerine yazı göremedim.Kıbrıs uluslararası bir sorun.Türklerin bir sorunu.Mutlaka daha sık üzerine yazı yazılmalı.

    • Cesurhan dedi ki:

      Mustafa beyin ve Hakan beyin uzgörüleri için teşekkür ediyorum.Mısır seçimlerinin bize yansımalarını incelemek gerek.Kıbrıs bizim için elbette çok önemli.Yavru vatandır bizim için.Kendi vatanımız biliriz.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: