Merkezimizce 2025 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 5’incisi; Ulusal Güvenlik Analisti ve Yazar Umut Berhan ŞEN’in sunumuyla; “Pakistan-Hindistan Çatışması ve Keşmir Krizi” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Söyleşiden bazı notları, okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.
SÖYLEŞİDEN NOTLAR
Hindistan ile Pakistan arasındaki sorunun temel kaynağı, Hindutva milliyetçiliğidir. Hindutva; Hindistan’daki baskın Hindu milliyetçiliği biçimi olup Hinduizmin hegemonyasına ve Hindistan’ın laik bir devlet yerine Hindu bir devlet olarak kurulmasına olan inançtır. 2014’ten beri iktidarda olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin liderliğini yaptığı bu milliyetçilik, Birleşmiş Milletler’in Keşmir’de plebisit yapılması yönündeki kararına direnmekte ve sorunun uluslararası hukuka uygun şekilde barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulmasına yanaşmamaktadır.
Keşmir Sorunu; Hindistan ve Pakistan arasında 1947’den bu yana süregelen, zaman zaman Çin’in de dahil olduğu karmaşık ve kronik bir toprak anlaşmazlığıdır ve üç nükleer gücün kesiştiği dinî, etnik, jeopolitik ve tarihi yönleri olan, halen çözülmemiş bir uluslararası krizdir.
Tarihsel Arka Plan:
1858’de son Babür Şahı tahttan indirilip bir Türk İmparatorluğu olan Babür İmparatorluğunun yıkılmasıyla bölgeyi tamamen sömürgeleştiren İngiltere’nin Hindistan’dan çekilmesiyle 1947’de Hindistan ve Pakistan bağımsız oldu. Prenslik statüsündeki Cammu ve Keşmir bölgesi, çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen Hindu olan Maharaca tarafından Hindistan’a katıldı. Bu karar Pakistan’ın tepkisini çekti ve birinci Hindistan-Pakistan savaşı başladı. 1949 yılında BM araya aracılığıyla ateşkes sağlandı. Keşmir ikiye bölündü:
Hindistan kontrolü: Cammu ve Keşmir (bugün “Jammu ve Keşmir” ve “Ladakh” olarak ikiye ayrıldı)
Pakistan kontrolü: Azad Keşmir ve Gilgit-Baltistan
Çin kontrolü: Aksai Chin
1947’den itibaren 3 büyük savaş (1947, 1965, 1999 Kargil Savaşı) ve çok sayıda çatışma yaşandı.
Temel Sorunlar:
Egemenlik Anlaşmazlığı: Hem Hindistan hem Pakistan tüm Keşmir üzerinde hak iddia ediyor.
Kimlik ve Temsil: Bölge halkı arasında bağımsızlık isteyen gruplar, Pakistan’a katılmayı savunanlar ve Hindistan’la kalmayı destekleyenler bulunuyor.
İnsan Hakları İhlalleri: Hindistan yönetimindeki Keşmir’de, özellikle Müslüman halka yönelik askeri baskı, sokağa çıkma yasakları, gözaltılar gibi konular sıkça uluslararası eleştiri alıyor.
2019 Gelişmesi: Hindistan, Cammu ve Keşmir’in özel statüsünü (Madde 370) kaldırdı. Bu, bölgenin doğrudan merkezi hükümete bağlanması anlamına geliyor ve Pakistan’ın sert tepkisine yol açtı.
Uluslararası Boyut:
BM kararları, halk oylamasıyla bölgenin statüsünün belirlenmesini öngörse de bu hiçbir zaman uygulanmadı.
Çin, Ladakh sınır bölgesi nedeniyle Hindistan’la zaman zaman çatışıyor ve Keşmir’in doğusunda stratejik etkisi bulunuyor. Çin ayrıca Pakistan’a stratejik silahlar tedarik ediyor. Bu krizde ABD ve Rusya, açık bir tutum almıyorlar. Çin de Pakistan’a silah tedariki dışında nötr bir tutum takınıyor.
İngiltere de bu çatışmada taraf belirtmemekte ama “karıştır ve savaştır” politikasıyla tarafların yorulmasını istiyor olabilir.
Türkiye, konuya tarafsız yaklaşıyor ve BM kararları doğrultusunda Keşmir’de plebisit uygulanmasını istiyor.
Pakistan’da Selçuklu, Gazneli ve Timurlu İmparatorluklarının bakiyesi asimile olmuş %20 oranında Türk nüfus olduğu tahmin ediliyor.
İngiliz sömürge dönemi öncesinde bölgede hakim olan Türk imparatorlukları tarihi gerçeğinden yola çıkarak Türkiye, sorunun çözümü için aktif bir rol üstlenebilir. Pax Timurland (Timurlu Barışı) başlığıyla Keşmir’de plebisiti yapılması, plebisit sonuçlarına taraflarca saygı gösterilmesi ve İndus Irmağı ile Keşmir’deki diğer yer altı ve yer üstü kaynakların Hindistan ve Pakistan arasında eşit paylaşılması çağrısıyla Türkiye öncülüğünde bir zirve düzenlenmelidir. Türkiye, ABD ve Çin ile birlikte sorunun çözümü konusunda garantör ülke olmalıdır.
SÖYLEŞİDEN KARELER