Hint Yarımadası; Asya Kıtası’nın güneyinde yer alan, yüz ölçümü neredeyse Avrupa Kıtası’na yakın, nüfusu ise Avrupa Kıtası’ndan daha yoÄŸun olan, yüzyıllar boyunca çeÅŸitli medeniyetleri bünyesinde barındırmış,  dünya üzerindeki stratejik ve jeopolitik konumu son derece önemli bir kara parçasıdır. Güney Asya ise dünya haritasına bakıldığında; tam da Asya Kıtası’nın güneyinde yer alan, Hindistan ve Pakistan gibi nüfus yoÄŸunluÄŸu açısından büyük ülkeleri de içerisinde barındıran bir bölgedir. Esasen bahse konu iki isim de aynı kara parçasını ifade etmekle birlikte; terminolojide “Güney Asya” kavramı İran, Afganistan, Burma, BangladeÅŸ, Nepal ve Sri Lanka gibi ülkeleri de içerisine alan daha geniÅŸ bir coÄŸrafyayı ifade etmektedir.
Pakistan ve Hindistan’ı içerisine alan Hint Yarımadası, kuzeyinden güneyine 3.214, doÄŸusundan batısına 2.977 kilometredir. Umman Denizi ile Bengal Körfezi arasında, kuzeydeki Himalaya sıradaÄŸlarından güneydeki Hint Okyanusu’na doÄŸru giderek daralan bir üçgen biçiminde uzanır. (Erinç, 1998: 69) Muson ikliminin hȃkim olduÄŸu Yarımada’daki Ganj ve İndus nehirleri, bölgenin en önemli akarsularıdır.
Tarih, Kültür ve Dil
Yüzlerce yıl boyunca çok çeÅŸitli toplumlara ev sahipliÄŸi yapan Yarımada, gerek coÄŸrafi konumu gerekse göç eden kavimlerin geçiÅŸ güzergahında bulunması sebebiyle bir cazibe merkezi olmuÅŸtur. Yarımadanın en eski yerleÅŸik toplumu olduÄŸu iddia edilen Dravid halkları, ırk yapısı olarak esmer, kısa boylu olarak tanımlanmaktadır. Yine Yarımada’da yerleÅŸik diÄŸer eski bir toplum ise uzun boylu, sarışın ve renkli gözlü olan Ariler’dir. DiÄŸer yandan Yarımada, bir cazibe merkezi olması sebebiyle de tarih boyunca Asya’nın bütün toplumları tarafından bir uÄŸrak noktası ve yerleÅŸim alanı olarak ön plana çıkmıştır.
Bunun tabi bir neticesi olarak Yarımada üzerinde çok çeÅŸitli din, kültür, medeniyet ve diller kendini göstermektedir. Dinî inanış bakımından da dünyanın en zengin ve en çeÅŸitli coÄŸrafyasıdır. Hinduizm, Cainizm, Budizm, Sihizm, Hristiyanlık ve İslȃmiyet Yarımada’da görülen baÅŸlıca dinî inanışlardır. Hint Yarımadası’nda dinî ve edebî en eski metinlerin yazıldığı dil, Sanskritçedir. DiÄŸer yandan 21’i resmî olmak üzere, lehçeleriyle birlikte yüzün üzerinde konuÅŸulan dil mevcuttur.
İslȃmiyet, Türklerin Hint Yarımadası’na bıraktığı en büyük mirastır. Yarımadada tam 9 asır süren Türk-İslȃm hakimiyeti, Bȃbür Devleti’nin yıkılmasının ardından sona ermiÅŸ ve egemenlik İngilizlerin eline geçmiÅŸtir. Dönemin sömürgeci bir gücü olan İngilizlerin egemenliÄŸi, Hint Yarımadası’ndaki birlikteliÄŸi bozmuÅŸ ve ülke içerisinde çok çeÅŸitli kanlı çatışmalara sebep olmuÅŸtur.
Müslümanların çeÅŸitli zulüm ve eziyetlere maruz kalması ise Müslümanları bir araya getiren baÅŸka bir devlet anlayışını ön plana çıkarmıştır. Kaidi Azam Muhammet Ali Cinnah, İngilizler gittikten sonra Hindistan’da cumhuriyetin kurulmasıyla, Müslümanların Hinduların esaretinden kurtulamayacağını bildiÄŸi için Müslümanlar için ayrı bir vatan istemiÅŸtir. O dönem içerisinde Mevlȃnȃ Ebu’l-Kelam Azad, Mevlȃnȃ Hüseyin Medenî ve Mevlȃnȃ Mevdudî’nin de bulunduÄŸu bazı dinî liderler, özgür bir İslȃm ülkesine karşı çıkmıştır (Hamit, 2012: Köşe Yazısı). Halihazırda emperyalist güçlerin amacı olan “böl, parçala, yönet” taktiÄŸi iÅŸe yaramış ve 1947 yılında Pakistan’ın kurulmasıyla yazının başından bu yana Hint Yarımadası diye ifade ettiÄŸimiz kavramdan; Hindistan ve Pakistan isimleriyle iki farklı ülke doÄŸmuÅŸtur.
Hindistan ve Pakistan
Hindistan, günümüzde Çin’den sonra dünyanın en kalabalık nüfusunu (1.2 milyar) barındıran, ekonomik açıdan hem tüketim, hem de üretim anlamında önemli bir konumda olan ve geliÅŸmesinde ciddi ivmeler gösteren Asya Kıtası’nın en önemli ülkelerindendir.[1] DiÄŸer yandan Hindistan, askerî açıdan da yoÄŸun insan kaynağına ve nükleer silahlara sahip bir ülke konumundadır.
Pakistan ise, yaklaşık 170 milyonluk nüfusuyla; Asya Kıta’sının enerjiye yakın stratejik bir bölgesinde bulunan önemli ülkelerindendir.[2] Bu ülke de, nükleer silahlara sahip askerî gücü bünyesinde barındırmaktadır.
Pakistan’ın 1947 yılında Hindistan’dan ayrılmasıyla; daha önce Hintli Müslümanlar ile olan bütün iliÅŸkilerimiz, Pakistan ile olan iliÅŸkilerimiz ölçüsünde sınırlanmıştır. Åžu an Hindistan’da yaÅŸayan, yaklaşık 200 milyon Müslüman bulunmaktadır. Yani Pakistan’ın nüfusundan daha kalabalık bir Müslüman nüfus, Hindistan vatandaşıdır. Günümüzde Güney Asya olarak adlandırılan coÄŸrafya, giderek önem kazanmaktadır. Bu sebeple Güney Asya’nın en önemli ülkesi konumunda bulunan Hindistan ve Pakistan ile olan iliÅŸkilerimizin de yeniden gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Türkiye açısından her iki ülkedeki hedef Müslüman kitleyle sürekli iletişim hâlinde bulunmak, karşılıklı ilişkileri güçlendirmek veya yeniden tesis etmek, bugünün dünyasında giderek önem kazanmaktadır. Asırlarca hakimiyet kurduğumuz ve pek çok miras bıraktığımız bu coğrafya, uluslararası çıkarlarımız için ciddi bir çalışma alanı olarak ön plana çıkmaktadır. Her iki ülkedeki Müslüman kardeşlerimiz de ikili ilişkilerimizi sıcak tutma konusunda Türkiye tarafından uzatılacak kardeş elini sabırsızlıkla ve büyük bir özlemle beklemektedir.
.
Uğur ÜLGEN
_______________
KAYNAKÇA
ERİNÇ, Sırrı (1998), TDV İslam Ansiklopedisi
HAMİT, Furkan (2012), Jang Gazetesinde Yayımlanan Türkiye, Pakistan ve Laiklik Başlıklı köşe yazısı.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindistan)
 (http://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan)
[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindistan
[2] http://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan