Merkezimizce 2025 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 4’üncüsü; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Fatih KOCAOĞLU’nun sunumuyla; “21. Yüzyılın Jeopolitik Mücadelesi: Ulusal İmparatorlukların Yükselişi” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Sayın KOCAOĞLU’na bilgilendirici sunumu için çok teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadeleri için aşağıda sunuyoruz.
SÖYLEŞİDEN NOTLAR
Dünyanın maddi temellerinin değişimi:
Her maddi temel, kendi ekonomi politik yapılanmasını kurar.
Her maddi temel ve ortaya çıkardığı ekonomi politik temel, bir bölgeler arası/uluslararası düzen kurar.
Her bir uluslararası temelin ortaya çıkardığı devlet yapılanmaları vardır. Sümer Devleti çağındaki şehir devletleri düzeni, Yakındoğu dünyasındaki merkezi krallıklar düzeni, Avrasya dünyasındaki ticari imparatorluklar düzeni, Batı dünyasındaki uluslararası düzen, İspanyol – Portekiz dönemi yağma temelli sömürge imparatorlukları ve Endüstri Devrimi sonrası ulus devletler dönemi yaşanmış, günümüzde ise teknopolitik devrim sonrası ulusal imparatorluklar dönemi yaşanmaktadır.
Ulusal imparatorlukların gelişimi:
Dünya savaşları sonrasında dünya sisteminin merkezindeki ulus devletler zayıflamış ve dünya iki kozmopolit imparatorluk (ABD ve SSCB) arasında paylaşılmıştır. Sovyetler Birliğinin çökmesi ve ardından Amerikan gücünün de zayıflamaya başlaması ile:
-Avrupa Birliği (AB) ya da Avrupa ulusal imparatorluğu inşası başlamıştır.
-Deng Şiaoping sonrası Çin ulusal imparatorluğu güçlenmeye başlamıştır.
-Putin ile birlikte Rusya, yeniden ulusal imparatorluk olarak yapılanmıştır.
-Hindistan’da Modi dönemi, Hint milliyetçiliğinin yükselmesi ve Hindistan’ın bir ulusal imparatorluk olarak dünya tarih sahnesine girişinin yaşandığı dönem olmuştur.
-2. Trump dönemi, ABD’nin ulusal imparatorluk olarak yeniden yapılanma girişimlerinin yaşandığı bir dönem olmaktadır.
Ulusal imparatorluklar çağında Türkiye’nin konumlanması:
Türkiye, ulusal imparatorluların güç mücadelesi alanındadır ve hiçbir mevcut ittifakın müttefiki değildir. Hatta bu imparatorlukların her birinde tarihsel, güncel ve jeopolitik nedenlerle anti-Türkiye eğilimi güçlüdür.
Bu koşullarda Türkiye, kendi gücüyle ulusal imparatorlukların oluşturduğu güç ve tehdide karşı kendi başına denge oluşturamaz. Bu nedenle ana bölgede istikrar ve denge için ittifak sistemine ihtiyaç vardır.
Bu çerçevede Türkiye, Pakistan ve Endonezya’nın çekirdek devletlerini oluşturduğu bir ittifak sistemine ihtiyaç vardır. Bu üç devlet de Müslüman halklardan oluşmakta ve demokrasiyle yönetilmektedir. Bu ülkelerin her biri, dünyanın en büyük 20 askeri gücü arasındadır. Bu ülkelerin askeri ittifakı, herhangi bir ulusal imparatorluğun askeri gücünü dengeleyebilecektir.
Bu ittifakın toplam nüfusu (Endonezya 281 milyon, Pakistan 247 milyon ve Türkiye 85 milyon olmak üzere) 613 milyondur ki bu nüfus büyüklüğü, herhangi bir ulusal imparatorluk etkisini dengeleyebilecek güçtedir.
Bu ittifakın ekonomik gücü de (Endonezya 1,371 trilyon $, Türkiye 1,118 trilyon $ ve Pakistan 338 milyar $ olmak üzere) yaklaşık 3 trilyon Dolar ile tek başına bir ulusal imparatorluk ekonomik gücünü dengeleyebilecek büyüklüktedir.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Batı denetiminden çıkan Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki jeopolitik zorunluluğu, yeni bir Türk İmparatorluğu inşa etmektir.
Türkiye’nin sınırlarını, Türk ordusunun sınırları belirler. Türkiye’nin Suriye, Irak, Libya ve Somali’deki askeri varlığını bu bağlamda düşünmek lazımdır. Türkiye’nin ordusunun bulunduğu bölgeler, yeni bir imparatorluğun siluetini ortaya koymaktadır. Bu silüeti önce bir iskelete kavuşturmak ve ardından da bu iskeleti ete kemiğe büründürmek gerekir.
SÖYLEŞİDEN KARELER:
(Site içeriklerinde yer alan fotoğrafları orijinal boyutlarında görmek için, ilgili fotoya ilk tıklamanın ardından açılan sayfada tekrar tıklamak gerekmektedir.)