“Paris İklim Zirvesi’nde Neler Konuşuldu” başlıklı çalışmamızda İklim Değişikliği Konferansında neler konuşulduğunu aktarmış ve Paris Anlaşmasının Türkçesini vermiştik. “İklim Değişikliği Anlaşmasını Doğru Okumak ve Bundan Sonrası” başlıklı çalışmamızda da iklim değişikliğinden zarar görenler açısından meseleyi ele almış ve kar örtüsündeki düşüşün etkilerinden, iklim değişikliğinin gıda güvenliği, ormanlar ve araziler üzerindeki etkilerinden, finans kuruluşlarına etkisinden, sermayedarlar ve yatırımcıların beklentilerinden, yerel yönetimlerin bu etkilerle mücadelede sorumluluk alması gerektiğinden ve ada ülkelerinin iklim değişikliğinden çok etkileneceğinden bahsetmiştik. Bu çalışmada da dünya, ülkemiz ve çevremiz için bireysel olarak neler yapabileceğimizi işleyeceğiz.
İklim değişikliğiyle ilgili en yetkin bilimsel kurum olan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2014 sonunda yayınladığı 5. Değerlendirme Raporuna göre; bilim insanları sıcaklık artışının önümüzdeki 80 yılda 4 santigrat dereceyi bulmasından endişe ediyor. Bu endişeden yola çıkarak IPCC, önümüzdeki dönemde “Isı Artışındaki 1,5 Derece”, “Çölleşme” ve “Okyanuslar” başlıklı 3 özel rapor hazırlamayı kararlaştırdı. Bu raporlarda ulaşılacak sonuçlar, Paris İklim Değişikliği Anlaşmasının uygulanması açısından önem teşkil etmektedir. Örneğin ısı artışının nedenlerini ve önleme yöntemlerini biraz daha bilimsel tartışmak için bu raporlar çok önemli işlev görecektir.
İklim Değişikliği Paris Anlaşmasında belirlenen hedef, sıcaklık artışını 2 santigrat derecenin altında tutmaktır. Bu maksatla hazırlanacak projeler için zengin ülkeler, 100 milyar dolar ayıracaklar. Bu kapsamda başta ABD ve Çin’in büyük sorumlulukları var. Küresel ısınmaya etkisi yüksek olmayan yoksul ülkeler ise gönüllülük ilkesiyle hareket edecek. Onlardan daha çok yeni nesiller için farkındalık oluşturmaları beklenmekte.
Anlaşmanın diğer bir hedefi de; karbon salınımını 2050’ye kadar tahammül edilebilir seviyeye çekmek. Anlaşmaya taraf ülkeler, bu bağlamda 2023’te değerlendirme toplantısı yapacaklar ve yeni hedefler belirleyecekler. Hedeflere ulaşma açısından değerlendirme toplantısı önemli olacaktır.
Hükümetler neler yapabilir?
Hükümetlerin bu konuda yapabileceği çok şey var. Karbon tutumunu teşvik fonları oluşturmak, projelerde karbon tutumu bileşenlerini belirlemek, karbon salınımına ek vergi koymak, fosil yakıt yatırımlarından çekilmek, sanayi sektöründe karbon salınım standartlarını düşürmek, yenilenebilir enerjiye devlet desteği sağlamak ve ağaçlandırmayı artırmak, bunlardan bazıları.
Peki ya bireyler?
Ağaçlar ve ormanlar iklim değişikliğine karşı sahip olduğumuz en önemli silahtır. Karbon depolaması ve doğal filtre özelliği ile ağaçlara ve ormanlara ihtiyacımız var. En çevreci hane, evinden en az çöp çıkan hanedir. Aynı şekilde en çevreci bireyler, karbon ayak izi en küçük olan bireylerdir.
– Karbon Salınımını Azaltmak
Karbon salınımınızı azaltacak önlemler elinizde. Özel araç yerine toplu taşıma ve bisiklet tercih etmek, daha temiz yakıt kullanmak, su kaynaklarını ve elektriği boşa harcamamak ve geri dönüşüme dikkat etmek atabileceğiniz en basit adımlar.
Kırmızı et ve diğer hayvansal gıdaların tüketiminizi azaltarak da metan gazı salınımınızı büyük ölçüde azaltabilirsiniz.
– Sivil Toplumu Desteklemek
En önemli konu ise farkındalık yaratmak. Sosyal medya emrinize amade. Çevreyi korumak ve fidan dikmek için çalışan vakıf ve dernekler desteğinizi bekliyor. Hatta adınıza ağaçlandırma yapacak ya da karbon tutulmasıyla ilgili çalışmalar yapan bir derneğe destekçi olabilirsiniz. Yapacağınız bağışlarla sevdiklerinizin adına ağaç diktirmek harika bir hediye olabilir.
– Kaybolan Özelliklerimiz
İklim Değişikliğinden dolayı Anadolu’nun geleneksel arazi kullanımı ve iyi tarım uygulamaları kaybolabilir. Bu geleneksel iyi arazi kullanımı ve iyi tarım uygulamalarını belirleyip yayınlamak gerekir. Çevrenizde zor arazi şartlarına rağmen toprağa sadık, onu en uygun şekilde işleyen insanlara özenin veya onlara moral verin. En önemlisi, köydeki arazilerinizi ne olursa olsun köyden olmayanlara satmayın.
– Medeniyetimiz ve Emanet Bilinci
Tabiatı bizden öncekilerden miras olarak değil, gelecek nesillerden emanet olarak aldığımızın bilincinde olmalıyız. Sadece bugünü değil, yarınları; sadece kendimizi değil, çocuklarımızı da düşünmeli, adımlarımızı buna göre atmalıyız. Emaneti sahibine teslim edinceye kadar onu en iyi şekilde korumak, kollamak, muhafaza etmek görevimiz olmalıdır.
Gandi’nin dediği gibi: “Dünya hepimize yeter, fakat hırslarımıza asla”. Dünyayı sömürme ve tahrip etme yolunda insanoğlunun dizginlenemeyen ihtiraslarının emrinde, menfaatçi ilmin desteğindeki teknik en büyük tehlikedir. Teknoloji, kültür ve medeniyetin önüne geçmemelidir.
– Önümüzdeki İklim Konferansı
İklim Değişikliği Taraflar Konferansı COP22, 7- 18 Kasım 2016 tarihlerinde Fas’ın Marakeş Şehrinde yapılacak. Bilindiği gibi İklim Değişikliği Taraflar Konferansına aday olan ülkemiz, 2020’de İklim Değişikliği Taraflar Konferansına (COP26) ev sahipliği yapabilir. Ev sahibi olmadan önce kurumlarımızın ve STK’larımızın, süreci iyi takip ederek konuyu öğrenmeleri gerekmektedir. Süreci takip eden bireyler, COP26’ya ev sahibi olduğumuzda edindikleri bilgi birikimi ve tecrübe sayesinde kurumları veya STK’ları adına temsilci olma şansını elde edebilirler. Böylece plan, strateji, iyi uygulama örneklerini ve projeleri sergileme ve inceleme şansları da olabilir. Bu şansı iyi değerlendirmek gerekir.
Sonuç olarak gelecek nesilleri ve dünyayı, iklim değişikliğinden kaynaklanabilecek felaketlerden kurtarmak için her birimize sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluğu yerine getirmek için ivedilikle harekete geçmeliyiz.
.
Süleyman ÇETİN
Çevre Mühendisi, suleymancetin10@gmail.com
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Sahipkıran AKADEMİ kategorisinde yayınlanan diğer yazılar için tıklayınız.