Merkezimizce düzenlenen eğitim ve söyleşi programlarının dokuzuncusu; 3 Şubat Salı akşamı Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani ALTUN’un “Alevi Açılımı, Alevi-Bektaşi Yurttaşların Sorunları ve Çözüm Önerileri” konulu sunumuyla gerçekleşti.
Sayın ALTUN ile söyleşiden bazı notları ve kareleri, okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyor, Sayın ALTUN’a davetimizi kabul ettiği için teşekkürlerimizi iletiyoruz.
SÖYLEŞİDEN BAZI NOTLAR:
“ALEVİ VE CAFERİ VATANDAŞLARIMIZIN TALEPLERİ” Okumak için tıklayınız.
– Anadolu’da İslamiyet, Ehli Beyt evlatları, seyitler ve Horasan erenleri tarafından yayılmıştır.
– Anadolu’da mezhep taassubu ve kalın duvarlar, 16. yüzyıldan sonra yayıldı.
– 18 kişiden oluşan Horasan erenlerinin piri, Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri, Osmanlı Devletinin temel harcını koymuştur. Yeniçeri Ocağı, Bektaşi idi ve ocak kapatılana kadar Hacı Bektaş-ı Veliye bağlılığı belirten gülbank okunurdu. Yeniçeri Ocağı İngiliz baskısıyla kaldırıldı ve hemen akabinde İngiliz kışkırtmasıyla Vahabi isyanları başladı.
– Günümüzde İslam’ın terörle anılması çok acıdır. Müslümanın, Müslümanı din adına öldürmesi kabul edilemez.
– Bektaşilik, Aleviliğin reforma uğramış halidir. Daha sonradan Müslüman olmuş kişiler, genelde Bektaşidir (Balkan Müslümanları gibi). Bektaşilik bir tarikattır, bir tasavvuf ekolüdür. Alevilikte, dedelik ve babalık gibi makamlar babadan oğula geçer. Bektaşilikte ise yaklaşık 10 yıl ilmi ihtisastan sonra seçimle dede-baba olunur.
– İmam-ı Azam, İmam-ı Şafi, İmam-ı Malik, İmam-ı Hanbel Şia-tül Ali tarafındadır. Şii, Ali taraftarı demektir. İmam-ı Azam Hazretleri, ömrünün büyük kısmını zindanlarda geçirmiş ve Emevi zulmünü yaşamıştır. İmam-ı Azam’ın içtihatları, büyük ölçüde İmam Cafer-i Sadık’la örtüşür. Sadece bazı küçük şekli farklılıklar vardır.
– Tasavvuf, Ehl-i Beyt kaynaklıdır. Alevi tasavvufu, sünni tasavvufu diye bir fark ve bir ayrım yoktur.
– Tasavvufun çıkış zemini “muhabbet”tir. Semah bir oyun değildir, ilahi aşkla dönülmektedir. Semah esnasında çalınan saz, eğlence amacıyla çalınmıyor, nefesler söyleniyor.
– Tarikat, yol demektir. 900 civarında ehl-i sünnet tarikatı var, tamamı Ehl-i Beyt’e bağlıdır. Mensupları hem camiye, hem dergaha giderler. Cemevi, caminin alternatifi değil, dergahın karşılığıdır.
– 1925 sonrasında 2600 dergah, 5000 medrese kapatıldı. Kapatılan dergahların 900’ü Bektaşi ekolündendi. Dergahlar kapatılıp, ismi dahi yasaklanınca, “cemevi” adı yaygınlaştı. Aslında “cem” dergahın içinde bir bölümdür. Mevlevi dergahlarında da “cem” adı verilen bölüm vardır. Dergahta yer alan 12-13 kısımdan biridir.
– Birleşmiş Milletler verilerine göre; son 12-13 yılda dünyada 12 milyona yakın Müslüman öldürüldü. Böylesine acı bir tablo, tarihin hiçbir döneminde yok.
– İnanç değerleri ayrıdır, ideolojik tercihler ayrıdır. Alevilerin hepsi aşırı sol gruplarla ilişkilendirilemez. %5-10’u geçmeyecek bir marjinal grup mevcuttur. Aslında dünyada ideolojik yarışlar ölmüştür. Dünyada devam eden 3 yarış; ekonomik yarış, demokrasi yarışı ve değerlere dönüş yarışıdır.
– Alevilerin sorunlarının çözülmesi, toplumun yararınadır ve her kesim tarafından desteklenmektedir.
– Dergahların kapatılması, Alevi toplumunu cahil bıraktı. Alevilerin inanç bilgisi %1, Sünnilerin ise %10’dur. Aleviler, Ehl-i Beyti dahi unutmuştu. Bu acı tablonun sorumlusu; yasakçı zihniyetti. Çünkü yasaklar, gizlenmeyi artırdı. Gizlilik ise ön yargıları körükledi.
– Tekke ve Zaviyeler Kanunu, değerleri yasakladı ve değerlerin kaybolmasına neden oldu. Değerlerde yarışan toplumun yerini bütün kesimleriyle, nefiste, çıkarda, servette yarışan bir toplum aldı. Teknoloji, servet, okur yazarlık oranı arttı ama vahşet, hırslar, mutsuzluk da arttı.
– Alevi toplumunun en büyük sorunlarından birisi, kendi içlerindeki fraksiyonlar ve uyuşmazlıklardır.
– Alevi toplumu, gerçek anlamda din ve vicdan özgürlüğü talep ediyor. İnanç grupları, kendi şuralarınca idare edilsin, gönüllü bağışlarla din hizmetleri yürüsün. İnananlar gönüllü olarak kurumlarını ayakta tutar. Devlet, din alanında düzenleyici otorite olmaktan vaz geçsin.
– Militarist zihniyet, yasakçılığı yıllarca Atatürk’le perdelemeye çalışmıştır. Atatürk hayatta olsaydı, yasakçılığı çoktan terk ederdi. Dönemin şartları gereği yapılan uygulamalara son verir ve çağın gereğini yakalardı.
– Yavuz Sultan Selim’in babası, 2. Beyazıt büyük bir alim ve velidir. Büyük hizmetleri olmuştur. İslam’ın Hindistan’a kadar yayılmasında emeği vardır.
– İnanç alanındaki sorunlarının temelden çözümü için Anayasa’nın 174. maddesinin acilen değişmesi gerekmektedir.
SÖYLEŞİDEN KARELER: