Ülkemizde bazı meslekler ve işler giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Birçok sektörde ve iş kolunda ara eleman temininde ciddi zorluklar yaşanmaktadır. Bu durum, doğrudan ekonomiyi ve ticareti olumsuz etkilemektedir. Günümüzde sanayi sitelerinde, tarım ve çiftçilikte, inşaat ve imalat sektörlerinde nitelikli eleman bulunamaması, bu alanları ve ilgili sektörleri ciddi biçimde tehdit eder hâle gelmiştir.
Özellikle 6 Şubat 2023 depremlerinin yaşandığı 11 ilimizde bu durum daha belirgin şekilde hissedilmektedir. Afet bölgelerinde yapılan araştırmalar, normale dönmeye çalışan şehirlerde sanayi ve imalat bölgelerinde yer yer ara eleman sıkıntısının yaşandığını ortaya koymaktadır. Bu bölgelerde inşaat sektörü daha çok tercih edildiğinden, diğer sektörlerde yeterli ölçüde eleman temin edilememektedir.
Son yıllarda dijital mecraların yaygınlaşmasıyla, özellikle 18–30 yaş arasındaki bireyler bu mecraları kolay para kazanma aracı olarak görmekte ve bu durum emek ile zanaat kavramlarının değerini yitirmesine neden olmaktadır. Ayrıca, üniversite mezunlarının sayısının artması bireyleri statü odaklı hâle getirmiş; insanlar iş beğenmez duruma gelmiştir. Bu gelişmelerin sonucu olarak sosyolojik sorunlar artmış ve eğitim-öğretim sistemi sorgulanır hâle gelmiştir.
2025 Türkiye’sinde, diğer birçok alanda olduğu gibi eğitim-öğretim uygulamalarında da kapsamlı bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır. OECD verilerine göre, bugün eğitim kalitesi açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında Finlandiya, İsviçre, Kanada, Japonya, Güney Kore, Hollanda, Singapur ve Rusya yer almaktadır. Türkiye ise maalesef gerilerde kalmıştır. Japonya ve Finlandiya’nın eğitim sistemleri, Türkiye’nin şartları ve ihtiyaçları doğrultusunda ilkokul ve ortaokul düzeyinde küçük modeller hâlinde uygulanabilir. Bu modellerin amacı; çocukların yetenek ve becerilerini erken yaşta keşfederek onları uygun alanlara yönlendirmek olmalıdır.
Meslek yönelimi lise çağından önce, tercihen ilkokul veya en geç ortaokulda başlamalıdır. Öğrencilere meslek bilinci kazandırılmalı, yapılacak pilot uygulamalarla ülkenin en çok ara eleman ihtiyacı duyduğu meslek alanlarına odaklanılmalıdır. Bu mesleklerin olumlu yönleri anlatılmalı, sevdirilmeli ve meslek sahibi olmanın değeri öğretilmelidir. Maddi kazanç ve istikbal vaat eden yönleri uygun dille anlatılarak teşvik sağlanmalıdır. Kamuoyundaki önyargılar ve yanlış bakış açıları, medya (özellikle diziler ve filmler) aracılığıyla kırılmaya çalışılmalıdır.
Kısaca ifade etmek gerekirse; meslek lisesi, memleket meselesidir. Günümüzde gençler, çevrenin ve medyanın etkisiyle kolay yoldan para kazanma hayaline kapılmaktadır. Bu, sosyolojik bir sorundur. Ancak doğru politikalar ve etkili iletişim araçları kullanılarak zaman içinde bu durum düzeltilebilir. Bir şeyi sunarken olumlu yönlerini, doğru araçlarla ve uygun dille aktarmak; dikkat çeker ve farkındalık oluşturur. Popüler kültür ve modern çağın ikilemleri arasında sıkışmış gençleri kazanmak, emeği ve üretimi sevdirmek için yukarıda sıralanan öneriler, bir çıkış yolu olarak değerlendirilebilir. Ekonomide bir kural vardır: Üretmeden tüketirsek, sonu hüsran olur.
.
Ertuğrul DEMİREL
.
Kaynakça: