Twitter Facebook Linkedin Youtube

“KÜLTÜREL DİPLOMASİ VE TÜRKİYE’NİN STRATEJİLERİ” BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce 2025 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 3’üncüsü; Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan’ın sunumuyla; “Kültürel Diplomasi ve Türkiye’nin Stratejileri”  başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.

Sayın Prof. Dr. Arıcan’ın sunumundan kısa bir özeti, okuyucularımızın istifadeleri için aşağıda sunuyor; Sayın Hocamıza ufuk açıcı sunumu için teşekkür ediyoruz.

SÖYLEŞİDEN NOTLAR

Kültür diplomasisi; bir ülkenin kendisine ait kültürel değerlerini, sanatını, dilini, geleneklerini, hayat felsefesini ve yaşam tarzını diğer ülkelere karşı yumuşak güç ile kullanma stratejisidir.

Uluslararası bir imaj oluşturulması, diğer kültürlerle etkileşim ve iş birliği kurulması, (hazırlayıcı politikalar olarak)ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi ve sahip olunan değerlerin etki gücünün artırılması gibi amaçları bulunur.

Goethe Enstitüsü, British Council, Amerikan Kültür Merkezleri, Alliance Française, Konfüçyüs Enstitüsü, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar, kültür diplomasisi için oluşturulmuş kurumlardır.

Kültür diplomasisi, devlet aklı ve bilinci ile planlanıp politikalar haline dönüştürülür ve devlet kurumlarının yanında sivil toplum kuruluşları (STK), üniversiteler ve kültürel kurumlar aracılığıyla yürütülür. Ancak kültür diplomasisi Türkiye’de sadece devletle ilişkili kurumlar tarafından yürütülüyor. STK’ların, üniversitelerin ve kültürel kurumların bu sürece dâhil edilmesi yönünde bir strateji veya beklenti yok.

Kültürel aktiviteler, atıf ve referans verilmediği için üniversiteler tarafından gereksiz görülüyor.

Türkiye, potansiyel olarak kültür diplomasisini en iyi kullanabilecek ülkelerden biri olmakla beraber, bu potansiyelini %90 oranında kullanamamaktadır. Sadece deniz turizmine yoğunlaşarak potansiyelinin çok çok altında kalmaktadır. Oysa ülkemiz; Frig, Hitit, Roma, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri gibi katman katman pek çok medeniyetin kalıntılarına ev sahipliği yapmakla muazzam bir kültürel mirasa sahip bulunmaktadır.

Yunus Emre Enstitülerinin açtığı Türkçe dil kursları çok ilgi görmektedir. Yunus Emre Enstitüsü, dil kursları bağlamında sivil boyutlarıyla da desteklenmeli, daha bağımsız Türkçe öğretecek kurumlar oluşturulmalıdır.

Türkiye’de kültürel diplomasi alanında faaliyet gösteren birbirinden bağımsız devlet kurumları bulunmaktadır. Bu kurumlar arasında eş güdüm sağlayacak, Türkiye’nin kültür diplomasisi stratejisini oluşturacak ve sivil toplum ile üniversitelere istikamet çizecek bir çatı kuruluşa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda “Kültürel Diplomasi Ajansı” isminde bir çatı kurum oluşturulabilir.

Türkiye, hem Kızılay, AFAD ve TİKA gibi devlet kurumlarıyla, hem de sivil toplum kuruluşlarıyla, insani yardım anlamında dünyada ön plana çıkmış bir ülkedir. Ancak insani yardım faaliyetlerimiz de, kültürel diplomasi bağlamında sistemleştirilirse daha etkili ve verimli olur.

Dini ve manevi bağların güçlendirilmesine yönelik faaliyet gösteren Diyanet Vakfı ve diğer sivil toplum kuruluşlarımıza da yine kültürel diplomasi bağlamında hedef, politika ve metodolojiler temin edilmelidir.

Diğer ülkelerin kültürel diplomasi faaliyetlerine karşı da milletimizde farkındalık oluşturulması ve kültürel asimilasyona karşı tedbirler alınması gerekmektedir. Türkiye, kültürel diplomasi kıskacına alınmış durumdadır ve insanımızın zihni teslim alınmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda örneğin Amerikan kültürünü yaymak için devşirilmiş bir kültür olan Kore kültürünün gençlerimiz üzerindeki olumsuz etkilerine karşı farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Üzerinde 10 yıl çalışıldığı ifade edilen Kore kültürel diplomasisi (Kore dizileri ve müziği) üzerinden kültürel bağımlılık yapılmaya ve kimlik bunalımı yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu tarz saldırılara karşı yasaklarla değil, daha güçlü içeriklerle milletimizi koruyabiliriz. Bu bağlamda proaktif stratejiler oluşturmaya ve SWOT analizleri (GZFT- Güçlü yönler, Zayıf yönler, Fırsatlar ve Tehditler) ile durum tespitine ihtiyacımız bulunmaktadır.

Kültürel diplomasi alanında mevcut problemler şöyle özetlenebilir;

  • Stratejik yaklaşım ve uzun vadeli planlama eksikliğimiz bulunmaktadır.
  • Uzun vadeli projeksiyon ve yol haritamız bulunmamakta, markalaşma hususunda zafiyetimiz bulunmaktadır.
  • Kurumsal yapı ve koordinasyon eksikliği (görev çakışmaları, kaynak israfı, kurum fanatizmi vb.) bulunmaktadır.
  • Hedef kitle tespiti ve detaylı analizi yapılmamaktadır.
  • Bütçe ve kaynak yetersizliği yaşanmaktadır.
  • Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları, kültürel diplomaside yok sayılmaktadır. Sivil topluma yeterli finansman desteği verilmemektedir.
  • Dijitalleşmenin getirdiği imkânlar, yeterince kullanılamamaktadır.

SÖYLEŞİDEN KARELER:

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: