Twitter Facebook Linkedin Youtube

“TÜM YÖNLERİYLE TÜRKİYE’DEKİ YABANCI ÖĞRENCİLER” KONULU ÇALIŞTAYIMIZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce 2024 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 3’üncüsü; ülkemiz üniversitelerinde öğrenim gören yabancı öğrenciler üzerine oldu. Çalıştayda; YÖK’ün ve üniversitelerimizin yabancı öğrenci kabul politikaları ve prosedürleri; üniversite ve il bazında yabancı öğrenci istatistikleri; yabancı öğrencilerin bulundukları üniversitelere, şehirlere ve ülkemize ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri ve benzeri hususlar değerlendirilerek, yabancı öğrencilerin üniversitelerimize kabulüne ilişkin politika önerileri geliştirildi.

ÇALIŞTAY RAPORU

Yabancı öğrenciler meselesi, özellikle bir iki ilimizde yaşanan bazı adli konular nedeniyle kamuoyunun gündemine gelmiş ve belirli il ve üniversitelerde yabancı öğrenci yoğunlaşması, kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Bu vesileyle konunun çeşitli yönlerden ele alınmasının uygun olacağı değerlendirilerek bu çalıştay gerçekleştirilmiştir.

YÖK’ün stratejik hedeflerinden biri de yükseköğretimde uluslararasılaşmadır. Bu hedef, Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Planları içinde de yer almaktadır. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol ÖZVAR’ın açıklamasına göre; 2023-2024 yılı eğitim öğretim yılında ülkemizde 198 ülkeden 350 bine yakın uluslararası üniversite öğrencisi öğrenim görmektedir. Bu sayı, 2022 yılında 162.108’i erkek, 98.181’i kadın olmak üzere toplam 260.289 iken, 2023 yılında 179.670’ı erkek ve 122.024’ü kadın olmak üzere toplam 301.694 idi. Bu verilere göre, her yıl ülkemizde eğitim gören yabancı öğrenci sayısı %16 oranında artmaktadır.

YÖK Bilgi Sisteminde yer alan verilere göre tablolar: (linki tıkladıktan sonra açılan pencerede tekrar tıklayarak excel tablolarına erişebilirsiniz)

2022-2023 Öğretim Yılında Türkiye’de öğrenim gören yabancı öğrencilerin uyruklarına göre sayıları

2022-2023 Öğretim Yılında Türkiye’de öğrenim gören yabancı öğrencilerin illere göre dağılımı

2022-2023 Öğretim Yılında Türkiye’de öğrenim gören yabancı öğrencilerin üniversitelere göre dağılımı

Belirli il ve üniversitelerde yabancı öğrencilerin yoğunlaşması ve buralarda adli olayların meydana gelmesinden sonra, üniversitelerimizin yabancı öğrenci kabul kriter ve prosedürleri sorgulanmaya başlanmış ve yükseköğretimin uluslararasılaşması hedefi doğrultusunda hareket edilirken, yabancı öğrencilerin üniversitelerimize kabullerinde kalite standartlarından taviz verildiği endişesi oluşmuştur.

Yapılan incelemelerde, yabancı öğrencilerin üniversitelerimize kabulüne dair standartların YÖK tarafından 2018 yılında yayımlanan “Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esaslar” çerçevesinde neredeyse tamamen üniversitelerin inisiyatifine bırakıldığı, bu konuda mezkur Esaslar dışında hiç bir mevzuat bulunmadığı tespit edilmiştir. Öyle ki, YÖK tarafından yayımlanan Esaslar, YÖK’ün web sitesine yer alan mevzuat sayfasında (https://www.yok.gov.tr/kurumsal/mevzuat) bile yer almamaktadır. Anılan Esaslar, https://www.yok.gov.tr/Documents/Ogrenci/yurtdisi-yatay-gecis-kayit-kontenjanlari/2018_Yurtdisindan_Ogrenci_Kabulune_Iliskin_Esaslar.pdf linkinde yer almakta, ancak YÖK’ün web sitesindeki menülerden bu Esaslara ulaşmanın oldukça zor olduğu görülmektedir. Kaldı ki, 2018 yılında yayımlanan bu Esasların “Genel İlkeler” bölümünde yer alan (A-2/b): “Yurt dışından öğrenci kabul kontenjanlarının, bir önceki yıl ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alan programların kontenjanlarının %50’sini geçmeyecek şekilde önerilerin üniversitelerden alınarak, yükseköğretim kurumlarının fiziki alt yapısı, öğretim üyesi yeterliği, o programda okuyan öğrenci sayısı dikkate alınarak Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenmesi…” hükmü, 2019 yılında iptal edilerek, üniversitelerdeki program kontenjanlarının en fazla yüzde 50’sine kadar yurt dışından öğrenci kabul edilmesine ilişkin sınırlama kaldırılmıştır (https://www.indyturk.com/node/28261/haber/%C3%BCniversiteler-art%C4%B1k-istedi%C4%9Fi-kadar-yabanc%C4%B1-%C3%B6%C4%9Frenci-alabilecek-karar-t%C3%BCrk-%C3%B6%C4%9Frenciler).

 Konuyla ilgili Independent Türkçe’de yer alan haber metni şöyledir:

“Yeni düzenlemede devlet üniversitesi-vakıf üniversitesi ayrımı yok, uygulama tüm üniversiteler için geçerli. Tek sınırlama, tıp ve diş hekimliği fakültelerinde uygulanacak. Bu programlarda yüzde 50’lik kontenjan devam edecek ama ayrı sınıf açılması koşuluyla, bu oranın üzerinde uluslararası öğrenci de alınabilecek.

YÖK’ten yapılan yazılı açıklamaya göre; bundan sonra üniversitelerin program bazında yurt dışından öğrenci kabul kontenjan talepleri, her eğitim ve öğretim yılı başlangıcından önce belirlenecek bir tarihe kadar bu kısıta tabi olmadan Yükseköğretim Kurulu’na bildirilecek. Bu talepler YÖK tarafından değerlendirilerek, karar verilecek ve üniversitelere duyurulacak.

Üniversitelerde yabancı kontenjanlarının kaldırılması, kontenjanlarını doldurmakta zorlanan vakıf üniversitelerinin giderek daha yüksek dile getirdiği bir talepti.

Geçtiğimiz ocak ayında YÖK Başkan Vekili Prof. Rahmi Er, bu taleplere yanıt vermiş, “Vakıf üniversiteleri yabancı uyruklu öğrenci kontenjanının ancak yüzde 60’ını doldurabiliyor. Demek ki yabancı öğrenci kontenjanı sınırlaması diye bir sorun yok. Vakıf üniversitelerinin yabancı öğrenci kontenjanı 65 bin, bunun yüzde 40 kadarı boş” demişti.

Er, yabancı kontenjanı taleplerini şöyle değerlendirmişti:

Yıllarca büyük bir emek ve çaba sarf ederek elde ettiği başarı sonucu bir tıp fakültesine yerleşmiş bir Türk öğrenci, eğitim düzeyi oldukça düşük bir ülkeden gelen öğrencilerle aynı sınıfta olsa, bu durum Türk öğrencinin eğitimine, emeğine, çabasına, kazanımına karşı bir haksızlık olmaz mı? Tıp fakültesine yerleşen Türk öğrencilerimizin anne-babaları, sizce çocuklarının gelecekteki başarıları açısından onların böyle bir ortamda okumasını isterler mi? Elbette istemezler””                                                    

2019 yılında güncellenen Esaslara, YÖK’ün web sitesinin “Öğrenci” menüsü altında “KENDİ İMKANLARIYLA EĞİTİM ALACAKLAR​​​ / YURT DIŞINDA LİSE EĞİTİMİ ALANLAR” sayfasında (https://www.yok.gov.tr/ogrenci/kendi-imkaniyla-egitim-alacaklar-yurt-disinda-lise-egitimi-alanlar#) link verilmektedir. Anılan sayfada yer alan bilgilere göre: ÖSYM tarafından yapılan Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı’nın (YÖS) 2010-2011 eğitim-öğretim yılından itibaren kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda, k​endi imkanlarıyla ülkemizde ön lisans ve lisans eğitimi almak isteyen yabancı uyruklu öğrencilerin; bir ortaöğretim kurumundan mezun olması ve her üniversite tarafından belirlenen ve YÖK tarafından da uygun görülen sınav ve puanlara sahip olması, bu belgeler ve üniversitenin talep edeceği diğer belgeler ile doğrudan üniversiteye başvurması gerekmektedir. Yani, 2010 yılına kadar ÖSYM tarafından yapılan (https://www.osym.gov.tr/TR,4618/yabanci-uyruklu-ogrenci-sinavi-yos.html) Yabancı Öğrenci Sınavı da kaldırılarak, yabancı öğrenci kabul kriterleri tamamen üniversitelerin inisiyatifine bırakılmıştır. Üniversiteler, her yıl için belirledikleri kriterleri YÖK’e iletmekte, YÖK de yukarıda verilen linkten her yıl bu kriterleri yayımlamaktadır. Örneğin 2022-2023 yılları için üniversitelerin belirlediği kriterler, linkte yer almaktadır: https://www.yok.gov.tr/Documents/Ogrenci/yurtdisi-yatay-gecis-kayit-kontenjanlari/2022-2023-yurtdisi-kriterleri.xlsx

Yukarıdaki linkte kriter olarak “bir ortaöğretim kurumundan mezun olunması” şartı zikredilirken, YÖK tarafından yayımlanan Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esasların “Başvuracak Adaylar” bölümünde (B-a) ise “Lise son sınıfta olmaları ya da mezun durumda bulunmaları koşuluyla” ifadesi yer almaktadır. Yani, lise son sınıftaki yabancı öğrenciler de ülkemizdeki üniversitelere müracaat edebilmektedir. Bu durum, yabancı öğrencilere danışmanlık yapan firmalar tarafından aşağıdaki örnekteki gibi özellikle belirtilmektedir.

Üniversitelerimize yabancı öğrenci kabul kriterlerinin gevşetilmesi, bir yandan yükseköğretimdeki kaliteyi olumsuz etkilerken, diğer yandan ülkemize yerleşmek ve ülkemizde çalışmak isteyen yabancılar ve bu kişiler üzerinden para kazanan şahıs ve firmalar açısından suiistimalleri de beraberinde getirmektedir. Zira öğrenci ikameti, ülkemizde en kolay alınabilen ikamet türüdür. Yaş şartı bulunmamaktadır. Diğer ikamet türlerinde yer alan bankada belirli limitlerde gelir gösterme şartı, bu ikamet türünde yer almamaktadır. Teminatları asgari düzeyde ve yıllık 2-3 bin TL ödenerek alınabilen özel sigorta poliçeleri ile bu ikamet izni alınabilmektedir. Bu şartlarda Afrika’dan 55 yaşlarında öğrenci ikameti alan kişiler olduğuna dair haberler yayınlanmaktadır. Bazı üniversitelerin de yabancıların ikamet izinlerini kolaylaştırmaya yönelik normalde hiç ilgi görmeyecek ön lisans bölümleri açtıkları iddia edilmektedir.

Türkiye’nin vize uyguladığı yabancılar, özellikle vakıf üniversitelerinden ön kabul alarak öğrenci vizesi alabilmekte, Türkiye’ye geldikten sonra ön kabul aldığı üniversite ile bağlı kalmaksızın istediği devlet veya vakıf üniversitesine müracaat edebilmekte, herhangi bir üniversiteden kabul alıp kayıt yaptırdığında ise öğrenci ikamet izni alabilmektedir.

Yine yabancılar, bir üniversiteye bile kaydolmadan, sadece TÖMER’e kayıt yaptırarak kısa dönem ikamet izni alabilmekte, sonrasında da üniversite kaydı yaptırarak kaydoldukları bölümün azami süresi kadar ikamet izni alabilmektedirler. İkamet izinleri yenilenirken, sadece aktif öğrencilik şartı (harç yatırılması) aranmakta, öğrencinin derslere devam edip etmediği, ders başarısı vb. hususlar dikkate alınmamaktadır.

Bazı üniversitelerin yabancı öğrencilerin ikametleri ile ilgili hassas davranmadıkları, aktif öğrencilikleri devam etmeyen yabancıları ilgili kamu kurumlarına bildirmedikleri ve üniversitelerdeki yabancı öğrenci kayıtları ile ilgili kamu kurumlarındaki kayıtlarının örtüşmediği iddia edilmektedir. Örneğin Göç İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre (https://www.goc.gov.tr/ikamet-izinleri) Karabük ilinde ikamet eden toplam yabancı sayısı 2024 yılı itibariyle öğrenciler de dâhil toplam 8.937 iken, YÖK’ün 2022-2023 yılları istatistiklerine göre Karabük Üniversitesi’nde 11.908 yabancı öğrenci bulunmaktadır. Buradan, Karabük’te öğrenci dışında hiç yabancı ikamet etmese bile, yaklaşık 3.000 yabancı öğrencinin Göç İdaresi Başkanlığı kayıtlarında yer almadığı sonucu çıkmaktadır. Bu durumda, ülkemizde ikamet izni olmayan çok sayıda yabancı öğrencinin bulunduğu ve üniversitelerin yabancı öğrencilerin yasal ikamet durumlarına çok dikkat etmediği sonucuna ulaşılmaktadır.

Yabancı öğrencilerin üniversitelerimize kabulü konusunda kalite standartlarına uygun merkezî düzenlemeler olmamasının, başta eğitimin kalitesinin düşmesi ve yabancıların ülkemizde ikamet etmek için öğrenciliği suistimal etmeleri olmak üzere, çeşitli sosyal olumsuzluklara neden olduğu görülmektedir. Örneğin İzzet Baysal Vakfı tarafından Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’ne kabul edilen yabancı öğrencilerle ilgili 20.04.2024 tarihinde yapılan bir kamuoyu duyurusunda, şöyle denilmektedir (https://izzetbaysalvakfi.org.tr/vakiftan-haberler/izzet-baysal-vakfi-basin-aciklamasi) :

Çok büyük zahmetlerle ve emeklerle Üniversitemizi kazanan çok değerli öğrencilerimizin kaliteli eğitim almasına engel olacak kabul kriterlerinden ve Yabancı öğrenci kontenjanlarının fazla olmasından kaçınılmalıdır. Üniversitemize Yabancı öğrenci kabul edilirken “Lise diplomasıyla öğrenci alınmamalıdır mesela!” Üniversitemizin Yabancı Uyruklu Öğrenci Alımında kullanılan kriterlerde yer alan “Lise Not Ortalaması; Sıralanan sınav sonuçlarının yerleştirme işlemlerinden sonra boş kalan kontenjanların değerlendirilmesinde kullanılır.” kriterinin değerlendirmeye alınması maddesinden ivedilikle vazgeçilmelidir.

Akademik başarıyı aşağı çekeceğini ön gördüğümüz Yabancı öğrenci sayısı ve Lise Diploması ile Öğrenci kabulü konuları hakkında Bolu’daki Yönetim Kurulu üyelerimiz, Üniversitemiz Rektörü ile görüşme yaptılar. Vakfımızın rahatsızlığını dile getirdiler. Kabuller yapılırken özellikle yurt dışında yapılan sınavların çok şeffaf ve bin bir zahmetle Üniversitemizi kazanan çok değerli öğrencilerimizin girdiği sınavlar seviyesinde olması gerektiği konusunu Rektörümüze ilettiler.”

Yine bazı danışmanlık firmalarının, ülkemizde ikamet etmek ve çalışmak isteyen yabancıları, ikamet izni alabilmek için üniversitelere kayıt yaptırmaya yönlendirdiği haberlere yansımaktadır. Bu durumun, yabancı öğrenci kayıtlarının tüm sene boyunca yapılabilmesi nedeniyle daha da kolaylaştığı ifade edilmektedir.

Tüm bu hususlar göz önüne alındığında, YÖK’ün yükseköğretimin uluslararasılaşması hedefine ulaşmak için kaliteden taviz verdiği, yabancı öğrenciler konusunda üniversitelere geniş inisiyatif verilmesinin çeşitli suistimallere neden olduğu ve bunun da çeşitli sosyal olumsuzlukları beraberinde getirdiği sonucuna ulaşılabilir. Bu durumda, merkezi bir planlamanın eksikliğinin akademik başarıyı olumsuz etkileyeceği gibi; ekonomik, sosyal, psikolojik ve hukuki birçok sorunu beraberinde getirmesinden endişe duyulmaktadır.

Yükseköğretimin uluslararasılaşması, kaliteden taviz verilmeden nitelikli öğrencilerin cezbedilmesi durumunda, ülkemiz açısından pek çok faydayı beraberinde getirecektir. Ancak nitelikli öğrenciler yerine, sadece sayıyı artırmak amaçlanır ve akademik açıdan zayıf yabancılar ülkemiz üniversitelerine doldurulursa; hem eğitim kalitesi düşecek, hem düşen eğitim kalitesi nedeniyle Türk öğrenciler olumsuz etkilenecek, hem üniversitelerimizin yurtdışında algıları bozulacak ve belki de bazı akreditasyonlar iptal edilecek, hem de niteliksiz yabancılar nedeniyle meydana gelebilecek sosyolojik olumsuzluklar yaşanacaktır.

Sonuç olarak; yükseköğretimin uluslararasılaşması hedefi doğrultusunda nicelik yerine niteliği ön plana çıkaran, üniversitelerimizin kabul şartlarını Avrupa ve ABD’nin önde gelen üniversiteleri standartlarına yükselten düzenlemelere acilen ihtiyaç olduğu aşikardır. Bu bağlamda üniversitelerimizde yabancı dilde eğitim görecek yabancıların TOEFL, GRE, GMAT ve benzeri uluslararası sınavlardan yeterli puan alma şartını veya en azından bu sınavların muadillerinin YÖK tarafından belirlenecek usullerle ülkemiz kurumları tarafından yapılmamasının sağlanması; üniversitelerimizde Türkçe eğitim görecek yabancıların ÖSYM tarafından merkezi olarak yapılacak ve zorluk seviyesinin YKS müfredatı ve zorluk seviyesine muadil bir sınavda başarılı olma şartını yerine getirmelerinin faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: