Dr. Afqan Veliyev
Azerbaycan Sosyal Tetkikatlar Merkezi Baş Danışmanı
Giriş: Hocalı, 20. yüzyılda Ermenilerin Azerbaycanlılara karşı en kanlı soykırımı yaptıkları yerdir. Hocalı, Azerbaycan tarihinin farklı dönemlerine ait maddi ve kültürel anıtlar bakımından zengin topraklardan biridir. Eski dönem Azerbaycan tarihinin araştırılmasında Hocalı maddi ve kültürel mirasının özel bir yeri vardır. Yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından Azerbaycan’daki tarihi ve mimari anıtların ana vatanı olarak bilinen Hocalı, Azerbaycan tarihi ve kültürünün gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bölgenin maddi ve kültürel mirası, millî kimliğin, millî bilincin, millî düşüncenin ve devletlik geleneklerinin oluşmasını sağlayan unsurlar arasında yerini alıyor.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında 1988 yılında Ermenilerin toprak iddialarıyla başlayan Karabağ ihtilafı sırasında yakın tarihin en trajik soykırımı Azerbaycanlıların yüzyıllardır yaşadığı Hocalı’da yaşandı. 25-26 Şubat 1992 gecesi, Ermenistan ordusu, eski SSCB’nin Hankendi’de konuşlanmış 366. Alayı`nın yardımıyla Hocalı şehrine saldırdı. Uzun süredir kuşatma altında olan şehir, az sayıda asker ve milis tarafından ağır toplar olmadan korunuyordu. Önce şehir dört bir yandan kuşatıldı, ardından Hocalı topçu ve ağır askeri teçhizatın aralıksız ve yoğun ateşi altına girdi, kısa sürede şehir alev aldı ve şehir tamamen alevler içinde kaldı. Top ve mermi atışlarıyla yerle bir olan şehir, Ermenilerin saldırısına uğradı. Nüfusun çıkamadığı şehre giren Ermenistan ordusu, sivil Azerbaycanlılara karşı tarihin en kanlı soykırımını gerçekleştirdi. Şehir, 26 Şubat sabahı saat 5’e kadar Ermeni işgalciler tarafından işgal edildi. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar acımasızca katledildi. Karlı kış gününde kaçmak için dağlara ve ormanlara kaçan sivil insanlar, Ermeni askerleri tarafından zulme uğradı ve akıl almaz işkencelerle vahşice öldürüldü. Yüzlerce yaşlı, çocuk ve kadın esir götürüldü. Yüzyıllarca kişi işkence gördükten sonra öldü. Bazıları hasta ve sakat bırakılmış olsa da, birçoğunun akıbeti hala bilinmiyor.
27 Eylül 2020’de Ermenistan ordusunun saldırısıyla II. Karabağ savaşı başladı. Azerbaycan ordusu 44 günlük tarihi savaşta Ermeni ordusunu yenerek topraklarını Ermeni işgalinden kurtardı. Azerbaycan ordusu, Cumhurbaşkanı Başkomutan İlham Aliyev’in komutasında kazanılan zafer ile sadece Ermeni ordusunu ve onun “güçlü” siperlerini değil, aynı zamanda Hocalı suikastçıları tarafından oluşturulan yapmacık ve uyduruk “Büyük Ermenistan” mit, ütopya ve maceracılık ideolojisini de tarihə gömerek soykırım kurbanlarının ruhlarını şad etti. Dünya kamuoyu Azerbaycan ordusunun özgürleştirdiği topraklarda kanlı Ermeni soykırım uygulayıcılarına Ermenistan’ın diktiği anıtların yanı sıra Azerbaycanlıların oluşturduğu, Ermeniler tarafından dağıtılan dünyanın maddi ve kültürel mirası olarak kabul edilen tarihi eserlerin soykırımına şahit olmuştur. Azerbaycan ordusu ve Başkomutanı, sadece Karabağ’ı değil, aynı zamanda dünyayı da soykırım eylemleri yaparak, toprakları işgal eden, kültürlerle savaşan, şehirleri, yerleşim yerlerini yok edip onları yer yüzünden silen zalim ve nefret dolu beyinlerden ve zararlı ideolojiden kurtardı.
2. Karabağ Savaşı’nın sona ermesiyle sonuçlanan 10 Kasım 2020 tarihli üçlü açıklamaya göre, Hocalı şehri şu anda Rus barış güçlerinin kontrolü altında ve bölgede Ermeniler yaşıyor. Azerbaycan’ın 48 bölgesinde göçmen olarak yaşayan Hocalılılar, tarihi adaletin yeniden tesis edilmesini ve memleketleri Hocalı’ya dönecekleri günü bekliyor.
Hocalı’nın stratejik konumu ve coğrafi önemi; Hocalı, savaş sırasında Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından sürekli olarak ateşe verilmiş ve zulme uğramıştır. Hocalı`nın Ermeni silahlı kuvvetlerinin askeri hedefi olmasının nedeni stratejik konumu ve maddi kültürel mirasından kaynaklanmaktadır. Hocalı, MÖ XIII-VII yüzyıllara ait Hocalı-Gedebey kültürel anıtları, Son Tunç ve Erken Demir Çağı Nekropolü, Kurgançol, MS IV-VII yüzyıllara ait Alban kiliseleri, XIV yüzyıla ait Hacı Alı kubbesi, 1356 yılında inşa edilmiş yuvarlak türbe, XVIII yüzyılda Karabağ hanı Panahali hanı tarafından Gargar nehrinin sağ ve sol kıyısında yaptırılmış Askeran kalesi ile dünya tarihi ve kültürel mirasında kendine yer edinmiştir. Hocalı`da Çarlık Rusyası döneminde bakıreriten fırın atıkları, bakır ve bronz ürünlerin üretimi için kullanılan atölyeler, çakmaktaşı üretiminden kaynaklanan atıklar, aletler ve silahların üretim atıkları bulunmuştu[1].
Rus araştırmacı, arkeolog A.A. İvanovski 1893-1896’da, Hocalı’da ve Göyçe Gölü çevresinde arkeolojik kazılar yapmış ve oradaki Oğuz mezarlarında bulunan eşyaların Hocalı’da bulunanlarla aynı olduğunu kaydetmiştir. Bu da Azerbaycanlıların eski çağlardan beri bu bölgelerde yaşadıklarını kanıtlıyor. Rusya ile İran arasında barış görüşmeleri de 1810’da Askeran Kalesi’nde yapıldı. Karabağ’ın en eski insan yerleşimlerinden biri olan Hocalı bölgesi, 26 Kasım 1991’de Askeran bölgesi esas alınarak kurulmuştur. Alanı 0.94 bin km metrekaredir. Nüfusu 11.356 kişi olan ilçe, Laçın, Kelbecer, Ağdam, Hocavend ve Şuşa ilçelerine komşuydu. İlçede 1 şehir, 1 yerleşim yeri (Askeran), 50 köy vardı. İlçe merkezi, Hankendi’nin 10 km güney doğusunda bulunan Hocalı şehridir. İşgalden önce bölgede 56 kültür kürümü mevcut olup. “Hocalı’nın Sesi” bölgesel gazetesi 1991’den beri yayınlanmaktadır. 1988 olaylarıyla bağlantılı olarak Fergana’dan (Özbekistan) kaçan 54 Ahıska Türk ailesi ile günümüzde Ermenistan devleti arazisi sayılan tarihi Azerbaycan toprakları olan Göyçe, Zengezur, İrevan ve Hankendi topraklarından sürgün edilen bazı Azeriler Hocalı’ya yerleşmişlerdir[2].
Hocalı soykırımının nedeni; Erməniler Azerbaycan’ın tarihi toprakları, Erivan Hanlığı, Göyçe, Zengezur ve Zengibasar topraklarında Ermənistan devleti kurdukları gibi, Eski Dağlık Karabağ’da ikinci bir sözde “Ermeni devleti” kurma iddiasıyla başlayan Karabağ ihtilafı sırasında, ermenilerin siyasi ve ideolojik hedeflerinin yanı sıra stratejik bölgelerin işğalı ile ilgili sinsi planlarının da olması, Hocalı trajedisinin bilinçli ve planlı olmasının sebepleri arasında idi. Neden olarak aşağıdakılar gösterile bilir;
Bu gerekçeler, Ermeni askeri-politik liderliğinin, eski Dağlık Karabağ’ı işgal etme ve orada ikinci bir “sözde Ermeni devleti” kurma hedefine ulaşmak için Hocalı soykırımına önceden hazırlandığını göstermektedir.
Hocalı soykırımının amacı; Aşağıdaki iddialar ve tezler, Ermeni askeri-politik hükümetinin bu iğrenç planı uygulamak için soykırımı çok önceden hazırladığını, soykırımın amaç ve niyetini de doğrulamaktadır;
Hocalı katliamı ve soykırımı: Ekim 1991’den bu yana Ermeni silahlı kuvvetlerinin kuşatması altında olan şehre karayolu ulaşımı 30 Ekim’den beri kapalıydı. Sadece hava yolu ile ulaşımın sağlanabildiği şehre Azerbaycan’da bulunan sadece birkaç helikopterle ulaşıla biliniyordu. 2 Ocak’ta şehrin elektrik hatları kesildi ve şehir karanlıkta kaldı. Son helikopter 28 Ocak 1992’de Hocalı’ya hareket etti. Şuşa yakınlarında, şehirden sivilleri tahliye eden 40 kişiyi taşıyan bir helikopterin Ermeni ordusu tarafından vurulması sonucu Hocalı’ya giden hava trafiği de kesildi. Yiyecek ve yakıt kıtlığı nedeniyle kaderine terk edilen Hocalı, açlık ve hastalıkla boğuştu. Ermeni ordusu, eski Sovyetler Birliği’nin 366. Alayı’nın desteğiyle 25 Şubat günü saat 23:00’te kuşatma altındaki şehre helikopter, tank ve makineli tüfeklerle ateş açtıktan sonra gece saat 01:00-04:00 arası kara birlikleri şehre girdi.
Ermeni Ordusu birlikleri, saldırıya zırhlı araçlar ve tanklar kullanarak katıldı. Son direniş sabah saat 07:00`de kırıldı. Saldırı sırasında, Hocalı kentinin bombalanması sırasında bilinmeyen sayıda sivil öldü. Şehre ateş etmek için 8-9 çeşit silah, topçu ve ağır makineli tüfek kullanıldı. İnsanlar sokaklara döküldü, bazıları saklandı, bazıları karda ormana kaçtı. Kasaba halkı kaçmak için yaklaşık 15 km uzaklıktaki Azerbaycan’ın Ağdam kentine ulaşmak zorunda kaldı. Şafak vakti, iki Azerbaycan köyü Nahçıvanik ile Sadarak arasındaki bölgeye ulaştığında, Ermenilerin “serbest koridor” oluşturduklarını iddia ettikleri bölgede hepsi pusuda bekleyen Ermeni soykırımına kurban gitti. Ermeni ordusunun askerleri, Hocalı şehrine girerek şehri harabeye çevirerek tarihin en acımasız ve kanlı katliamını gerçekleştirdiler. Kadınlar, yaşlılar, çocuklar, onlardan önce gelen her canlı vahşice ve acımasızca katledildi. Hocalı soykırımı sonucunda 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere 613 Hocalı sakini katledilmiş, 8 aile tamamen yıkılmış, 25 çocuk her iki ebeveyni, 130 çocuk da bir ebeveynini kaybetmiştir. 76’sı çocuk 487 kişi düşman kurşunlarıyla yaralandı. 1275 kişi esir alındı. 68’i kadın ve 26’sı çocuk 150 esirin akıbeti hala bilinmiyor
Şehrin Ermeni birlikleri tarafından işgal edilmesinden sonra şehirde yaklaşık 300 sivil (86 Ahıska Türkü) kalmıştır. Her iki taraftan alınan bilgilere göre, Hocalı’da ve Ağdam yolunda yakalanan 700’den fazla sakin, 23 Mart 1992 tarihine kadar rehin tutularak hasta, sakat ve yaralı olarak Azerbaycan’a geri döndü. Bunların çoğu kadın ve çocuk. Hocalı’dan kaçmayı başaran sakinler, mülklerinin en önemli kısımlarını bile alma fırsatı bulamadılar. Hocalı sakinlerinin mülkleri, Hankendi ve komşu yerleşimlerin sakinleri tarafından şehirden alındı. Evlerin çoğunun kapılarında yeni sakinlerinin isimleri yazılıydı.
Hocalı’nın maddi ve kültürel mirasına yönelik Ermeni terörü; Azerbaycan tarihinin araştırılmasında önemli olan tarihi eserleri, kadim kültürü ve stratejik önemi ile öne çıkan Hocalı şehri tam anlamıyla bir harabe haline gelmiştir. Hocalı’da Ermenilerin işlediği insanlık dışı suçlar sonucunda 105 sosyal tesis, 3.200 şahsi ev, 14 okul, 21 kulüp, 29 kütüphane, üç kültür evi ve bir yerel tarih müzesinin yıkıldığını söylemek yeterli. Aynı zamanda şehirde XIV-XV yüzyıllara ait mezarlar, kubbeler ve tarihi anıtlar tahrip edilmiş, bölgeden toprakların en eski sakinleri olan Azerbaycanlıların tüm izleri silinmiştir[4].
Yabancı gözlemcilerin gözünden Hocalı soykırımı; Hocalı soykırımının vahşetine tanık olan ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, “Haç Uğruna” adlı kitabında şu satırlara yer verdi. “… ..cesetlerin yakılmasına öncülük eden Gaflan adlı Ermeni grup 2 Mart’ta Hocalı’nın 1 km batısında 100 Azeri cesedini bir araya getirdi. Son kamyonda yaklaşık 10 yaşında bir kız gördüm. Başından ve kolundan yaralandı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, yaralara ve açlığa rağmen hala hayattaydı. Zar zor nefes alıyordu. Ölüm korkusu gözlerini doldurdu. O sırada Tigranyan adında bir Ermeni askeri onu yakalayıp diğer cesetlerin üzerine attı. Sonra bütün cesetleri yaktılar. Sanki yanan cesetlerin arasından çığlıklar duydum. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Şuşa’ya döndüm. Haç için savaşmaya devam ettiler.” Ben bu satırları okuyup yazarken insanların parmakları titriyor, kalpleri, vicdanları sızlıyor. Bunu yapanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?[5]
Independent, 29 Şubat 1992 Ellen Womak: Ağdam’daki Reuters muhabiri Elif Kaban, Çarşamba günkü katliamdan sonra Azerbaycanlıların bölgenin ikinci büyük yerleşim yeri olan Hocalı’nın Ermeni işgali sırasında öldürülen düzinelerce insanı gömdüğünü bildirdi. Yaşlılardan biri gazetecilere “Dünya burada olanlara göz yumuyor. Biz ölüyoruz ve siz izliyorsunuz” diye bağırdı.
Sandy Times, 1 Mart 1992, Ermeni askerleri yüzlerce militan aileyi öldürdü, Thomas Goltz, Ağdam, Azerbaycan; Dün gece Ağdam morguna 479 ceset getirildi ve 29 kişi mezarlığa defnedildi. Henüz gömülmeyen yedi cesetten 2’si çocuk, 3’ü kadın, bir tanesinin göğsüne isabet eden kursunla göğüsü param-parça olmuştu. Ağdam hastanesi kan ve teröre sahne oldu. Doktorlar, soykırımdan kaçan 140 hastanın ağır kurşun yaraları aldığını söyledi.
Times, 2 Mart 1992, Karabağ’daki Cenaze Tepeleri, Anatol Liven; Ermeni birliklerinin yaptığı bir katliam hakkında bilgi toplarken vuruldu. Karabağ’ın karla kaplı dağlarından inerken etrafa saçılmış cesetler gördük. Görünüşe göre mülteciler kaçarken vurulmuş. Olayın ardından gazeteciler, Azerbaycanlı kameramanın çektiği görüntüleri inceledi. Geçtiğimiz dağların farklı yerlerinde onlarca insan cesedi tasvir edilmişti. Azeriler geçen hafta 4.000 kişinin yaralandığını, donduğunu veya kaybolduğunu iddia ediyor. Sivil bir helikopter dağlara inip katliamların olduğu yerlerden cesetleri toplamak zorunda kaldı. Sivil bir helikopter 4 ceset topladı. O zamanlar Azerbaycanlı bir kameraman tarafından çekilen bir filmde o tepelerde onlarca ceset görülüyordu. Ağdam’a döndüğümüzde sivil bir helikopterin topladığı cesetlere baktık. İki yaşlı adam ve küçük bir kız kan içindeydi ve elleri ve ayakları donmuştu.
Washington Post, 2 Mart 1992, Ermeni baskınları Azerilerin ve mültecilerin ölümüyle sonuçlandı; Salı günü Ermeni ordusunun düzenlediği bir saldırıda Hocalı’nın 10.000 sakininden yaklaşık 1000’i öldürüldü. Azerbaycan televizyonu cesetlerin Hocalı’dan kamyonlarla tahliye edildiğini gösterdi.
New York Times, 3 Mart 1992 Ermeni Soykırımı; Ağdam, Azerbaycan, 2 Mart (Reuters); Reuters fotoğrafçısı Frederick Lengan, Ağdam yakınlarında iki kamyon dolusu Azerbaycanlı ceset gördüğünü söyledi. “İlk defasında 35 ceset saydım ve sanırım ikinci arabada aynı sayıda ceset vardı. Bazılarının kafası kesilmiş, birçoğu yakılmıştı. Hepsi erkekti ve bazılarının üzerinde askeri üniforma vardı.”
Anatol Liven, Times, 3 Mart 1992 Açıklanamayan soykırım; Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 60’tan fazla ceset Karabağ’ın tepelerine dağılarak Azeri mültecilerin Ermeni birlikleri tarafından katledildiğini doğruladı. Yüzlerce insan kayıp, tepeler ve vadiler, geçtiğimiz Salı günü Ermeni güçlerinin Azerbaycanlı mültecilere karşı gerçekleştirdiği soykırım sonucunda öldürülen insanların cesetleriyle doldu. Burada 31 ceset vardı. Son beş gün içinde Ağdam’a en az 31 ceset daha götürüldü. Cesetlerin çevresinde eşyalar, giysiler ve kişisel belgeler vardı. Cesetler dondu ve katliamdan sonra tepelerde ve ormanlarda saklanan insanlar soğuktan öldü. Hepsi kötü giyimli sıradan insanların cesetleriydi. Gördüğümüz 31 kişiden sadece üçü üniformalı, bir polis ve iki ulusal gönüllüydü. Geri kalanlar sivildi (8 kadın ve 3 çocuk). İki aile birlikte öldürüldü ve buradaki kadınların çocukları oldu. Birçoğu korkunç kafa travmaları yaşadı: sadece küçük bir kızın yüzü hayatta kaldı.
BBS1 Sabah Haberleri, 07:37, 3 Mart 1992 Canlı yayında olan bir BBS muhabiri, çok kısa bir mesafeden 100’den fazla Azerbaycanlı erkek, kadın, çocuk ve hatta bir bebeğin başından vurulduğunu gördüğünü bildirdi.
BBS1 Sabah Haberleri, 08:12, 3 Mart 1992 Olay yerinde çekilen bir fotoğraf, dağlardan çok sayıda insan cesedinin toplandığını doğruluyor. Muhabirler ve Batılı gazeteciler, Ermeniler tarafından öldürülen yüzden fazla erkek, kadın ve çocuğun cesetlerini gördüler. 1 metreden yakın mesafeden kafalarından vuruldular. Fotoğrafta ayrıca çoğu kadın ve çocuk yaklaşık 10 kişinin başlarından vurularak öldürüldüğü görülüyor.
Washington Times, 3 Mart 1992, Vahşet Azerbaycan’ı korkutup, dehşete getiriyor. Hocalı’dan yeni dönen Brian Killen, Ağdam, Azerbaycan; Azerbaycanlı yetkililer yanlarında üç çocuğun cesetlerini getirdiler ve kafalarının arkaları tamamen parçalandı. Yerel camide altı ceset daha vardı ve elleri ve ayakları donmuştu ve yüzleri soğuktan kararmıştı. Sırt üstü yattı ve sağ eli havada donmuştu. Geçen hafta Ermeni işgali altındaki Hocalı’ya yaptığı kısa bir helikopter gezisinden dönen bir Rus gazeteci, 50 metrelik bir alanda 30 ceset saydığını söyledi. Azerbaycan 1000 kişinin öldüğünü söylüyor. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne (ICRC) inen ve MI-24 helikopterlerinin eşlik ettiği helikopter, Ermeni ordusu ateş açmadan önce sadece üç çocuğun cesetlerini toplayabildi. Cesetleri toplamaya başladığımızda bize ateş açtıklarını söyledi. Reuters fotoğrafçısı Frederick Lengan, Ağdam yakınlarında iki kamyon dolusu Azeri ceset gördü. “İlk defa 35 ceset saydım ve sanırım ikinci arabada aynı sayıda ceset vardı. Bazılarının kafası kesilmiş, birçoğu yakılmıştı. Hepsi erkekti ve bazılarında askeri üniforma vardı.” Ağdam camii insan cesetleriyle doluydu. Karlı tepelere dağılmış düzinelerce cesedin betimlendiği korkunç film, hayatta kalan mültecilerin kadın ve çocuklara yönelik soykırım hakkında söylediklerini doğruluyor. Azerbaycan televizyonu, Azerbaycan’ın Ağdam kentine kamyonla getirilen bir cesedi görüntüledi. Birçoğunun yüzleri bıçakla kesilmiş ve gözleri oyulmuş. Küçük bir kızın kolları havada açık kaldı. Yardım istiyor gibiydi. Operatör ve Batılı gazetecileri bölgeden uzaklaştıran helikopterin pilotu, Hocalı ve Askeran vadisinde onlarca ceset gördüğünü söyledi.
Boston Globe, 3 Mart 1992, Paul Quinn – Jacques, Bakü, Azerbaycan; Bir Reuters fotoğrafçısı iki kamyonun Azerbaycanlıların cesetleriyle doldurulduğunu söyledi. Bir Rus gazeteci, bölgenin her yerinde katliamların gerçekleştiğini bildirdi. Reuters’in bildirdiğine göre, bölgeye helikopterle seyahat eden Azerbaycanlı yetkililer ve gazeteciler, başlarından vurulmuş üç çocuğun cesedini buldu. Ermeniler ateş açarak başka cesetleri toplamalarını engelledi. İşgal sırasında Hocalı’da çok sayıda sivilin öldürüldüğünü doğrulayan gerçekler artıyor. BBS’ye göre, Fransız fotoğrafçı 31 ceset saydı. Kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere cesetlerin çoğunun yakın mesafeden başlarından vurulduğunu söyledi.
Age, Melbourne, 6 Mart 1992, Ellen Womak, Ağdam, Azerbaycan, Salı: Dün mezarlıklardan birinde 75 yeni kazılmış mezar gördüm. Önceki gün Ağdam Camii’nde delikli 4 ceset gördük. Geçici vagon hastanelerinde kurşun yarası olan kadın ve çocukları da gördük. Nüfusunun çoğunluğunun Azerbaycanlı olduğu Hocalı’nın Azerbaycan yerleşim biriminin nüfusu 6.000 civarındadır
Sandy Times, 8 Mart 1992, Thomas Goltz, Ağdamlı Ermeni askerler tarafından gerçekleştirilen soykırıma ilişkin ilk raporları; Hocalı bir Azerbaycan şehriydi. Buradaki dükkanlar boştu ve yeşillik yoktu. İşte o zaman binlerce Azerbaycanlı burada mutlu hayatlarını yaşadı. Geçen hafta haritadan kaldırıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Hocalı ve çevresinde yaşanan en büyük soykırımın Ağdam morglarının cesetlerle doldurulmasıyla gerçekleştiğine inanılıyor. Hocalı’yı ziyaret eden son Batılı bendim. Bu Ocak ayında oldu. Azerbaycanlı bir kameraman ağladı ve her cesedi filme aldı. Bir fotoğrafında Azerbaycanlıların Ermenilerden kaçıp sığındıkları bir ağaç görülüyordu. Burada insan cesetleri bir höyük oluşturdu. Hastane koridorlarında yürüyen vatandaşlar, yakınlarından haber arıyordu. Bazıları öfkelerini yabancılara döktü. Bir anne, “Kızım nerede, oğlum nerede? Tecavüze uğradı. Öldürüldü. Kayıp” diye bağırdı.
Mond, Paris, 14 Mart 1992; Ağdam’da bir yabancı gazeteci, ölüler arasında kadın ve çocukların başları soyulmuş halde gördü. Tırnakları çıkarıldı. Bunun “Azerbaycan propagandası” değil, bir gerçek olduğunu yazıyor.
Newsweek, 16 Mart 1992, Soykırımın Yüzü, Pascal Priva ve Steve Le Van, Moskova; Geçen hafta Azerbaycan yeniden mezarlığa dönüştü: Yas tutan mülteciler ve onlarca ceset caminin arkasına geçici bir morg kurdu. 25 ve 26 Şubat’ta Ermeniler tarafından tahrip edilen Hocalı’dan sıradan Azerbaycanlı erkek, kadın ve çocuklardı. Çoğu kaçarken yakın mesafeden vuruldu, bazılarının yüzleri parçalandı ve kafa derileri soyuldu.
Taym, 16 Mart 1992, Hocalı Katliamı, Jil Smolou, Yuri Zarahovich; Moskova;İki hafta önce Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde acımasız ve dürüst olmayan bir olay yaşandı. Şimdiye kadar 200 Azerbaycanlı öldürüldü, birçoğu iğrendi ve Azerbaycanlılar 1.324 sivilin öldürüldüğünü iddia ediyor. Çoğu – kadın ve çocuklar hakkında bilgi yok…
Svoboda, 12 Haziran 1992, Bu trajedinin failleri cezalandırılmalı; Moskova merkezli Memorial İnsan Hakları Grubu’nun 25-26 Şubat 1992 gecesi, Hocalı’nın Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından işgali sırasında kitlesel insan hakları ihlallerine ilişkin bir raporunda şunlar yazıyor: “Mülteciler Ermeniler tarafından pusuya düşürüldü ve vuruldu. : diğerleri çoğu kadın ve çocuk (tam sayısı bilinmiyor) dağlarda öldü ve donarak öldü.200 ceset getirildi Ağdam tren hastanesinin doktorları 4 cesedin derisinin yüzüldüğünü ve birinin kafasının kesildiğini söyledi.181 ceset (130 erkek, 51 kadın) , 13 çocuk) Ağdam’da yapılan incelemede şarapnel yarası ve 10 künt aletten 151 mermi ve 20 kişiye ulaşıldı. ralardan öldü. Tüm yaralıların Hocalı’dan getirildiği Ağdam tren hastanesinin belgeleri, 597 kişinin yaralandığını veya donduğunu ve birinin diri diri derisinin yüzüldüğünü gösteriyor.
Independent, Londra, 12 Haziran 1992, Ağrılı arama; Uluslararası Kızılhaç Komitesi Bakü’deki delegasyon başkanı François Zen Rufin, Ağdam’ın Müslüman imamının kendisine Hocalı’dan camisine 580 ceset getirildiğini söylediğini söyledi, çoğu sivil. Bay Zen Rufin, cesetleri saymadığını, ancak rakamın inandırıcı olduğunu söyledi. Çünkü cesetleri yıkamak için ekipman sağladık.
Kommersant, Moskova, 27 Şubat 2002; 25-26 Şubat 1992 gecesi, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’daki (eski) Hocalı kasabası Ermeniler tarafından saldırıya uğradı. Saldırıya 366. Rus Alayı katıldı. Sonuç olarak, 613 kişi öldü, 487 kişi yaralandı, 1.275 kişi esir alındı ve 150 kişi kayboldu. Hocalı’daki olaylar, çatışmanın doğasını kökten değiştirdi.
Human Rights Watch, Helsinki, (İnsan Hakları İzleme Örgütü), Helsinki, Aralık 1994, (Eski) Dağlık Karabağ Çatışmasının Yedi Yılı; İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Helsinki bürosu tarafından hazırlanan bir raporda, Şubat 1992’de Karabağ’daki Ermeni kuvvetlerinin, Rusya’nın 366. Alayı tarafından desteklenen Azerbaycan’ın Hocalı kasabasını işgal ettiği belirtiliyor. Öldürülen barışçıl Azerbaycanlıların kesin sayısı bilinmiyor. Çünkü soykırımdan sonra Karabağ’daki Ermeni güçleri toprakların kontrolünü ele geçirdi. 500-1000 kişi öldü.
Böylesine büyük ve şiddetli savaşlarda dahi çocuklar, kadınlar ve yaşlılar dışlanmış ve dokunulmasa da Ermeniler Hocalı’da çocukları, yaşlıları ve kadınları vahşice katletmiştir. Cesetlerin incelenmesi, cesetlerin çoğunun yandığını, gözlerinin oyulduğunu, kulaklarının, burunlarının, kafalarının ve vücutlarının çeşitli yerlerinin kesildiğini gösterdi. Çocuklar ve hamile kadınlar bile aynı vahşete maruz kaldı. Çocuklarını hamile annelerin karnından çıkarıp kafalarını kestiler. Az sayıda Azerbaycanlı asker ve şehri ve halkı korumaya çalışan gönüllüler öldürüldü, kafaları kesildi, yaralıların üzerine benzin döküldü ve ateşe verildi. Önce genç kızların saçlarını, ardından saç derilerini tıraş ettiler. Oğlu babasının, babası da çocuğunun gözü önünde vuruldu
Sonuç
Hocalı’da Ermeni askeri-politik liderliğinin yaptığı soykırım, iki halk arasında yüzyıllardır devam eden ve unutulmayan kin, husumet ve husumetin yanı sıra güven ve itimadın kaybolmasına, birlikte yaşama ve diyaloğun yeniden tesis edilmesine neden oldu. . Yani uzun süredir devam eden çatışma, Ermeni soykırım politikasının yarattığı düşmanca tutumun bir tezahürüdür. Hocalı soykırımının doğrudan ve açık olarak işlenmesi, ulusal ve etnik zeminde düşmanlığı kışkırtma amacına hizmet etmektedir. Soykırım suçunu emreden, yönlendiren ve işleyenlerin yargılanması, talepte bulunan ülkeye iade edilmesi ve soykırımın failleri ve katılımcıları hakkında uluslararası hukuk ilkelerine göre cezaların verilmesi, diğer soykırımların önlenmesine yönelik sorumlu bir yaklaşımı sağlayacaktır.
15 Şubat 2020’de Almanya’nın Münih kentinde Uluslararası Konferans düzenlendi. Paşinyan, moderatör eşliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nicole Paşinyan`nın katıldığı ikili oturumda, Paşinyan, Karabağ’ın işgalinin tarihi gerçeklerini yalanlamaya çalışarak Ermenilerin yüzünü bir kez daha dünyaya gösterdi. Hocalı katliamı konusunda Sayın İlham Aliyev`in, Paşinyana`a karşı tutarlı tepkisi ve tarihe dayalı açıklamaları ile dünya toplumunu gerçekler hakkında bilgilendirmesine rağmen, Paşinyan`ın soykırımı inkar etme konusundakı çabaları, katılımcılar ve dünya toplumu tarafından hoş karşılanmadı. Bu Ermenistan’ın siyasi ve diplomatik konumunu olumsuz etkileyen bir durum olarak alqılandı.
2022, Hocalı katliamının 30. yıl dönümü. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu katliamın failleri halen cezasız bir hayat yaşıyor. Hatta iğrenç suçlar için bir kahraman olarak madalyalarıyla ödüllendirildi. Ermeni silahlı kuvvetlerinin Hocalı saldırısı sırasında sivillere yönelik eylemleri, Cenevre Sözleşmeleri ile 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen İnsan Hakları Beyannamesini büyük ölçüde ihlal etmiştir. Uluslararası hukuk belgelerine göre soykırım ve uluslararası hukuk ilkelerine göre ise insanlığa karşı suç olarak kabul edilmektedir. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu katliamın faillerinin yazılı, görsel ve canlı tanıklarının cezalandırılması için uluslararası kuruluşlar tarafından Ermenistan’a herhangi bir baskı veya yaptırım uygulanmadı. Azerbaycan Parlamentosu 26 Şubat’ı “Hocalı Soykırım Günü” ilan etti. Her yıl 26 Şubat günü saat 17.00’de Azerbaycan Hocalı kurbanlarını bir dakikalık saygı duruşuyla anıyor.