Twitter Facebook Linkedin Youtube

FIRAT’IN DOĞUSUNA OPERASYON GEREKLİ Mİ? SONUÇLARI NELER OLABİLİR?

Süleyman ERDEM

Suriye’de yeni operasyon gündemde. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusunda operasyon yapılabileceğini söyledi. Böyle bir operasyon karşısında ABD’nin tutumu ne olur? Operasyon genel olarak Türkiye’yi ve Türk ekonomisini nasıl etkiler? Böyle bir operasyona gerek var mı? Türkiye’nin milli menfaatlerine uygun olan politika hangisidir? Sizin de aklınıza gelebilecek bu gibi sorulara kendi açımdan cevap vermeye çalıştım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Ekim’de AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda Fırat’ın doğusuna operasyon için şunları söylemişti. “Şimdi sırada Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarının ortadan kaldırılması ve buraların Suriyeli kardeşlerimizin hayat yeri haline getirilmesi vardır. ABD, Mümbiç mutabakatını bizi oyalama aleti haline dönüştürmüştür. Şu anda devriye güçlerinin Gaziantep’te bizim askerlerle ABD’li askerlerin birlikte çalışma yaptıklarını biliyorsunuz. Artık Münbiç’te oyalanmak yerine, dikkatimizi Fırat’ın doğusuna çevirmekte kararlıyız. Türkiye buradan tehdit ediliyor. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz.”

Ben, ABD’nin Münbiç’ten çıkmayacağını, YPG’yi görüntü itibariyle çıkarsa bile Türkiye’nin Münbiç’te hakimiyet kurmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğini ve Münbiç’te ortak devriye vb. vaatlerle Türkiye’yi oyalamaya çalıştığını düşünüyorum ve bunu daha önce bazı basın organlarına verdiğim röportajlarda defaatle ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız, yukarıda alıntıladığım konuşmasında bunu açık bir şekilde ifade etmiş ve Münbiç’te oyalanmak yerine, Fırat’ın doğusuna bir operasyon sinyali vermiş. Ancak Fırat’ın batısında, yani Münbiç’te Türkiye’yi oyalayan ABD, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahale etmesine sessiz kalır mı? Bence kalmaz…

ABD’nin YPG’ye yaptığı binlerce tır silah yardımı ve YPG’nin devlet kurumları oluşturması için yaptığı yatırım, ABD’nin uzun vadeli planlarına dair açık mesajlar veriyor. Bu kadar yatırım yapan ve Cumhurbaşkanımızın “ya Türkiye’yi seçersin, ya da YPG’yi” şeklindeki ısrarlı ikazlarına rağmen YPG’yi seçen ABD’nin, YPG adına elde ettiği kazanımları kolayca feda edeceğini düşünmek naiflik olur. ABD, muhtemelen Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) devamı niteliğinde bölgede PKK ideolojinde bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor ve bundan ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyecek gibi bir duruş sergiliyor.

Türkiye, güçlü bir devlettir. Eğer isterse elbette Fırat’ın doğusuna operasyon düzenleyebilir ve bunda başarılı da olur. Ancak böyle bir hamlenin büyük bedelleri de olacaktır. ABD ve Fransa gibi YPG’ye destek için bölgede konuşlanan güçlerle karşı karşıya gelmek ve belki de bu güçlerle sıcak bir çatışmaya girmek, Rahip Brunson meselesinden sonra 2. bir ekonomik şok yaşanması, şehit sayısının yüksek olması ve Doğu ve Güneydoğu bölgemizde terör eylemlerinin artması ve dış destekli toplumsal olaylar yaşanması gibi riskler bizi bekliyor olur.

Nitekim Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yaptığı uyarı niteliğindeki saldırılar, hemen karşılık bulacağa benziyor. Bugüne ait gözüme çarpan aşağıdaki 3 haber, ABD’nin karşılık vermeye hazır olduğunu işaret ediyor.

Ben Türkiye’nin böyle bir riske girmek yerine, Rusya ve İran ile hareket ederek Suriye Rejiminin ABD’yi topraklarından çıkarması ve YPG’nin elindeki bölgelerde tekrar egemenliğini sağlayabilmesi için destek vermesinin milli menfaatlerimize daha uygun olduğunu düşünüyorum. Zira maşa varken elimizi ateşe sokmanın bir anlamı yok.

Suriye Rejimine bu amaçla verilecek bir destek, 27 Nisan’da İstanbul’da toplanan dörtlü zirvede alınan kararlara da uygun olacaktır. O kararlarda Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak bütünlüğünün sağlanması ve komşu ülkeleri tehdit edecek ayrılıkçı taleplerin kabul edilmemesi gerektiği ifade ediliyordu. Bu amaçla Suriye Rejimine verilecek destek, yine İstanbul Zirvesinde deklare edildiği gibi Suriye halkının demokratik bir şekilde yönetimini belirlemesine engel olmaz ve Suriye halkı isterse Esat rejimini yine değiştirebilir. Yani Esat rejimiyle olan sorunlar yüzünden, Suriye ordusunun yapması gereken işleri Türkiye’nin yapmasına gerek yok.

Türkiye, Suriye’de ele geçirdiği topraklarda kalıcı olmadığını ve Suriye’de barış sağlandığında bu toprakları terk edeceğini defalarca deklare etti. Zaten Suriye’de barış sağlandıktan sonra, Türkiye bu bölgelerde kalmak istese de buna uluslararası toplum sıcak bakmaz. O zaman Suriye ordusunun yapması gerekeni, Türkiye’nin yapmasına gerek yok. Kendi askerimizi feda ederek Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışmak yerine, Suriye Ordusuna YPG’yi ezmesi ve ABD’yi topraklarından çıkarması için destek vermek, daha akıllıca ve milli menfaatlerimize uygun bir politika olur diye düşünüyorum.

 

Süleyman ERDEM – suleyman@sahipkiran.org
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Süleyman Erdem Hakkında

Balıkesir doğumludur. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2001 yılında lisans, Harvard Üniversitesi Kamu Politikaları Bölümünden 2009 yılında yüksek lisans derecesi almıştır. 2002 yılında Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde memur olarak kamuda göreve başlayan Erdem, 2003-2004 yılları arasında Maliye Bakanlığında Vergi Denetmen Yardımcısı olarak görev yapmış, 2004 yılından itibaren de Başbakanlıkta Uzman Yardımcısı, Uzman ve Tanıtma Fonu Genel Sekreteri görevlerinde bulunmuştur. 2009-2011 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK)’da Geçici Uzman sıfatıyla YÖK ve ÖSYM’deki denetimlerde görev almıştır. 2012 Aralık ayında kurulan Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM)'ın kurulduğu tarihten 08/10/2019 tarihine kadar başkanlığını yürütmüştür. Halen SASAM Uluslararası Güvenlik Masası Direktörü olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmalarını “radikalleşme ve terör” üzerine yürüten Erdem’in; “Cihatçılar; El Kaide ve IŞİD’e Katılanların Hikayesi” isimli yayınlanmış bir kitabı bulunmaktadır.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: