Twitter Facebook Linkedin Youtube

PATRİKHANELER ARASI MÜCADELE, FENER RUM PATRİĞİNİN AFAROZ EDİLMESİNE KADAR GİDEBİLİR

Ortodoks dünyasının iki önemli merkezi olan Fener ile Moskova Patrikhaneleri arasındaki gerilim, açık bir çatışmaya dönüştü. Fener Patrikhanesi, Rusya açısından ekonomik ve stratejik öneminin yanısıra, dini ve milli açıdan da çok büyük önem taşıyan Ukrayna’nın, Moskova Patrikhanesi’nin değil, kendi ruhani alanına (Fener Rum Patrikhanesi’nin ruhani alanına) girdiğini ilan ederek, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’nden bağımsız bir Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin kurulması fikrini onayladı. 9-11 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen Fener Patrikhanesi Kutsal Sinodu’nun toplantısında alınan bu kararla, Fener ve Moskova Patrikhaneleri, tarihlerindeki en gergin döneme girmiş oldu. Söz konusu kararlar çerçevesinde, Ukrayna’da yakın bir gelecekte Moskova Patrikhanesi’nden ayrılmış olan ve ayrılmak isteyen rahipler, büyük bir toplantı düzenleyip kiliseye bir başkan (patrik) seçecekler. Bunun hemen ardından, Fener Rum Patrikhanesi, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni otosefal (bağımsız) ilan edecek ve süreç tamamlanmış olacak.

1686 TARİHLİ KARAR, İPTAL EDİLEREK, UKRAYNA’NIN FENER PATRİKHANESİ’NİN RUHANİ ALANINA GİRDİĞİ İFADE EDİLDİ

Peki, bu karar Rusya’nın ve Rus Ortodoks Kilisesi’nin neden sert tepkisine neden oldu? Ukrayna’nın şimdiki yönetimi bu meseleye neden büyük önem veriyor? Olaylar, ereye doğru gidebilir? Bu sorulara kısaca yanıt vermeye çalışalım:

Fener Patrikhanesi’nin üst kurulunun (Kutsal Sinod) 11 Ekim’de aldığı karar, birkaç önemli noktadan oluşuyor. Birincisi, Sinod, Ukrayna’da otosefal (bağımsız) bir Ortodoks kilisesinin kurulmasını, prensip olarak kabul etti. Geriye, yukarıda bahsettiğimiz şekilde, Kiev’de büyük bir dini toplantıda Ukrayna Patriği’nin seçilmesi gibi “teknik” unsurlar kalıyor. İkincisi, bu çerçevede Fener Rum Patrikhanesi’nin 1686 yılında Ukrayna’nın Moskova Kilisesi’nin denetimine bırakılmasını onayladığı kararı, dünkü toplantıda, “o zamanın şartlarında alınan bir karar” diye nitelendirilerek, iptal edildi. Yani, Ukrayna’yı Moskova’nın ruhani alanına bırakan (Kiev’deki dini görevliyi (metropolit) seçme yetkisini Moskova Patrikhanesi’ne bırakan) 1686 tarihli karar, iptal edilerek, Ukrayna’nın Fener Patrikhanesi’nin ruhani alanına girdiği ifade edildi. Üçüncü ve diğerleri kadar önemli bir nokta da, Fener Patrikhanesi, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’nden bağımsız bir kilise kurulmasını savunan (yani, onların deyimiyle, “ayrılıkçıların başını çeken”) ve 1997 yılında Moskova Patrikhanesi tarafından aforoz edilmiş olan Filaret gibi dini liderlerin üzerindeki aforoz kararını kaldırdığını açıkladı.

UKRAYNA, RUSLAR İÇİN NEDEN ÇOK ÖNEMLİ

Meselenin geçmişini kısaca aktaracak olursak: Ruslar ve Ukraynalılar, Doğu Slavları grubuna giren iki millet. Her iki milletin de atası olarak kabul edilen ve Ortaçağ’da varolmuş olan Kiev Prensliği zamanında, Doğu Slavları, Bizans’tan Hristiyanlığı aldı (988 yılında). Ruslar, bu devletin bir Rus devleti olduğunu iddia eder ve kendilerinin asli millet, Ukraynalılarınsa, sonradan Polonya etkisiyle ortaya çıkmış bir halk olduğun savunur. Yine Ruslar, Kiev’i tarihteki ilk Rus başkenti olarak görür. Bu nedenle, Ukrayna, Ruslar tarafından, Rus milli kimliğinin ortaya çıktığı yer olarak görülür. Ortodoks dünyasının en büyük manastırı olan ve Ruslar için bir hac mekanı olan Peçersk Manastırı’nın Kiev’de bulunması gibi nedenlerden ötürü de, Kiev, Rus Ortodoksları için dini açıdan çok büyük önem taşır. Günümüzde Rusya’nın Ukrayna konusundaki hassasiyetini anlamak için, bu tarihi ve dini etkenleri de mutlaka göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

1200’lü yıllarda Kiev Prensliği, Moğollar’ın saldırısı sonucunda yıkılınca, bugünkü Ukrayna toprakları farklı yabancı devletlerin yönetimine geçti. Kiev bu dönemde önemini yitirdiği için, Kiev Metropoliti, önce Vladimir şehrine, sonra da Moskova’ya taşındı ve kilise, Rusya’da merkezi ve güçlü bir devletin kurulmasına katkıda bulundu. 1600’lerin sonlarında Rusya, bugünkü Ukrayna topraklarını ele geçirirken, 1686 yılında, Fener Rum Patrikhanesi, Rus Çarlığı’nın yoğun girişimleri sonucunda, Moskova Patrikhanesi’ne, Kiev’e metropolit ( Ortodokslar’da üst düzey dini yönetici) atama hakkını verir. Böylelikle Ukrayna, dini açıdan da Rusya’ya bağlanmış olur. İşte 11 Ekim tarihli oturumunda Fener Rum Patrikhanesi Kutsal Sinodu’nun iptal ettiği karar, 1686 tarihli bu karardır.

1991 yılında Sovyetler Birliği dağılıp Ukrayna bağımsız olduktan sonra, bazı milliyetçi rahipler, Moskova Patrikhanesi’nin Ukrayna Metropolitliği’nden ayrılıp kendi kilise teşkilatlarını kurduklarını ilan ederler. (Bunların en önemlisi, “Kiev Patrikhanesi” ile “Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi” adlı oluşumlardır). Bunların liderleri, Moskova Patrikhanesi tarafından 1990’lı yıllarda aforoz edilir. Fener Rum Patrikhanesi’nin 11 Ekim tarihli oturumunda aforoz kararını iptal ettiği kişiler, bunlardır.

RUSYA YANLISI ÇİZGİYİ SAVUNMAK, ARTIK HİÇ KOLAY DEĞİLDİ

Ukrayna’da milliyetçi rahipler iki ayrı kilise teşkilatı kurmuştur kurmasına ama, bilindiği üzere, Ortodoks dünyasında, bağımsız kilise kurduğunu ilan etmek, dini açıdan meşru ilan edilmeye yeterli değildir; meşru sayılmak için, Fener Patrikhanesi’nin veya Ortodoks dünyasındaki 15 kilisenin çoğunluğunun bu yapıları tanıması gerekir.

“Kiev Patrikhanesi” ve “Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi” adlı oluşumları birleştirip tek bir kilise kurulması ve bunun Fener Rum Patrikhanesi tarafından tanınması, Ukrayna’nın 27 yıllık bağımsızlık tarihinde milliyetçi eğilimli siyasetçilerin en temel önceliklerinden biri olmuştu. “Mili kilise” konusunda en yoğun girişimler, 2004 yılında Batı yanlılarının gerçekleştirdiği “turuncu devrim”sonrasında iktidara gelen Viktor Yuşçenko’nun cumhurbaşkanlığı zamanında yapılmıştı. Ukrayna’nın Rusya’yla her alanda ilişkisini koparmak isteyen Batı yanlısı Yuşçenko’nun cumhurbaşkanlığı zamanında, onun girişimiyle, bu iki milliyetçi kilise oluşumunun (Kiev Patrikhanesi ile Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi) birleştirilmesi ve Fener tarafından tanınması konusunda çabalar yürütülmüş, Yuşçenko bu amaçla İstanbul’u ziyaret ettiğinde, Fener Patriği Bartholomeos’la görüşmeler gerçekleştirmişti. Fakat Yuşçenko, bu iki milliyetçi kilise oluşumu arasında uzlaşma sağlayamadığı gibi, Fener Patrikhanesi’nden de o dönemde beklediği desteği görememiş ve hem Rus Ortodoks Kilisesi’nin, hem de o dönemde Ukrayna’da epey güçlü ve örgütlü olan Rus yanlısı siyasi çevrelerin sert tepkisini çekmişti. Fener Patrikhanesi, Ukrayna’daki milliyetçi rahiplerle gayri resmi görüşmelerini sürdürmekle birlikte, hem Rusya’nın tepkisinden çekindiğinden, hem de o şartlarda Ukrayna’da Moskova’dan bağımsız bir kilisenin kurulması için toplumsal tabanın henüz yeterince güçlü olmadığını gördüğünden, bu konuda somut adım atmamıştı. Bunun dışında, Yuşçenko, cumhurbaşkanlığı zamanında, şimdiki Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun gücüne sahip değildi.

Buna karşılık, 2014 yılında Ukrayna’da Batı yanlısı ihtilalın meydana gelmesi, ardından Rusya’nın Ukrayna’ya ait Kırım Yarımadası’nı ele geçirip ilhak etmesi ve Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Lugansk il merkezlerinin Rusya yanlısı ayrılıkçıların denetimine geçmesi, bütün dengeleri değiştirdi. Zira, Rusya artık Ukrayna açısından “saldırgan ülke” durumundaydı ve Rusya yanlısı çizgiyi savunmak, artık hiç kolay değildi. İkincisi, Ukrayna’da Rus yanlısı eğilimlerin en güçlü olduğu Kırım Yarımadası ile Donetsk ve Lugansk’ın Ukrayna’nın dneetiminden çıkması, o bölgelerdeki Rusya yanlısı kesimlerin de Ukrayna’dan kopmaları anlamına geliyordu. Başka bir deyişle, o bölgelerdeki Rus yanlısı nüfusun Ukrayna denetiminin dışındaki topraklarda kalması, Ukrayna denetimindeki bölgelerde Rusya karşıtı olan kesimlerin oranının ve etkisinin artmasını sağladı. Bu da, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’nden ayrı bir kilisenin kurulması bakımından ortamın daha uygun hale geldiğini gösteriyordu.

YAKLAŞAN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Ukrayna yönetiminin özellikle bu yıl bu konuya yoğunlaşmasının önemli bir nedeni de, Ukraynalı pek çok uzmanın ifade ettiği üzere, yaklaşmakta olan cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ukrayna’da cumhurbaşkanlığı seçimleri, önümüzdeki yılın 31 Mart tarihinde düzenlenecek. Seçim kampanyası da, fiilen, bu yazın başından beridir başlamış durumda. Ukrayna’da çeşitli siyasi gözlemciler, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun son yıllarda kamuoyu desteğinin epey azaldığına dikkat çekerek, onun bu durumu telafi etmek için son bir yıldır milliyetçi söylemlere ağırlık verdiğini ifade ediyor. Bu şartlarda, “Ukrayna’ya milli kilisesini kazandıran kişi” olmak, Poroşenko’ya, yaklaşmakta olan seçimlerde büyük avantaj sağlayacak.

FENER NEDEN TUTUMUNU SERTLEŞTİRDİ

Fener’i bu konuda Moskova’yla ilişkileri koparma pahasına da olsa harekete geçiren bir etken ise, daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz üzere, 2016 yılında Fener Patrikhanesi tarafından düzenlenen Ortodoks Konsülü’ne Moskova Patrikhanesi’nin katılmaması oldu. Fener Patriği Bartholomeos’un hayatını en önemli projesi olarak gördüğü ve bin yıl aradan sonra toplanacağı söylemiyle gerçekleşen Ortodoks Konsülü’nü dünyada en büyük Ortodoks cemaate sahip olan Moskova Patrikhanesi’nin boykot etmesi, “Moskova’nın Ortodoks dünyasında Fener’e meydan okuduğu” şeklinde yorumlandı. Bu nedenle Fener, bu sefer Moskova’yla ilişkilerin kopmasını göze alarak kendi hamlesini yaptı.

“FENER PATRİĞİ AFOROZ EDİLİR”

Fener Patrikhanesi’nin 11 Ekim tarihli kararlarına Moskova Patrikhanesi’nden gelen ilk tepkiler, çok sert oldu. Moskova Patrikhanesi’nden yapılan açıklamalarda, Fener’in Ukrayna’yı Moskova Patrikhanesi’ne bıraktığı 1686 tarihli kararını iptal etmesi, “İngiltere’nin Hindistan’a bağımsızlık vermesi kararını iptal etmesine” benzetildi ve bunun Ortodoks yasalarını ihlal eden, geçersiz bir karar olduğu ifade edildi. Moskova Patrikhanesi’ni en az bunun kadar çileden çıkartan bir husus ise, Moskova Patrikhanesi’nin 1997 yılında aforoz etmiş olduğu Fialret gibi üst düzey Ukraynalı din adamlarının aforoz kararının Fener Patrikhanresi tarafından iptal edilmesi oldu. Moskova Patrikhanesi’nden yapılan açıklamada, bir kişi hakkında bir kilisenin verdiği aforoz kararının ancak o kilise tarafından kaldırılabileceği ifade edilerek, Fener Patrikhanesi’nin böyle bir yetkisinin olmadığı kaydedildi. Moskova Patrikhanesi’ne bağlı olan Kiev Metropolitliği’nden yapılan açıklamalarda ise, daha da sert bir üslup kullanılarak, Fener Patriği’nin bu icraatının, onun aforoz edilmesine neden olabileceği dile getirildi.

PEKİ, BUNDAN SONRA GELİŞMELER NASIL BİR YÖN İZLER

En önemli sorulardan biri, Ukrayna’da Moskova Patrikhanesi’ne bağlı kiliselerin ve cemaatlerin ne olacağı. 2014 yılındaki Batı yanlısı ihtilaldan sonra, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı cemaatler ve bunların kullandığı kilise binaları, milliyetçi kiliselerin tarafına geçti (kimileri bu geçişin cemaatin isteğiyle olduğunu, kimileriyse, cemaatten olmayan kişilerin cemaattenmiş gibi oy kullandırılması gibi yöntemlerle gerçekleştiğini söylüyor). Ukraynalı milliyetçi rahiplerin Fener Patrikhanesi’ne yaptıkları başvuru metninin altında, Moskova Patrikhanesi bünyesinde faaliyet göstermekte olan onlarca Ukraynalı din adamının da imzası vardı. Bu durumda, Ukrayna’da milli kilisenin kurulmasına ilişkin Kiev’de toplantının yapılması ve bu kilisenin Fener tarafından tanınmasının ardından, ilk etapta Moskova Patrikhanesine bağlı cemaatin ve rahiplerin bir bölümünün yeni kurulacak milli kiliseye geçeceği, ilerleyen zamanda da, bu eğilimin hızlanarak Rus Kilisesi’nin Ukrayna’da giderek marjinalleşeceği değerlendirmeleri yapılıyor.

Moskova Patrikhanesi, Fener’in Ukrayna konusunda tek başına karar alma yetkisinde olmadığını, bu konuda ancak bütün Ortodoks kiliselerinin katıldığı bir toplantıda karar alınabileceğini öne sürüyordu. Fener’in son icraatıyla birlikte, ilişkiler artık koptu. Zira, Fener’in Rusya’dan ayrıldığını iddia ettiği bölge, Rusya açısından ve Rus Ortodoks Kilisesi açısından çok büyük önem taşıyan, Ukrayna. Rus Ortodoks Kilisesi’nin Fener’le ilişkileri kopardıktan sonra, ne gibi karşı adımlar atacağını, önümüzdeki haftalarda daha net göreceğiz.

 

Deniz BERKTAY- Odatv

 

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: