Satranç bilir misiniz? Türkiye’nin Şah olduğu Kafkasya, Ortadoğu, Akdeniz, Ege bölgesi ve Avrasya’nın bulunduğu büyük bir satranç tahtası düşünün. Türkiye, Rusya ile yaptığı stratejik işbirliği ve ordusunun başarılı ilerleyişi ile ABD, İsrail, Almanya, İngiltere ve diğer Avrupa şer odaklarının nerdeyse bir asırdır çöreklendiği dünyanın enerji merkezi sayılabilecek Irak, Suriye ve İran üçgeninde etkinliği eline geçirmek üzere. Zaten Rusya ve Azerbaycan gibi diğer (Kafkasya) petrol ve doğal gaz kaynakları da Türkiye üzerinden Avrupa’ya dağılacak. Bu demek oluyor ki, satranç tahtasında karşımızda oynayanların son derece önem verdiği vezirleri tehdit altında. Bir yanda Türkiye’ye gizli bir ekonomik ambargo uygulayan bu şer odakları önce PKK ve DHKP-c’yi, ardından Fetocuları ve sonra da Barzani piyonunu öne sürdüler ancak kaybettiler. Ardından PKK/YPG/DAEŞ/PYD’yi üstümüze saldılar, orda da kaybediyorlar. Türkiye, önce Afrin sonra Münbiç’e devam etmekte kararlı. Ondan sonrası ise Allah bilir. Bunlar veziri asla kaybetmek istemeyeceklerdir. Şimdi yeni bir hamle olarak Ege’de acaba yeni bir taş mı sahaya sürülüyor? Öyle ya Yunanistan’ın son günlerdeki hareketliliği boşuna değil.
Bulgaristan’da ortaya çıkan Haç operasyonu
Geçenlerde saklı kalmış çok enteresan bir gerçek ortaya çıktı. Bilmiyorum Balkanlardan gelen haberleri takip edebildiniz mi? Bulgaristan Meclisi kararıyla kurulan Komünizm Dönemine Ait Gizli Servisleri Araştırma ve İnceleme Komisyonu, çalışmaları sırasında eski komünist rejimin planladığı “Haç Operasyonuna ilişkin belgelere ulaştı. Komisyonun şubat ayı sonunda yayınlayacağı eski gizli belgeleri içeren kitabın bazı alıntıları Bulgar medyasına yansıdı.
Komünist rejimin 1944-1991 dönemine ait Dış İstihbarat (PGU) biriminin çalışmalarının ele alındığı kitabın ilk cildindeki bilgilere göre, dönemin PGU genel müdür yardımcısı 16 Kasım 1970 tarihinde Fener Rum Patrikhanesi’nin kundaklanması planını masaya yatırdı. Plana göre, kundaklamanın 1971 yılının sonuna kadar gerçekleşmesi gerekiyordu. Amaç ise o dönemde Demir Perde’nin ötesinde, NATO müttefikleri olan Yunanistan ile Türkiye arasında kriz çıkarmaktı. Arşivdeki belgelerden, komünistlerin son anda geri adım atarak plandan vazgeçtiği görülüyor.
“Fener Rum Patrikhanesi, Türkiye ile Yunanistan arasında sürekli siyasi bunalımlara neden oluyor. Bu bunalımların her biri de mutlaka tepki uyandırır. Bu kadar hassas bir sinir noktasına müdahale ederek, sivri bir girişimin düzenlenmesi, Türk-Yunan ilişkilerine önemli ölçüde zarar verebilir. ABD ise çıkan bunalımda saf tutmak üzere zor bir kararla karşı karşıya gelecektir.” ifadeleri yer aldı.
Bak sen şu Bulgar’ın işine. Böyle stratejik ve ilginç bir hamleyi Bulgarlar tek başına düşünmüş olabilirler mi? Bu arada son günlerde Bulgaristan’ın Karadeniz kıyılarında ABD ile yaptığı askeri tatbikatlar da dikkat çekiyor. Hadi hayırlısı.
Yunanistan’a ne oluyor?
Neyse biz dönelim tekrar bugüne. Ne demiştik, “Dikkat !!! Yunanistan’da ilginç şeyler oluyor”
Hatırlanacak olursa 15 Temmuz darbe girişimine karışan asker kılıklı bazı teröristler Türk silahlı kuvvetlerine ait bir helikopteri kaçırarak Yunanistan’a kaçmışlardı. Daha önce Enosis Albaylar cuntası ile askeri darbeleri çok iyi bilen ve bundan canı yanmış Yunanistan, aslında uluslararası hukuka göre suç olan askeri darbeye karışmış bu suçluları Türkiye’ye teslim etmesi gerekirken yapmadı. Kaçırılan helikopterde bir ABD’li şahsın olduğu iddiaları, olaya başka bir boyut kazandırdı.
Diğer yandan, Türkiye ile Yunanistan arasında, Kıbrıs, Ege Adaları, 12 mil, Batı Trakya gibi yıllanmış meseleler yetmezmiş gibi bir anda nur topu gibi Kardak kayalıkları krizi de doğuverdi. Gelin inceleyelim.
Kardak kayalıkları meselesi
1995’in son günlerinde Figen Akat isimli yük gemisi Kardak Kayalarında karaya oturunca Kardak kayalıklarını tanımış olduk. Can kaybının yaşanmadığı bu sıradan deniz kazası, Türkiye ile Yunanistan arasında ciddi bir krize neden oldu; aradan 21 yıl geçti yine sorun devam ediyor. O tarihte, Bodrum’un 3,8 mil açığındaki kayalıktan gemiyi kimin kurtaracağı tartışma konusu olmuştu. Sonra gemi zaten kendi olanaklarıyla kurtulmuştu. Ancak bir kere sorun ortaya çıkmıştı, geriye kaşımak kalıyordu. Öyle de oldu. 26 Ocak 1996 günü, Kardak’a en yakın ada olan Kalimnos (Kilimli) Adası papazı, belediye başkan yardımcısı ve çocukların Kardak Kayalıklarına çıktı ve bayrak dikti. Ardından 27 Ocak günü Hürriyet Haber Ajansı İzmir Bürosu’ndan Aykut Fırat ve Cesur Sert, Kanal D kameramanı Osman Korkmaz ve pilotları Kemal Süler, Kardak’ı görüntülemek için havalandı. Kendi ifadelerine göre kayalıkta Yunanistan bayrağını görünce hava koşullarının olumsuzluğuna aldırmadan iniş yaptılar. Yanlarında Türkiye bayrağı vardı, Yunanistan bayrağını indirip diktiler. Bunları yaparken fotoğraflarını çekip haber yaptılar. Haber yayınlanınca gerilim daha da artırdı. Yunanistan askerleri iki kayalıktan doğuda olanına çıktı. 30 Ocak gecesi Türkiye SAS komandoları batıdaki Kardak kayalığına çıktı. Kayalıkların iki tarafında iki bayrak dalgalanıyordu. 30 Ocak’ı 31 Ocak’a bağlayan gece Yunanistan’ın bölgedeki helikopteri düştü. Üç kişilik mürettebattan kurtulan olmadı. Yunanistan tarafı helikopterin Türkiye tarafından düşürüldüğünü iddia etti. Türkiye tarafı hava şartlarının kötü olduğu, bu nedenle düştüğünü öne sürdü. Kardak’ta iki tarafın askerlerinin birbirlerine ateş açtığı iddiaları seneler içinde çeşitli kereler iddia edildi. Kriz ABD Başkanı Bill Clinton’un iki tarafa açtığı telefonlar; Amerikan delegesi Richard Holbrooke ile NATO Genel Sekreteri Javier Solana’nın araya girmesiyle çözüldü.
Silahlandırılan Ege adaları
Ege Denizindeki 12 ada krizini de hatırlayalım. Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık 400 yıl yönettiği Rodos ve 12 Ada, Nisan-Mayıs 1912’de İtalya ile Osmanlı Devleti arasındaki Trablusgarp Savaşı sırasında İtalyanlar tarafından işgal edildi. Balkan Savaşları sırasında Ekim-Kasım 1912’de diğer Ege Adaları da Yunanistan tarafından işgal edildi. Birinci Dünya savaşı sonunda Ege Adaları’nın kime ait olduğu, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile belirlendi. Bu antlaşmanın 15. maddesi Rodos ve 12 Ada ile Meis’i İtalya’ya bıraktı. 12. maddesi de Gökçeada ve Bozcaada dışında kalan Ege Adaları’nı askerden arındırılmak şartıyla Yunanistan’a bıraktı. İkinci Dünya Savaşı’nda sonrası 10 Şubat 1947’de İtalya Paris Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmayla 12 Ada silahsızlandırılmak şartıyla Yunanistan’a bırakıldı. Ancak Yunanistan bu anlaşmaya uymayarak adları sürekli silahlandırdı. Gerginliği tırmandırdı.
Yunanistan’daki aşırı milliyetçiler
Yunanistan’da ciddi bir ekonomik kriz var. Yunanistan kredi anlaşmalarından doğan ekonomik krizin etkilerini hala yaşıyor. SYRIZA’nın koalisyon ortağı milliyetçi Bağımsız Yunanlar (ANEL) lideri şu an Savunma Bakanı olan Panos Kammenos. Yunanistan tarafında gerilimi artıran açıklamalar ondan geliyor. Kammenos bir Yunan milliyetçisi ve 1996 Kardak Krizi ile yakından ilgili. Göreve geldiğinden beri her yıl dönümünde düşen helikopterdeki üç Yunanistan askeri için kayalıklara çelenk bırakıyor. Bu lüzumsuz işlemi geçen gün tekrar yaptı ve iki ülke arasında gerginliği artırdı..
Başbakan Yıldırımdan net ve sert açıklama
Diğer yandan hatırlanacak olursa Yunanistan Başbakanı Çipras, Avrupa Birliği Zirvesi’nde Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini eleştirerek Türkiye’yi Avrupa Birliği liderlerine şikâyet etmişti. Türkiye, Suriye sınırında ciddi bir askeri operasyon içindeyken komşu dediğimiz Yunanistan’dan bu gibi atraksiyonların gelmesi asla kabul edilemez. Yunanistan’ın bu anlaşılmaz çıkışlarına Türkiye’den cevap gecikmedi. Yunanistan’a Kardak uyarısı yapan Başbakan Binali Yıldırım “Biz terörle mücadele ile meşgulken komşularımızın bulanık suda balık avlama hevesine kapılması hiç yakışık almaz. Bunun da hoş karşılamayız. Buna benzer bir faaliyet eğer olursa Türkiye olarak bizim her zaman tedbirimiz vardır. Hiç kimse endişe etmesin.” diye konuşmuştu. Başbakan Yıldırım dün tekrar bir açıklama yaptı. Ve dedi ki; “Türkiye bugün hem yurt içinde hem yurt dışında terörle mücadele ederken bazıları fırsatı ganimet bilerek Ege’de Akdeniz’de bir takım komplolar bir takım tezgâhlar peşindeler. Buradan açık ifade ediyorum… Şartlar ne olursa olsun, Türkiye, deniz kuvvetleri olarak her hal ve şartta her türlü tehdidi bertaraf edecek güçtedir. Kimse yanlış hesap yapmasın.”
İnşallah aklıselim kazanır
Yunanistan, rahat durmayacağa benziyor. Anlaşılan birileri komşuyu karşımıza çıkarmaya hazırlanıyorlar. Yazık hem de çok yazık. İki ülke arasında son yıllarda güzel gelişmeler de olmuştu. Bilindiği gibi Türkiye ve Yunanistan komşu olan iki ülke durumundalar. Ticari, turistik, sportif, kültürel o kadar çok güzel ve olumlu yapılacak şey varken böyle boş şeyler Yunanistan’a çok zarar verir. Türkiye gibi önemli bir ülkenin dostluğunu itip düşmanlık etmek akla zarar görünüyor. Düşmanlık, milliyetçilik, gerginlik kimseye fayda sağlamaz. Keskin sirke küpüne zarar verir. İnşallah Yunanistan’da aklıselim insanlar bu kötü gidişe son vermek için harekete geçerler. Herkesin bilmesi gereken bir şey var. Bu işin şakası yok. Türkiye kesin kararlıdır. Güçlüdür ve ne yaptığını bilmektedir. Dedik ya bu bir satranç oyunu. Türkiye karşısına sürülen piyonları birer birer yemektedir. Yakında şah çeker, bilesiniz.
Rıfat SAİT
24.Dönem İzmir milletvekili
Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (BASAM) Başkanı
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız