Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), 25 Eylül 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan idaresi dışında kalan tartışmalı bölgelerde referandum yapılacağını duyurdu.[1] 7 Haziran’da yapılan bu duyuru, Türk basınında ve siyasetinde neredeyse görmezden gelindi. Derin bir suskunluk var adeta. (Zorunluluk icabı olduğu anlaşılan bazı açıklamalar ile basında çıkan tek tük haberlere değineceğiz ilerleyen bölümlerde)
Bu suskunluğun birkaç nedeni olabilir;
1- Katar krizi, gündeme bir anda bomba gibi düştüğü için herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken bu gelişmeye yeteri kadar ilgi gösterememiş olabilir.
2- IKBY, daha önce de birkaç kez bağımsızlık meselesini gündeme getirip sonrasında bir şey çıkmadığı için bu defaki de ciddiye alınmamış olabilir. (Zaman zaman gündeme getirilen bağımsızlık hususu, en son 2014’te gündeme gelmişti (bkz. “Kürtlere Devlet mi Kuruluyor?”). SETA’nın yayınladığı Temmuz 2014 tarihli bültene göre; “IKBY Başkanı Mesud Barzani, 1 Temmuz 2014’te BBC’ye verdiği röportajda, ilk kez dünya kamuoyuna Kürdistan bölgesi için bağımsızlık düşüncesinde olduklarını ve bunu artık gizlemelerine gerek olmadığını açıkça ifade etmişti. Bu açıklamaya en sert tepki, İran’dan gelmişti. İran, bağımsız Kürdistan’ın kurulmasının bölgede yeni bir kanser uru olacağını belirterek buna karşı çıkmıştı. İsrail başbakanı ise Kürtlerin siyasal bağımsızlığı hak ettiklerini, bundan dolayı bağımsızlık özlemlerinin desteklenmesi gerektiğini belirterek arka çıkmıştı. Türkiye ise (aynen bugün olduğu gibi) bu konuda büyük ölçüde sessiz kalarak nötr bir tutum takınmıştı. Bu konuda sadece AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik konuşmuş ve Financial Times gazetesine verdiği röportajda ‘Irak bölünürse Kürtlerin de kendi geleceklerine karar verme hakkı vardır’ demişti.“)[2]
3- Türkiye, tıpkı 2014’te gündeme geldiğinde takındığı tutum gibi, IKBY’nin bağımsızlık talebine sessiz kalarak gerçekte destek veriyor olabilir.
Gelişmelerden anlaşıldığı kadarıyla bu üç ihtimalden en ağır basanı, maalesef üçüncüsüdür! Bağımsızlık referandumuna Türkiye’nin sessiz kalması ve engel olmaya yönelik bir yaptırım veya tehditte bulunmaması, ancak bununla birlikte referandum kararına açıktan destek ver(e)memesi, Türk kamuoyunun bu konudaki hassasiyetinden kaynaklanıyor olabilir.
Zira Irak Türkmeneli, Kerkük ve Musul konularında Türk kamuoyunda mevcut hassasiyet ile Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye’yi olumsuz etkileyeceği yönündeki haklı algılar, yetkililerin bağımsız bir Kürt devleti için kamuoyuna rağmen açıktan destek vermesine engel teşkil ediyor. Bağımsızlık referandumu konusunda Türkiye’deki sessizliğin, kamuoyundaki bu hassasiyetlerden kaynaklanıyor olma ihtimali, bu nedenle de oldukça yüksek.
Mart ayında Barzani’nin Türkiye ziyaretinde İstanbul Atatürk Havalimanı ile Ankara Esenboğa Havalimanı’nda ilk kez Kürdistan Bayrağının göndere çekilmesi ve sonrasında kamuoyundan gelen tepkiler, aslında yukarıdaki ifadelerimizi özetler mahiyette. Politika belirleyicilere yakınlığıyla bilinen bazı yüzlerin bu konuda Kürt medyasına verdiği demeçler, aslında yetkili makamlardakilerin bağımsız bir Kürdistan konusundaki görüşlerine dair ipuçları veriyor. TGRT medyasının önde gelen yüzlerinden Fuat Uğur’un aşağıdaki demeci, bu konuda iyi bir örnek teşkil ediyor.
Gazeteci Fuat Uğur: Kürdistan bayrağına karşı çıkanlar, Kürt düşmanıdır.@FUATUGUR pic.twitter.com/F4pKeT9nsA
— K24 Türkçe (@K24Turkce) March 1, 2017
Rand Corporation’ın ABD Savunma Bakanlığının fonlarından destek alarak hazırladığı Kasım 2016 tarihli “Bağımsız Bir Kürdistan’ın Bölgesel Sonuçları” isimli rapora göre; en son 2005 yılında, Kürt güçleri Kerkük’ü ele geçirmeye çalıştığında IKBY’yi uyaran ve şehirdeki Türkmen nüfusu korumak için karşılık verileceği tehdidinde bulunan Türkiye, bu tarihten sonra IKBY ile ilişkilerini geliştirdi ve Türkmenlerin çıkarlarını savunmayı önemli ölçüde azalttı.[3]
Yine rapora göre;
“Kürt peşmergeler Haziran 2014’te IŞİD ile mücadele bahanesiyle Kerkük’ü işgal ettiğinde, Türk yetkililer tepki göstermediler. Türkiye, IŞİD ile mücadelede IKBY’ye askeri yardım sağladığında, Türkmen liderler de kendi güçlerinin Türkmenleri IŞİD’ten veya Kürt güçlerin saldırılarından koruyamayacağı konusunda çekincelerini dile getirdiler ve Türkiye’nin kendilerine de askeri yardım yapmasını talep ettiler. Ama bu talep, Türkiye tarafından kabul görmedi.
Türkmenler IŞİD’ten kaçtıklarında ise Türkiye Irak içinde (Dohuk ve Sincar’da) mülteci kampları kurdu ve bu kamplarda insani yardım sağladı. Ancak yıllar öncesinde Türkmenleri korumak için Irak’ı işgal etme tehdidinde bulunan Ankara, Türkmenlerin Türkiye’ye iltica etmelerine müsaade etmedi. Bunun yerine IŞİD tarafından yurtlarından olan Türkmenlerin, yıllardır şikâyet ettikleri IKBY tarafından korunmasını tercih etti. IKBY ile işbirliği yaparak Irak Kürdistan’ında nüfuz sahibi olan Türkiye, artık çıkarlarını korumak için Türkmenlerle ilgili daha önce iddia ettiği hassasiyetlerini bahane etmeye ihtiyaç duymadı. Aslında Türkiye, IKBY’nin Kerkük’ü işgaline razı olarak ve IKBY’nin Türkmen mültecileri korumasına yardımcı olarak IKBY’nin hem statüsü tartışmalı Kerkük üzerinde, hem de Kürdistan bölgesindeki Türkmen nüfus üzerindeki egemenlik iddialarını güçlendirdi.”[3]
Rapor, Kuzey Irak yönetiminin bağımsızlığı için üç farklı senaryoyu ve bu senaryolara Irak, Türkiye ve İran’ın olası tepkilerini inceliyor ve bir yol haritası hazırlıyor. Rapora göre bağımsız bir Kürt devleti için senaryolar şöyle:
1. Senaryo: Tek taraflı, ani bağımsızlık ilanı (şu an gerçekleşen senaryo)
2. Senaryo: İç savaşla dağılan Irak, bağımsızlık ilanı
3. Senaryo: Irak’ta adım adım uzaklaşma, kurumsallaşma ve bağımsızlık ilanı
Raporda, açık bir şekilde üçüncü senaryoyu savunuluyor. Bu senaryoda Erbil yönetimi, “petrol ve tartışmalı bölgeler dâhil (Kerkük kastediliyor) saha kontrolünü adım adım kurumsallaştıracak, petrol üretimine devam edecek. Bağdat’la süren tartışmalara rağmen petrolüne uluslararası alıcılar bulacak ve Bağdat’la gelir paylaşımı için bir yöntemle uzlaşacak. (Geçiş döneminde Türkiye’den yardım ve kredi alarak s.93)”
Yine rapora göre; “Türkiye’den siyasi desteğin, ekonomik bağlantıların, ticari yatırımın yavaş yavaş ve istikrarlı bir şekilde artması IKBY’nin Irak’ta özerk bölgeden tam bağımsız ve egemen bir devlete yumuşak bir geçiş yapmasını sağlayacak. Türkiye’nin kararlı bir şekilde IKBY’nin yanında yer alması ise, başka ülkelerin de yeni devleti diplomatik olarak tanımasını sağlayacak.”(93)
Rapora göre “Türkiye, IKBY’nin bağımsızlık çabalarını artırmasını sadece kenardan izlemiyor, tersine IKBY’ni bu talepleri siyasi ve ekonomik açıdan daha da güçlü dile getirmeye teşvik ediyor.”(s.63) Somut adımlar da atılıyor:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Mart 2009 ilk defa bir Türk devlet temsilcisi Erbil yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani ile Bağdat’ta resmi görüşme gerçekleştiriyor. Rapor görüşmeyi “Kürt egemenliğinin sembolik tanınması” olarak yorumluyor, (s.78) Ekim 2009’da Dışişleri Bakam Ahmet Davutoğlu’nun Erbil’e resmi ziyaretiyle doğrudan ilişkiler başlıyor.
Yine rapora göre; “Türkiye zaman zaman IKBY hükümetine memur maaşlarını ödemede destek oldu, krediler verdi ve Kürt petrolünü kısmen iç tüketim için satın aldı, kısmen de dış alıcılar bulunana değin depoladı.”(s.79) “Bağımsız bir Kürdistan’ın gerçekçi olması için gereken ekonomik büyümeyi de Türkiye’nin desteği sağladı.”(s. 83) Türk şirketlerinin “Kürt ekonomisinin” özellikle petrol, gaz, inşaat ve bankacılık sektörlerindeki faaliyetleri büyük destek oluşturdu ve karşılıklı ticaret hacmini artırdı. Anlaşması imzalanan yeni boru hatlan ise “Erbil’in petrol ve gazım Bağdat’a uğramadan dünya pazarına satmasını sağlayacak.” (s.86)[4]
Türkiye bağımsız Kürdistan’ı destekliyor mu?
Peki, diğer tüm işaretlerle birlikte Rand Corporation’ın raporundan da anlaşıldığı kadarıyla, daha önce Irak’ın toprak bütünlüğünü kırmızıçizgisi olarak ilan eden Türkiye, neden bir süredir Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan’ı destekleyen politikalar izliyor?
Öncelikle şu hususu belirtmekte fayda var; son dönemde Türkiye’nin genel itibariyle bağımsız bir Kürdistan’ı destekler mahiyetteki politikaların aksine, devletin bu konuda Kırmızı Kitaplara giren olumsuz görüşünün değişip değişmediği henüz net değil. Bunu, IKBY’nin 25 Eylül’de bağımsızlık yapılacağına yönelik duyurusundan sonraki bazı gelişmelerden çıkarabiliriz.
Örneğin 10 Haziran’da, FETÖ’nün ‘bağımsız Kürdistan’ için destek kampanyası başlattığı yönünde bir haber düştü medyaya. FETÖ’nün desteklediği her şeyin ülkemiz için kötü olduğu algısının zirve yaptığı bir dönemde, medyada böyle bir haber yer aldığında ve bu tarz bir haber, devletin haber ajansı tarafından duyurulduğunda, akla; “devlet veya devlet içinde bazı güçler gelişmelere tepki mi gösteriyor?” sorusu geliyor.
FETÖ 'bağımsız Kürdistan' için destek kampanyası başlatmış https://t.co/nTpG4Fy9BI pic.twitter.com/1A8gjyMQSp
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) June 10, 2017
Ayrıca Dışişleri Bakanlığı’nın 9 Haziran’da konuya ilişkin yaptığı açıklamada; “bağımsızlık referandumunun vahim bir hata teşkil edeceğini düşündükleri ve Irak’ın toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesinin Türkiye’nin Irak politikasının temel ilkelerinden biri olduğu” ifade edilmekte.[5]
Konuya ilişkin sorulan soruya yanıt veren Başbakan Binali Yıldırım da; “Bizim görüşümüz çok açık ve nettir. Irak’ın toprak bütünlüğünü istiyoruz. Yeni bir sorun alanı oluşturulmasını doğru bulmuyoruz ve bu kararın sorumsuzca verilmiş bir karar olduğunu düşünüyoruz.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Başbakan Yıldırım: Kuzey Irak'ın bağımsızlık referandumu kararı sorumsuzca https://t.co/DDwhIB6HJv pic.twitter.com/SH3meg6cit
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) June 9, 2017
Her ne kadar hem Sayın Başbakanın, hem de Dışişleri Bakanlığının açıklamalarında IKBY’nin referandum oldu-bittisine karşı bir yaptırım tehdidi bulunmasa ve Irak Türkmeneli ile Türkmen nüfusun menfaatlerine hiç değinilmese de, bir gün sonra (10 Haziran’da) Yenişafak Gazetesinin sürmanşetten verdiği “Kapıyı Kapatalım” başlıklı haberde yer alan şu ifadeler, devletin veya devlet içinde bazı güçlerin bu oldu-bittiye razı olmayacağını işaret etmekte;[6]
“Irak Kürt yönetimi Türkiye’nin uyarılarını dinlemediği takdirde bir dizi eylemi içeren plan masada: Habur bir süreliğine kapatılacak, Kerkük petrolünün satışı sınırlanacak, bundan böyle Bağdat ‘tek ve yegane muhatap’ kabul edilecek…
…
ABD güdümündeki sözde bağımsız Kürdistan projesine kesin darbe ise sınırötesi operasyonla vurulacak. PKK’nın Suriye-Irak bağlantısının kesilmesi ve Sincar’daki işgale son verilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerince bir süredir planlanan Dicle Kalkanı Harekâtı’nda hazırlıkların hızlandığı iddia ediliyor. Sözkonusu harekâtla birlikte hem sınırda Zaho-Duhok arasındaki kontrolsüz bölge PKK’dan temizlenecek hem Sincar terörden arındırılacak hem de Musul batısındaki Tel Afer’de tehdit altındaki Türkmenler için güvenlik kalkanı oluşturulacak. Operasyon sonrası Bağdat merkezi yönetimiyle diyalogun daha da artırılması ve Ankara’nın, diplomatik angajmanını Irak’ın toprak bütünlüğünü koruma adına yeniden dizayn etmesi bekleniyor.”
Ancak Yenişafak’ın bu haberinde zikredilen yaptırımlar, Erbil merkezli uydudan yayın yapan K24 televizyon kanalının web sitesinde, bir devlet politikası yerine “bir temenni” olarak yansıtıldı ve haber şu şekilde verildi;[7]
“Hükümete yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi dün birinci sayfadan sürmanşetten, içerde de tam sayfa olarak yayınladığı haberde bu yönde iddialarda bulundu.
Yeni Şafak’ın “Kapıyı kapatalım” başlığıyla verdiği, daha çok temennisini aktardığı haberde kaynak verilmeden, hükümet içindeki bazı isimlerin Habur sınır kapısının kapatılmasını istediği öne sürüldü.”
“Türkiye’den Kürdistan’a ambargo” iddiasıhttps://t.co/B0JbLjOOcM pic.twitter.com/CDSQjS6jcW
— K24 Türkçe (@K24Turkce) June 11, 2017
Türkiye’de bağımsız bir Kürt devletini savunanların gerekçeleri neler?
Kimisi açıkça, kimisi ise biraz utangaç bir şekilde bağımsız bir Kürt devletini savunanlar, şu iddiaları ileri sürüyorlar;
İddia-1: Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulduğu takdirde, ayakta kalabilmek için Türkiye’ye hem siyaseten, hem de ekonomik anlamda şimdikinden daha fazla bağımlı olacak. Bu iddiaya göre bağımsız Kürt devletinden ekonomik olarak karlı çıkacak Türkiye, ayrıca (Rand Corporation’ın yukarıda değinilen raporunda zikredildiği şekliyle) bağımsız Kürt devleti ile ortaklık yaparak “PKK’nın Kuzey Irak’ı güvenli liman olarak kullanma kabiliyetini zayıflatabilecek, PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin Suriye-Türkiye sınırında özerk bir Kürt bölgesi oluşturmasını engelleyebilecek ve Irak Kürtlerinin Doğu Anadolu’daki Kürtler arasında ayrılıkçılığı teşvik etme riskini azaltabilecek”[8]
İddia-2: Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Türkiye ile birleşmek istiyor. Bağımsızlık, bu birleşme için bir hazırlık niteliğinde. Hatay’ın Türkiye’ye katılmasında olduğu gibi önce bağımsız olup sonra Türkiye’ye katılma kararı alacak! (Bu iddiayı gündeme getiren bazılarının daha da ileri gidip, Gürcistan ve bazı Balkan ülkelerinin de Türkiye ile birleşmeye hazır olduklarına ve uygun zemin kolladıklarına ilişkin (en hafif tabiriyle) “aşırı iyimser!” iddialarda bulunduklarını işittim.)
Bu iddiaları savunanlar, üç hususun şimdiki gibi kalacağını ve hiç değişmeyeceğini varsayıyorlar;
1-) Türkiye’ye yakın olduğuna dair bir izlenim veren Barzani ailesinin hep iktidarda kalacağı varsayımı,
2-) Barzani’nin değişen güç dengelerine göre pozisyon değiştirmeyeceği ve hep Türkiye’ye yakın politikalar izleyeceği varsayımı,
3-) Bağımsız Kürt devleti dışında bölge haritasının aynı kalacağı varsayımı.
Şimdi biri “iyimser”, diğeri “aşırı iyimser” bu iki iddiaya ve altlarında yatan varsayımlara ilişkin tespitlerimizi sıralayalım;
VİDEO – Batı Kürdistan’da referandum sevincihttps://t.co/eonT5cHisa pic.twitter.com/3UxfBvXlqY
— K24 Türkçe (@K24Turkce) June 11, 2017
İsrailli önemli isimden bağımsızlık mesajı https://t.co/9hLOn9lsQ5 pic.twitter.com/bgUDScrYyS
— Rûdaw Türkçe (@RudawTurkce) June 11, 2017
Rus uzmanlar: Referandum Kürtlerin hakkı https://t.co/rYagV3ktYL pic.twitter.com/PPerBqnQ3L
— Rûdaw Türkçe (@RudawTurkce) June 11, 2017
Tüm bu tabloya rağmen, Türkiye’de yukarıda değinilen bir takım çevreler, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne büyük bir tehdit oluşturacak bağımsız bir Kürt devletini gayet normal ve hatta tercih edilir göstermeye çabalamakta.
Mete Çubukçu: Geleceği belirsiz bir Irak’tansa huzurlu ve istikrarlı bağımsız bir Kürdistan daha hayırlı olurhttps://t.co/SDx1xmtXTU pic.twitter.com/dRVMPhBo29
— Rûdaw Türkçe (@RudawTurkce) June 11, 2017
Umarız devlet büyüklerimiz, tabloyu doğru okurlar ve iş işten geçmeden gerekli tedbirleri alırlar. Yoksa tıpkı Suriye’de olduğu gibi gidişatı sonradan okumak, geri döndürülemez hatalar zincirini de beraber getirebilir ve büyük problemlerle karşı karşıya kalabiliriz.
Süleyman ERDEM – suleyman@sahipkiran.org
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
________________________________
Dipnotlar:
[1] “Kürdistan 25 Eylül’de referanduma gidiyor!”, http://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/070620173
[2] Baykal, Zana, ,”Irak Kürdistan Bölgesinin Bağımsızlık İsteği”, SETA Perspektif, Sayı 57, Temmuz 2014, http://www.ortadogu.sakarya.edu.tr/sites/ortadogu.sakarya.edu.tr/file/2b0641d6c2354aa0b14a37cf2087cf35-irak_kurdistan_bolgesinin_bagimsizlik_istegi.pdf
[3]Regional Implications of an Independent Kurdistan, Rand Cooperation, ss.82-83, http://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/research_reports/RR1400/RR1452/RAND_RR1452.pdf
[4] http://odatv.com/akp-kurdistani-taniyacak-1003171200.html
[5]http://www.mfa.gov.tr/no_181_-ikby_de-25-eylul-2017-tarihinde-bagimsizlik-konusunda-bir-referandum-duzenlenmesi-yonundeki-karar-hk_.tr.mfa
[6] “Kapıyı Kapatalım”, http://www.yenisafak.com/dunya/kapiyi-kapatalim-2711897
[7] “Türkiye’den Kürdistan’a ambargo” iddiası”, http://www.kurdistan24.net/tr/news/5f4de4c3-1c3d-43b8-b21b-1012eacbf19f
[8] “Regional Implications of an Independent Kurdistan”, Rand Cooperation, ss.59-60.
[9] “Kuzey Irak’ta Güç Dengeleri”, https://sahipkiran.org/2015/08/15/kuzey-irakta-guc-dengeleri/
[10] “Irak Kürt Bölgesi, petrol anlaşması yaparak bir tür Rus sigortasına sahip oldu”, https://www.youtube.com/watch?v=c8iA5wk-JVw
[11] “Kuzey Irak’ta “başkanlık krizi” çözüldü”, http://www.ntv.com.tr/dunya/kuzey-irakta-baskanlik-krizi-cozuldu,3qYFvperb0KBsfSVa2UtHg
[12] “Kürdistan 25 Eylül’de referanduma gidiyor!”, http://www.rudaw.net/turkish/kurdistan/070620173
[13] Erdem, Süleyman, “Başika Kampı ve Musul Operasyonu Tartışmalarının Arka Planı”, https://sahipkiran.org/2016/10/08/musul-operasyonu/
[14] “AÇILIM SÜRECİ VE GÜNEYDOĞU’DAKİ SON GELİŞMELER” KONULU SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ”, https://sahipkiran.org/2015/01/14/mehmet-yavuz/
[15] Alman hükümetinden IKBY’e eleştiri, http://aa.com.tr/tr/dunya/alman-hukumetinden-ikbye-elestiri/838322