Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlüler çalışma hayatından uzak kaldıkları bu sürecin sonunda yeniden sosyal hayata dönüşte zorluk yaşamaktadırlar. Ceza süreleri sona eren bu kişilerin yeniden topluma dönüşü ve adaptasyonu için çalışma hürriyetlerini kısıtlayan bu süreçte de çalışma hayatına hazırlanması hem kendilerinin ıslahı hem de toplumun aynı kişiler tarafından yeniden işlenebilecek suçlardan korunması adına fayda sağlayacaktır.
Milli kültürümüzde, kadim Türk Türesinde ve dini- İslami inanç yapısında, suç-ceza ilişkisi kısas ve caydırıcılık üzerine kuruludur; suçlu için mahpusluk uygulaması ceza olarak değil, hüküm verilene kadar tedbir amaçlı uygulanan bir usuldür. Ancak, zaman içerinde artan nüfus, değişen suç nitelikleri, bu suçlarla mücadelenin devletler için bir milli güvenlik meselesi olmaya başlaması ve geleneksel ve örfi hukuk sisteminin uluslararası sözleşmelere uymayan uygulamalarının neden olduğu çıkmazlar daha evrensel ve bilimsel metotların uygulanmasını zorunluluk haline gelmiştir.
Dünya genelinde suçluların hürriyetten yoksun bırakılarak ıslah edilmek üzere cezaevinde tutulması, ceza olarak mahpus altında tutma uygulaması en yaygın ceza sistemi olarak uygulanmaktadır. Modern cezaevlerinin öncü uygulaması ilk olarak 16. Y.y.’da Danimarka’da yapılmıştır. Günümüzde farklı modellerde cezaevi sistemleri uygulanmaktadır: bu uygulama farklılıkları sadece cezaevi bina yapıları ve ceza usullerini düzenleyen kanunların ülkelere göre farklılarının olmasından kaynaklanmaktadır; cezaevi uygulamasının temel prensipleri suç işlenmesine karşı hürriyetten yoksun bırakma cezası uygulaması ile hem caydırıcılık hem de suçlunun mahpus olarak geçirdiği süre içinde ıslahını içermektedir.
Son açıklanan verilere göre (2023/Mart) Türkiye’de, toplam 295.702 kapasiteli 272kapalı ceza infaz kurumu, 99 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 11kadın kapalı, 8kadın açık, 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 403 hapishanede 314.375 mahpus tutuluyor. 64138 mahpus açık, 250237 mahpus kapalı hapishanelerde kalıyor. Denetimli serbestlik uygulaması ile birlikte 2023/Eylül ayında toplam tutuklu ve yükümlü sayısının 251 bin civarında olduğu açıklanmıştır.
Mahpusluk, kişi hürriyetini bağlayan ve kısa süreli olmayan süreçlerdir. Çalıştayımızda tutuklu ve hükümlülerin sosyal hayata hazırlanması konusu sosyal güvenlik hakları, suçlunun ıslahı, suçun önlenmesi, milli güvenlik, toplum sağlığı ve huzuru gibi temel başlıklar esas alınarak değerlendirilmiştir.
İnfaz süreci boyunca kişi, çalışma hayatından uzak kalmakta ve sosyal güvenlik hakları bakımından olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu durumun önüne geçmek için ceza infaz hukukunun amaçları doğrultusunda kişilere, tutukluluk ve hükümlülük hali süresince mesleki eğitim verilerek çalıştırılmaları ve sosyal hayat hazırlanmaları suçla mücadele ve suçlunun ıslahı açısından önemlidir.
İnfaz hukuku kapsamında ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin çalıştırılması uluslararası sözleşmelerde ve Anayasa’ da angarya ve zorla çalıştırma yasağının istisnası olarak düzenlenmiştir. Anayasa’nın 18. maddesinde, “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler, ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.” ifadesine yer verilmiştir. İnfaz hukukunun amaçları doğrultusunda ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlüler, topluma kazandırılma amacıyla çalıştırılmaktadır. Çalışmalar sırasında tutuklu ve hükümlüler, sosyal güvenlik kapsamında birtakım risklerle karşı karşıya kalmaktadır ve bu durum, risklere karşı korunma ihtiyaçlarını doğurmaktadır. Konuya ilişkin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda4 tutuklu ve hükümlüler, kısmen sigortalılar arasında düzenlenmiş ve bazı sigorta kolları bakımından kendilerine güvence sağlanmıştır. Kanunun 5/1-a maddesinde “hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklulara, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanacağı ve bunların, 4/1-a bendi kapsamında sigortalı sayılacağı” belirtilmiştir. Kanunda ceza infaz kurumu bünyesinde çalışan tutuklu ve hükümlülerin kısmen sigortalılığına yönelik düzenleme yapılmış, kurum dışında çalışanların sosyal güvenlik haklarına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Hükümlülerin çalıştırılmasına yönelik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’da5 çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Kanun’un 29. maddesine göre, “Kurum hekimi tarafından ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı olduğu belirlenen meslek sahibi olmayan hükümlüler ile meslek sahibi olan istekliler, kurum imkânları ölçüsünde belirlenen ücret karşılığında atölye veya işyurtlarında çalıştırılabilirler.” Bu maddede hükümlülerin çalışmasına ilişkin düzenleme yapılmış, tutukluların çalıştırılmasıyla ilgili bir ifadeye yer verilmemiştir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’na göre hükümlüler; ceza infaz kurumu içinde, ceza infaz kurumu dışında ve ceza infaz kurumunun kurum içi hizmetlerinde çalıştırılabilirler. Kanunun 29. maddesinde, hükümlülerin ceza infaz kurumu içinde bulunan atölye ve iş yurtlarında çalıştırılmaları düzenlenmiştir. Bu kapsamda çalışanlar, sosyal güvenlik hakkı bakımından 5510 sayılı Kanunun 5/1-a maddesi uyarınca kısmen sigortalı sayılmaktadır. Kanunun 30. maddesinde hükümlülerin kurum dışında çalıştırılması, 31. maddesinde ise ceza infaz kurumunun kurum içi hizmetlerinde çalıştırılmaları düzenlenmiştir. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulandığı durumlarda da hükümlülerin çalıştırılması yoluna başvurulmaktadır. Denetimli serbestlik sürecinde; kamuya yararlı bir işte çalıştırma, kamu hizmeti cezası kapsamında çalıştırma ve gözetim altında çalıştırma yaptırılmaktadır. Hükümlünün, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilmesi durumunda denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hükümlünün “kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılması” düzenlenmiştir. Kısa süreli hapis cezası alanlar, bu cezaya alternatif olarak “ücretsiz kamu hizmetini yerine getirme cezası” verilerek çalıştırılmaktadır. Yapılan yargılama sonunda hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilenler ve denetimli serbestlik sürecinde olanlar açısından “gözetim altında çalışma” düzenlenmiştir. Çalışmamızda, yukarıda belirtilen çalışmalarda bulunan tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenlik hakları ilgili mevzuatlardaki hükümler doğrultusunda incelenecektir. Rapora pdf formatında buradan ulaşılabilir.
Murat AKTAŞ
Çalıştay Düzenleme Kurulu Başkanı