Twitter Facebook Linkedin Youtube

“BİR SUBAYIN GÖZÜNDEN KÜRT MESELESİ VE ÇÖZÜM SÜREÇLERİ” BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce 2025 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 8’incisi; İstiklal Hareketi Derneği Başkanı J. Kur. Alb. (E) Aziz ERGEN’in sunumuyla; “Saha Tecrübesi Işığında Kürt Meselesi ve Çözüm Süreçleri” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.

Bilgilendirici sunumu için Sayın ERGEN’e ve ilgi ve alakaları için İstiklal Hareketi Derneği mensuplarına çok teşekkür ediyoruz.

Yoğun katılımın olduğu etkinlikten bazı notları, okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.

SÖYLEŞİDEN NOTLAR

“Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan mevcut açılım / çözüm süreci, bugüne kadar yaşanan ve 8 tanesini meslekte tecrübe ettiğim çözüm süreçlerinin 10.’sudur (1992 Ekim, 1993 Mart, 1995 Çelik Harekatı, 1996 Atmaca ve Tokat Harekatları, 1997 Şafak Harekatı, 1998 Murat Harekatı, 1999 Öcalan’ın yakalanması, 2008 Güneş Harekatı, 2013-2015 Çözüm Süreci, 2015 Hendek Harekatı ve son olarak 2024 Öcalan’a umut hakkının gündeme getirildiği mevcut süreç).

Türk Silahlı Kuvvetlerinin her büyük operasyonundan sonra büyük darbe alan terör örgütü, ordunun daha fazla ilerlemesini engellemek için tek taraflı ateşkes ilan ediyor ve ABD’nin hükümetlere baskısıyla çözüm süreci benzer dönemler başlıyordu. Bu süreçler, sadece PKK’nın gücünü tekrar toparlayıp ABD ve müttefikleri tarafından daha teknolojik donanımlarla tekrar saldırmasına kadar devam ediyordu. Dolayısıyla açılım süreçlerinin her biri, terörün artmasıyla sonuçlandı. Örgüt tokat yedikçe, ateşkes ilan edip açılım istedi. Açılım süreçleri, Türkiye’yi oyalamaktan başka işe yaramadı.

1992 Ekim ayında Kuzey Irak’a çok geniş çaplı bir harekat başlatılmış ve ilk aşaması çok başarılı şekilde tamamlanmıştı. İkinci aşamada Kandil’e operasyon yapılacaktı. Ancak ABD devreye girip hükümete baskı yaptı. Harekat durdurulunca, Eşref Bitlis; “Beni gözden çıkardılar” demişti. Sonrasında Irak’ın Selahattin kentine giderken helikopteri ABD uçakları tarafından tacize uğradı. Pilotun başarılı manevralarıyla bu suikast girişimini atlattı ama 17 Şubat 1993’te uçağı havada infilak ederek şehit oldu. Aslında Eşref Bitlis, devletin derinleri tarafından 2000’li yılların Genel Kurmay Başkanı olarak hazırlanıyordu.

PKK ile mücadele, bölgede sadece jandarma ve emniyet güçlerinin olduğu, henüz Kara Kuvvetlerinin terörle mücadele için devreye alınmadığı ilk dönemlerde çözülebilirdi.

Bölge halkı, PKK ile Devlet kurumları arasında sıkışmıştı. Örgüt, her evden en az bir kişiyi zorla dağa götürdü. Bölge halkı, terör örgütü ve ona müzahir bir siyasi partinin eline düşmüş vaziyette ve kurtulmak istiyor. Bu nedenle dağda ölen PKK’lının çocuğuna bile devlet sahip çıkmalı. Biz sahip çıkmazsak örgüt ve yanlıları sahip çıkıyor.

Eşref Paşa, bunların bilincinde olarak bölgede yaşayan Kürt kökenli Türk vatandaşlarımız ile teröristlerin ayırt edilmesi konusunda çok hassas davranıyordu. Bölge halkına sevecen ve dostça yaklaşılmasını istiyordu. Bölge halkını kazanmanın, bizim kırmızı çizgimiz olduğunu ifade ediyor ve halkı kazananın savaşı kazanacağını söylüyordu. Bu dönemde örgütün lider kadrosunun etkisizleştirilmesi, örgütün yalnızlaştırılarak finans kaynaklarının kesilmesi ve bölge hakimiyetinin sağlanması hedeflenmişti.

Ancak Körfez Savaşı’ndan sonra, Türkiye’de konuşlanan Çekiç Güç (Kuzey Irak’taki Kürtleri Saddam Hüseyin’in saldırılarından korumayı amaçlayan, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde savaşa katılan diğer müttefik ülkelerin de dahil olduğu ve Türkiye üzerinden 1991-96 tarihleri arasında gerçekleştirilen askerî harekât), sürekli olarak terör örgüne destek verdi. Bizim helikopterlerimizde gece görüşü henüz yokken, Çekiç Güç helikopterleri geceleri terör örgütüne yardım için kullanılıyordu. Eşref Paşa, bu helikopterler için vur emri vermişti.

Eşref Bitlis sonrasında Kürt meselesi ideolojik hale getirildi ve büyütüldü. ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail, terör örgütünün büyümesi için destek verdi.

Fethullah Gülen hakkında Nuh Mete Yüksel, laiklik karşıtı eylemleri nedeniyle idam talepli iddianame hazırlamıştı. Bu yargı süreci devam ederken, ABD’den “Size Öcalan’ı verelim, karşılığında Fethullah Gülen’i bize verin” teklifi geldi. Çankaya Köşkünde 5-6 saatlik bir zirve sonrasında ABD’nin Öcalan’ı idam etmeme, basına açık yargılanması ve Öcalan’ın sadece Fethullah Gülen yaşadığı sürece hapiste kalması şartlarını öne süren ABD’nin teklifi kabul edildi. Nitekim 20 Ekim 2024’te Fethullah Gülen öldükten sadece 2 gün sonra, Devlet Bahçeli Öcalan’a umut hakkını dile getirdi. Devlet Bahçeli, Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği zamanın Başbakan Yardımcısı idi.

Abdullah Öcalan, Türkiye’ye teslim edildikten sonra İmralı Ada Güvenlik Komutanlığı tarafından her gün 3 doktor muayenesinden geçiyordu. Adada görev yapan personelin 1., 2. ve 3. derece yakınlarından şehit olmaması gerekiyor. Öcalan’a verilen yemeklerin önce komutan tarafından yenilmesi bile şart koşulmuştu.

SÖYLEŞİDEN KARELER

J. Kur. Alb. (E) Aziz ERGEN kimdir:

1960 yılında Elazığ’da doğdu. 1979 yılında Kara Harp Okulundan Teğmen olarak mezun oldu. 9 yıl süre ile Antalya, Nevşehir, Tunceli, Diyarbakır, Çanakkale ve Van’da Komando Eğitim ve Asayiş Bölük komutanlığı yaptı. 1989 yılında Kurmaylık sınıfını kendi sınıfı içerisinde birincilikle kazandı. 1992 yılında Kara Harp Akademisi’nden mezun oldu. Kurmaylık diplomasını Şehit Org. Eşref BİTLİS’in elinden aldı.

Kurmay subay olarak ilk görev yeri olarak J. Gn. K.’lığı Org. Eşref BİTLİS’in emrinde ve kurdurduğu ekip içerisinde yer aldı. 1992-1997 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı Plan Prensipler Daire Başkanlığında, 5 yıl Savunma, Araştırma, İnceleme Şube Müdürü olarak görev yaptı. 1997-2000 yılları arasında Batman Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptı. Bölgede ağırlıklı olarak PKK ve Hizbullah Terör Örgütü operasyonlarını koordine ederek yönetti. 2000–2001 yılları arasında Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanı olarak görev yaptı.

Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluklarla mücadelesi olan BEYAZ ENERJİ operasyonu ile bu operasyona bağlı olarak 17 tane beyaz serili operasyonları başlatıp yönetti. MAVİ AKIM yolsuzluk dosyalarını hazırlattı. Ancak operasyonun uzantısı 57. Hükümetin yöneticilerine dayanınca gece yarısı BAKÜ’ye tayin edildi. 2001–2003 yılları arasında Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığında Kurmay Başkanı olarak görev yaptı.

2003–2004 yıllarında Şırnak Uludere-Gülyazı Taktik J. Sınır Alay komutanı olarak görev yaptı. Bu dönemde Şırnak-Uludere-Gülyazı’da 2004’de J. Gn. Komutanı Org. Şener ERUYGUR tarafından, alayına sancak verildi Bu dönemde 19 Mayıs 2004 de Kuzey Irak topraklarında PKK kamplarını gözetleyen emrimde görevli Türk Timimizi, birinci çuval hadisesindeki gibi esir alarak Bağdat’a götürmeye gelen 60-70 kişilik Peşmerge grubundan bir ABD’li Alb. ve 5 CIA Peşmergesini esir alıp silahlarından arındırarak, soyundurup, 5 saat süreyle sorgulattırdı. Ancak Ankara’dan gelen telefon emri ile serbest bıraktırdı.

2004-2005 yılları arasında Şırnak J. Snr. Tüm. Kur. Bşk.’nı olarak görev yaptı. 2005 yılında Kurmay Albay rütbesinde iken FETÖ baskısı nedeniyle emekliliğe zorlanıp emekli oldu. Üç ay sonra Şemdinli iddianamesine dahil edilerek dönemin KKKnı Yaşar Büyükanıt ve 37 subay arkadaşı ile birlikte yargılandı. 2009 yılında bu davada beraat etti. 2009 yılında Ergenekon davasına dahil edilerek Diyarbakır Özel yetkili Mahkemesinde yargılandı.

Aziz ERGEN görev yaptığı süre içerisinde çok sayıda takdirname ve şerit rozetleri ile ödüllendirilmiştir. Emekli olduktan sonra yurt içi ve yurtdışı firmalarda, Sistem Koordinatörlüğü, Güvenlik Koordinatörlüğü ve Danışmanlık görevlerinde bulundu. Evli ve iki çocuk babasıdır.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: