Twitter Facebook Linkedin Youtube

RUSYA’NIN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ REFERANDUMUNA BAKIŞI

Yaroslav SAMOYLOV

Rusya Cumhurbaşkanı Vilademir Putin ve Türkiye karşıtı açıklamalarıyla bilinen muhalefet lideri V. Jirinovskiy, 16 Nisan referandum sonuçları açıklandıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan’a tebrik mesajları ilettiler.

Bu tebrikler, Rusya’nın referandumdan evet çıkmasına olumlu baktığı anlamına gelmekte. Rusya’nın bu tutumun arkasındaki nedenlerden biri ise; Moskova’nın Batı’dan bağımsız bir dış politikaya sahip olan Türkiye’den yana olmasıdır.

Bu bağlamda Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsünde Türkiye uzmanı olan Doç. Dr. V. Avatkov da, 16 Nisan referandumdan sonra Türkiye’nin dış politikasının daha aktif ve bağımsız hale geleceğini belirtmiştir. Avatkov’a göre son zamanlarda yerli savunma endüstrisini geliştirmeye çalışan Türkiye, dünya siyasetinde daha bağımsız ve neo-Osmanlıcılığa dayanan bir politika sergilemeye başlamıştır. 2016 yılında gerçekleştirilmeye çalışılan başarısız askeri darbe girişimi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyaset alanından çekilmesine neden olmuştur. Bu durum, Türk devletinin daha da güçlenmesine yol açıp, Türkiye’nin NATO içinde daha bağımsız bir politika sürdürebilmesi imkânını artırmıştır.[1]

Batı’dan daha fazla bağımsız olan Türkiye, Moskova ile daha rahat ve provokasyonsuz bir şekilde ilişkilerini geliştirebilecektir. Bağımsız bir şekilde hareket eden Türkiye, Rusya ile ilişkilerini başka güçlerin yönlendirmelerine göre değil de kendi pragmatik seçimine göre kuracaktır.

Ancak Türkiye, neo-Osmanlıcılığa dayanan bir dış politika gütmeye başlamıştır ve bölgesel bir güç olmayı hedeflemektedir. Bu nedenle de Moskova, her ne kadar Batı’dan bağımsız bir Ankara’dan yana olsa da, Türkiye’nin neo-Osmanlıcı politikaları Moskova’yı Türkiye’ye karşı uyanık olmaya sevk etmektedir.

Türkiye, Türk Dünyası politikası çerçevesinde eski Sovyet Cumhuriyetleri üzerinde yumuşak güç araçlarını kullanarak kendi etkisini yükseltmenin peşindedir. Söz konusu politika, Moskova’nın dış politikasında öncelik verilen yakın çevre politikasıyla çatışmaktadır. Bu durum, Rusya’yı kısa vadede değilse bile uzun vadede ister istemez rahatsız edecektir. Aynı zamanda Türkiye’nin sert güç ve genişlemeye dayanan Irak ve özellikle Suriye politikası da Rusya’yı kuşkulandırmaktadır.

Bu bağlamda Erdoğan’ın dış politikada önceden kestirilmesi zor olan adımları, kritik önem taşımaktadır. Özellikle Orta Doğu’da Türkiye-Rusya ilişkilerinin başarılı bir şekilde gelişmesi, Erdoğan’ın tutarlı ve öngörülebilir bir siyaset sürdürebilmesine bağlıdır.

Avatkov’a göre ise Ankara’nın Referandum sonrasında dış politikada izlenecek net bir strateji sunmaması, Rusya’nın Türkiye’ye yönelik nasıl bir politika sürdürmesi gerektiğini belirsiz kılmakta ve ilişkilerde bazı anlaşmazlıklara yol açmaktadır.

Rusya’nın St.Petersburg Devlet Üniversitesinde uluslararası ilişkiler bölümünde Türkiye uzmanı olan Doç. Dr. Alexandr Sotnichenko, son senelerde Türkiye’nin dış politikasının strateji ve ideolojiye dayalı olarak değil de konjonktüre göre şekillenmeye başlandığını belirtmektedir. Sotnichenko, referandum sonrasında Türkiye’nin dış politikasının bir kişiye daha fazla bağlı olacağını öngörerek, konjonktüre göre değişen dış politikanın daha da belirgin olacağını iddia etmektedir. Sotnichenkoya göre Erdoğan, Rusya’ya ideolojik açıdan yaklaşmayıp tamamen konjonktürel gerçeğe göre hareket etmektedir.[2] Örneğin Türkiye’nin Suriye politikası, Suriye’de galip çıkan gücüne göre şekillenecektir. Yani Suriye krizinden Rusya galip çıkarsa Moskova’dan yana, ABD galip çıkarsa Waşington’dan yana politika sergileyecektir.

Ancak Türkiye’nin duruma göre şekillenen ve pragmatik politikası, her ne kadar Moskova tarafından şüpheyle algınsa bile Ankara’nın tamamen ABD yanında yer almasından daha iyi olarak görülmektedir. Bu durum, Rusya-Türkiye ilişkilerin daha da gelişmesine fırsat tanımaktadır.

Bunun yanında Suriye’de Rusya tarafından başarılı ve tutarlı bir şekilde devam eden askeri operasyon da, Türkiye’nin Suriye’de Moskova’yı hesaba katmadan hareket edemeyeceği anlamına gelmektedir. ABD’nin Suriye konusunda net bir stratejiyi geliştirmemesi ve PYD’ye destek vermeye devam etmesi de, Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştıran faktörlerinden biridir.

Rusya’nın referandum sonrasında Erdoğan’ı tebrik etmesinin ikinci nedeni ise; Rusya’nın günümüzde Türkiye’de gerçekleştirdiği önemli ekonomik projelerdir. Her iki ülkesinin onayladığı Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali projeleri, AK Parti desteğiyle gerçekleşmektedir. Batı ve Doğu arasında denge arayışında olan Erdoğan, Batı ile ilişkilerine zarar vermemesi kaydıyla söz konusu projelere destek vermektedir.[3] Buna mukabil bazı CHP milletvekillerin Akkuyu Nükleer Santrali projesine karşı çıkması dikkat çekicidir.[4]

Sonuç itibariyle, Rusya’nın referandumdan evet çıkmasına olumlu bakmasının arkasındaki nedenleri; başta Türkiye’nin Batı’dan daha bağımsız olacağı düşüncesi olmak üzere, Rusya’nın Türkiye’de gerçekleştirdiği ekonomik projeler olarak ifade etmek mümkündür.

Söz konusu durum, Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesine önemli bir fırsat sunmaktadır. Ne var ki Türkiye’nin neo-Osmanlıcılığa dayanan ve daha da aktif hale gelebilecek dış politikası, Rusya’yı kuşkulandırmaktadır. Türkiye’nin 16 Nisan referandumu sonrasında eski Sovyet ülkeleri üzerinde daha da artırabileceği yumuşak güç politikası ve Suriye ile Irak üzerinde artırabileceği sert güç politikası, Rusya’yı uyanık olmaya sevk etmektedir. Aynı zamanda stratejik bir temelden yoksun olan ve öngörülmesi zor olan Türkiye’nin dış politikası da, ikili ilişkilerde anlaşmazlığa neden olabilecektir.

 

Yaroslav SAMOYLOVSASAM Rusya Masası Uzmanı
Yazarın diğer yazıları için
tıklayınız

___________________________
DİPNOTLAR

[1]http://ru.valdaiclub.com/multimedia/video/ekspertnaya-diskussiya-po-itogam-referenduma-v-turtsii/

[2] http://mk-turkey.ru/politics/2017/04/18/referendum-pokazal-rf-otnosheniya.html

[3] http://mk-turkey.ru/blog/yashar/2017/02/08/referendum-turkey-rossiyskie-proekty.html

[4] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/615271/CHP_li_Saglar_dan__Akkuyu__tepkisi.html

Yaroslav Samoylov Hakkında

Yaroslav SAMOYLOV: 1992 Ukrayna doğumludur. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunudur. Şu anda Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde Uluslararası İlişkiler programında okumaktadır. Rusça ve Ukraynaca anadilleridir, iyi derecede Türkçe ve İngilizce bilmektedir.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: