Twitter Facebook Linkedin Youtube

“15 TEMMUZ HAİN DARBE GİRİŞİMİNİN 9. YILDÖNÜMÜNDE FETÖ’NÜN GÜNCEL YAPILANMASI VE HEDEFLERİ” BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce 2025 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 7’ncisi; Dr. Rasim BOZBUĞA’nın sunumuyla; “15 Temmuz Hain Darbe Girişiminin 9. Yıldönümünde FETÖ’nün Güncel Yapılanması ve Hedefleri” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anması niteliğinde gerçekleştirilen söyleşide, FETÖ liderinin ölümünden sonra örgütün güncel yapılanması ile Türkiye ve diğer ülkelerdeki güncel çalışmaları ve hedefleri işlendi.

Sayın Bozbuğa’ya bilgilendirici sunumu için teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadeleri için aşağıda sunuyoruz.

SÖYLEŞİDEN NOTLAR

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümü sonrasında kurucu liderini kaybeden FETÖ yeni bir aşamaya geçmiştir. FETÖ’nün bu aşamada dağılıp dağılmayacağı veya daha da güçlenip güçlenmeyeceği gibi soruların cevaplanması önem arz etmektedir. Bu soruların doğru cevaplanması isabetli tedbirler alınması için de önemli olduğu açıktır.

FETÖ’nün kısa vadede, mevcut yönetim modeliyle örgütsel bütünlüğünü koruyarak devam etmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir. Orta ve uzun vadede ise bölünme veya kopmalarla zayıflayarak bitmesinden, ayrı bir dine evrilmeye kadar farklı olasılıklar bulunmaktadır. Bu olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceği ise örgütün iç dinamikleri ve dış etkenler tarafından belirlenecektir.

Gülen’in karizması üzerine kurulan FETÖ’nün, kurucusunu ölümü sonrasında alacağı biçimi belirleyecek faktörler temel olarak örgütün yönetici sınıfı, tabanı ve doktrini gibi örgüt içi unsurlarla Türkiye Cumhuriyeti, Almanya ve ABD gibi yabancı devletler gibi örgüt dışı unsurlar olarak sıralanabilir. Bu unsurların birbiri ile etkileşimleri veya bu aktörlerin alacağı kararlar örgütün bundan sonraki yapısını da belirleyecektir.

Belli bir üye sayısına ve kayda değer bir ideolojik farklılaşmaya sahip FETÖ benzeri kült örgütlerin belli bir süre devam ettikten sonra ayrı bir dine/mezhebe dönüşme veya zaman içerisinde sönümlenme gibi farklı dönüşümler yaşadığı bilinmektedir. Bu anlamda FETÖ’nin birkaç nesil daha devam edeceğini söylemek mümkün görünmektedir.

Orta vadede, Türkiye’de meşrulaşıp yeniden üye devşirememesi halinde örgütün tamamen ABD ve Batı Avrupa merkezli hale geleceğini söylemek tahmine müsaittir. Bu dönüşüm sonunda örgütün uzun vadede batının arzu ettiği İslam modelinden bir temsilciye (kült/mezhep veya din) dönüşmesi ihtimali oldukça yüksektir. Bu bağlamda İslam içerisinden çıkan Ahmedilik veya Bahailik benzeri İslam dışı bir oluşum haline gelmesi de ihtimal dahilindedir.

Eğitimli ve motivasyonu yüksek üyelere sahip küresel FETÖ şebekesi Türkiye’ye karşı bir negatif diaspora şeklinde faaliyet göstermektedir. Ezetorik ve mesiyanik inançlarla motive olmuş FETÖ üyelerinin kısa ve orta vadede Türkiye’ye tehdit olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir.

FETÖ’nün Türkiye’de 2014 öncesi gücünü kazanması imkânsıza yakın görünmektedir. İlk olarak Gülen’in ölmesi, FETÖ’nün eski dinamizmini kaybetmesi, FETÖ içindeki klikleşme gibi FETÖ içi faktörler FETÖ’nün tekrar eski günlere dönmesini engelleyecektir. Diğer taraftan FETÖ’nün tekrar eski günlere dönmesini sağlayacak bir meşruiyet dönüşümünün de işaretleri de görünmemektedir. Diğer bir ifade ile hukuki toplumsal ve sosyolojik gelişmeler FETÖ’nün kurumsal yapısının gayri meşruluğunu tahkim edecek şekilde ilerlememektedir.

FETÖ’nün meşruiyet kazanmasının önündeki engellerden biri de Türkiye’deki birçok grubun “FETÖ tarafından” hedef alınmış olmasıdır. AK Parti, CHP, MHP, Fenerbahçe, Kürt milliyetçileri, Ulusalcılar, Seküler Türk milliyetçileri gibi birçok grup farklı dönemde FETÖ’nün saldırılarına muhatap olmuştur. Bu anlamda toplumun yüzde 90’ının grup aidiyetleri bağlamında “FETÖ”den nefret etmesinin “sebepleri” bulunmaktadır. Ayrıca bu nefret FETÖ’nün kullandığı yöntemler sebebiyle katmerleşmiştir. “FETÖ yöntemleri” olarak ifade edilen bu yöntemler FETÖ’nün toplumsal meşruiyetinin oluşmasını engelleyen bir diğer husustur.FETÖ’nün Türkiye’de etkin olmasını zorlaştıracak bir diğer unsur da muhalefet nezdinde “iktidarın eski ortağı” ve “geçmişte gayri etik yöntemlerin kullanıcısı” algısıdır.

FETÖ her ne kadar 2014 öncesi döneme ulaşamayacak olsa da Türkiye’de varlığının tamamen sonlanacağını söylemek de mümkün değildir. Sayısı binleri veya onbinleri bulan bir FETÖ mensubu Türkiye’de muhtemelen gizli olarak faaliyetlerini sürdürecektir. FETÖ’nün tepe yönetiminin Türkiye’deki FETÖ’yü yeniden ihya etmeyi bir ilahi sorumluluk olarak gördüğü büyük mollaların sosyal medyadaki açıklamalarından anlaşılmaktadır. FETÖ’nün tüm maliyetleri göze alarak Türkiye’deki yapısını korumaya çalışacağı kuvvetle muhtemel görünmektedir.

FETÖ Türkiye’deki varlığını tekrar ihya edebilmek için yurtdışı lobi faaliyetlerine bel bağladığı görülmektedir. Yurtdışı lobi faaliyetleri ise Türkiye’yi FETÖ konusunda adım atmaya zorlayacak seviyelere ulaşamamaktadır. Bunda FETÖ’nün yeterli gücünün olmamasının etkisi büyüktür.

Orta vadede (30-40 yıl) FETÖ önemli bir güç olarak ayakta kalmaya devam etmesi halinde FETÖ’nün Türkiye’deki varlığının büyük ölçüde Bahailerin İran’daki hikayesine benzemesi kuvvetle muhtemeldir. Kaçar hanedanına silahlı isyana girişen Babi/Bahai inancı mensupları zaman zaman İran’da rahat dönemler yaşasa da kökü dışarıda FETÖ benzeri bir yapı olarak algılandığı için İran toplumunda devamlı olarak şüphe ile bakılan ve saldırıya uğrayan bir yapı olmuştur. Bu anlamda FETÖ’nün Türkiye’de de benzer kaderle muhatap olması ihtimali oldukça yüksek görünmektedir.

FETÖ’nün orta ve uzun vadede devam edip etmeyeceği veya ayrı mezhep/dine dönüşüp dönüşmeyeceği hususunu değerlendirdiğimizde FETÖ’nün hiyerarşik yapıda kurumsallaşma ve grup büyüklüğü olarak gerekli niteliği sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca seçilmiş grup algısı (kutsiler ordusu, altın nesil, mehdiyetin şahsi manevisi inancı gibi), ana akım İslami çizgi tarafından eleştirilen bazı heterodoks inançlar (Bazı haramların helal addedilmesi, gayri Müslimlere dönük yaklaşımlar gibi) grubun farklı bir mezhep veya din haline gelmesini mümkün kılacak şartları sağlamaktadır. Ayrıca, Bahailik, Kadıyanilik ve Yezidilik gibi içinden çıktığı toplum tarafından dışlanma, adli idari takibatlar da travmatik içe kapanmaya neden olduğu için grubun ayrı bir din/mezhebe dönüşme ihtimalini güçlendirmektedir.

Küçülme ve bölünme yoluyla etkisizleşme

20-30 yıllık süreç içerisinde FETÖ yönetiminin taban üzerinde hakimiyetinin azalması, Avrupa ve Amerika kanadı arasındaki gerilimler, FETÖ’den kopmalar sonucu yeni “ öz hizmet hareketlerinin” oluşması gibi faktörlerin etkisi ile FETÖ’nün gücünü yitirmesi önemli bir ihtimaldir.  Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde FETÖ üyeleri genel İslam toplumu bünyesinde olmaya devam edeceklerdir.

Kültleşme ve içine kapanma

Yeterli mali imkan ve eleman sayısına sahip olma, doktriner farklılaşma sonucunda FETÖ’nün gitgide içe kapanıp “kurtuluşa eren topluluk”/”Fırkayı Naciye” anlatısı ile bir kült yapıya dönüşmesi ihtimali de bulunmaktadır. Bu ihtimalde FETÖ yönetiminin FETÖ üzerindeki hakimiyetinin artmasının gerekli olduğu açıktır. Bu ihtimal özellikle FETÖ’nün ABD yapısında yaşanması daha kuvvetle muhtemeldir.

Mevcut yapı ve ideoloji ile mevcudu koruma ve büyüme

FETÖ’nün mevcut yapı ve ideolojisini koruyarak büyümesi ihtimali de bulunmaktadır. Bu ihtimalin olabilirliği için en önemli şart FETÖ’nün eleman devşirmeye tekrar başlamasıdır. FETÖ’nün eleman devşirmeye başlaması için Türkiye’de FETÖ’nün meşruiyetini tekrar sağlaması en önemli ön şartlardan biri olacaktır. FETÖ’nün Türkiye’de 2014 öncesinde olduğu gibi tekrar meşru bir aktör olması iktidar değişiminde bile imkansıza yakın ihtimaldir.

Ayrı bir dine evrilerek büyüme

Kültleşme ve içe kapanmanın bir diğer sonraki evresi ise ayrı bir dine dönüşmedir. Bahailer, Kadiyanilerin dönüşümü dikkate alındığında böyle bir ihtimalin var olduğu görülecektir. Özellikle FETÖ’nün ABD himayesi elde etmesi, ayrı bir dine dönüşme ihtimalini güçlendirmektedir. Bu durumda FETÖ batının arzu edeceği İslam formlarından birinin uygulayıcısı olarak pazarlanacaktır. Bu dinin adı da Ahmediler gibi Güleniler veya hizmet olabileceği değerlendirilmektedir.

Bu anlamda FETÖ’den ayrılanlara yönelik, ayrılanların yanlış yaptığı veya cehenneme gideceği şeklindeki ahirete ilişkin FETÖ’cülerin öngörülerinin FETÖ’nün orta ve uzun vadede ayrı bir dine dönüşme ihtimali dikkate alındığında temelsiz olduğu ortaya çıkmaktadır.

SÖYLEŞİDEN KARELER

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: