Merkezimizce 2024 yılında düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 1’incisi; Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail’in Gazze Şeridi’nde asker-sivil ayırımı gözetmeden gerçekleştirdiği katliamın, yaşanan insani trajedilerin ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan küresel sorunların sona erdirilmesi için somut politika önerilerinin geliştirildiği bir çalıştay şeklinde gerçekleştirildi.
Çalıştay, Dr. Cihangir AKSAKAL’ın: Filistin Davası, Hamas’ın kuruluşu, Hamas’ın idelojisi, hedefleri ve uluslararası ilişkileri, 7 Ekim saldırıları öncesinde ve sonrasında İsrail’in iç siyaseti, İsrail’in Gazze Operasyonu ve sonrasına ilişkin planları ile 7 Ekim saldırıları sonrasında ulusal ve uluslararası ölçekte yaşanan gelişmelere dair yaptığı 25 dakikalık bir sunumun ardından SASAM Başkanı Süleyman ERDEM’in koordinatörlüğünde gerçekleşen beyin fırtınası ile devam etti.
Çalıştay sonrası oluşturulan aşağıdaki rapor, Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ile ilgili ülke büyükelçiliklerine gönderildi.
ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORU
Hamas’ın Aksa Tufanı olarak isimlendirdiği 7 Ekim saldırılarıyla başlayan ve İsrail’in orantısız güç kullanımı nedeniyle soykırım noktasına ilerleyen Gazze Şeridi’ndeki katliamın bir an önce sonlandırılması, tüm ülkeler için insani ve tarihi bir sorumluluk arz etmektedir.
Sahipkıran Stratejik Araştırma Merkezi (SASAM) olarak, Gazze Şeridi’nde yaşanan insani trajedilerin ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan küresel sorunların hızla sona erdirilmesi için somut politika önerileri geliştirmeye yönelik bir çalıştay gerçekleştirdik. Çalıştayda ifade edilen görüşler neticesinde, başta çatışmanın tarafları olmak üzere uluslararası topluma sunulmak üzere somut bir politika önerisi oluşturuldu.
Gazze Şeridi’ne Türkiye ve Katar’ın öncülüğünü yapacağı uluslararası bir barış gücü konuşlandırılmasını içeren ve dört alt maddeden oluşan politika önerimiz ile bu öneriye altlık oluşturan tespitler şöyledir:
TESPİTLER:
– Kalıcı bir ateşkes için çatışmanın tarafı olan İsrail ve Hamas’ı tatmin edecek bir öneriye ihtiyaç duyulmaktadır.
– Böyle bir öneri için her iki tarafın uluslararası kamuoyuna ilan ettikleri amaçlarını dikkate almak gerekmektedir.
– İsrail, Hamas’ı tamamen bitirmeyi ve Gazze Şeridi’nden İsrail’e tehdit gelmemesini hedeflediğini ilan ederken, Hamas ise yayımladığı “Aksa Tufanı’nı neden yaptık” başlığını taşıyan raporda; Aksa Tufanı’nın amacını “İsrail’in, Filistin davasını tasfiye etme, toprakları ele geçirme ve Yahudileştirme, Mescid-i Aksa ve kutsal mekânlar üzerinde tam olarak hâkimiyet kurma planlarına karşı koymak için atılmış gerekli bir adım” olarak açıkladı.
– Tarafların ilan ettikleri hedeflerini gerçekleştirmeye ne kadar uzak oldukları, bugün geldiğimiz nokta itibariyle açıkça görülmektedir. Bu durumda, kalıcı ateşkes için her iki tarafın da ilan ettikleri hedefe en yakın olabilecekleri bir öneriye ihtiyaç duyulmaktadır.
POLİTİKA ÖNERİSİ
Bu bağlamda Merkezimizde gerçekleştirilen çalıştayda kalıcı bir ateşkes anlaşması için dört alt maddeden oluşan “Gazze Şeridi’ne dört alt madde çerçevesinde Türkiye ve Katar’ın öncülüğünü yapacağı uluslararası bir barış gücünün konuşlandırılması” önerisi geliştirilmiştir.
Politika Önerisi Alt Maddeleri:
1- Uluslararası Barış Gücünün Türkiye ve Katar öncülüğünde tarafların uygun göreceği Müslüman ülkelerden oluşması:
Katılacak Ülkeler: Türkiye ve Katar, hem İsrail hem de Hamas ile iyi ilişkiler geliştirebilen iki Müslüman ülkedir. Başta İsrail’e komşu olanlar olmak üzere Ortadoğu’daki diğer Müslüman ülkelerin, İsrail-Filistin meselesine aktif olarak katılmak istemedikleri görülmektedir. Kalıcı ateşkes sağlanması için Gazze Şeridi’ne uluslararası bir güç konuşlandırılması söz konusu olduğunda, Hamas’ın bu öneriyi kabul etmesi için bu gücü oluşturan ülkelerin muhakkak Müslüman ve Hamas ile iyi ilişkiler geliştiren ülkeler olması gerekmektedir. Bu durumda Türkiye ve Katar’ın kalıcı ateşkes anlaşması için öncülük etmesi ve aktif görev alması, tarihi bir sorumluluk haline gelmektedir. Diğer Müslüman ülkelerden uluslararası barış gücüne katılma talebi olması halinde, iki tarafın onayıyla bu ülkelerin askerleri de uluslararası güce katılabilir.
Hukuki Statüsü: Gazze Şeridi’ne konuşlandırılacak uluslararası barış gücü, Birleşmiş Milletler Şartı çerçevesinde oluşturulmalıdır. Birleşmiş Milletler Şartı’nın VII. Bölümü uyarınca Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği korumak veya yeniden tesis etmek için yaptırım tedbirleri alabilmekte ve bu tür önlemler, ekonomik yaptırımlardan uluslararası askeri harekata kadar uzanmaktadır. Konsey ayrıca BM Barışı Koruma Operasyonları ve Özel Siyasi Misyonları kurma yetkisine sahiptir. Bu kapsamda taraflar uzlaştığı şartlar çerçevesinde Gazze Şeridi’ne konuşlandırılacak uluslararası barış gücü kurulması, BM Güvenlik Konseyi kararı ile oluşturulmalıdır.
Finansmanı: Gazze Şeridi’ne konuşlandırılacak uluslararası barış gücünün masrafları, uluslararası toplum tarafından, Birleşmiş Milletler bütçesinden karşılanmalıdır.
Hamas bu şartı niye kabul eder: Hamas, iyi ilişkiler içinde olduğu Müslüman ülkelerin askerlerinden oluşan bir barış gücü sayesinde hem Gazze Şeridi’nin bundan sonra İsrail’in muhtemel saldırılarından emin olacak olması, hem de sadece siyasi faaliyetler kısıtlı olmak kaydıyla da olsa Gazze Şeridi’nde varlığını koruyabilecek olması nedeniyle, kalıcı bir ateşkes olmaması durumunda yukarıdaki maddede özetlenen sonuçlarla (Filistin halkının daha fazla kayıp vererek göçe zorlanması, Gazze Şeridi’nin tamamen İsrail’in kontrolüne girmesi ve Hamas’ın tamamen yok olması) karşılaşmak yerine böyle bir öneriyi kabul edecektir.
İsrail bu şartı niye kabul eder: İsrail, 7 Ekim sonrasında başlattığı operasyon ile Gazze’den gelebilecek tehditleri tamamen bitirmeyi hedeflediğini ilan etmişti. İsrail’in de iyi ilişkiler içinde olduğu Müslüman ülkelerden oluşan ve BM Güvenlik Konseyi kararı ile oluşturulan uluslararası bir Barış Gücü, hem İsrail’in Gazze’den gelebilecek tehditlerden emin olmasını, hem de bugüne kadar hiçbir BM kararını yerine getirmediği için eleştiri alan İsrail’in uluslararası toplumla uyumlu hareket etmeye başladığı yönünde bir algı oluşturması açısından faydalı olacaktır.
2- Hamas’ın silah bırakması ve siyasi parti olarak Gazze Şeridi’nde faaliyet yürütmeye devam etmesi:
Hamas bu şartı niye kabul eder: Gazze Şeridi’nde çok büyük bir insani dram yaşanmaktadır. Hamas’ın haklarını savunduğunu iddia ettiği halk, 7 Ekim sonrasındaki yaklaşık 4 aylık süreçte 26.000’i vefat eden ve 65.000’i yaralanan olmak üzere ağır can kayıpları vermiş ve Gazze Şeridi’nde yer alan yerleşim yerleri büyük yıkıma uğramıştır. İsrail, ne kadar uzun sürerse sürsün Hamas’ı tamamen bitirip Gazze’de yönetimi tamamen ele geçirene kadar operasyonlarını durdurmayacağını ilan etmektedir. Bu durumda, kuşatılmış bir hatta herhangi bir silah ve cephane takviyesi yapamayan Hamas, onurlu bir kalıcı ateşkes anlaşmasına razı olmaması durumunda, hem haklarını savunduğu Filistin halkının daha fazla kayıp vermesine ve göçe zorlanmasına, hem de Gazze Şeridi’nin tamamen İsrail kontrolüne girmesine sebep olacaktır. Bu ağır sonuçlar yerine silah bırakıp Gazze şeridinde siyasi faaliyetlerine devam etmek, hem Hamas hem de temsil ettiği Filistin Halkının lehine olacaktır. Ayrıca Hamas, silah bırakması sayesinde bazı ülkelerin terör örgütleri listesinden çıkabilecek ve sivil bir platform olarak 7 Ekim sonrasında İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği katliamları tüm dünyada daha aktif bir şekilde dile getirip Filistin davasını savunabilecektir.
İsrail bu şartı niye kabul eder: İsrail, her ne kadar Hamas’ı tamamen yok etmeyi ve Gazze Şeridi’nde hakimiyetini tesis etmeyi amaçlasa da, hem Hamas’ın direnişinin beklediğinden daha kuvvetli olması nedeniyle verdiği ağır kayıplar, hem de Hamas’ın elindeki rehinelerin operasyonlar sırasında ölmesi nedeniyle kendi kamuoyu nezdinde büyük itirazlarla karşılaşmakta, hem de algısal açıdan uluslararası kamuoyu nezdinde büyük bir itibar kaybı yaşamaktadır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı soykırım davası ve dünyanı pek çok ülkesinde İsrail aleyhinde gerçekleştirilen gösteriler, İsrail’i onurlu bir kalıcı ateşkes anlaşması arayışına itmektedir. Hamas’ın silah bırakması ve sadece siyasi faaliyetlerde bulunacak olması, Hamas’tan gelebilecek silahlı tehdidin sona ermesi nedeniyle İsrail kamuoyunu tatmin edecektir.
3- Gazze Şeridi’nin Yeniden İmar Edilmesi ve İsrail’in Gazze Şeridi’ne Ablukasının Sonlandırılması:
7 Ekim sonrasındaki yaklaşık 4 aylık süreç içerisinde İsrail saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki yerleşim yerleri büyük yıkım yaşadı. Birleşmiş Milletler’e ait binalar, hastane ve okullar da dahil olmak üzere yaşanan bu yıkım nedeniyle yaşanan travmanın bir an önce giderilmesi için, kalıcı barış anlaşmasını müteakip Gazze Şeridi’nin hızla imar edilmesi ve insani ihtiyaçların hızla giderilmesi gerekmektedir. Bu ihtiyaçların giderilmesi, uluslararası toplum tarafından üstlenilmelidir. İsrail’e silah ve finansal destek sağlayan veya İsrail’in saldırılarını sürdürmesi nedeniyle İsrail’e giden gemileri vuran Husiler’e karşı savaş gemisi, uçak ve asker gönderen ülkelerin, bu amaçlarla yaptıkları masrafların küçük bir kısmını kalıcı ateşkes sonrasında Gazze Şeridi’ne yönlendirmeleri durumunda Gazze Şeridi’ndeki ihtiyaçların karşılanabileceği unutulmamalıdır.
Gazze Şeridi’nin yeniden imarı ve insani ihtiyaçların giderilmesi çalışmalarının yeterli hızda olabilmesi için Gazze Şeridi’ne karadan ve denizden uygulanan ablukanın sonlandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Gazze Şeridi’ne ulaşım sağlayan kara ve deniz yolları ile sınır kapıları ve limanlar, BM Güvenlik Konseyi kararı ile tarafların kabul edecekleri Müslüman ülkelerden oluşan Barış Gücü kontrolüne verilmelidir. Ancak İsrail, çıkarılacak doğalgazdan Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilerin haklarını gözetmek kaydıyla, Gazze Şeridi’nin kıta sahanlığında doğalgaz arama ve çıkarma çalışmalarını yürütebilmelidir.
Hamas bu şartı niye kabul eder: Bu öneride Hamas’ın itiraz edebileceği tek nokta, Gazze Şeridi’nin kıta sahanlığında İsrail’in doğalgaz araması ve çıkarması yapabilmesi önerisidir. Ancak İsrail, böyle bir anlaşma olmadan da fiilen bölgede gaz araması ve işletmesi yapabilecek kapasiteye sahiptir. Her ne kadar 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması uyarınca Gazze Şeridi kıta sahanlığı Filistin Ulusal Yönetiminin tasarrufunda olsa da, İsrail’in kendisini uluslararası hukuk ve anlaşmalarla bağlı hissetmediği ve uluslararası toplumun bu konuda bir yaptırım uygulamadığı apaçık ortadadır. O halde fiili olarak bu faaliyette bulunabilecek İsrail’in, bölgeden çıkarılacak doğalgaz gelirlerinin üzerinde uzlaşılacak kısmını Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere aktarmayı kabul etmesi halinde, Hamas’ın bu durumu kabul etmesi mümkün olabilecektir.
İsrail bu şartı niye kabul eder: İsrail’in 2005 yılında çekildiği Gazze Şeridi’ni tamamen ele geçirmek istemesinin nedeni olarak Gazze Şeridi kıta sahanlığında keşfedilen tahmini 1 trilyon metreküp doğalgazı çıkarma amacı olduğu ileri sürülmektedir. Konunun tamamen bundan ibaret olmadığını düşünmekle birlikte, İsrail ile Hamas arasında yukarıdaki şartlarda kalıcı bir ateşkes için, Gazze Şeridi kıta sahanlığında keşfedilen doğalgaz ile ilgili her iki tarafı da tatmin edecek bir anlaşma hükmüne ihtiyaç olduğu aşikârdır. İsrail, 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması uyarınca işletme hakkı Filistin Ulusal Yönetiminde olan kıta sahanlığında çıkarılacak doğalgazın uzlaşılacak oranını Gazze Şeridi halkına aktarmak kaydıyla kendisi tarafından işletilmesini içeren bir anlaşmayı kabul etmeye daha yakın olacaktır.
4- Esir ve tutsakların karşılıklı olarak serbest bırakılması: Karşılıklı olarak esir ve tutsakların serbest bırakılması, kalıcı bir ateşkes anlaşması sağlanması durumunda her iki tarafın da arzu ettiği bir durum olduğundan, tarafların bu konuda herhangi bir itirazı olmayacaktır.
SONUÇ
Kalıcı bir ateşkes için çatışmanın tarafı olan İsrail ve Hamas’ı tatmin edecek bir öneriye ihtiyaç duyulmaktadır. Böyle bir öneri için her iki tarafın uluslararası kamuoyuna ilan ettikleri amaçları dikkate almak gerekmektedir. Merkezimizce gerçekleştirilen çalıştayda, aşağıdaki maddeleri içeren kalıcı bir barış anlaşması önerisinin İsrail ve Hamas tarafından kabule şayan olacağı değerlendirilmektedir:
Bu politika önerisinin gerek görüldüğü takdirde uyarlanarak taraflara sunulması, Hamas’ın iyi ilişkiler geliştirdiği Türkiye ve Katar tarafından; İsrail’in ise ABD, Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık öncülüğündeki uluslararası toplum tarafından ikna edilerek başta Müslüman halklar olmak üzere tüm dünya halklarında travmatik sonuçlara yol açan Gazze Şeridi’ndeki insani trajedilerin bir an önce sonlandırılmasına vesile olabileceği değerlendirilmekte ve önerilmektedir.
Bu kapsamda Türkiye veya Katar’ın ev sahipliği yapacağı ve ilgili ülkeler ile İsrail ve Filistin tarafının katılacağı uluslararası bir konferans düzenlenmesinin, Konferansta ateşkes şartlarının ve sonrasındaki sürecin takvime bağlanarak kalıcı barışın tesisi için diplomatik kanalların devamlığının sağlanmasının uygun olacağı değerlendirilmekte ve önerilmektedir.