Suriye iç savaşıyla birlikte başlayan 12 yıllık süreç içerisinde ülkemizde Göç İdaresi Başkanlığının verilerine göre 24 Mayıs 2023 tarihi itibariyle toplam 3 milyon 381 bin 429 geçici koruma altında Suriyeli bulunmaktadır. Uluslararası koruma kapsamında ise 300 bin 720 yabancı bulunmaktadır. Suriyelilerden sonra bu yabancıların çoğunluğunu ise Afganistan, Ukrayna ve İran uyruklular oluşturmaktadır.
UNHCR’nin yıllık Küresel Eğilimler raporuna göre, 2021 yılı sonu itibarıyla savaş, şiddet, zulüm ve insan hakları suiistimalleri nedeniyle yerinden edilmiş insanların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 8 artarak ve 10 yıl önceki sayının iki katını aşarak 89,3 milyona ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliğinin yetkisi altında bulunan küresel mülteci sayısı 21,3 milyona ulaşmıştır. Mültecilerin Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Uganda gibi birçok ülkenin nüfusuna dağılım oranı aşağıdaki şekildedir.
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere mültecilerin sayısının giderek artmasıyla ülkelerin üzerindeki etkisi de artmaktadır. Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte milyonlarca Suriyeli başta Türkiye olmak üzere Avrupa ülkelerine doğru mülteci statüsü alabilmek için göç etmektedir. Ancak ne Avrupa ne de Türkiye sayıları milyonlara ulaşan bu düzensiz göçmenlere mülteci statüsü verirken ince eleyip sık dokumaktadır.
Türkiye, Yunanistan, Macaristan ve birçok ülke en başta savaştan kaçan bu düzensiz göçmenlerin giderek sayısının artmasından dolayı sınıra duvar çekmek, arızalı olan termal kameraların değiştirilmesi, sınıra asker konuşlandırmak vb. gibi birçok önlem almıştır. Türkiye ülkeye giren bu düzensiz göçmenlerin sayısının her geçen gün sayısının artması, ekonomik yükün artması, güvenlik sorunlarının ortaya çıkması ve demografik yapının bozulması tehdidiyle karşı karşıya kalması sonucunda sınırda önlemler almaya mecbur kalmıştır.
Avrupa’nın soğuk savaştan sonra güvenlik algısının değişmesiyle göç meselesi artık bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. 11 Eylül 2001 İkiz Kule saldırılarıyla birlikte başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslüman göçmenlere karşı terörist gözüyle bakılmaya başlanmıştır. Avrupa’da Müslüman göçmenlere karşı söylemlerin sayısının giderek artması, Hristiyan kimliklerinin bozulmaması ve sağ partilerin bu söylemleri kullanarak oy oranlarını arttırmasıyla göçmenlerin bir tehdit olarak algılanması ön plana çıkartılmıştır. Suriye iç savaşından sonra başta Suriyeliler olmak üzere Afgan, Pakistan gibi ülkelerden Türkiye ve Avrupa’ya doğru yaşanan düzensiz göç dalgaları bir güvenlik tehdidi olarak algılanmış ve sağ partilerin söylemler geliştirmesine neden olmuştur.
Bunun en güzel örnekleri Avusturya’da Avusturya Özgürlük Partisi, Macaristan’da Macar Yurttaş Birliği Partisi, İtalya’da ise İtalya’nın Kardeşleri Partisinin bu söylemlerle iktidara gelmesidir.
Yukarıda bahsedilen bilgiler ışığında Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Kanal Diplomasi ortaklığında gerçekleşen bu çalıştay da göçün kısa tarihinden, Suriye iç savaşı ve Türkiye’deki göçmenler, göçmenlerin toplumsal güvenliğe nasıl zarar verdikleri, Suriye’ye yapılan operasyonlardan ve Türkiye’nin sınırındaki terör örgütlerinden bahsedilerek bu konuya dikkat çekilmeye çalışılacaktır.
PROGRAM
Açılış Konuşmaları
Moderatör: Ömer Cihan ŞAN
13.20-13.40
13.40-14.00
14.00-14.20
14.20-14.40
Genel Değerlendirme (14:40-15:00)
Kapanış