Orta Doğu’yu derinden sarsan Arap Baharı olaylarının üzerinden on yılı aşkın zaman geçti. 26 yaşındaki Tunuslu Muhammed Buazizi, iş bulamadığı için pazarda meyve ve sebze satarak evini geçindirmeye çalışıyordu. 17 Aralık 2010 tarihinde tezgâhının ruhsatsız olduğu gerekçesiyle zabıta ve güvenlik güçleri eşyalarına el koymak istediler. Buazizi eşyalarını vermek istemeyince hakaret, aşağılama ve şiddete maruz kaldı. Bu olaylara dayanamayan Buazizi aynı gün kendini ateşe verdi. Vücudunun yüzde doksanı yanmış olan Buazizi 4 Ocak 2011 yılında dünyaya gözlerini kapadı.
Buazizi’nin kendini yakmasıyla başlayan bu tepki 18 Aralık 2010 yılında Tunus halkını sokağa dökmüş, isyan ve protesto silsilesi başlatmıştır. Cep telefonları ve internet kullanımının yaygınlığı sayesinde hem ülke geneline hem de benzer sorunlar yaşayan Arap dünyasına ve Kuzey Afrika’ya yayılmıştır. 28 Aralık 2010’da Cezayir’de, 12 Ocak 2011’de Lübnan’da, 14 Ocak’ta Ürdün’de, 17 Ocak’ta Sudan ve Umman’da, 18 Ocak’ta Yemen’de, 21 Ocak’ta Suudi Arabistan’da, 25 Ocak’ta Mısır’da, 26 Ocak’ta Suriye’de, 30 Ocak’ta Fas’ta, 10 Şubat’ta Irak’ta, 14 Şubat’ta Bahreyn ve İran’da, 17 Şubat’ta Libya’da, 18 Şubat’ta Kuveyt’te ve 20 Şubat’ta Batı Sahra’da protesto ve yürüyüşler başlamıştır. İşsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü önündeki engeller, usulsüzlükler ve kötü yaşam koşulları gibi pek çok sorun protestolara neden olmuştur.
Bu olayların başlangıç noktası olan Tunus’ta hükümet güçleriyle protestocu halk arasında yoğun çatışmalar sonucunda 23 yıldır iktidarda olan Zeynel Abidin Bin Ali 14 Ocak 2011’de iktidarı bırakarak yurt dışına kaçtı ve ardından yapılan seçimlerde halk Nahda Partisi’ni yönetime getirdi.
Arap Baharının etkilediği ülkelerin bir kısmında yönetim değişmiş, bir kısmında devrim sonrası karşı darbe yaşanmış, bir kısmında ise hiç değişim yaşanmamış ama etkisi hissedilmiştir. Yani Arap Baharı devrim fikriyle bu yola başlasa da geriye darbe, terör, göç ve iç savaşlar bırakmıştır.
Mahsa Amini Olayları
13 Eylül 2022’de İranlı Mahsa Amini memleketi Sakkız şehrinden Tahran’a geldi. Tahran’daki bir kamu alanında başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındı ve İrşat Devriyeleri olarak bilinen Ahlak Polisi tarafından darp edildi. Aldığı darp yaraları sonucunda 16 Eylülde hayatını kaybetti. İran Devleti Ahlak Polisleri tarafından darp edilmediğini Amini’nin kalp krizinden dolayı öldüğünü ileri sürüp olayların seyrini değiştirmeye çalıştı. Ancak bu açıklama İran halkına inandırıcı gelmedi. Çünkü İran halkı devletin başörtüsü tutumunu ve bu yüzden daha önceleri de Amini gibi hayatını kaybeden kadınların olduğunu biliyordu. Bu inkar ve çarpıtma politikası ülke genelinde tepkilere neden oldu ve İran halkı sokaklara döküldü. İran’ın Sakkız ve Senendec şehirlerinde başlayan olaylar zaman içinde birçok eyalet ve şehirlere yayıldı. Olayların başlamasından birkaç gün sonra internete, sosyal medya platformlarına ve telefon şebekelerine kısıtlamalar getirilse de protestocuların sesleri Dünya genelinde çoktan duyulmuştu. Baskı, ekonomik kriz, ifade özgürlüğünün olmayışı ve kötü yaşam koşulları da işin içine girince İran halkı aylardır sokaklarda. Bu nedenleri göz önünde bulundurduğumuzda artık olaylar Amini’nin öldürülmesinden çok daha farklı boyutlara taşındı. Bu protestoların nereye gideceği ise tam bir muamma.
İki Olayın Karşılaştırılması
Arap Baharı ve Mahsa Amini protestoları farklı zamanlarda ve coğrafyalarda yaşansa da, ilk başta küçük birer hadise gibi başlayıp zaman geçtikçe şiddeti artmış daha sonra olaylar büyümüştür. Gösteriler ve eylemler uluslararası etkileriyle ön plana çıkmıştır. Geniş kitleler tarafından takip edilmiş ve sosyal medya üzerinden hem yayılmış hem de destek görmüştür. Peki Arap Baharının sonuçları bize Mahsa Amini olaylarının gidişatı ile ilgili nasıl bir yol çizer?
Dünyada her devrim sonrası eski rejimler yıkılıp yerine yeni rejimler gelirken, Arap Baharında bu süreç gerçekleşmemiştir. Yani Arap Baharı halk ayaklanmaları olarak başlamasına rağmen yönetimler tarafından şekillendirilen bir süreç olmuştur. Devrim olmaması değişimin kısa sürmesine neden olmuştur. Arap Baharı, ideolojisiz ve lidersiz olma özelliğiyle de devrimlerden farklılaşmaktadır. Diğer bir farklılık ise Arap Baharının ekonomik reformları gerçekleştirememesidir. Üstelik iç savaşlar ve darbe yönetimi ile ekonomiler daha kötüye gitmiştir. Ayrıca bölgede yaşanan istikrarsız yönetimlerin oluşturduğu otorite boşluğu El-Kaide, PYD, Hizbullah, IŞİD gibi terör örgütlerinin güçlenmesine neden olmuştur. Terör ortamının hâkim olduğu bölgelerde güvenlik sorunu göç hareketini beraberinde getirmektedir.
Bu bağlamda Mahsa Amini olaylarına baktığımızda İran’daki olayların şu an için protestolardan ileri gidememesinin sebepleri bellidir. Yukarıda da dediğimiz gibi protestolardan dolayı ekonominin daha da kötüye gidişi, protestoların başında bir lider olmayışı ve halkın topyekûn sokaklarda olmayışı kısa vadede devrimi tetikleyemez. Ayrıca Arap Baharı, bazı yönetimlerin değişmesine veya önemli reformlara yol açarken, Mahsa Amini olayları henüz bu tür bir sonuç da doğurmadı. Bunun nedeni ise, İran hükümetinin Arap ülkelerindeki merkezi güçlerden daha güçlü ve sert müdahalelerde bulunması – ki olayların çıktığı ilk zamanlarda 15 bin kişinin idamına onay verilmesi bunlardan sadece bir tanesi – ve İran’daki muhalif halkın silahlı bir birlik oluşturamayışı diyebiliriz.
İran’ın son günlerdeki gündemine bakıldığında, İran – Azerbaycan gerilimi ve sınırındaki tatbikatlar, İsrail’in İran’ı vurması, Suriye’de ABD – İran gerilimi vb. olaylar İran hükümetinin odak noktasının içerden dışarıya kaymasına sebep oluyor. İran halkı bu durumu fırsat olarak görür ve daha çok bastırırsa onlar için bir avantaj, İran hükümeti için dezavantajlı bir durum oluşturur. Bu da dengelerin değişmesinde önemli bir etki olabilir.
Bunların hepsini göz önünde bulundurduğumuzda şu an için İran’da herhangi bir devrim olamayacağı aşikâr olsa da uzun vadede bu olayların domino etkisi yapacağını ve köklü değişiklikleri getirebileceğini göz ardı edemeyiz. Tarih tekerrür mü edecek yoksa İran halkı Arap baharındaki sonuçlardan ders alıp devrime mi gidecek zamanla göreceğiz. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki hem Arap Baharı hem de Mahsa Amini olayları, bölgede kitlesel bir hareketin gerçekleşebilme potansiyeli olduğunu fazlasıyla göstermiştir.
Nejla ŞEN – SASAM Uzmanı