Twitter Facebook Linkedin Youtube

KONTROLSÜZ ENERJİ BOŞALMASI, TÜRK DÜNYASI BİRLİKTELİĞİ

Prof. Dr. Turan AKKOYUN

Dünyanın ve hayatın bazı gerçekleri, zaman zaman arka plana atsa da hiç beklenmeyen bir vakitte kendini açık etmektedir. Bunların başında deprem gelmektedir. 6 Şubat sabaha karşı önce iletişim araçlarıyla çok geçmeden sosyal medya ve kitle iletişim araçlarındaki haberlerle yürekleri dağlamaya devam ederken öğleyin hemen hemen aynı şiddette yeni bir deprem daha meydana gelmiştir. Bilim insanlarının kontrolsüz “enerji boşalması” şeklinde ifade edebildikleri hadise canlı cansız ayırımı yapmaksızın etki alanının üstünde hazırlıksız yakaladıklarını alıp götürmüştür. Konunun merkezi idare, yerel yönetimler, teknik hususiyetler, imar müsaadeleri, mevzuat ihmalleri, haksız kazançları, vicdansızlıkları, yağmacıları, sinsi odakları, karanlık dehlizleri sonraları değerlendirilecektir, değerlendirilmelidir de. Türk milleti tek bir nefes vakti kaçırmadan imkanları, statüleri dahilinde harekete geçti, harekete geçenlere katılıp çabalara omuz, güç ve destek verdi. Binlerce yıllık kültürel değerlerini sapasağlam taşımaya devam ettiğini bir kere daha ortaya koydu.

Hummalı çalışmalar merkezi otoritenin liderliğinde sürdürüldü. Haber alınır alınmaz bakanlar doğrudan bölgeye intikal etmişlerdir. İktidar ve muhalefet ayrımı yapılmaksızın milletvekilleri de büyük bir yıkımın olduğu afet bölgesinde arama kurtarma çalışmalarına katılıp destek verdiler.

Teknik bilgileri ilgili disiplin mensuplarına bırakılsa da beklenmeyen bir sahada ve hiç de alışık olunmayan bir şekilde geniş bölgede yıkıma sebebiyet veren korkunç enerji boşalması hem Türkiye, hem de Suriye’de yüksek sayılara ulaşan ölümcül hasarlar bıraktı. Her zaman ifade edildiği gibi can kayıplarının mühim bir kısmı ne yazık ki deprem tarafından değil hadisenin yıktığı binaların dayanıksızlığı sebebiyle aramızdan ayrılmıştır. İnsani, ahlaki ve etik kurallara bağlı kalınması gerekliliği ne yazık ki bir kere daha anlaşılmıştır.

Kahramanmaraş, Osmaniye, Adana, Elazığ, Hatay, Malatya, Gaziantep, Adıyaman, Şanlı Urfa, Kilis, Diyarbakır’da yıkıcı etkileri bir anda toplumsal birliktelik kadar Türk Dünyasında da kenetlenmeye sebep oldu. Bilindiği üzere acılar paylaşıldıkça hafiflemektedir. Çağımızın iletişim unsuru sosyal medyadan doğrudan tespit edebildiklerimizden bir kısmı daha sonraları başkalarıyla birleştirilebilir düşüncesiyle aktarılmasının faydalı olabileceği düşüncesindeyiz.

Türkiye Cumhuriyeti “milli yas” ilan etti. Ülkemizin ardından Moldova’ya bağlı Gagauzya Özerk Cumhuriyeti’nde de yas edildi. Gagavuz Türklerinin iletişim sesi Ana Sözü Gazetesi “Gagauziya’da yas içinde Türkiyeya insannik yardımına hazır” manşetiyle yansıttı. Yine sosyal medyada “dini, dili ne olursa olsun… Biz hep birlikte Türk ırkıyız” yorumları gecikmedi. Arnavutluk da bir günlük yas ilan ederek Türk Milletinin acısını paylaştı.

Kitle iletişim araçları ve sosyal medya da Azerbaycan’dan yardım ekibinin bölgeye ulaştığı haberlerini hedef kitleye ulaştırdı. Azerbaycan Türkleri hadisenin işitilmesinden itibaren geçmiş olsun dilekleri ile birlikte dualarını gönderdiler. Hemen aynı anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de yardım sürecini işletmeye başladı. İki kardeş ülke yardım ekipleri bölgeye intikal ettiler. Yardım gönderen ilk ülkeler arasında gelen Macaristan arama kurtarma ekibi enkaz altında kalanlardan on saatlik çalışma ile ulaştıkları bir buçuk yaşındaki bebeği kurtarmaları sonrasındaki gözyaşları dünya basınının haberlerine yansıdı. Tacikistan arama kurtarma ekibi Kahramanmaraş’taki çalışmalara destek verdi. Türkmenistan kurtarma ekibi ve yardım malzemeleri ile desteğe geldiler. Türkmenistan halkının milli lideri ayrıca bir taziye mektubu gönderdi. Irak Türkmenleri de üç gün içerisinde toplayabildikleri “battaniye, kışlık kıyafet ve diğer yardımlardan mürekkep” yedi tırı deprem bölgesine gönderdi.

Kazakistan gençlerinden bir grup Kur’an-ı Kerim okuyarak müteakiben Türkiye’deki depremzede kardeşleri için dua etmeleri dikkatlerden kaçmadı. Türkiye ve Kazakistan bayrakları ellerde dalgalanırken Türkiye Türkçesiyle gerçekleşen ifadeler iki anavatan arasındaki manevi birlik ve beraberliği yansıttı. Başkurdistan’dan da “Çok büyük afet! Allah milletimizi bağışlasın inşallah. Enkaz altındakiler sağ salim kurtulur. Allah yardımcıları olsun. Başkurdistan sizlerle.” Duaları mobil telefonlara yansıdı. Hemen sonrasında da Sudanlı çocuk ve gençler ellerinde Türk bayrakları ile okudukları dualarıyla Türkiye’nin yarasına merhem olmaya çalıştılar.

Özbekistan, Pakistan, Kırgızistan, Bosna-Hersek gibi kardeş ülkeler ile topluluklar maddi çabanın yanı sıra manevi desteğini de esirgemediler. Özbekistan ve Pakistan yardım uçaklarını hareket ettirmenin sonrasında da hazırlıklar yaptığı kitle iletişim araçlarına yansıdı. Sosyal medyada Pakistanlı memurların bir günlük yevmiyelerini Türkiye’ye gönderme kararı aldıkları görüldü. Aynı şekilde Prizren’den kadınların yardımı duygu selini aktaran başka bir örnek oldu. Zira bazı kadınlar parmaklarındaki yüzükleri, iki çift altın küpe, bir miktar da paralarını bir araya getirdiler. Hoca Ahmet Yesevi’nin diyarı Türkistan halkı da iki uçak dolusu yardımı hazırlamış ulaştırmaya çabaladığı aktarıldı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın (TİKA) Bangladeş’in başkenti Dakka’daki ofisinde depremzedeler için yardım malzemeleri toplandığı binlerce Bangladeşli, “asrın felaketi”nden etkilenenlerle dayanışma göstermek için buraya tonlarca malzeme getirdiği Ofis, içinde ağırlıkla kışlık kıyafet olan yardım paketleriyle dolup taştığı dost ülke Bangladeş’in halkından yardım yağdığını aktarıldı sonrasında Anadolu Ajansı’nın haberlerine yansıdı. Kırgızistan’ın kıl çadırları Kahramanmaraş’ta kurulmaya başlanmasıyla medyanın sıklet noktasına yerleşti. Boşnaklar depremzedeler için dua edip Hatim indirdiler.

Özbekistan’da yayınlanan bir karikatür sekiz Türk devletinden gelen kurtarma ekiplerinin deprem bölgesinde çalışmalarının devamına işaret edilmiştir. Ezelden ebede beirlik beraberlik yürüyüşünü simgeleştirmiştir.

Elbette duygu seli bize ulaşandan, bizim fark ettiklerimizden, sıraladıklarımızdan çok daha üstündedir. Türk Dünyası haricinde de bütün dünyanın yardımına koştuğu Türk Milletinin başı sağ olsun, yaralarını sarmada Allah yardımcısı olsun.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: