Twitter Facebook Linkedin Youtube

TÜRKİYE’YE GELİŞLERİNİN 70. YILINDA TÜRKİYE KAZAKLARININ DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Doğu Türkistan’dan uzun  süren ve  oldukça zor geçen bir göçten sonra 1952 yılında Türkiye’ye ulaşan Kazak Türkleri, Türkiye’de Aksaray, Kayseri, Konya, Manisa ve Niğde’de çeşitli illere yerleştiler. Buralarda çiftçilik ve hayvancılıkla meşgul oldular. Daha sonra Türkiye’de yaşanan ekonomik değişimlerin yansımalarını birebir olarak yaşayan Kazaklar, büyük şehirlere göç etmeye başladılar. Bunun sonucunda, büyük çoğunluğu İstanbul olmak üzere bir çok büyükşehirlere yerleştiler.

Bu göçten sonra Kazakların ekonomik yaşamları da değişmeye ve çeşitlenmeye başladı. Ticareti de gelir kaynaklarına ekleyen Kazaklar iki sektörde öne çıkmaya başlamışlardır. Bunlar deri ve plastik sektörü idi. Türkiye’de deri sektörüne pek çok yenilik getirmekle birlikte bu alanda uzun yıllar önemli bir konumda bulunmuşlardır. Bununla beraber plastik sektöründe de öncülük yapmışlar, yıllar boyunca plastik sektöründe hatırı sayılır bir şekilde varlık göstermişlerdir.

Deri işleri ve plastik sektörü ile yurtiçinde istihdam sağlanmış, yurtdışına ihracat yapılarak Türkiye’ye döviz geliri sağlanmıştır. Ayrıca bu işletmelerde kullanılan sermaye Kazak birlik ve beraberliği  sayesinde toplanabilmiştir. Bu da Kazakların ekonomik alanda birlikte hareket ederek dayanışmayı ön planda tuttuğunu göstermektedir.

Türkiye Kazakları, Türkiye’ye göç ettikleri zamandan beri yani aradan geçen 70 sene içerisinde ekonomik, kültürel, siyasi   pek çok alanda katkıda bulunmuşlardır. Kazaklar Türkiye’de hem kültürlerini muhafaza etmek hem de kültürlerini tanıtmak için pek çok sivil toplum kuruluşu kurmuşlardır. Bu sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla Kazak hemşeriler arasındaki iletişim ve etkileşim artarak devam ettirilebilmiştir. Aynı zamanda yine bu kuruluşlar sayesinde Kazak kültürü tanıtılmıştır.

         Kazakistan bağımsızlığını ilk tanıyan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur ve desteklerini esirgememiştir. Bu da her zaman Kazakların gönlünde Türklerin yerinin ayrı olmasını sağlamıştır. Kazakistan – Türkiye ilişkilerinde öncü ve köprü görevi gören sivil toplum kuruluşları ve Türkiye Kazakları, aracılığıyla Türk – Kazak ilişkileri kısa sürede hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Comart Tokayev’in 12 Kasım 2021’de Türk Devletleri Teşkilatı’nın Türkiye’de yapılan toplantısında  «Geçen yüzyılın ortalarında kaderin cilvesi ile dağı taşı aşarak, büyük zorluklar atlatarak Anadolu topraklarına gelen binlerce Kazak ailesine kucağını açarak «öz kardeşim» diye karşılayan Adnan Menderes’ten bahsetmek istiyorum.  … ben Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, Kazak halkı adına Adnan Mendres’in  ruhunu saygı ve minnetle anıyor ve tüm Türk halkına en kalbi şükranlarımı sunuyorum» sözleri de Kazakistan’ın Türkiye’ye ve Türkiye Kazaklarına vermiş olduğu değeri göstermesi açısından son derece önemlidir.

Kazakların önde gelen sivil toplum kuruluşları arasında Kazak Türkleri Vakfı, Hoca Ahmet Yesevi İlim ve İrfan Vakfı, Kazak Türkleri Eğitim ve Araştırma Derneği,  Kazakkent  Altay Derneği’ni sayabiliriz. Bu dernekler Kazakların yayın hayatına da önemli katkılar sağlamış, pek çok Kazak tarihi ile ilgili kitabı yayınlamışlardır. Doğu Türkistan Göçmenler Derneği, Doğu Türkistan isimli bir dergi,  Kazak Türkleri Vakfı Arman isimli bir dergi, Kazak Türkleri Eğitim ve Araştırma Derneği ise Kazakeli isimli bir dergi çıkarmışlardır. Dergilerden Kazakeli hala yayınlanmaktadır.

Kazaklar aynı zamanda planlı yerleşmenin Türkiye’deki ilk örneklerinden sayılabilecek Kazakkent’i de kurarak, hem kültürlerini yaşatmış hem de kooperatif çalışmalarında da öncü olmuşlardır. 1971 yılında inşa edilen Kazakkent,  Kazak motifleri ve mimarisi ile ön plana çıkan camisi ile Türkiye’de Kazak mimarisinin yaşatıldığı ender yerlerden biridir.

Kazakların düğün, cenaze ve diğer pek çok olayda bir araya gelmeleri hem kötü günde hem iyi günde, Kazak birlik ve beraberliğinin devam ettiğinin  en önemli göstergesidir. Aynı zamanda çok konuksever olan Kazaklar çeşitli etkinlik ve programlar vesilesiyle bunu açıkça göstermektedir.

Kazakların Türkiye’ye gelişlerinin 50. Yılı, Niğde Ulukışla Altayköyü’nün Kuruluşunun 50. Yılı, Kazaklarının Türkiye’ye Gelişlerinin 70. Yılı pek çok etkinlikle kutlanmış ve bu etkinliklere yoğun şekilde katılım sağlayan Kazakların yanı sıra dışardan da bir çok kişi katılmıştır.

Kazaklar deri ve plastik sektöründe geçmiş yıllardaki kadar etkin olmamakla birlikte hala bu sektörlerde faaliyet göstermektedirler. Kazaklar arasından çok sayıda iş insanı da çıkmıştır. Bunun yanında yıllar içerisinde artan eğitim düzeyi sayesinde, Kazaklarda pek çok meslek grubundan yetişen kimseler olmuştur. Akademisyen, avukat, doktor, eczacı, mühendis, öğretmen, sporcu bunlardan bazılarıdır.

Kazaklarda sanat alanında da yetişmiş  pek çok kimse vardır. Sanat alanında  şair, şarkıcı, yazar kimseler bulunmaktadır. Kazak şarkıları ve ezgileri Türkiye’de tanıtılmakla birlikte Kazak şarkıcılar tarafından bestelenmiş şarkılar da Türkiye Kazakları arasında severek dinlenmektedir.

Türkiye Kazaklarından akademik hayatta Abdulvahap Kara,  Meryem Hakim, avukatlıkta İbrahim Mutlu, Abdülhamit Erbaş,  sağlık alanında Erpolat Dönmez, Reşide Yüksel, spor alanında Mustafa Öztürk, İlyas Kerim, yayın hayatında Halife Altay, Hızırbek Gayretullah,  Hasan Oraltay, Mansur Teyci, sanat alanında, Beşir Köse, Ercan Tuncer, Mustafa Buyurgan, Mustafa Kök  gibi isimler ön plana çıkmaktadır.

Kazaklar Türkiye’ye geldikleri 1952 yılından 2022 yılına kadar geçen 70 yılda pek çok alanda önemli insanlar yetiştirmiş,  daha başka alanlarda ve daha fazla insan yetiştirmeye devam etmektedirler. Bu noktada hem Türkiye’ye katkı sağlamakta ve Kazak diasporası olarak Kazakları da tanıtmaktadırlar. İş hayatında da pek çok sektörde faaliyet göstermekte, çok sayıda kişiye istihdam sağlamaktadırlar. Kültürel ve sanatsal  olarak sivil toplum kuruluşları ve gönüllü kimseler vasıtasıyla sürdürülen çeşitli etkinlik ve yayınların gelecekte artarak devam edeceği düşünülmektedir. Bütün bu gelişmelere bakarak, bugünü dününden daha parlak olan Kazakların yarınının da bugünden çok daha iyi olacağını  söyleyebiliriz.

Harun Mesut AKGÜN

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: