Öncelikle, Türkiye’nin gerek iktidar, gerek halk olarak güzel ülkem Kazakistan’da yaşanan olaylara üzüntüyle ilgi, endişe duymasına, yanımızda duruşuna sıradan bir Kazak vatandaş olarak teşekkür ederim! Bugün yas tuttuk. Ağladık… Biz Kazaklar ülkemizin barış ve huzur içinde yaşamasını, adını başarı ve kalkınma ile dünyaya duyurmasını canı gönülden herkesten önce istiyoruz. Hümanizmle örtüşen, demokrasi ilkeleriyle, kişisel hakların devletçe savunularak, her kesimin güvende ve mutlulukta yaşamasını isteriz. İkincisinde, yaşanan kargaşayla alakalı basında çok fazla kirli, yanıltıcı ve kışkırtıcı haberler dolaştığını kınıyorum. Resmî kaynaklardan bilgi edinmenize ricada bulunuyorum! Ve genel kronolojik tabloyu önünüze sermek isterim.
Bu 30 yıllık bağımsızlık tarihimizin en zor olayı idi. LPG zamlarına tepkili protestolar 2 ocakta batı bölgemizdeki Mangystau eyaleti, Janaözende başladı. Eyalet merkezi Aktau’da devam etti. 3 Ocak gece 2’de, yani aynı günün gecesinde Cumhurbaşkanı Tokayev halkın sesini duyduğunu, hükümette özel komisyon görevlendirdiğini duyurdu. Ertesi gün Komisyon meydanlarda halkla buluşarak talebine uydu, görüşmede haklı buldu, hatta LPG eski satış fiyatından daha ucuzladı. Ama dinmeyen protesto başka sosyal problemleri öne sürerek siyasi talepler oluşturmaya başladı, 4 ocakta ülke geneline sıçradı. Barışçıl, masumdu. 4 Ocak gecesi Kazakistan’ın en büyük şehri ve finans merkezi Almatı’da adeta kargaşa yaşandı. Eylemi fırsat bulan radikal güçler protestoyu provokasyonla kaosa sürüklediler. Vatandaşlara yaşlı çocuk demeden şiddet uyguladılar, acımadılar.
Almatı ve diğer 11 bölgede savaş yaşandı. Bölge yetkililerine, kolluk kuvvetlerine, hastanelere, gözaltı merkezlerine, stratejik tesislere, bankalara, TV kanallarına ve kulesine aynı anda saldırdılar. Havaalanına el konuldu, caddeler, demiryolları kapatıldı, ambulans, itfaiye hizmetleri de engellenip, arabaları yakıldı. Silah ve askeri teçhizata el koymaya çalıştı. Teröristler özel iletişimi kullanarak askeri ve kolluk görevlileri gibi giyindiler. Sokaktaki eylemcileri “canlı kalkan” olarak kullandılar. Tüm saldırı operasyonları tek bir merkezden koordine edilmiş ve dikkatlice planlanmıştır. Sadece Almatı’da 7 silah deposu ele geçiren, polise karşı beş kat çoğunluğu kullanan teröristler, polis ve askeri personelleri vahşice dövdü ve iki askerin kafasını kesti. Onlar özel tüfeklerle ateş etmek üzere eğitilmiş keskin nişancılar, iyi eğitimli profesyonel militanlar idi. Devletin kaynaklarını dağıtmak için saldırının organizatörleri geniş bir savaş alanı yarattı. 16 kolluk görevlisi öldürüldü ve 1.300’den fazla kişi yaralandı. Siviller arasında hayatını kaybedenlerin sayısı belirleniyor. Bunun uluslararası teröristlerin deneyimi olduğu aşikardır. Yeri doldurulamaz ağır yaralar açtı. Ekonomide büyük hasar oluşturdu. Ülke genelinde 1270 işletme etkilendi. 100’den fazla alışveriş merkezi ve bankalar yağmalandı. Yaklaşık 500 polis arabası yakıldı, hasar gördü. Kamu zararı dışında özel sektöre en az 3 milyar $ zarar hesaplandı.
Şimdi asılsız iddialar konusunda, 5 ocakta hükümet istifa etti. Devrildi diyenler var. Özellikle batı basınları mevcut iktidarı halka rastgele ateş açıyor diye karalamaktadır. Barışçıl protestoculara karşı asla silahlı güç kullanmadık ve kullanmayacağız. Teröristlere af yoktur.
En büyük yanlış bilgi Rusya’nın asker sevk etmesi. Burada sadece Rusya değil NATO gibi Kolektif Güvenlik Anlaşma Örgütü söz konusudur. KGAÖ Barış Güçleri olarak 5 üye devletten Kazakistan’a 2030 asker ve 250 araç gelmiştir. Onlar herhangi bir çatışmaya katılmamaktadırlar. KGAÖ güçleri Havaalanları, askeri depolar ve diğer devlet stratejik objeler için güvenlik sağlarlar. Bu kuvvetlerin getirilmesinin meşruiyeti hakkındaki sorular güvenilir bilgi eksikliğinden ve durumun anlaşılmamasından kaynaklanmaktadır. Normale dönünce hemen geri çekilecektir. Kazakistan işgal mı edildi? Cumhurbaşkanı hainlik mi yaptı? Tam tersi devlet yapısına darbe bastırıldı.
Cumhurbaşkanı halkının yanında yıkıcı güçlerle mücadele etti. Hiç zaman ülkeyi terk etmeyeceğini, savunacağını açıkladı. Dayanışmada bulunan sivil örgütlere, halka teşekkür etti. Tabi, bize hiç mi dış etken yok? Mutlaka oyunlar, kurgular vardır. Biz hata bilgi, yanlış anlayışta olsak yol vereceğiz. Kazakistan’ın hiç bir ülke ile diplomatik sorunları yoktur. Karasal sınırlarında bir metre bile iddialı yer yoktur. Uluslararası antlaşmalarla pekiştirilmiştir.
Komşu tanrıdan. Dünyanın en uzun kara sınırı Kazak-Rus sınırıdır 7,6 bin km. Kazakistan’da tek devlet dili Kazak dilidir. Haberlerde yer aldığı gibi biz Rusları bastırmadık. Rusça da yaygın olduğu için beraber kullanılıyor. Etnik Rusların ülke siyasetine herhangi bir şikayeti yok. Kazakistan’ı Rusya’nın eylemlerinden dolayı korku sardığı filan yok. Aksine Moskova ile Nur-Sultan arasında “güven” ve “iyi komşuluk” ilişkileri var. Ukrayna’da 2014 mart ayında yapılan referandum sonucunu Kazakistan gayri meşru görmüştür, Kırım’ı Rusya yeri olarak tanımamıştır. Hepimizin hayalinde biraz ütopik de olsa Ulu Turan, Büyük Türkistan gibi birleşme düşüncesi var. Ama o iki çift lafla, tarihle övünmekle gerçekleşmez. Teknolojide ileri adımlar atacağız, akla, gençlere değer vereceğiz, ekonomimizi güçlendireceğiz. Altyapılar oluşturacağız. Ekonomik-ticari ilişkileri yüksek boyutlara ulaştıracağız. İşte o zaman herkes bizlere daha da saygılı davranır. Lütfen, kaos üstüne kaos yaratmayalım. Komplo teorilerle, kulaktan bilgilerle toplumu yanlış yönlendirmeyelim. Ülkemizden, ana yurdumuzdan güzel haberler bekleyelim. Yarın Kazakistan’da yeni hükümet kurulacak. Yaşanan olaylar sıkı araştırılacaktır. Mutlaka ve mutlaka suçlular cezasız kalmayacaktır. Devlet egemenliğimizin ve toprak bütünlüğümüzün tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğiz. Birlikte güçlüyüz! Ebedi huzurda yaşa Kazakistan’ım!
Nurgali NURTAY