GİRİŞ
İngilizce adı ile “Tablighi Jamaat”, Türkçesi ile “Tebliğ Cemaati” küresel ölçekte faaliyet gösteren ve örneğine ender rastlanan bir dinsel yapılanmadır. İslamofobinin zirve yaptığı günümüzde, bütün dünyanın dikkatini çeken bu dinsel yapılanma ve örgütlenmeyi mercek altına alıp incelemek ve değerlendirmek, insanlığın ve Türklüğün geleceğini planlarken gerekli görünmektedir.
Hindistan kökenli ve merkezli olan Tebliğ Cemaati, dini eğitimde medreseyi yeterli görmeyen ve insanların medreseye gelmesini beklemek yerine onların bizzat ayağına İslam’ı götürmeyi hedefleyen Mevlana Muhammed İlyas Kandehlevi adında bir kişinin, 1926 yılında Hindistan’da başlattığı bir harekettir. Hindistan’ın Delhi kentindeki Nizamüddin Merkez, Tebliğ Cemaati’nin küresel yönetim merkezidir.
Hindistan’da başlayan tebliğ çalışmaları, sonrasında Pakistan ve Bangladeş’te devam etmiştir. Oradan İslam Dünyasına ve Arap Âlemine intikal etmiştir. Suriye, Ürdün, Filistin, Lübnan, Mısır, Sudan, Irak ve Hicaz’da da cemaatin takipçi ve mensupları bulunmaktadır. Tebliğ faaliyetleri, Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika’daki ülkelerin birçoğuna yayılmıştır. Avrupa’da İngiltere’de yılda bir defa yapılan Dewsbury toplantıları birkaç bin cemaat mensubunu bir araya getirmektedir.
Bu cemaat, başta Rusya olmak üzere bazı post-Sovyet ülkelerde, kökten dinci vaazların aşırılıkçı olarak görüldüğü Özbekistan, Tacikistan ve Kazakistan gibi Orta Asya ülkelerinde yasaklanmış durumdadır. Bugün itibarıyla büyük ölçüde Pakistanlı göçmenlerin yönelmesi ile Kırgızistan’da 10.000 civarında Tebliğ Cemaati mensubunun bulunabileceği tahmin edilmektedir. Orta Asya’nın en açık liberal halkı olan Kırgızlar arasında bu cemaatin faaliyetleri, uluslararası toplumun dikkatini çekmektedir. Tebliğ Cemaatinin, Kırgız toplumunu, derin ve akut sosyo-ekonomik sorunları düşünmekten alıkoymak üzere etkin olarak çalıştığına dair yerel kaynakların değerlendirmeleri bulunmaktadır. Kırgızistan Müslümanları Ruhani Kurulu’nun zihniyet itibarıyla Tebliğ Cemaatinin fikirlerine yakın durduğu ifade edilmektedir.
11 Eylül saldırıları sonrasında ABD Hükümeti, Tebliğ Cemaatini yakından takip etmeye başlamıştır. ABD’li otoritelere göre, bu Cemaatin terörizmle doğrudan bir bağlantısı olmasa da dolaylı olarak öğretileri ve inançları radikal Müslüman grupların teşekkülünde belirleyici bir rol oynamaktadır. 11 Eylül terör saldırısına karışan teröristlerden bazılarının Yeni Delhi’deki Tebliğ Cemaati merkezinin binalarında kaldığı saptanmıştır. 16 insanın öldüğü ve 22 kişinin yaralandığı 2015 San Bernardino/California saldırısına karışan terörist Syed Rizwan Farook adlı kişinin Tebliğ Cemaati’nin mensubu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Cemaat üyelerinin bağlantılı olduğu sivillere yönelik diğer terörist komplolar ve saldırılar arasında Portland Seven, Lackawanna Six, 2006 transatlantik uçak komplosu, 7/7 Londra bombalama olayları, 2007 Londra araba bombalama girişimleri ve 2007 Glasgow Uluslararası Havaalanı saldırısı yer almaktadır.
Bu cemaat amacını, “Hz. Muhammed dönemindeki gibi İslami bir toplum inşa etmek” olarak ilan etmiştir. Cemaatin yıllık düzenlemiş olduğu “içtima” toplantılarına yaklaşık beş milyon insanın katıldığı tahmin edilmektedir. Bu şaşalı ve şatafatlı toplantılar, cemaatin faaliyetlerinin dikkat çekmesine sebep olmuştur. Cemaat, müslümanların İslam’ı, asıl kaynaklar olan Kur’an ve Sünnetten öğrenmelerini ve sahabe neslini örnek almalarını istemektedir. Kelime-i tevhit, namaz, ilim ve zikir, ihlas-ı niyet ve samimiyet, ikram ve ihtiram, tefrîğ-i vakit olmak üzere belirledikleri altı sıfat çerçevesinde İslam’ı öğretip, iyiliği emrederek kötülükten sakındırmak maksadıyla tebliğde bulunduklarını savlamaktadırlar.
Tebliğ Cemaati, cemaate mensubiyeti resmi kayıtlara geçirmeyen bir yapılanmadır. Ancak cemaat faaliyetlerine bir şekilde katılan sempatizan sayısının rahatlıkla 100 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir. Bu cemaati çekici kılan husus, siyasi hedeflerden uzak samimi bir dini gayretin aracı olduğu düşüncesidir. Her ne kadar üyelerinin sayısı tam olarak tespit edilemese de dünyadaki en kalabalık Müslüman örgütlenme olduğu tahmin edilen Tebliğ Cemaati, yıllardır dünya ölçeğinde faaliyetlerine devam etmektedir.
TEBLİĞ CEMAATİNİN İLKELERİ
Bu cemaatin üzerine kurulduğu 6 ana ilke bulunmaktadır: Bunlar;
Kelime-i şahadet ile Allah’a ve Resulüne iman vurgulanırken, namaz ilkesi ile bu imanın gereği olan ibadetin istikrarlı bir şekilde yapılması zarureti belirtilmektedir. İlim ise hem itikadî hem de amelî olarak cemaat üyelerini kuvvetlendirecek bir ilke olarak görülmektedir. Müslümana ikram ile mümin kardeşine gerçek bir kardeş gibi davranması ve onun için hep iyiliği arzulaması istenmektedir. Beşinci maddede samimiyet ve Allah rızasının Müslüman için ne kadar önemli olduğu, tebliğ unsuru ile ise tüm bu güzel şeyleri diğer insanlara yaymanın önemi vurgulanmaktadır.
Bu cemaatte mezhep vurgusu yoktur. Cemaat üyeleri ehl-i sünnet olduğu sürece Müslümanlara karşı herhangi bir mezhep söyleminde bulunmaz. Bu tutumları ve herhangi bir siyasi görüşleri olmaması sebebiyle dünyanın birçok ülkesine rahatça girebilmekte ve tebliğ faaliyetlerini kolayca gerçekleştirebilmektedirler. Asya’dan başlayan hareket Avrupa’ya kadar, bu imkânlar dolayısıyla yayılmış, bilhassa Fransa ve İngiltere’de oldukça ilgi görmüştür.
Cemaatin ana hareket noktası, davet için çıkılan ve adına “teşkil” dedikleri gruplardır. Teşkil grubu 10-12 kişilik davetçilerden oluşmaktadır. Her teşkil grubunun bir emiri bulunmaktadır. Teşkilde, cemaat mensupları arasında muhakkak bir iş bölümü yapılmaktadır. Teşkile çıkan davetçiler, davet için gittikleri yerde kalabilecekleri bir cami ayarlamaktadırlar. Davet faaliyeti gece camide kılınan teheccüt namazı ile başlamaktadır. Sonrasında sabah namazı kılınmaktadır. Namaz sonrasında yapılan iş bölümüne göre kimi davetçiler camide kalıp talim yapmaktadırlar. Kimi davetçiler de civar evleri ve iş yerlerini dolaşmaktadırlar. Bu gezilerde davetçiler, konakladıkları camide ikindi veya akşam namazı sonrasında verilecek olan vaazı dinlemek üzere, insanları davet etmektedirler. Kılınan vakit namazından sonra cemaatin camiyi terk edeceklerine yakın bir zamanda cemaat, vaazı dinlemeye yeniden davet edilir. Ve caminin bir köşesinde vaaz edecek davetçinin etrafında vaazın dinlenmesi için halka oluşturulur. Vaaz takriben on ya da on beş dakika kadar sürmektedir. Vaaz konusu, altı ilke çerçevesinde belirlenmektedir. Vaaz Kur’an’dan ayetler ve Hz. Muhammed’in sünnetleri ile desteklenmektedir. Sahabe hayatından örnekler ile zengin bir içerik oluşturulmaktadır. Genel itibariyle nasihat içeriklidir. Vaaz sonlarına doğru davetin faziletinden bahsedilmektedir. Vaaz bittikten sonra davetçi, vaazı dinleyen Müslümanları davet vazifesini yerine getirmeye davet etmektedir. İnsanlardan sefere çıkmaları için söz alınmaktadır. Her müslümanın ömründe 4 ay, senede 40 gün, ayda 3 gün, haftada 2 kez tebliğ faaliyetinde bulunması gerektiği telkin edilmektedir. Günde ise 10-15 davet verilmesi gerekmektedir. Davetçiler hâl ve hareketlerinde olduğu gibi kıyafetlerinde de Hz. Muhammed’i örnek almaktadırlar. Genellikle uzun sakal bırakmakta ve geniş elbiseler giymektedirler.
TEBLİĞ CEMAATİ VE TÜRKİYE
Bu Cemaat,1950’li yıllarda da Türkiye’de tebliğ faaliyetlerine başlamıştır. 1967’li yıllara kadar tebliğ için gelip giden teşkil grupları nihayetinde bu çalışmayı Türkiye’de de yürütecek birileri ile tanışmışlardır. Yurt dışından gelen davetçiler, düzenli olarak bu Müslümanları ziyaret etmişlerdir. 1967 senesinde ilk defa Türkiye’den bir grup Pakistan’a teşkil için sefere çıkmıştır. Böylelikle Pakistan ile Türkiye arasında bir ilişki kurulmuş ve Tebliğ Cemaati’nin Türkiye’deki faaliyetleri böylelikle başlamıştır.
Türkiye’de cemaatin ilk davetçileri Ahmet Saruhan ve Mustafa Adıgüzel adlı kişiler olmuştur. Günümüzde cemaatin şura üyelerinden Abdürrahim Şahin; cemaat ile 1960 yılında tanışmıştır. Günümüz şura üyelerinden Fevzi Pehlivan’da en eski davetçilerdendir. Cemaatin Türkiye’de yaygınlaşması konusunda bahsi geçen kişilerin öncü rolleri bulunmaktadır.
Cemaat, İstanbul Hasköy’deki Arpacı Alanı mevkiinde bir camide faaliyetlerine başlamıştır. Bir müddet sonra İstanbul’un Sultançiftliği İlçesinde küçük bir barakada faaliyetler yürütülmüştür. Zamanla barakanın yetersiz gelmesi ile Mescid-i Selam Cami inşa edilmiştir. 1983 senesinde inşa edilen Mescid-i Selam Cami, Türkiye’deki cemaatin merkezi konumundadır. Cemaat resmi işlerini, kurdukları Mescid-i Selam İlim ve Hayrat Vakfı aracılığı ile yürütmektedir. Vakfın mütevelli heyeti cemaatin eski davetçilerinden oluşmaktadır.
Cemaatin, Türkiye mensupları cemaatin genel ilkelerine göre hareket etmektedirler. Tebliğlerde altı ilke ve sahabe hayatı anlatılmaktadır. Müslümanları, tebliğ için imkanları dahilinde vakit ayırmaya teşvik ve davet etmektedirler. Cemaat kendini, siyasi bir hareket olarak değil dini bir hareket olarak tanımlamaktadır. Siyaset hususunda herhangi bir görüş bildirilmemektedir. Davetçilerin de vaaz ve beyanlarda siyasi görüş bildirmeleri yasaklanmıştır. Davetçiler, belli bir siyasi görüşe sahip olsa dâhi cemaat içerisinde siyasi düşüncelerini dile getirmemektedirler. Tebliğ Cemaatin, Türkiye’de, diğer ülkelere nazaran daha az toplumsal bir karşılık bulduğu görülmektedir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Tebliğ eylemi, İslam’da emredildiği şekilde her müslümana farz olan cihat ibadetinin ilk aşamasıdır. Söz konusu cemaat özelinde ise müslümanları ve diğer insanları, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in yaşamı boyunca uyguladığı ve sergilediği ritüel, kıyafet ve kişisel davranış biçimlerini taklit ettirerek “asr-ı saadet” dönemine geri dönmeye ve o dönemi bugüne taşımayı amaç edinmiş bir tür İslami bir misyonerlik hareketi olarak tanımlanabilir. İslam’ı öğrenecek kadar vakti ve imkânı olmayan insanlara İslam’ı anlatmak gibi bir misyonu üstlendiği için de genellikle, “Yoksullara göre İslam hareketi” şeklinde algılanmaktadır.
Hz. Muhammed’in içinde yaşadığı 7.yüzyıl Arabistan toplumunu 21.yüzyılda birebir taklit ederek yaşamak ne derece fiziken ve fiilen mümkündür? “Asr-ı Saadet” (Mutluluk Çağı) adını vererek yeniden yaşamak istedikleri o dönemin ne derece sağlıklı kaydı vardır ki birebir o dönem, bugün yeniden kurulabilsin? Tebliğ Cemaati, zaten çok iyi bilinmeyen bir dönemi, kişi ve kişiliklerin yaşamlarını, ezeli ve ebedi ahiret hayatının kurtuluş reçetesi olarak günümüz modern insanına anlatmayı ve yaşatmayı ilahi bir emir olarak görmektedir. Alacakaranlık bir zamanı ve mekânı günümüze aynen taşımayı dini bir vecibe olarak bugünün insanının karşısına çıkarmaktadır. İşinde gücünde sıradan insanlara “ilahi tebliğ” diyerek çok kıymetli zamanlarını işgal ederek 7.yüzyıl Arabistan toplumunu anlatmak, bilgi ve teknoloji çağında kabul görmesi çok zor bir çabadır.
Bu cemaat mensupları, ilim diye kendilerine bir ilke belirlemişlerse de ilimden anladıkları matematik, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, sosyoloji, antropoloji, mühendislik bilimleri değildir. Bunların ilimden anladıkları 7.Yüzyıl Arabistan’ında Hz. Muhammed ve onun arkadaşlarının hayatı ile kendi aralarındaki beşerî ilişkileri, cemaatin kurucu imamlarının tasavvurları çerçevesinde okumak ve onları taklit etmekten ibarettir. Günümüz insanı için böylesi çalışmalar zaman israfından başka bir şey olmayacaktır.AR-GE ve İnnovasyon için bilimsel çalışmalar yapmak, laboratuvarlarda, kütüphanelerde bilimsel araştırmalarda harcanması gereken kıymetli zaman dilimleri, binlerce yıl öncesinde yaşamış kimi kişilerin hayatlarını öğrenmek ve taklit etmek için harcanamaz.
Kaldı ki “Tebliğ” İslam şeriatında cihadın ilk aşamasıdır. Cihadın ilk aşamasında bütün insanlara; İslam’ın kuralları, özellikleri ve güzellikleri anlatılır. İnsanların bunları kabul etmesi istenir. Bunun adı “Tebliğ’dir. Bu sözlü tebliğ çalışmalarına rağmen insanlar size inanmaz ise cihadın ikinci aşamasına geçilir. Bu aşamada size inanmayan insanlara/kafirlere “cizye/haraç” adı verilen zorunlu para vermesi ihtar edilir. “Benim anlattıklarımı kabul etmiyorsan bana vergi/para vereceksin” diye mali/finansal tehdit ve zorlama yapılır. Bu zorlamaya rağmen insanlar ne tebliğ edilen şeylere inanır ne de para vermeye yanaşmazsa üçüncü aşamaya geçilir. Bu aşama ise silahla, insanlara İslam’ı anlatma aşamasıdır. “Ya tebliğ ettiğim İslam’a inanacaksın ya para vereceksin ya öleceksin” şeklinde özetlenebilecek bir cihat anlayışı mevcuttur. Görüleceği üzere “Tebliğ”, silahlı cihada giden ilk adımdır. Bu adımda ve aşamada kalmış olmak Tebliğ Cemaatini masum kılmaz. Tebliğ aşamasına başlamış birisinin doğal ve kaçınılmaz olarak gideceği yer silahlı cihattır. Bu sebeple, Tebliğ Cemaatinin faaliyetleri bütün dünyanın selameti ve sağlığı için yakından izlenmelidir.
KAYNAKÇA
1-Ahsan, M.M. (1993). Tebliğ Cemaati, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt7, (s. 294-296), -İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı.
2-Bayıroğlu, D. -Davetçi- (10 Mart 2019). “Tebliğ Cemaati: Türkiye Örneği” konulu görüşme. İstanbul.
3-https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/dunyanin-en-buyuk-islami-cemaatinde-tehlikeli bölünme /1336638
4-Efe, F. (2002). Cemaat-i Tebliğ, Doğuşu ve Kendisine Yöneltilen Eleştiriler, İslami Araştırmalar Dergisi, (8), 101-121.
5-Efe, F. (2004). Cemaat-i Tebliğ’in Davet, Tebliğ ve Eğitim Yöntemi, İslami Araştırmalar Dergisi, 17 (3), 216-234.
6-Koya, A. (2001). Tarihte benzerine az rastlanan bir topluluk: Tebliğ Cemaati, Hak söz Dergisi, 124/125, Temmuz/Ağustos.
7-SETA, (2013). Pakistan Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Raporu, Ankara.
8-Ullah, R.(2018). Güney Asya’dan Ortaya Çıkan Tebliğ Cemaati ve Cemaat-İslami’nin Karşılaştırılmalı Analizi, Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
9-https://eutoday.net/news/human-rights (04.09.2020)