Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 111’incisi, SASAM Etnik ve Dini Yapılar Masası Direktörü Dr. Rasim BOZBUĞA’nın sunumu ile “Suriye’deki Güncel Gelişmeler” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.
Söyleşide; İdlib ve Fırat’ın doğusunda yaşanan güncel gelişmeler Suriye’de bulunan ittifaklar çerçevesinde ele alınmıştır. Başlangıçta Suriye’deki çatışmalara değinilmiş bölgedeki etnik yapılar hakkında detaylı bilgi verilmiştir. Savaşın ülkenin demografisine büyük etkisi olsa da savaşta en büyük oransal azalmanın Türkmenlerle Hristiyan gruplarda yaşandığı ifade edilmiştir. Savaşta büyük bedel ödeseler de Sünni Arapların Suriye’de doğurganlığı en yüksek grup olduğundan oransal kayıplarını önemli ölçüde telafi ettikleri belirtilmiştir.
Suriye’deki güçler ABD/SDG bloğu, Rejim-İran-Rusya bloğu ve Türkiye başlıkları ile değerlendirilmiştir. Rejim-İran-Rusya bloğunun güçlü yanlarının nükleer küresel gücün koruması, yüksek ateş gücü, başkenti kontrol eden yönetim olduğundan meşruiyet avantajı gibi güçlü yanları olduğu belirtilmiştir. Ayrıca rejim yanında savaşan Şii milislerin teopolitik olarak motive oldukları ve bu durumun savaşma kabiliyetlerini artırdığı ifade edilmiştir. Savaşın getirdiği yıkım, müttefikler arası çelişkiler gibi başlıklarda da zayıflıkları olduğuna değinilmiştir. Dera bölgesinde huzursuzluğun devam ettiği, Çöldeki İŞİD faaliyetlerine ilişkin tehlikeye dikkat çekilmiştir. Aynı zamanda af çıkararak ülke içindeki barışın inşasına dönük çabaları sürdürdükleri belirtilmiştir. Yakın dönemde İdlip’te savaşın başlamasının kuvvetle muhtemel olduğu belirtilmiştir. Bunun Türkiye için büyük tehlike yarattığı tespiti yapılmıştır.
ABD-SDG bloğunun güçlü yanlarının küresel gücün koruması, İŞİD’i yenilgiye uğratma meşruiyeti, doğal kaynaklara sahip olma olarak ifade edilmiştir. Ancak, ittifakın ana bileşeni olan PKK/YGP’nin terör bağlantısı, Kürt nüfusun bölge nüfusunun %25-35’i civarında olması, Kürt nüfusun artış hızının Araplara göre belirgin şekilde düşük olmasının bölgedeki demografik dengesizliğe sebep olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca, Araplar arasında PKK/YPG hegemonyasına tepkilerin söz konusu olduğu bu durumun bölgede Kürt azınlığın hegemonyasına karşı Araplar arasında İŞİD’e destek veya ÖSO türevlerine destek olarak kendini ortaya çıkardığı söylenmiştir. Geçen ay %15 civarında saldırıların arttığı belirtilmiştir. Ayrıca, bölgedeki SDG hakimiyetindeki bölgenin ABD’nin bölgesel hakimiyetinde stratejik önemde olmadığı İran’ın dengelenmesi ve İsrail’in güvenliğine katkısının çok düzeyde olduğu bu durumun ABD tarafında kafa karışıklığına neden olduğuna ilişkin yorumlara yer verilmiştir. ABD’nin bölgeye ilişkin planlarının belirsizliğinin bölgesel aktörlerde farklı beklentilere neden olduğu belirtilmiştir. Türkiye ABD arasındaki güvenlikli bölge çalışmaları kapsamındaki ortak devriyelerden çok şey beklenmediği, bunun sonucunda Türkiye’nin asgari düzeyde tatmin olacağı bir sonucun çıkmayacağına ilişkin beklentilere yer verilmiştir.
İdlip bölgesinden yaşanacak mülteci akını, Fırat kalkanı bölgesindeki asayiş sorunlarına değinilmiştir.
Son olarak, Suriye savaşında bedel ödeyenlerle savaşanların farklı gruplar olmasının, sorunun çözümünü zorlaştırdığı tespiti yapılmıştır.
Bilgilendirici sunumu için Sayın BOZBUĞA’ya teşekkür ederiz.
SÖYLEŞİDEN KARELER: