Twitter Facebook Linkedin Youtube

DÖRT TEMEL OĞUZ TÖRESİ: KÖNİLİK, UZLUK, TÜZLÜK VE KİŞİLİK

Cahit GÜNAYDIN

Oğuz Törüg Uzgörüsünü yapacak aile şirket beyleri, beş bin yıllık Türk Tarihi boyunca değişmez 4 temel ilke etrafında bir araya gelebilir.

Bu 4 oğuz törüg ilkesinin Göktürk Devlet Modelinde olduğunu AHMET TAŞAĞIL’ın KÖK TENGRİNİN ÇOCUKLARI  (Bilge Kültür Sanat Yayın Dağıtım Tic. Ltd. Şti) kitabında okudum. Türk tarih bilincine sahip olmak için baştan başlamak gerek.

Ahmet Taşağıl diyor ki; “Törüg hükümleri değişik şartlar altında etkinliğini sürdürebilmek için değişebilirdi. Ancak, törügün bazı hükümleri kesinlikle değişmez idi: Bunlar;

KÖNİLİK (adalet)

UZLUK (iyilik, faydalık)

TÜZLÜK (eşitlik)

KİŞİLİK (insanlık)

“Diğer eski Türk Devletlerinde olduğu gibi, Gök Türk Devleti’ni de yerleşik, kabilevi devletlerden ayıran başlıca özellikler şunlar idi; Velayeti amme, özel mülkiyet, serbest çalışma, imtiyazsızlık, birleştiricilik, askeri karakter, dini tolerans, imperium telakkisi, TÖRÜG, besicilik, çobanlık. Fakat özellikle vurgulanması gereken nokta şudur ki; GÖK TÜRK DEVLETİ’nin diğer kabileyi devletlerden ayıran en önemli özellik, kamu hukukunun olmasıdır. Diğer Taraftan GÖK TÜRK İLİNDE vatan anlayışının bir devlet felsefesi halinde geliştiğini görmekteyiz. Devlet, kağandan önce gelir. Bu sebepten bütün GÖK TÜRK taş kitaplarında; İL (devlet) sözü, kağandan önce zikredilmiştir.”

Ahmet Taşağıl’ın tüm kitapları ve videoları, Türk Tarihine ilgi duyan herkes için başlangıç noktasıdır. Oğuz Törüg Uzgörüsü (geleceği öngörmek) için Türk Tarihini KÖNİ, UZ, TÜZ ve KİŞİ ilkesinde boylar üzerinden okumak, anlamak ve yorum yapabilmek olasıdır.

GÖK TÜRK DEVLET MODELİ’nin Karahanlılardan Selçuklulara, Osmanlılardan ve Türkiye Cumhuriyeti’ne devamlılığı, çok net görülebilir. Devletler, bin yıllık Oğuz Törügler ile kurulur, aile şirketleri ise yüz yıllık stratejilerle varlığını sürdürür.

Aile şirket hissedarları (beyleri), kurdukları sanayici ve işadamları dernekleri ve odaları ile Ahi Evran teşkilatını KÖNİ, UZ, TÜZ ve KİŞİ ilkeleri ile güncelleyebilirse ekonomik krizden çıkış yolunu birlikte bulabilir. Her şeyi Devletten beklemeyelim ve en azından Türk Tarihini Göktürklerden başlayarak okuyalım, ULUG BEY ZAMANINDA SEMERKAND gibi yapalım yaşadığımız illeri…

Her ilin sanayi ve ticaret odası yönetim kurulu üyeleri ve her ildeki sanayi ve iş adamı dernekleri yönetim kurulu üyeleri, bu 4 oğuz törüg değişmez ilkesini yeniden yeşertip her ili Semerkand yapabilir.

TÜRK TARİH KURUMU yayını ALEKSANDR YAKUBOVSKİY’in yazdığı “Timur ve Timuriler devrinde Semerkand” adlı kitaptan alıntılar ile ilinizi nasıl Semerkand gibi yapacağınızın yollarını gösterilim şimdi:

“ULUĞ BEY zamanında (1409-1449) Semerkand, edebiyat, bilim, sanat, mimari ve inşaat sahasında kültürel faaliyetlerin merkezi idi. Semerkand ileri gelenleri, ULUĞ BEY’den önce de sonra da onun zamanında olduğu kadar canlı bir hayat sürmemiştir. Yapılan avlar, müzikli, danslı ziyafetler, matematik, astronomi, Sünni İslam’ın tenkidi konusunda yapılan bilimsel tartışmalar, saraylar, medreseler, diğer yapıların açılış törenleriyle yapılan şenliklere sadece saray erkanı değil, iş adamları, din adamları, meşhur alimler bile celp ediyordu. Şeyhülislam da bu toplantılara katılıyor ve kendi evinde de bilimsel toplantılar organize ediyordu. Uluğ Bey medresesinin kapısında; “Bilime talip olmak her Müslümana ve her Müslüman kadına farzdır” yazısını ihtiva etmektedir…. Uluğ Bey Rasathanesi, bütün feodal dünyanın bu alandaki merkezi konumundaydı. Çünkü Avrupa dahi dini dogmatizm ile skolastikten müspet bilimler dünyasına yeni yeni geçmeye başlamıştı. Uluğ Bey, şahsen astronomi cetvellerinin tanzimi ile uğraşmıştı. Uluğ Bey’in dünyevi ilimlere ilgi göstermesi, dini cehaletin sert muhalefeti ile karşılaşmıştır. İrtica, gün geçtikçe sesini daha ziyade yükseltmekteydi. Uluğ bey, 1449 senesinde öldürülmüştür” diye son noktayı koyar Aleksandr Yakubovskiy kitabında…

Uluğ Bey’in ölümü, Semerkand için son nokta olabilir ama Uluğ Bey’in öğrencisi yanında yüzlerce alim ve bilimsel kitap ile Semerkand aydınlığını FATİH SULTAN MEHMET’in daveti ile İstanbul’a taşır.

Bilim ve Sanat insanlarını destekleyen aile şirket hissedarları yaşadığı ili kültür ve ticaret merkezine dönüştürebilir. Aile şirket hissedarlarımızı Veli Muhammed Hoca gibi Türk tarih ve edebiyatına sahip çıkan düşünürlerimize sponsor olmaya davet ediyorum. Sosyal Sorumluk Projesi olarak Türk Tarihi ve Edebiyatında araştırılacak çok alan var. Orta Asya, bu konuda çok bakir… Bugün gördüğümüz, bir aysbergin çok az bir kısmı. Yenileşimin kaynağı Asya’dır artık…

Çinliler, Ruslar, Araplar, Farslar, Amerikanlar, İngilizler, Fransızlar, Ermeniler ve Rumlar bizi mankurtlaştırmak için öyle bir kültürel dezenformasyon bombardımanına uğrattı ki, öyle bir oğuz uykusuna daldık ki…

Veli Muhammed Hoca adlı bir Türkmen elektrik mühendisi, Korkut Ata nüshasını bulunca öyle bir sevindik ki….

2018 yılının Aralık ayında, Türklüğün bu büyük ve önemli eserinin yeni bir nüshası bulunmuştur. Eseri bulan, İran’ın Türkmen sahra bölgesindeki Günbed şehrinde yaşayan Veli Muhammed Hoca adlı bir Türkmen aydınıdır. Mesleği elektrik mühendisliği olan Veli Muhammed Hoca, bir kitap meraklısı ve koleksiyoncusudur. Veli Muhammed Hoca, 2011 yılında Kazakistan’da, Seyhun boyunda bulunan Dede Korkut’un kabrini ziyaret etmiş, mezarın bakımsız olduğunu görünce çok üzülmüş ve Kazakistan gazetelerinden birine üzüntülerini belirtmişti. Anlattığına göre o günden sonra sanki Dede Korkut’un ruhu ona eşlik etmiş ve bu kitabı bulmasını sağlamıştı.

İran’da yaşayan Azerbaycan Türkü kütüphaneci Veli Muhammed Hoca, babasının isteğiyle 15 senedir Türk edebiyatına ilişkin el yazması eserleri topladığını ifade etti. Emekli olduktan sonra hayvanlarını sattığını, elde ettiği kazançla bir kütüphane oluşturduğunu aktaran Hoca, 200 yıldan eski 132 el yazması kitabı kütüphanesinde topladığını kaydetti. Eseri nasıl bulduğunun hikayesini de anlatan Hoca, bazı eserleri bulmak için Tahran’da bir sahafa gittiğini, o esnada başka bir kişinin koltuğu altındaki bir kitapla dükkana girdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Kitabı sahafa verdi. Sahaf, Farsça mı, değil mi, diye kitabı okumaya çalıştı. Bana dönüp, ‘Bu muhtemelen ya Türkçe, ya da Türkmence yazılmış ve senin kütüphanene yarayacak bir kitap” dedi. Elime aldım, ilk bakışta kitabı ben de okuyamadım. Çünkü dili çok ağırdı ancak o kadar güzel ve eksiksiz yazılmıştı ki, orada alışverişimizi yaptık ve kitabı aldım. KORKUT ATA diyor ki; Oğuz Uykusundan uyanın. Kök Tengri’nin çocuklarından biri olan Elektrik Mühendisi Veli Muhammed Hoca, beynimizde şimşekler çaktırdı. Özüne düşersen sende düşünürsün ve Korkut Ata boyları, soyları ile mankurtlaşmadan seni kurtarır.

 

Cahit GÜNAYDIN
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

Yorumlar (1)

  1. […] ekonomi-politik düzeni yaratan patronlarımızın, Oğuz Törüg’ün 4 değişmez ilkesinde; “köni, uz, tüz, kişi”de bir araya […]

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: