Twitter Facebook Linkedin Youtube

ŞEHİR DEVLETLERİ PROJESİ VE KKTC MARAŞ BÖLGESİ

Onur DİKMECİ

İkibinli yıllara doğru artık her daim ve her siyasi tezde işlenen konu; “Yeni Dünya Düzeni” kavramıydı. Kavram, tek bir evrensel hükümet sisteminden bahsediyordu, fakat bunun ne şekilde ortaya koyulacağı konusunda tam bir mutabakat yoktu.

Soğuk Savaş döneminde dinler arası diyalog kavramını kültür politikası olmaktan çıkartarak siyasi bir gereklilik haline getirmede başrol oynayan Frank Buchman ve bu ekolden beslenen kişi ve örgütlerden beslenen bir teoriydi, Yeni Dünya Düzeni Teorisi. Buna göre dünyanın çeşitli bölgelerinde büyük federatif yapılar kurulacak, dil ve din farklılığının kalktığı bu sekizli veya onlu yapı bir araya gelecek ve devasa sistemi yöneten küresel bir hükümet bulunacaktı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Birleşmiş Milletler ise yapısı gereği ciddi teorilerde dünya hükümeti olmaya en yakın ve ciddi aday olarak gösterilmiştir. Ancak BM, süreç içerisinde ciddi bir otorite olamayacağını özellikle bölgesel çatışmalardaki başarısızlığıyla göstermiştir.

İkibinli yılların ortalarından itibaren ise “Yeni Dünya Düzeni” kavramı, “Büyük Ortadoğu Projesi” ile eş olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Yirmi iki civarı Ortadoğu merkezli ülkenin sınırlarının değişmesi, bölgesel ve güdümlü bir bloğu meydana getirecekti. Kuzey yarım küre ile güney yarım kürenin, doğu ile batının birleştiği bir coğrafyada değişiklik, aslında bütün dünyaya sirayet eden değişiklik manasına gelirdi. Değişimin öncüsü ABD olacağından bu yeni düzeni vurgulayan tezler yenidünya imparatorluğunun merkezinin Amerika olacağını söylemiştir. Fakat bunda küçük bir sorun vardır. Dünyada bu denli herkes tarafından bilinen ve konuşulan bir proje, ne kadar ciddi olabilir? Üstelik başta ABD olmak üzere, İngiltere, Rusya, Fransa ve Çin gibi önemli ve küresel devletlerin iç sorunları, bu devletleri ”Dünya İmparatorluğunu” derleyip kurmaya sevk edemeyecek kadar büyük problemlerdir. Dünya coğrafyasında medeniyetin başladığı ve geliştiği hinterlant, Mezopotamya-Doğu Akdeniz koordinatlarında bulunduğu için bu bölge merkezli bir değişimin başlayacağı öne sürülebilir fakat “Büyük Ortadoğu Projesi” gibi kavram ve anlatılan özellikler, kamuoyunu oyalamak için ortaya sürülmüş birer tezden ibarettir.

Buna göre dünya federasyonu ve dünya hükümeti kavramları, geçerliliği olmayan teorilerdir. Şehir devletleri ise artık üzerinde lobiler tarafından en çok durulan sistemdir. Ancak bu model de neticede coğrafya ve geçmiş kültür temellidir ve geçiş dönemiyle sınırlı olarak vazifesini ifa edecektir.

Şehir devletleri kavramının temelini oluşturan toplumsal ekoloji kuramının önde gelen ismi Murray Bookchin’dir. Alaylı olmasına rağmen bu konularda onlarca kitap yazan ve fahri profesör ilân edilen Bookchin’in oluşturduğu sistem, Toplumsal ekoloji, komünalizm ve konfederalizm kavramlarına dayanmaktadır.

İnsanların birbirleriyle ve çevreyle ilişkilerinin bozulmalarının temel sebebi olarak tahakküm ve hiyerarşi görülmektedir. Bookchin’e göre tahakkümün en üst düzey örgütlü organizasyonu devlettir ve devletin ortadan kaldırılması[1] ekotopluluklar ve ekoteknolojileri var edecektir.

Burada bir parantez açmak gerekiyor, çünkü Bookchin de bazı düşüncelerin etkisinde kalarak kuramını oluşturmuştur. Etkisinde kaldığı isimlerin belki de en başında anarşizmin babası kabul edilen Mihail Bakunin gelmektedir. Bakunin, Marx’ı bile devletçilik yapmakla nitelendirmiştir. Bakunin’in devlet hakkındaki görüşleri, kendi eserinde şu biçimde yer bulur:

“Bütün devlet iktidarları, hükümetler, doğaları ve duruşları gereği halka yabancı oldukları için, halkı daima halkın çıkarlarına aykırı kurallara ve hedeflere tabi kılmaya çalıştıkları için, bizler kendimizi bütün hükümetlerin devlet iktidarlarının ve her türden devletçi örgütlenmenin düşmanı ilân ediyoruz.”[2]

Bookchin’in akıl hocası Bakunin’in devlet hakkındaki görüşlerini aktardıktan sonra parantezi kapatabiliriz.

Bookchin’in komünaliz[3] ilkesi ise ekolojik topluma ulaşmak için uygun bir vasıtadır. Komünalist bakış açısı, mevcut yerel yönetimleri devletçi olmakla tanımlar ve öz yönetim anlayışını savunur. Buna göre en aşağıdan başlayarak halk meclisleri oluşturulmalıdır. Bu meclisler, konfederasyonları oluşturmalı ve konfederasyonlar ise mevcut devletlerin egemenliklerine meydan okumalıdırlar.

Aslında Bookchin’in formülüze ettiği sistem, her ilkesiyle ulus devletlerin varlığını ortadan kaldırmaya yöneliktir:

“Ulus devlet, amacına ulaşabilmek için topluluğu maddi ve manevi kaynaklardan mahrum bırakır. Bunun yanı sıra topluluğun kendi kaderini belirlemeye yönelik meşru gücünü elinden alır.”’[4]

Bookchin’in önerdiği modelde ise makbul vatandaş, tarihi Yunan[5] ya da Ortaçağ Avrupa’sından ilham almaktadır.[6]

Bookchin’in üçüncü temel ilkesi olan konfederalizm ise çatı özelliği ve etkisi en zayıf bölümü oluşturmaktadır:

“En tepedeki federal konsey, gücü en az olan konseydir. Aynı şekilde topluluktan bölgeye ve bölgeden daha büyük alanlara gidildikçe konseylerin gücü azalır.”[7]

Bookchin’in önerdiği modeldeki halk meclisleri[8] birimi, en temel yönetsel kısımdır ve bu yönüyle teorisi, klasik dünya devleti, dünya konfederasyonu gibi geleneksel teorilerin zıttıdır.

Artık gerek terör örgütleri, gerek yerel direniş örgütleri, gerekse dördüncü sanayi devriminin tasarlayıcılarının[9]  buluştukları ortak söylem, şehir devletleri modelidir.

Tarih ve özgül ağırlık gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda;

  • London City
  • Bayern
  • Barselona
  • Venedik
  • İzmir
  • Şanlıurfa[10]
  • İstanbul

gibi kentler, şehir devletleri sisteminin parçaları olarak ortaya atılmışlardır. Ancak Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri izlediğimizde, bu sistemin Doğu Akdeniz’de bulunan kentler öncülüğünde işletilmek isteneceği anlaşılmaktadır. Bunun için ise en uygun aday olarak Kıbrıs seçeneği ön plana çıkmaktadır.

Aslında Kıbrıs’ın konumu sebebiyle üç kıtanın ortasında bulunması, Birleşmiş Milletler gibi organizasyonların merkezlerinin bu adaya taşınabileceği teorilerini temellendirmişti. Fakat gelişmeler, Kıbrıs’ın merkez konumun yeni proje şehir devletleri sisteminin başlangıcı olacağının ipucunu vermiştir.

Buna göre 1974’ten beri kapalı olan askeri statüdeki KKTC-Maraş bölgesinin yeniden açılması gündeme getirilmiştir. Bu durum ise Maraş, Las Vegas olacak söylencesiyle gündemde tutulmuştur. Bölgenin statüsü konusunda ise Türkiye ve KKTC’li yetkililerin karar verecekleri duyurulmuştur.

Oysa bölge zaten KKTC’nin sınırları içindedir. Maraş’ın iskana açılması durumunda, statüsünün ne olacağı kamuoyunda tartışılmamıştır.

Ayrıca Maraş’ta BM unsurlarının da bulunması, Maraş’ın açılmasında global sistemin de onay vereceğini düşündürmektedir.

Maraş’ın iskana açılma sürecinde milliyetçi ve ulusalcı çevrelerin hoşlanmadıkları KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın olumsuz yorumlarda bulunacak olması ise özellikle milliyetçileri ve ulusalcıları daha da motive edecektir.

Yenidünya sisteminin modeli olan şehir devletleri sistemi, her ne kadar uluslararası bir yapıya öncelikle vurgu yapmasa da, halk meclislerinin her diplomatik ilişkiyi tesis etme misyonu mevcuttur. Çünkü çatı olan konfederalizm sembolik bir unsurdur.

Bookchin’in teorisi, global odaklarda ısıtılan şehir devletleri önerisi, Doğu Akdeniz’in öneminin artması ve dünyanın gözünün KKTC’de olduğu gibi çok önemli faktörlerden çıkartılabilecek tek anlamlı bütün, ilk şehir devletinin Maraş üzerinden KKTC ve Kıbrıs’ın geneline yayılacağı ve Kıbrıs’ın bu projede pilot bölge olacağıdır.

Maraş’ın açılma kararına, Amerikan, Rum ve İngiliz lobilerinin sessiz kalmaları ise teorimizi güçlendiren en somut argümanlar arasındadır.

En azından eleştirel düşüncelerin yaşatılması amacıyla KKTC-Maraş bölgesiyle ilgili oluşturduğumuz ve gözden kaçırılan bu teori, düşünce kuruluşları ve devletin birimleri nezdinde tartışılmalı bu konuda da kapsamlı bir yol haritası oluşturulmalıdır.

 

Onur DİKMECİ
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
__________________________________________
Dipnotlar:

[1]Marksistler de devletin ortadan kaldırılmasını nihai ve mutlu bir son olarak ortaya koyarlar. Ancak Bookchin’in daha da geliştirdiği model yeni sanayi devrimi için kaynak kabul edilmiştir ve dijital medeniyetin ulussuz devletsiz, yeni medeniyet kavramıyla örtüşmektedir.

[2]Mihail Bakunin, Devlet ve Anarşi, çev. Murat Uyurkulak, Agora Kitaplığı, İstanbul, 2006, s.177

[3]KCK 24. Madde komün kavramına vurgu yapmaktadır.

[4]Murray Bookchin, Kentsiz Kentleşme Yurttaşlığın Yükselişi ve Çöküşü, çev. Kaya Şahin, Sümer Yayıncılık, İstanbul, 2003, s.350

[5]Tarihi Helen Mediyeti de Doğu Akdeniz üzerinden yayılmacı bir politika izlemiş, şehir devletleri modeline uygun bir sistemi benimsemiştir.

[6]A.g.e., 109

[7]A.g.e., 448

[8]KCK sözleşmesi de özgür toplum meclislerinden bahsetmekteydi. Terör örgütü PKK bir süredir federatif yönetim söylemini terk etmiş ve Bookchin’den etkilenerek şehir devletleri modeline vurgu yapmıştır.

[9]Aslında 2049 sonrasını içeren beşinci nesil toplum ile ilgili yönetsel tezler geleneksel ya da modern büyük ya da şehir türü farketmeksizin devlet ve klasik siyasetin hepsini reddetmektedir. Ancak geçiş modeli olarak şehir devletleri sistemini öne sürmektedirler.

[10]Göbeklitepe üzerinden yeni bir tarih yazılmaktadır ve bu bölgede faaliyet gösteren pek çok yabancı istihbarat servisi mevcuttur. Bölgenin önemi sebebiyle ayrı bir yönetsel birime sahip olması konusu ilerleyen günlerde gündeme taşınacaktır.

Onur Dikmeci Hakkında

Onur DİKMECİ: (İstanbul) 1987 İstanbul doğumludur. Haliç Üniversitesi İşletme Lisans bölümünden mezun olduktan sonra Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans programına devam etmiştir. Güvenlik, istihbarat, NATO gibi konularda çeşitli eğitim programlarına katılmış ve bu alanlarda “Beyaz Kitap” ve “Devlet Aklı” adlarıyla 2 adet kitap yayımlamıştır. Türkiye’nin ilk özel istihbarat platformu Türkiye Algı Merkezi’nin (turkiyealgimerkezi.org) kurucusu ve direktörüdür. Bireysel ve kurumsal danışmanlık görevini sürdürmektedir.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: