Oxford Dictionaries, İngilizce’de 2016 yılının kelimesi olarak ‘post-truth’u seçti. ‘Post-truth’ bir sıfat olarak, ‘nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu’ şeklinde tanımlanıyor. Türkçe’ye ‘gerçek-ötesi’, ‘gerçek-sonrası‘ ya da ‘post-olgusal’ şeklinde çevirmek mümkün.
Post-truth bir kavram olarak son on yıldır ortalarda olsa da, kullanımın ilk olarak Brexit referandumu sırasında ciddi şekilde arttığı görülüyor. Asıl patlamayı ise, ABD başkanlık seçimleri sırasında ve sonuçlar açıklandıktan sonra yaşamış. En yoğun kullanılan hali ‘post-truth politics’ yani ‘post-olgusal siyaset’ şeklinde olmuş.
2016 yılında ‘post-truth’ teknik bir terim, marjinal bir kelime olmaktan çıkarak, ana akım medyada açıklaması verilmeksizin doğal bir şekilde kullanılmaya başlanmış.
‘Post-truth’ kelimesindeki post ön-eki, bu spesifik kullanımında, genel kullanımının aksine ‘bir olay ya da vak’adan sonra gerçekleşen’ anlamında değil, ‘önüne geldiği kavramın artık önemsiz ya da gereksiz kabul edildiği bir zaman ait’ manasında kullanılıyor. Yani, ‘post-truth politics’ dediğimizde, ‘doğruların, hakikatlerin, olguların önemini yitirdiği bir dönem’den bahsetmiş oluyoruz.
‘Post-truth’, bu güncel anlamında ilk kez 1992 yılında, Sırp asıllı Amerikalı Oyun Yazarı Steve Tesich’in The Nation dergisinde yayımlanan yazısında geçiyor. Post-truth kelimesinin bundan önceki kullanımları genelde ‘gerçek anlaşıldıktan, hakikat ortaya çıktıktan sonra’ anlamında olmuş.
Kelimenin yaygın şekilde dolaşıma girmesi ise, Ralph Keyes’in 2004’te basılan kitabı The Post-truth Era ile olmuş.
Kaynak: Journo (Teyit.org‘dan alıntılanmıştır)
[…] POST-TRUTH ve DEZONFORMASYON yayan global ve yerli işbirlikçi medya/sosyal medya ile film ve kitaplar, sağlıklı düşünmeye engel olmaktadır. Analiz ve sentez yeteneğinden uzaklaşan AİLE ŞİRKETLERİ üyelerine, bir şirket kitaplığı kurarak ORTAK TÜRK TARİHİ kitabını bütün yöneticileri ve çalışanları ile okumalarını öneriyorum. […]