“Türk ün aklı nasıl çalışır?” adlı kitap Humanist yayınlarından çıktı. Kitabın yazarı İdil Sevil, Alman Lisesi ardından, Boğaziçi Üniversitesi psikolojiyi bitirip, Boston Emerson College’de lisansüstü yapıyor.
Röportajından bir alıntı yapıyorum; ”Türk dediğin, özetleyebilir tek cümlede. Bu arada ‘özetleyiver’ diye bir çekim yok Batı dillerinde… Bizi biz yapan en önemli etken kültürümüz. Ama içine doğduğumuz kültür bizim için o kadar normal ki, soluduğumuz hava gibi, sorgulamak aklımıza dahi gelmiyor… Biz neredeyiz, Batı nerede? Batı almış yürümüş, gitmiş kardeşim. Bizden bir halt olmaz gibi bir önyargımız var. Doğru değil bu. Hatta tamamen saçmalık. Ama önce neyi, neden yaptığımızın, içimizdeki kökleşmiş değerlerin neler olduğunun bilincinde olmamız lazım.” diyor İdil Sevil.
Türkün zihin kalıpları, tarihin derinliklerindedir. Batı ve Doğu Türk tarihini, dilini, kültürünü o kadar iyi incelemiştir ki Türk ün bu konuda ilgi, bilgi sahibi olmaması için aklınıza gelen her türlü yolu denemiştir. Divan-ı Lügati’t Türkü çeviren bir çok Türk, idam edilmiştir. Bu gün sosyal medya sayesinde milyonlarca Türk tarihi ve kültürü konusunda okumakta, araştırmakta ve yazmaktadır.
Türk kültür tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan DR.SAİT BAŞER, ilgi ile izlediğim son zamanların en farklı Türk Düşünürlerinden biridir. Düşünce bozkurtumuzdur O. www.saitbaser.com sitesinden düşüncelerine ulaşabilir ve kitaplarını okuyabilirsiniz.
Bu yazımızın kaynağı ve tüm alıntılarımız DR.SAİT BASER’in eserleridir. Herkes aynı düşüncede ise kimse düşünmüyor demektir. İş dünyasında “think different” bir trilyon dolarlık şirketin başarı sırrıdır. -Business ThinkerS- iş dünyası düşünce liderleri Kurum Kültürü tasarımı ve yönetim modeli konusunda dikkatle izlenen ve milyonlarca dolar ödenen konuşmacı olup, kitapları tüm dünyada “best seller” olmakta olup aile şirketleri hissedarlarından, beyaz yakalara, tüm yöneticilerin başucu kitaplarıdır.
Lao Tzu ve Konficyus’u okumayan bir beyaz yaka ve yönetici yoktur. Aslında onların da kaynağı Türk kültürüdür. Kurum kültürü tasarımında ve bir yönetim modeli geliştirmede kültürel kodları çözmek ve anlamak çok kritiktir stratejileri geliştirirken. Kılıçla bir ülke fethedebilirsiniz ama kültürünüz ile yaşayabilirsiniz o topraklarda.
SAİT BAŞER diyor ki “Kadim Çin hakîmi Konfiçyüs’ün: “Nasıl gökte bir tek güneş varsa, yeryüzünde de bir tek hakan olmalıdır” cümlesi, tanınmış Sinolog Eberhard’a göre üstadın Türk olan annesi vasıtasıyla öğrendiği (EBERHARD, 1947) (ve yine Türk olduğu iddia edilen Çu hanedanı (BAYKUZU, 2004;) döneminde, M.Ö VI. yüzyılda ifade edilmişti.
Hatta yine önemle belirtelim ki, Toshıhıko Isutzu, aynı çağda yaşayan Lao-tzu’nun varlığı birleyen Taocu inanışı anlattığı Tao-Te-King adlı eserinde bu kuzeyli hun hanedana ait görüşlerin aktarıldığını belirtmektedir (İSUTZU, 2001, Giriş). M.Ö. VI. yüzyılın bu iki çağdaş filozofu daha o zaman Oğuz Törüg (Töresi) üzerinde mutabıktırlar.
Hatta Konfiçyüs’ün Büyük Bilgi adlı eserinde bugün Çin’in millî sembolü olan ejderi, Lao-Tzu’ya atfen, “bilge kişi” sembolü olarak kullandığını görüyoruz. Buradaki ejder, varlığın manevi zatı da demekti.
Malumdur ki ejder, Büyük Hun Hakanlığı’nın bayrağı idi!
Isutzu ve Eberhard gibi, biri uzakdoğulu bir Japon, diğeri Avrupalı bir Alman olan iki ciddî tarafsız ve güvenilir uzmanın bulguları, Türk kültürünün komşu toplumlar üzerinde model etkisi yarattığını göstermektedir. Türk Dünya Görüşü-Oğuz Törüg- Konfiçyüs ve Lao-Tzu’nun eserlerindeki temalar üzerinden bakarsak, yaşayan bir Tanrı (“Öd Tengri yaşar” Kül Tigin Kitabesi, Kuzey cephesi, satır 10) bilmekte ve O’nun isteğine uygun bir devlet şekillendirme amacı taşımaktadır.
Tanrı (Kök Tengri) yaydır, kainat ona göre oktur. Gökyüzü yay, yeryüzü ona göre oktur. Yeryüzünde, yüzü güne dönük olan doğu ve güney yay, batı ve kuzey ok sayılır. Doğu ve güney, göğe nispet edilen boylara, yani Bozoklar’a tahsis edilmiştir. Ferdî planda ise “gönül yay, vücut oktur”. “Gönül yay, akıl ok” şeklinde de tavsif olunmaktadır… Büyük Türk devletlerinin tam teşekküllü olgunluk devirleri için Çin kaynaklarında: “Ok ve yay birleşti” geleneksel ifadesine rastlanmaktadır. Gök-yer, sağ-sol, Bozok-Üçok nitelemelerini belirgin bir biçimde Oğuz Kağan Destanı’nda saklı duran şemada bulabiliyoruz. Belirtmeliyiz ki Oğuz Kağan Destanı’nın sembolizmi bir hayli yoğundur:
Rus çarlığı yapılanmasının Türk modeli olduğuna dair çok kanıtı var. Çin, Rusya, Arap, Fars, Avrupa uygarlığının temeli Oğuz Törügdür (Töresidir). Biz Oğuz Törüg’ü bırakıp; (il bırakılır, Oğuz Törüg bırakılmaz) Korkut Atayı unuttuğumuz için gönüllü olarak mankurtlaştık, Araplaştık, Amerikanlaştık, Ruslaştık, Çinlileştik, Almanlaştık, Fransızlaştık veya İngilizleştik.
Yani başka zihin kalıplarını aldık. Türkün aklı nasıl çalışır merak etmedik. Dışarıdan gelen yönetim modellerini, zihin kalıplarını, modalarını, cafelerini, AVM’lerini, plazalarını, filmlerini, kitaplarını aldık. Kendimize yabancılaştık.
Özüne düşersen düşünürsün. Bu kadar basittir düşünmek… An, sınır demektir. Anı aşarsan anlarsın. Bu kadar kolaydır anlamak… Anlamak zihin kalıpların kırmakla başlar. Kavramaya başladığın zaman, şimdinin gücünü Oğuz uykusundan uyanırsın.
Bu gün dijital think tanklar ile böyle sanal bilgi ağları ile bilgiye ulaşmak çok kolay. Cern’deki dünyayı saran ağ kolektif bir bilinç doğuruyordu. Düşünen, araştıran, sorgulayan herkes, hayat (bilgelik) ağacına bağlanıyor, bu yazıyı okuduğuna göre sende hayat ağacına bağlandın, en azından paylaş arkadaşların ile.
Sen de araştır İdil Sevil gibi, ister kitap yaz, ister blog… Düşünürsen farklı düşüncelere ulaşır ve yazarsın nasılsa. Kodlarını çözebilirsin aksakallıların (ALİ ŞİR, YUSUF HAS HACİP, KAŞGARLI MAHMUT, SAİT BAŞAR ve binlercesinin). Aksaçlılar, saçlarını değirmende ağartmıyor. Hayat (BİLGE) ağacındadır, onlar.
Aksakal/saç, yaşlılık anlamında değil;
bilgelik,
akıl,
yücelik,
saygı ve
deneyim
anlamındadır.
Korkut ATA her konuda bilgili, yol gösterici, toplumu birbirine bağlayan kişidir. KOR-KUT ATA bugün buradadır, yarın başka bir yerde… O kadar çok ki şimdi açık bilgi kaynağı, her nefes alış veriş anındaki havada, bilge kağanın “özüne dön” diyen nefesinin kokusu var. O nefes bir gün Yunus’da “ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir” diye çıkar ortaya. Duyarsın o sesi ve nefesi. İnsan ölebilir ama KOR-KUT ATA ölümsüzdür, Yunus’un nefesi ile havaya karışır ve dünya yok olmadıkça yaşar o nefes.
FORDHAM DİYOR Kİ: “KORKUT ATA, dünyamız gibi iki milyon yıl boyunca insan yaşamını tüm acıları ve nesneleriyle yaşamış, varoluşun ana imgelerini kendinde biriktirmiş ve evrensel deneyimi adına insan ruhunda bireysel bir durum oluşturan imgeleri yetkili kılmıştır.” (Fordham 2004: 244)
Gelecek bilim kurgu öyküler ile tasarlanabilir. Bilinç yayımızı 1000 yıl öncesine gerelim düşünce okumuzu 1000 yıl uzağa atalım ve gülelim biraz:
“100 000 000 000 nörondan biri olduğunu düşündü, Sahipkıran adlı nöron. Arı kovanındaki bir arı gibi kendini sıkışmış hissetti. Uğultudan kulaklarının zarı patladı. Gerildi, gerildi, sinaplar ateşlendi, uçtu gitti beyinden. Kanatlarını ışık hızıyla çarpıyordu, bir kara delikten girdi, diğerinden çıktı. Sonsuzluktaki enerji dalgaları bambaşkaydı. O ne renk, O ne koku. O ne anti madde! Simetri kırılmalarıyla sürekli dönüşüyordu. Boyutsuzdu, paralel evrende Sahipkıran… Artık asla dönmeyecekti o 1350 gr gri yığına. Kendini kağan ilan etti Sahipkıran, yeni keşfettiği galakside. Hayat Ağacındaki kovandan doğan Oğuzlara; “Alperen, Mete, Atilla, Alparslan, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Ali Şir, Zübeyde hanım..”. diye isimlerini kulaklarına fısıldadı Korkut Ata…”
Cahit GÜNAYDIN*
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
______________________________________________
* Cahit GÜNAYDIN, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden mezun oldu. Otomotiv Endüstrisinde Mühendis ve Yönetici olarak 25 yıl çalıştı. Profesyonel olarak çalıştığı dönemde altı sigma, kaizen, yalın üretim, proje yönetimi, efqm, bsc, stratejik planlama, arge ve teknoloji yönetimi eğitimleri alan Cahit Günaydın, Mercedes-Benz, Ford, Isuzu , Nissan gibi küresel firmaların otomotiv projelerinde çalışmıştır. İşletme Yönetimi Sertifika Programını programını tamamladıktan sonra ülkemizin önde gelen danışmanlık firmaları ve TUGİAD, KALDER, MPM, TOSYÖV, TTGV, MEV, TİM, TOBB, BEYAZ NOKTA, UBSV STRATEJİ VAKFI gibi sivil toplum kuruluşları ile sanayi 4.0.& yenileşim yönetimi projelerinde çalışmaktadır.