Sürdürülebilir bir yaşam felsefesi olan “Töre”nin sırlarını Orta Asya’yı gezerek araştıran Kaşgarlı Mahmut, bu sırları Divan-ı Lügati’t Türkte insanlığa aktarmıştır. Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının kuruluş felsefesi, Divan-ı Lügati’t Türk’te atasözleri şeklinde bengü taşlarına kazınmıştır. Kaşgarlı Mahmut yazmasaydı ve Ali EMİRİ, Divan-ı Lügati’t Türk’ün son nüshasını bir sahafta bulmasaydı ne olurdu? Aşağıdaki haritamız ve yine aşağıdaki atasözlerini de içeren Türk tarihi ve kültürü açısından çok değerli bir eser kaybolup giderdi…
Alp çerikde, bilge tirikde (Yiğit ordu içinde, bilgin mecliste -kineşte- belli olur.)
Ula bolsa yol azmas, bilig bolsa söz yazmas (İşaret olsa yol şaşırılmaz, bilgi olsa söz uzamaz)
Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur (Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır.)
Gerçekten de bilgi paylaştıkça çoğalır. Türk Mühendisliği, bugün yenileşimci düşüncenin kaynaklarından biridir. Türk sanayicisi ve iş adamı dün olduğu gibi bugün de dünyanın her yerindedir. Dijital çağda İşte birlik, düşüncede birlik, dilde birlik sağlamak çok kolaydır. Divan-ı Lügati’t Türkten başlık olarak alıntıladığımız yadigâr atasözünü kulağımıza küpe olarak takalım, işletme “sloganı” olarak yönetim kurulu toplantı salonlarına asalım. “Keñeşliğ bilig üyreşür, keñeşsiz bilig obraşur. (Danışılmış bilgi güzelleşir, danışılmamış bilgi yıpranır.)”
Iğdır Sanayi Odasında Kalkınma Ajansının desteği ile sanayi 4.0.& yenileşim yönetimi başlıklı bir konferans vermiştim. Ağrı dağını gördüm. Havalimanından inince sınıra gittim, koçbaşlarını, bal balları gördüm. “Türk iş dünyası mühendisleriyle, iş adamları ile açık yenileşim ağında bir araya gelebilir mi” fikri, ilk Iğdır’da aklıma gelmişti.
Daha önce iş için İran’a gidince Türkçenin gücünü görmüştüm. Türklerin ipek yolu kontrol ederek nasıl varlıklarını sürdürdüğünü düşündüm. İpek yolu bugün dünya ekonomisini yeniden şekillendiriyor. A. Z. V. TOGAN, Türklerin umumi tarihine giriş kitabında Türk tarihinin iktisadı analizinin yapılmadığını söyler. Türk tarihinin iktisadı analizini yapan “İPEK YOLU İMPARATORLUKLARI” kitabı, tarihî İpek Yolu’nu merkez alarak en eski devirlerden bu günlere iki bin yıllık Türkistan-Orta Asya tarihini anlatmaktadır.
Christopher Beckwith’in Türkistan sahasında yaşayan eski insanın, bilhassa Türkün hâlet-i ruhiyesini bugün yaşıyormuş gibi yazması, eserin samimî dili ve açıklığı tarih okumayı pek sevmeyenlerin bile ilgisini çekecek niteliktedir. Christopher Beckwith’in ODTÜ yayını “İpek Yolu İmparatorlukları” kitabını Türklerin savaş kadar ticaret de ki başarısını anlamak için Tüm iş adamlarımız bir rehber olarak okumalıdır. Kitabın arka kapak tanıtım yazısından bir alıntıyı makalemizin ana fikri olarak aktarıyorum. “İPEK YOLU, bir zamanlar sadece bir mal dolaşım hattı değil, aynı zamanda en gelişmiş ekonomik, sosyal ve kültürel sistemiydi ve bu sistemi Türkler işletmekteydi.”
Bu iş yönetimi becerisinin organize hali “Ahilik teşkilatı” ise iş dünyasında ağ ekonomisinin (network) önemini kanıtlamaktadır. Ahilik teşkilatı TOBB, TİM de ve binlerce sanayici ve iş adamı derneğinde devam etmektedir, Töresinden biraz uzaklaşmış olarak.Türk dünya görüşünü Divan-ı Lügati’t Türkt’te Kaşgarlı Mahmut yazmış yüz yıllar önce.
Türkiye’deki sanayi ve ticaret odalarının yönetim kurulu başkan ve yönetimi kurulu üyeleri ve Türkiye deki sanayi ve iş adamı dernek yönetim kurulu başkanları ve yönetim kurulu üyeleri Divan-ı Lügati’t Türk’ü Selçuklu-Osmanlı İmparatorluklarının kuruluş felsefesi olan “töre”nin kitabı olarak okumalı ve şirket stratejilerini gözden geçirmelidir. Sonunda Emir torunu Kaşgarlı Mahmut bu kitabı kime sundu?
Deniz bitti. Global inovasyon ekonomi sisteminin ana fikri; yenileşimcileri keşfederek iş melekleri, risk sermayesi gibi finansal destek sağlayarak teknoloji şirketleri kurmak ve büyük ölçekli firmalar da ise özgür-bilimsel bir ortam sağlayarak akademisyenler ile patenler ile sonuçlanan Ar-Ge projeleri geliştirmektir.
Açık yenileşim ağı, son yıllarda çok sözü edilen bir kavram olmakla birlikte aslında çok yeni bir kavram değildir. İkinci dünya savaşı sıralarında ve takip eden yıllarda araştırmaların çoğu araştırma sonucu çıktıyı ticarileştiren yapılarda gerçekleştiriliyordu. Bu yıllar “kapalı yenileşim” dönemi olarak da adlandırılır. Kurumlar ya da firmalar araştırma çalışmaları konusunda çok koruyucuydular. Araştırma parklarının çevresi duvarlarla örülüydü ve buluşlar paylaşılmazdı. Daha sonraki yıllarda yenileşimin artan maliyeti, ürünlerin pazar ömürlerinin kısalığı, mobil ve iyi eğitilmiş insan gücü, uzman üniversiteler, bilginin farklı kaynaklardan edinebilirliği ve risk sermayesi mekanizmalarının varlığı türündeki değişkenler kapalı yenileşim modelinin başarısını zayıflatmaya başladı.
Çeşitli çevrelerde ve ülkelerde açık yenileşim ağı (www.inovasyonline.net) 21. yüzyılda başarı elde etmek için temel bir unsur olarak kabul görmektedir. “Verimlilik” kavramı bunun önemli nedenlerinden biridir. Kısalan ürün ömürleri ve bunun sonucu ürün gelirlerindeki düşüş nedeniyle firmalar, artan Ar-Ge maliyetlerini gerekçelendirmekte zorlanmaktadırlar.
Açık yenileşim ağı ile Ar-Ge ya da ürün geliştirme maliyetleri paylaşılmakta ve yeni pazarlara hızlı açılım ile gelir artışı sağlanabilmektedir. İkinci bir neden, tek başına hiçbir firmanın her şeyi bilmesinin artık beklenemeyeceğidir. Bir diğer neden de ortak yenileşim için yetkinlikleri bir araya getirmek üzere oluşturulan açık yenileşim ağının, ağ yapılarının öneminin ve popülerliğinin gittikçe artmasıdır. Diğer bir neden ise dünyada firmalarının sadece kendi araştırma faaliyetlerine bağlı kalamamaları ve bunun yerine dış kaynaklara örneğin lisans anlaşmaları ya da patent satın almaları gibi firma dışı kaynaklara yönlenmek zorunda olmalarıdır.
Açık yenileşimin aksine “kapalı yenileşim”, bilginin büyük çoğunluğunun ya da tamamının çok sınırlı dış kaynak kullanımı ile tamamen iç kaynaklar ile elde edilmesidir. İş adamı ve yöneticilerimiz “yenileşim yönetimini” bir yaratıcılık, dahilerin işi ya da Ar-Ge departmanın standart ürün geliştirme, kopyalama, performans testleri, kalıp tasarımı, ürün reçetesi işi olarak görüyor ya da tüm çalışanların fikirlerini toplamak dan ibaret sanıyor. Patronlar ise Ar-Ge teşviki almaktan başka bir şey düşünmüyor. Ar-Ge merkezi kurarak vergi avantajından faydalanmak istiyor.
İnovasyon ödüllerinin PR amaçlı verilmesi de inovasyon yönetimi kavramının içini boşaltıyor. Akademisyenler ise TÜBİTAK ve benzeri teşvikler ile akademik kariyerlerinde yükselebilecek, bilimsel yayın yapabilecek ticari olma olasılığı çok düşük projeleri öneriyor firmalarımıza.
Dünyanın inovatif kuruluşları, inovasyonu sürdürülebilir karlı büyümenin ve rekabet gücünün en önemli kaynağı olarak görüyor. Yenileşim Yönetimi (innovation management), firmaların sahip olduğu ortalama sektörel teknoloji yapısını belirlediği gibi ülkenin uluslararası rekabet gücünü belirleyen temel bir faktörlerden (inovasyon indeksi) biri haline gelir. Şirketlerin inovasyon stratejilerinin uluslararası piyasalara entegre olabilmesi, ülkelerin teknoloji ve yeni ürün geliştirebilme kapasitesine bağlıdır.
Dördüncü Sanayi Devrimi dijital dönüşümle inovasyon ekonomisini hızlandırıyor. Nesnelerin interneti birbiri ile iletişime geçen milyonlarca cihaza ulaşırken, meydana gelen büyük veriyi anlamlandıran inovatif şirketler hızla büyüyor. Sanayi 4.0. odaklı açık yenileşim ağını geliştirmenin zamanı geldi. Çünkü global şirketler ve endüstriyel internet konsorsiyumu, geleceğin fabrikalarını şekillendiriyor.
Teknoloji ve patentli ürün geliştirmek, ülkenin kamu ve özel sektör -üniversiteler dahil- beyin sermayesinin niteliğine bağlı iken, teknoloji transferi ülke şirketlerinin ve kamunun finansal öz kaynakları ve uluslararası piyasalardaki kredibilitesi ile orantılıdır. Şirketlerin teknolojisinin gelişmesi, Ar-Ge departmanın yenileşim yeteneği yanında, üretim yeterliliğine, finansal ve pazarlama desteği ile yenileşimci fikirlere değer veren inovasyon mühendisliği uygulamalarında yatar.
Uluslararası pazarlarda yenileşimci ürünler ile fark yaratmak, dünya çapında marka olmak, teknoloji lisansı geliştirmek ve patent almak, kısaca sürdürebilir bir rekabet gücü için şirketler yenileşim stratejileri geliştirmek zorundadır. Sanayi 4.0. devriminin başlangıç adımı budur. SANAYİ 4.0 ile neredeyse HIZLA insansız üretime dönüşmektedir. Bu hız her müşteriye özel üretim yapmayı sağladığı gibi küresel tedarik zincirleri ERP yazılımları ile lojistik ve depolama maliyetlerini optimize etmiştir. Hizmet teknolojisi, ofis otomasyonu ve internet sayesinde global inovasyon ekonomisi alibaba.com, airbnb, amazon gibi elektronik pazarlamalar reel ekonomiyi farklı boyuta geçirmiştir.
Sosyal medyanın gücü, geleneksel medyanın karşısında dijital yerli denilen yeni bir kuşak yaratmıştır. Nesnelerin interneti ile buzdolabınız marketten eksik sütün siparişini vermekte, evdeki klimanız otomobiliniz ile iletişime geçerek yol durumuza göre çalışmaktadır. Veri Madenciliği şirket yönetimi Yapay Zekaya dönüşmektedir. Artık gelecekte ışıksız fabrikaların yoğunluğu artarken, robotların vergi ödemesi ve bilinç sahibi olup olmayacağı tartışılmaktadır.
Yenileşimci şirketler kendi ülkelerinde geliştirdiği teknoloji kullanırken bir alt versiyon fabrikayı komple gelişmekte olan ülkelere taşımaktadır. Robot otomasyonu ve akıllı fabrikalar ile tüm mühendis ve teknisyenleri yenileşim yönetimine odaklanıyor. Ömrünü tamamlayan fabrikalar, ucuz işçi ve mühendisi olan ülkelerde sadece emek gücünü kullanıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının hazırladığı Türkiye’nin sanayi devrimi ve dijital Türkiye yol haritası, Türk iş dünyası için 10 yıllık bir projeksiyon çiziyor. Sanayi 4.0. teknoloji yol haritası inovasyon stratejilerine göre belirleniyor.
Global inovasyon ekonomisinde şirketler; Yenileşimci (inovatif) ve takipçi olarak ikiye ayrılıyor. Almanya, Japonya, Güney Kore, ABD, İskandinav ülke şirketleri hızla teknoloji yoğun sektörlere kayarken, emek yoğun sektörlerin katma değeri hızla düşmektedir. Geleceğin sektörleri olarak gösterilen nano-teknoloji, biyo-teknoloji, mekatronik ve yapay zeka, bilişim teknoloji temelinde dördüncü paradigma olan veri yoğun bilimsel keşif sürecine girmiştir.
CERN büyük hadron çarpıştırıcısında higg bozunun bulunması, karanlık madde ve karanlık enerji konusuna yeni ufuklar açmaktadır. Gelişmiş ülkelerde hizmet sektöründeki istihdam sanayide çalışan kesime göre hızla artarken, beyin gücü artık bir entelektüel sermaye olarak algılanmakta ve dünya beyinler arası rekabet yarışı pistine dönüşmektedir.
Sektörel bazda teknoloji transferi yaparken uluslararası ortaklar ile yeni pazarlara erişme stratejisi ile teknoloji yönetiminde uzmanlaşmak gerekmektedir. Rekabet öncesi iş birliği yapan şirketler Ar-Ge araştırmalarında yenileşim atölyeleri kurarak birlikte çalışıyor (İLAB) patent ve lisans anlaşmaları ile geleceğe yatırım yapıyorlar.
Bilgi üretmek, teknoloji transfer etmek ve patent alış verişi yapmak, Inventram gibi inovatif şirketleri beyin avcısı konumuna dönüştürüyor. Mıtsui gibi global şirketleri Inventram’dan %30 hisse alarak global düzeyde entelektüel sermaye arayışına sokuyor. Ne yerli holdingler ne de global holdingler yıkıcı inovasyona karşı dayanabiliyor. Airbnb, hiçbir oteli olmadan, Uber ise hiçbir otomobili olmadan milyar dolar değere ulaşırken alibaba.com dünyanın en büyük alışveriş marketinin cirosunu geçiyor.
Sanayi 4.0. yol haritasını çizerken yenileşim stratejilerini belirlemek gerekir. Çünkü bugünün bilişim sistemleri hâlihazırda üretim sistemlerinin merkezinde yer almaktadır. Süreç, sistem, bileşen, tedarikçi ve müşteri ağları, bugünün fabrikalarına kıyasla çok daha karmaşık bir üretim ortamı oluşturacaktır.
Bu Siber fiziksel sistemler, bilişim çözümleriyle donatılmış makineler ve depolama sistemlerinden farklı olacaktır. Gelecekteki tesisler yeni tanımlanmış ara yüzlere ve standartlara sahip olacaktır. Bu ara yüzleri gerçek zamanlı olarak kontrol edebilmek, değer zincirindeki ekipmanın kurumsal inovasyon gücü değiştirilmesi konusunda esneklik sağlayacaktır. Bunun sonucunda, üretim hattındaki değişikliklerin kısa sürede gerçekleştirileceği ve üretimin aksaklık süresinin minimuma indirileceği verimli bir üretim sürecine ulaşılacaktır.
Bu siber fiziksel sistemlerin yönetilmesi için gelecekteki tesislerde daha hızlı bir şekilde kaydedilmesi, işlenmesi ve analiz edilmesi gereken büyük miktarlarda veri hareketi olacağını organizasyonel yenileşimin gerekeceğini ön görüyor.
Bulut tabanlı bilgisayar sistemleri, Sanayi 4.0 kapsamında çok daha önemli bir rol oynayacaktır. Şirketler sahip oldukları bilgileri güçlendirecek ve yöneticiler büyük veriden faydalanarak üretim esnasındaki gerçek zamanlı kusurları, hataları ve eksiklikleri anlayabilecektir.
Büyük veri; süreçleri optimize etme, kaynakları verimli kullanma ve beklenen ürün kalitesini koruma potansiyelinin çok daha erken aşamalarda belirlenmesine yardımcı olacaktır. Esnek üretim ortamlarında, “akıllı” robotlar diğer makinelerle, malzemelerle ve bileşenlerle etkileşime geçerek şirketlerin üretkenliklerini artırmalarını sağlayacaktır. Bu, robotların insanların yerini alacağı anlamına gelmez; ancak, yarının “fabrika çalışanlarına” yönelik iş gereklilikleri diğer alanlara odaklanacaktır. Mavi ve beyaz yaka kavramları yerini dijtal yakaya bırakacaktır.
Robotlar ve insanlar “tek vücut” olarak çalışacak ve 24 saat boyunca bağlı kalacaktır. Üretimle ilgili bir sorun olması durumunda çalışan veya yönetici, mobil cihazda otomatik olarak oluşturulan bir mesajla detaylı bir şekilde sorun ve çözümü hakkında bilgilendirilecektir. Önerilen çözümü sunan ve sorunun yaşandığı alanda bulunan, web kamerası aracılığıyla görüntü ileten bir mesajla haberdar edilecektir.
Çalışanlar, üretim süreci 7/24 devam ederken fazla mesai yapmak zorunda kalmadan normal çalışma saatlerinde fabrikada bulunacaktır. Gelecekte dijital ve gerçek dünya birbirine bağlanacaktır ve bu Sanayi 4.0’ın temelinde yer almaktadır.
Makineler, bileşenler, sistemler ve insanlar arasında İnternet aracılığıyla gerçekleşen kesintisiz dijital bilgi alışverişi, bugünün üretim dünyasından da bildiğimiz bağlanabilirliğin daha da artmasını ve sağlamlaşmasını sağlayacaktır. Nihai ürünler, makineler, alt bileşenler ve malzemeler dijital ayak izlerine bağlı olacaktır. Üretim daha verimli, esnek, hızlı ve sorunsuz olacaktır. Makineler, bir sonraki üretim adımını başlatmak için yeni bir bileşenin üretim süreci tamamlandığı an diğer makinelere veya lojistik ekipmanlara bilgi aktaracaktır. Bileşen, toplu üretim gibi oldukça düşük bir parts per million/ppm (milyonda bir) oranıyla sonuçlanacak olan belirli ürün bilgilerini yakalayacaktır.
Ürün kalite kontrolleri müşteri, son kullanıcı ve yüksek kaliteli ürün gerekliliklerini karşılamak için bileşenin “makineyle bağlantısının kesilmesinin” hemen ardından gerçekleştirilecektir. Akıllı fabrika, yeni durumlara otomatik olarak uyum sağlayacak, satış emirlerine göre üretim programlarını koordine edecek ve optimizasyon işlemlerini gerçekleştirecektir. Yapay zeka, şirketin üst yönetimin yerini alacaktır.
Şirketlerin çoğu, yeni bir ürünün tanıtılması veya yeni bir tesisin açılması sürecinde zorluklarla mücadele etmektedir. Yeni ürünler, ek modeller ve değişkenler veya fabrikaların büyütülmesi gibi nedenlerden dolayı şirketler bu zorluklarla sürekli karşılaşmaktadır. Üretimin artırılması aşaması genellikle seri üretimden önceki 3–6 ay içerisinde başlar. Denemelerdeki bilinen sorunlar, uyum süreleri, seri üretim öncesi testler, parts per million/ppm (milyonda bir) oranlarının azalması ve diğer beklenmeyen maliyetler, üretim müdürlerini zorlamaktadır.
Üretimin bir gün veya bir hafta boyunca durması, modern şirketler için büyük bir gelir kaybı demektir. Sanayi 4.0, üretim süreçlerinin tümünü seri üretim başlamadan çok önce, erken aşamada simüle edecektir. İmalat olgunluğu, gerçek zamanlı üretime hazırlanmak için sanal bir imalat planı aracılığıyla sağlanacaktır. Her adım, fiziksel üretim planı tamamlanmadan önce sanal olarak doğrulanacak ve gerçek zamanlı sanayileşme için hayata geçirilecektir.
Üretim şirketlerinin çoğu piyasada kalacak; ancak organizasyonlarını, süreçlerini ve çalışan kapasitelerini değiştirmek ve iyileştirmek durumunda kalacaktır. Akıllı arayüzler ve mobil cihazlar gelecekteki üretim ortamlarını etkileyecektir.
Yeni işlevler ve standartlar imalatçılar için yeni kurallar ortaya çıkaracaktır. Diğer yandan farklı sektörlerde aynı gelişimi bekleyemeyiz. Sanayi 4.0, üretim şirketlerine odaklanabilir. Ancak bütün oyuncular, bu yeni vizyonun beraberinde yeni yatırımları da getireceğini anlıyor. Birçok şirket için yatırımın geri dönüşünün ne kadar olacağı belirsizdir. Henüz somut bir icra planının mevcut olmayışı, daha büyük yatırımlar yapmış olan şirketlerin bu konuya tereddütle yaklaşmasına neden olmaktadır.
Birbirine bağlı cihazlar, internet (bulut) aracılığıyla büyük miktarlarda veri paylaşmaktadır. Bu, otomatik olarak olası güvenlik risklerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilgisayar korsanları imalat ve/veya lojistik sistemlerine müdahale edebilir veya sistemleri kapatabilir. Dahası, gizli müşteri veya tedarikçi, verileri rakiplerle paylaşılabilir. Fikri mülkiyetin ve şirket sırlarının korunması, bu kapsamdaki en büyük zorluklardan biridir. Bu bilgilerin kaybedilmesi, üretime ilişkin temel yetkinliğin görünebilir olmasına neden olabilir ve şirketin piyasadaki konumunu, rekabet avantajını ve varlığını tehdit edebilir. Gelecekteki üretim tesislerini bilgisayar korsanlığından korumak için yenileşimci Bilişim Güvenliği çözümleri gerekecektir.
Sanayi devrimine ilişkin bir diğer önemli konu ise beyaz/mavi yakalıların” nitelikleridir. Gelecekte çalışanların üretim şirketlerine çok daha yüksek nitelikler sunan DİJİTAL YAKA olması beklenmektedir. Akıllı ve modern bilişim sistemlerinin üretim tesislerine entegre edilmesiyle özellikle üretim planlaması, endüstri mühendisliği, kalite güvencesi, tedarik zinciri yönetimi alanlarında ve üretim yönetimi YAPAY ZEKA –watson gibi- yönetiminde olacağından yöneticilik pozisyonları da ortadan kalkacaktır.
Yeni iş modelleri ve süreçleriyle bağlantılı olarak yenileşimci cihazların, akıllı teknolojilerin ve bilişim sistemlerinin kullanımı ve dijitalleşmenin artması, yarının KOD YAKAları için çok daha yüksek kalitede bir eğitim gerektirecektir ki bu da veri madenciliği konusunda doktora yapmanın asgari şart olduğuna işaret eder.
Her yerde sanayi 4.0 ve yenileşim tiyatrosu oynanıyor. Tek boynuzlu atları yaratmak, yakalamak istiyorsak iş paradigması kaymalıdır. Dördüncü sanayi devrimcileri Davos ve Uludağ toplantılarından değil, böyle Türk “think tank”larından çıkacak.
Dünyanın her yerinde CERN’deki doğuş zamanı gibi “açık yenileşim ağı” yeniden birleştiriyor ve kolektif bilinç tekilleştiriyor. Blockchain dip dalgasını anlamak, yorumlamak ve geliştirmek için açık yenileşim ağlarında düşüncelerimizi paylaşmalıyız. Çünkü bir düşünce dünyayı değiştirebilir ve zamanı gelmiş bir açık yenileşim ağının (www.inovasyonline.net) önünde kimse duramaz.
Post-truth yaratan algoritmalara karşı “açık yenileşim ağlarını güvenle geliştirmeliyiz. 2000 yılında Prof. Dr. Attila Öner’in “2023 Uzgörü (FORESIGHT) Çalıştayına” katılmıştım. Bu makalenin özünü, o zaman Dünya Gazetesinde yayınlanmıştım. Devletler 1000 yıllık törelerle kurulur, şirketler ise 100 yıllık uzgörüler ile stratejiler yapar. Gelecek bilim kurgu öyküler ile yaratıcı bir şekilde tasarlanabilir.
Şimdi yayımızı 1000 yıl öncesine gerelim ve 1000 yıl sonrası geleceğe bir ok atalım ve gülelim. Çünkü son gülen iyi güler.
Bir varmış, bir de yok muş sanal âlemde. Her gün her yerden elektronik postalar gelirmiş insanlara. Bilge Kağan ruhu “SAHİPKIRAN” kullanıcı adını kullanan bir yazılımcının düşlerine girmiş. “Senin zihnine tüm Töre kodları ve Divan-ı Lügati’t Türkün yazıldığı zamanı gönderiyorum bu Türk ün kollektif bilinç algoritmasıdır” demiş.
Sabah bir chat bot belirmiş sanal alemde, milyonlarca beğeni (like) almış, paylaşılmış (share olmuş). Nam salmış 40 saniyede.
Kim düşlerinde Tanrı Dağlarında dolaşıyor ise sabah bir elektronik posta alıyormuş, bulut bilişimde nerde, ne zaman gönderildiği bilinmeyen bir serverdan. “Türk budun ilirîgin törürigün kim artatı udaçı [ert]i? Süçig sabırîga yımşak ağısırîga arturup öküş Türk budun öltüg. Türk budun ölsikirig.”
Epostayı alan Türk düşünmeye başlıyor ve mankurtlaşmadan kurtuluyormuş. Bilge kağan’ın sesi kulağında çınlıyormuş. Göktürkçeyi duyabiliyor, okuyabiliyor ve çok iyi anlıyormuş. Özüne düşer ve düşünürmüş. Binlerce yıllık ipekler yakılmış ve yalanlar silinmiş her Türkün zihninden. Harf harf, sözcük sözcük. Oğuzlar uykusundan uyanmış.
<html>
<head>
<title> PHP Test </title>
</head>
<?php echo ‘<p>Hello World</p>2’; *>
</body>
</html>
“MERHABA DÜNYA”
Cahit GÜNAYDIN
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız