Twitter Facebook Linkedin Youtube

“ABD’DE MUHAFAZAKAR YAHUDİLİK” BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 98’incisi, Yrd.Doç.Dr. İsmail BAŞARAN’ın sunumuyla “ABD’de Muhafazakar Yahudilik” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.

Modern dönem Yahudi mezheplerinin Avrupa’da ortaya çıkışı ve Amerika’ya gelişleri, Amerikan Yahudiliğinin genel özellikleri, Amerika’da Yahudilerin tarihi, Amerikan Yahuduliğinin şubeleri ve özellikleri ve Amerikan Yahudi gruplarının birbirlerinden farklarının genel hatlarıyla anlatıldığı söyleşi, Sn. BAŞARAN’ın “Muhafazakar Yahudilik” isimli kitabını imzalaması ile son buldu.

Bilgilendirici sunumu için Sayın BAŞARAN’a çok teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadesi için aşağıda sunuyoruz.

SÖYLEŞİDEN NOTLAR:

İslam toplumlarında Yahudilik, İsrail üzerinden siyasi bir şekilde okunduğu için bir din olarak iyi bilinmemekte.

İsrail, Yakup Peygamberin künyesidir. İbranicede “İsra”; güreşmek, “El” ise Tanrı anlamındadır. Israel ise Tanrı ile güreşen anlamındadır. Benzer bir şekilde “İsmail” ismi de İbraniceden gelmektedir. “İsma”; duymak ve “El” de Tanrı anlamındadır. “Ismael”; “Tanrı duydu” anlamına gelmektedir. İbrahim Aleyhisselam’ın çocuğu olması için duasının Allah tarafından duyulmasına ithafen verilmiş bir isimdir.

ABD üniversitelerinde bırakın Yahudiliği, yüzlerce Türkoloji bölümü var. Türkiye’de Yahudiliği çalışan çok az kişi var. Üstelik Yahudiliğe karşı olumsuz bir önyargı da var.

Oysa Yahudiliği bilmeden İsrail’in politikaları anlaşılamaz. İsrail’in politikaları Ortodoks Yahudilik, yani din temellidir. Bu konuda İsrael Shahak’ın “Yahudi Tarihi Yahudi Dini” isimli kitap okunabilir.

Ortodoks Yahudilikte sözlü ve yazılı şeriat vardır. Sözlü şeriat; Yahudi din adamları rabbilerin sözlerinden oluşur. Yahudilikte atılan her adımda din vardır. Bundan dolayı da Yahudiliği yaşamak, İslam’ı yaşamaktan daha zordur.

Halakada 613 hüküm vardır (yap ve yapma şeklinde). En meşhur halaka kitabı Talmut’tur. Talmut, Tevrat’ın şerhi olan Mişna’nın tefsiridir. Mişna ve Talmut, sözlü şeriat hükmündedir. Talmut’un da 2 versiyonu vardır. En çok tutulanı Babil Talmutudur. Yahudiler Tevrat’ı sallanarak, Talmut’u ise huşu içinde okurlar.

İslam ile Yahudilik, her ikisinde de tevhid (tek ilah) ve şeriat (dini hukuk) olması açısından ortaklıklar barındırmaktadır. Hristiyanlık ise çok fazla bölünmüş ve yaşanan bir din olmaktan gittikçe uzaklaşmıştır. Protestanlıkta hiç şeriat yoktur. Katoliklikte ise belli ölçüde şeriat vardır.

Polonyalı Hasidi Yahudi Abraham Joshua Heschel’in “God In Search of Man – A Philosophy of Judaism” isimli kitabı, Yahudiliği anlamak için iyi bir kaynaktır.

Yahudilikte kadınlar, dini ibadetten ve dini ilim tahsil etmekten men edilmiştir (İslam dini, kadına bakış açısından Yahudiliğe göre çok daha özgürlükçüdür). Kadınların da ibadet edebileceği ve dini ilimleri tahsil edebileceği hususu, 70’li yıllarda ABD’de feminizm akımının yayılması ile birlikte dile getirilmeye başlandı. İlk kadın Rabbi olan Judith Hauptman, Tanrı kullarına zulmetmez ve adaletli davranır, kullarını kadın ve erkek diye ayırmaz diyerek Yahudi kadınların da ibadet edebileceğini ve dini ilimleri tahsil edebileceğini savundu. Bu mücadele sonucunda the Jewish Theological Seminary’den (JTS) 1982 yılında doktora derecesi almış ve 2003 yılında rabbilik unvanı alarak ilk kadın rabbi olmuştur. Hauptman’ın “Rereading The Rabbis: A Woman’s Voice” isimli kitabı, Amerikan Yahudiliğindeki değişimi anlamak için okunması gereken kaynaklardan biridir.

Hauptman, 2003’te rabbilik unvanı aldıktan kısa bir süre sonra 46 yaşında ölen annesi adına, Yahudiliği öğretme misyonuyla Ohel Ayalah (Ayala’nın Çadırı) isimli bir sivil toplum kuruluşu kurmuştur. Bunu bir nevi bizdeki sadaka-i cariye olarak görmektedir. Sadaka kavramı, Yahudilikte de vardır. Zira Yahudilik, Hristiyanlığa göre daha az dejenere olmuştur.

18. yüzyıla kadar Yahudiler, Avrupa’da kapalı bir toplum halinde gettolarda yaşadılar. Almanya’da Aşkenaz Yahudisi Moses Mendelssohn tarafından başlatılan Haskala (Yahudi Aydınlanması) ile bu durum değişmeye başladı. Tevrat’ı ilk defa Almancaya çeviren Mendelssohn, bir Yahudinin kendi dini ve özel yaşantısında Yahudi olarak kalmasını, ancak yaşadığı ülkenin dili, ticari hayatı ve kültüründe o ülkeyle bütünleşmesinin gerektiğini savunmuştur. Ona göre bir kişi, hem akla uygun olan dinin gereğini yerine getiren bir Yahudi, hem de aydınlanmış bir Alman olabilir. Bu anlayışın gereği olarak Yahudiler, Avrupa toplumlarına entegre olup, seküler eğitim alarak eşit haklara sahip olmak istediler.

Moderniteye tepki olarak Avrupa Yahudiliğinde üç grup ortaya çıkmıştır. Bunlar; Reformist Yahudilik, Ortodoks Yahudilik ve Pozitif-Tarihi Ekol Yahudiliğidir.

Birinci grup olan Reformist Yahudilik, seküler bir dini anlayışı uygulayan Batı tarzını benimsemiş ve Yahudiliği, Hristiyanlığın bir mezhebi olan Protestanlığa benzer modern bir mezhebe dönüştürmeye çalışmışlardır. Onlara göre sadece Tevrat kutsaldır ve Halaka (ilmihal, fıkıh) kutsal ve bağlayıcı değildir. İsrail’i “olmazsa olmaz” olarak görmezler ve ABD’yi vatanları olarak görürler. ABD’li reformist Yahudilerin kurduğu üniversitenin adı Hebrew Union College (HUC)’tur.

İkinci olarak ortaya çıkan grup ise geleneği katı bir şekilde savunan Ortodoks Yahudiliktir. Bu grup, hem halakayı reddeden Reformistlerle mücadele etmiş, hem de Yahudiliği modernizmin tehlikelerinden korumaya çalışmıştır. Bu grup için; Rabbani Yahudilik de (Din adamlarının içtihat ve tefsirlerine dayalı Yahudilik) denir. Bu grup, hem yazılı, hem de sözlü şeriatı kutsal sayar.

Üçüncü grup ise reformistler ile Ortodokslar arasında orta bir yol tutmaya çalışan ve temelleri Zacharias (Zekeriya) Frankel tarafından atılan Pozitif-Tarihi Ekoldür. Daha sonra Muhafazakar Yahudiliğin (MY) temellerini oluşturan bu ekol, Yahudiliğin tamamen muhafaza edilmesi gerektiğini ve halakanın bağlayıcılığını savunmuştur.

Isaac Leeser, Sabato Morais ve Solomon Schechter gibi Amerikan geleneksel Yahudi liderleri, Pozitif yaklaşımı cazip bularak Amerikan Yahudi toplumunda bu ekolün takipçileri olmuşlardır.

1886’da ABD’de the Jewish Theological Seminary (JTS) önce bir yeşiva (medrese) formatında kurulmuş, sonra yarı-yarıya seküler ve dini eğitim birlikte verilmeye başlayan bir üniversiteye dönüşmüştür. Logosu, “burning bush” (yanan çalı)’dır. Bu logo, Hz. Musa’ya vahiy geliş şeklini ifade etmektedir. Hz. Musa’ya vahiy geliş şekli, Kuran-ı Kerim’de de benzer şekilde anlatılmaktadır. Hz. Musa dağda bir ateş görür, o ateşten biraz almak için Tur-i Sina’ya çıktığında bir çalının içinden ateş çıktığını ama çalının yanmadığını görür. Bu, bir mucize olarak Hz. Musa’ya vahyin geliş şeklidir.

Muhafazakar Yahudilerin anayasaları, 60 sayfadan oluşan Emet ve Emunah isimli belgedir.

“Toprağınız olmazsa, dininizi yaşayamazsınız” düsturunu benimseyen Muhafazakar Yahudiler, Siyonizm taraftarıdırlar. Nitekim üniversiteleri olan JTS’de İsrail Bayrağı asılıdır.

Muhafazakar Yahudiler, liberal Amerikan kültüründen etkilenmişlerdir.

Muhafazakar Yahudilerin nüfusu, 2. Dünya savaşı sırasında 1,5 milyon civarında iken bugün 1 milyon civarına düşmüştür. Bunun nedeni, Muhafazakar Yahudilerin reformist Yahudiliğe kayması (azalan ilgi), doğum oranlarının düşüklüğü ve grup dışı evlenmelerdir.

Reformistler, Tevrat’ın demode ve tarihi bir vesika niteliğinde olduğunu, sadece ahlaki bağlayıcılığının olabileceğini ve yaşamak gerekmediğini savunmaktadırlar. Reformistlerin sinegoglarında İbranice yoktur, her şey İngilizcedir.

SSCB’nin ilk yıllarında, 1,5 milyon Rus Yahudisi ABD’ye göç etmiştir. Aşkenaz Yahudilerinin suları serttir. İsrail hükümetinin de temelini bunlar oluşturur.

Yahudiler ile Araplar kuzendirler. Zira Yahudilik, İbrahim Aleyhisselam ile başlar. Hz. İbrahim’in M.Ö. 2200-2000 yılları arasında yaklaşık 200 yıl yaşadığı kabul edilir. Yahudiler, Hz. İbrahim’in oğlu İshak’tan gelirken, Araplar Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in soyundan gelir. Hz. İsmail’in annesi, Hz. İbrahim’in eşi Sare’nin Kıpti (siyahi) kölesi olan Hacer’dir. Yahudiler, bu nedenle Hz. İsmail’i tanımazlar, kabul etmezler ve kendi atalarını Sare’nin oğlu Hz. İshak olarak görürler.

Bir Yahudi, ne olursa olsun yine Yahudidir. Yahudilik, bir milletin adıdır. Bizde kullanılan Musevi ve Yahudi ayırımı, Yahudilerce kullanılmaz. “Musevi” kavramı, sadece Osmanlı tarafından kullanılmıştır.

Bir kişi, iki türlü Yahudi olabilir ;

  • Ya Yahudi bir anneden doğacak,
  • Ya da Talmut’ta belirtilen usule göre bazen 2 yılı bulabilen ve bir Rabbi’nin (Yahudi din adamının) gözetiminde geçireceği bir süreç sonunda Rabbi’nin vereceği bir belgeye istinaden Yahudi olabilecektir. İsrail, sadece Ortodoks bir Rabbi’nin vereceği belgeyi vatandaşlık vermek için kabul etmektedir. Ortodoks olmayan bir Rabbinin vereceği Yahudilik belgesi, sadece oturum izni için yeterli görülmektedir ve böyle bir belgeye istinaden vatandaşlık verilmemektedir.

Çok eşlilik, Yahudilikte de vardır. Ancak İsrail’de tek eşlilik geçerlidir. Bu açıdan İsrail, hem seküler, hem de dini bir yönetimdir.

ABD’de bir rabbinin kıydığı nikâh, kanunen geçerlidir. Yahudiler, ABD’ye göç ettiklerinde hemen haklarını aramışlar ve dini zorunluluklarını yasal hale getirmişlerdir.

Hasidi (Mistik) Yahudiler, İsrail’in Tevrat’ta yer aldığı şekliyle Hz.Davut’un soyundan gelen bir Mesih tarafından kurulması gerektiğini savunurlar ve bu nedenle günümüz İsrail’ini reddederler.

Tevrat, Kuran-ı Kerim gibi orijinal bir kitap değildir. Bunun delili de hem Kuran’da bahsedilmekte ve aynı zamanda bu orijinalite kaybı Yahudi kaynakları tarafından da doğrulanmaktadır. Yahudi kaynaklarında da geçtiği üzere Tevrat’ın Ezra adlı bir Rabbi tarafından tekrar yazıldığını bilmekteyiz.

“Katolik İsrail”; Evrensel Yahudi milleti (Yahudi Ümmeti) anlamındadır. İsrail’in tek millet olduğunu vurgular.

SÖYLEŞİDEN KARELER:

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: