Afrika Kıtası, 21. yüzyılda küresel sahnede ağırlığı giderek artan bir aktör olarak değerlendirilmektedir. Afrika’nın, dünyanın en büyük ikinci kıtası olarak 30 milyon kilometrekarelik alanı kapsayan yüz ölçümü, zengin doğal kaynakları ve insan kapasitesi ile 21. yüzyılın ikinci yarısından itibaren uluslararası sistem içerisinde daha etkin rol oynaması ve uluslararası arenadaki gelişmeleri daha fazla etkilemesi beklenmektedir. Son on yıl içinde dünyanın en hızlı büyüyen on ekonomisinden altısı bu kıtadadır. Dünya Bankası verilerine göre, son beş yılda kıtada petrol gelirlerine dayalı olmayan yıllık ortalama büyüme oranı % 5.4’dür. Afrika ülkelerine yönelik doğrudan yabancı yatırımlar da son 10 yılda beş kat artmıştır.
Bugün 1 milyarı aşan nüfusu ile dünya nüfusunun %15’ine ev sahipliği yapmakta olan Afrika’nın, 2030’da 1,6 milyarlık nüfusa ulaşması ve dünya nüfusunun %19’unu oluşturması beklenmektedir. 2010 yılında Afrika’daki toplam nüfusun %40’ını şehirlerde ikamet edenler oluştururken, bu oranın 2030’a kadar %50’ye ve 2060 yılına kadar da %65’e ulaşacağı kaydedilmektedir.
Türkiye’nin Afrika kıtası ile ilişkilerini geliştirmeye başlaması, yakın geçmişe dayanmaktadır. Afrika ülkeleriyle son yıllarda gelişen ilişkiler, Türk dış politikası için bir başarı öyküsüdür. 1998 yılında başlayan Afrika’ya Açılım Politikası süreci bugün başarıyla tamamlanmış ve ticaret hacminden siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda hızlı ilerleme sağlanmıştır. Böylece, Osmanlı’dan günümüze kadar bir Afro-Avrasya (Avrupa-Asya-Afrika) ülkesi olan Türkiye, 21. yüzyılın gerçekleriyle uyum içerisinde Afrika politikasında yeni bir döneme girmiştir.
Türkiye-Afrika zirveleri, diplomatik temsilciliklerin karşılıklı arttırılması, askeri anlaşmalar ve dostluk diyalog grupları, dinamik bir Afrika politikasının çalışmaları olmuştur. Dünyanın önemli ülkelerinin Afrika sahasında çalışmaları ve çekişmeleri mevcuttur. Örneğin Fransa’nın dünyada bu denli etkin olmasının en önemli sebebi, Afrika’daki etkinliği olarak gösterilebilir. Çünkü Fransa, yılda 300 milyar Euronun üzerindeki geliri Afrika’dan sağlamaktadır.
Bu kıtanın büyük devletler tarafından kullanılan bir özelliği de uyuşturucuyla ilgili olmasıdır. Afrika coğrafyasının dünya uyuşturucu ticaretinde üst sıralara kadar yükselmesin yanında, bölgede uyuşturucu kullanım oranı da oldukça artmıştır ve artmaya devam etmektedir. Bölge, uyuşturucu trafiğinin Batıya açılması bakımından da kullanılmaktadır.
Uyuşturucu trafiğinin Batılı lobilerce kullanılmasını, öncelikle kendi istihbarat birimlerinin yasa dışı çalışmalarıyla kayıt dışı ekonomi yaratılmasına yönelik girişim olarak değerlendirebiliriz. Bölgede uyuşturucu bağımlılığının artması, istikrar ve güven ortamını zedeleyeceğinden yasa dışı paramiliter grupların doğmalarına, bu ise Batı merkezli silâh lobileri açısından Batı Afrika’nın önemli bir gelir kaynağı haline getirilmesine sebebiyet vermektedir. Yani silâh, güvenlik ve istihbarat şirketlerine gelir olarak aktarılan pay, güvenlik bürokrasisinin ve elitlerin yasa dışı finansmanında kullanılmaktadır. Bölgedeki çatışmalar sonucu oluşan yıkım, onarılmayı bekleyeceğinden inşaat şirketlerinin de bölgeyi değerlendirmelerinde fırsat artacaktır. Bölgedeki etkinlik daha çok Fransa, ABD ve İngiltere tarafından sağlanmaktadır.
Türkiye’nin bu ülkelerin karşılarında etkinlik gösterebilmesi ya da caydırıcılık oluşturabilmesi için şirketlere, lobilere, bürokratlara ve Türkiye muhalifi kişi ve kuruluşlara aktarılan kayıtdışı ekonomiyle uğraşması, tam bir devlet aklının ürünü olacaktır. Örneğin Türkiye öncülüğünde Batı Afrika Uyuşturucu Önleme Ajansı adında bir yapının faaliyete geçirilmesi, sosyal faydalarının yanında istihbarat ve iktisat savaşlarında Türkiye’nin de artık söz sahibi olacağını vurgulayacaktır.
Bu konuyla alakalı örnek bir model aşağıda sunulmuştur. Bu model; “Devlet Stratejisi nedir?” ve “Uluslararası Politika nasıl uygulanır?” gibi sorulara karşılık niteliğinde bir örnek olacaktır.
BATI AFRİKA UYUŞTURUCUYU ÖNLEME AJANSI
(WEST AFRICAN DRUG PREVENTION AGENCY – WADPA)
1- Amblemi-Bayrağı
Kurulmasını önerdiğim Ajans için önerdiğim logo aşağıdaki gibidir;
2- Merkezi-Başkanı
WADPA’nın merkezi Nijerya-Lagos’ta teşkil edilmelidir. Bölgesel açıdan ulaşım kolaylığı ve merkezi hükümetin etkinliği gibi sebeplerden dolayı tercih edilecektir. Başkanlık dönemsel olarak icra edilecektir. İkişer yıllık olarak yapılmalıdır. Oluşturulacağı dönem itibariyle 2019 yılı esas alındığı takdirde başkanı Sıdıki KABA (Senegal) iki yıl için seçilmelidir. Sidiki KABA Senegal adalet eski bakanı ve sonrasında dışişleri bakanıdır ve uyuşturucu karşıtı çalışmalarda etkin şekilde rol almıştır. Ajans’ın kurulmasıyla birlikte 2019-2021 yılları arasında görev yapmalıdır. Başkanlık; genel kurul’un bağlı olduğu bir genel sekreterlik şeklinde icra edilecektir.
3- Kronoloji
Batı Afrika devletleri arasında, özellikle 2000’li yıllardan itibaren, artan uyuşturucu trafiği üzerine ülkeler çapında yapılan çalışmaların ötesinde ilk olarak Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) tarafından, Abuja Deklarasyonu olarak da bilinen “Uyuşturucu Madde, Yasadışı Transferi ve Organize Suçların Önlenmesine Karşı Deklarasyon” yayınlanmıştır. Bu deklarasyon kapsamında özellikle Batı Afrika ülkeleri arasında belirtilen yasadışı faaliyetlerin önlenmesi amacıyla işbirliğine dikkat çekilmiştir. Bu işbirliğinin uyuşturucu madde üretimini, transferini ve yayılmasını önlemeye yönelik olarak gerekli olduğu vurgulanmıştır.
2008 yılında imzalanan bu anlaşma kapsamında, Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile işbirliği geliştirilmiştir. UNODC tarafından, ECOWAS’ın deklarasyonu ile eşgüdümlü olarak “Bölgesel Eylem Planı” oluşturulmuş ve 5 temel noktada eylem kararı alınmıştır. Bu planın uygulanmasına yönelik olarak, teknik desteğin azami düzeyde sağlanması maksadıyla, Birleşmiş Milletler Suç Ofisi (UNODC), Interpol, Birleşmiş Milletler Batı Afrika Ofisi (UNOWA), Birleşmiş Milletler Barışı Koruma Departmanı’nın (DPKO) desteğiyle “Batı Afrika Sahil İnisiyatifi (WACI)” başlatılmıştır.
WACI’nın devam eden çalışmaları sorunun bir kısmını halletmiş olsa da, devletlerin işbirliğinin önemi giderek artmış ve daha geniş kapsamlı bölgesel oluşumların gerekliliğini ortaya çıkmıştır.
2019 yılında Türkiye’nin yönlendirmeleriyle düzenlenecek Afrika Ulusları Uyuşturucu Zirvesi’nde uyuşturucu trafiğinde öneme sahip Batı Afrika ülkeleri tarafından, mücadele amaçlı olarak bir örgüt kurulması kararı alınmalıdır.
Batı Afrika Uyuşturucuyu Önleme Ajansı (WADPA) 2019 yılında, Afrika Birliği’ne bağlı özel bir yapı olarak, 20 ülkenin katılımıyla kurulmalıdır.
4- Kuruluş Amacı
WADPA’nın amaçları;
olarak belirlenmelidir.
5- Niteliği/Finans Kaynağı
WADPA’nın finans kaynakları; Afrika Birliği’nden ayrılan bütçe, üye ülkelerin ödediği yıllık aidatlar, Türkiye’nin ayıracağı kaynak, yayınlarından gelen ödemeler ve Birleşmiş Milletler’den alınması umulan yardımlardan oluşabilir. Ülkelerin yıllık katkıları, ekonomik büyüklükleri ile doğru orantılı olarak belirlenmelidir. Bu kapsamda WADPA’nın 2019 yılı yıllık bütçesi 50 milyon dolar civarında olmalıdır. Bunun yanında Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği’nin örgüte 10 milyon dolar bağışlaması beklenebilir.
6- Kurumsal Yapısı/Karar Mekanizması
Örgüt, yukarıda belirtilen yapıda oluşturulabilir. Bu kapsamda Genel Sekreter ve kararların alındığı bir genel kurul oluşturulmalıdır.
Genel kurul, ülkelerin belirleyeceği daimi temsilcilerden oluşur. Yılda en az iki kez toplanması hedeflenmiştir. Bu toplantılarda kararların uygulanması değerlendirilir ve yeni kararlar alınır. Genel kurulda kararlar tam mutabakat ile alınmak zorundadır ve bağlayıcıdır. Bunun yanı sıra yılda bir kez içişleri bakanları düzeyinde toplanılması hedeflenilmelidir. bu toplantılarda, öne çıkan konular belirlenir ve tavsiye niteliğinde kararlar alınabilir.
Genel Sekreter Yardımcısına bağlı departmanlar, tarafından genel kurul tarafından alınacak kararlara yol gösterecek veriler toplanmalı, alınan kararlara yönelik uygulamalar takip edilmeli, mali bütçe ortaya konur ve basına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Hukuk departmanı ise alınacak kararların uluslararası hukuka uygunluğunu ve Afrika Birliği müktesebatı ile çelişip çelişmediğini kontrol ve takip edecektir.
Genel Sekreter’e bağlı başkanlıklar ise Örgütün diğer örgütler ve örgüt dışı ülkeler arasında ilişkileri düzenlemeli, üyeler arasında uyuşturucu ile mücadele amacıyla kolluk düzenlemelerine yol göstermeli ve hedeflere yönelik stratejinin belirlenmesini sağlamalıdır.
7- Üyeleri (veya üye sayısı)/Üye Ülkeler arası İlişkiler
Batı Afrika Uyuşturucuyu Önleme Ajansı (WAPDA) 2019 yılında 20 ülkenin katılımıyla kurulmalıdır. Muhtemel üyelerinin tümü, aynı zamanda Afrika Birliği üyesidir. Moritanya, Mali, Nijer, Senegal, Gambiya, Gine Bassau, Gine, Sierra Leone, Fildişi Sahilleri, Gana, Benin, Burkina Faso, Nijerya, Kamerun, Ekvator Ginesi, Sao Tome Principe, Gabon, Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Gabon, Kapo Verde.
8- Uluslararası (ve/veya Bölgesel) Etkinliği
Bölgesel bir örgüt olan WADPA; bölgesel olarak ECOWAS, Afrika Birliği ile işbirliği yapmalıdır. Birleşmiş Milletler tarafından finanse edilen ve destek sağlanan WACI ile eşgüdüm içerisinde hareket etmelidir. Uluslararası alanda Güney Amerika Polis Teşkilatları ile Dış İlişkiler Konseyi vasıtasıyla irtibat halinde olmalıdır. Yeni kurulan bir örgüt olması dolayısıyla bu anlamda işbirliği ve mutabakat çalışmaları başlamalı önümüzdeki uyuşturucu trafiğinin mümkün olan en alt seviyeye indirilmesine yönelik bir mutabakat metni imzalanması gündeme getirilmelidir.
a) Güçlü Yönleri
Afrika Kıtası’nın etkin örgütlerinden ECOWAS ve Afrika Birliği’nin bu oluşumun destekçisi olmalarının hedeflenmesi önemli bir noktadır. Ayrıca uyuşturucu sorununun bölgesel bir sorun olmaktan öteye giderek Avrupa ülkelerini etkilemiş olması ve bu trafiğin Afrikalılar tarafından yapılıyor olması örgüte olan desteği artıracaktır.
Bununla birlikte ABD’nin 2010 yılında yayınladığı “Sınıraşan Suç Örgütleri Mücadele ile Strateji Belgesi” göz önünde bulundurulduğunda uluslararası alanda, yapacağı faaliyetlerde destek bulacaktır.
b) Zayıf Yönleri
Batı Afrika Devletleri’nin demokratik ve merkezi yönetim etkinliği göz önünde bulundurulduğunda, bu açıdan önemli bir zorluk olduğu aşikârdır. Bunun yanında yolsuzluk ve devam eden iç çatışmalar etkinliği azaltacaktır. Tarihi süreç incelendiğinde Afrika Devletleri arasındaki süregelen sorunların en azından bu alanda aşılması gerekmektedir.
9- Türkiye ile ilişkileri
Örgütün kuruluş aşamasında Türkiye ile organik bir ilişkisi tanımlanmalıdır. Türkiye coğrafi konumu itibariyle Batı Afrika’da yer almadığından ve bu birliğin oluşturulması esnasında WADPA’nın tam manasıyla bölgesel bir kuruluş olarak tanımlanması ve dünya kamuoyu nezdinde bu yönde anılmasını faydalı bulduğundan, birliğin resmi kurucu üyesi olmaması gerekmektedir.
Ancak bu alanda Türkiye kurumsal anlamda kamu diplomasinin etkinliğini artırmak amacıyla TİKA vasıtasıyla mali yardım, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı vasıtasıyla misyon görevleri ve Deniz Kuvvetleri vasıtasıyla sahil güvenlik hizmetlerine destek vermelidir. Bu destek kısa vadede kademeli olarak artırılmalı ve Türkiye’nin gözlemci üye sıfatıyla birlikte yer alması sağlanmalı ve izleyen süreçte birliğin resmi üyesi olarak yer almalıdır. Birliğin gündem ile ilgili konu ve kararlarının belirlenmesi ile kamuoyu bilgilendirilmesi, genel sekreter ve genel kurul nezdine alınacak karar ve yaptırımların içeriğinde Türkiye’nin etkisi ve yönlendirmesi olmalıdır.
10. Geleceği ile ilgili düşünceler
Örgütün kuruluş amacına bağlı olarak önümüzdeki dönemde uyuşturucu ile mücadelede göstereceği etkinlik uluslararası alanda saygınlığının sağlanmasında ve etkin bir kurum olarak devam etmesinde önemlidir. Bu başarıldığı takdirde örgüte üye sayısı artırılabilir ve kapsamı genişletilebilir. Uyuşturucu maddeler ve bunlara bağlı trafik ile mücadele devletlerin iç istikrarı açısından önemlidir. Mevcut sorunların mücadele alanında kısır bir döngü yarattığı düşünülse de, bu trafiğin engellenmesi, istikrarsızlık ve güvensizlik ortamına yol açan suç örgütlerinin mali kaynaklarının kesilmesi açısından, yönetimlerin etkinliğini artıracaktır.
Sorular-Sorunlar
1. Kuruluşunu hazırlayan sebepler/Neden böyle bir örgüte ihtiyaç duyuldu?/Kuruluş zamanlamasının özel sebepleri var mı?
Batı Afrika’nın, coğrafi konumu nedeniyle, Güney Amerika’dan gelen kokainin dünya pazarına girmesinde bağlantı noktası olması, Avrupa’da bulunan geniş Afrikalı diasporası dolayısıyla bu dağıtımın kolaylaşması, Batı Afrika’da bulunan havaalanlarının bu dağıtımın merkezini teşkil eder hale gelmesi dolayısıyla özellikle sahil ülkeleri olan Gine, Liberya, Sierra Leone ve Fildişi Sahilleri başta olmak üzere yıllık 1 milyar doları aşan bir pazar oluşturmuştur. Avrupa Kolluk Birimlerinin kayıtlarına göre uyuşturucu faaliyetlerinde yakalanan Afrikalıların yüzde 90’ı Batı Afrika kökenlidir. Organize suç örgütlerinin etkinliğinin giderek artması ve terör örgütlerinin kontrol ettiği alanların oluşması hem siyasi istikrarsızlığı artırmakta hem de kontrolsüz bölgelerde uyuşturucu ticareti için serbest rotalar oluşmaktadır. Belirtilen sebeplerden dolayı buna yönelik olarak uluslararası bölgesel bir örgütün kurulması gerekmektedir.
Zamanlama açısından Afrika’da lokal ve genel çatışmaların, daha kapsamlı terör organizasyonlarının etkinliğinin arttığı bir döneme denk gelmektedir.
2. Hangi problemleri çözmeyi hedefliyor?/Çözmeyi hedeflediği problemlerden çözümü daha zor olanlar var mı, varsa hangileri ve neden?
WADPA, çözmediği hedeflerden ilki; Avrupa’nın ve 11 Eylül sonrası ABD’nin sınırlarını güvenlikleştirmesinden, Akdeniz üzerinden etkin kontrollerden dolayı ana uyuşturucu trafiğinde ana rota haline gelen Batı Afrika ülkelerinin uyuşturucu bağlamında organize örgütlerle mücadelesinde etkinliğini artırmaktır. Bununla birlikte, trafiğin en alt seviyeye indirilmesinin yanında geniş bir üretim alanı bulunan kenevir üretiminin kontrol altına alınmasıdır. Ayrıca 2,5 milyon aktif uyuşturucu kullanıcısı olması ve 150-200 milyon civarında kişinin en az bir kere uyuşturucu kullandığı göz önünde bulundurulursa, bu konuda geniş kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Sorunun çözümünde işbirliği bağlamında, karşımıza çıkacak problemlerden ilki merkezi yönetimlerin etkisizliği ve yolsuzluk olaylarının yüksek seviyede olmasıdır.
3. Ülkeler bu örgüte üyelikleriyle ne taahhütte bulundu? Her üye ülke tespit edilen alanlarda eyleme geçmeye hazır mı? Her bir ülkenin üyelik sebebi (iç ve dış zorunluluklar ve/veya baskı, kendi iradesi)? Her üye ülke örgütten aynı oranda mı fayda sağlıyor? Bu örgütün varlığı büyük güçlerin (üye veya değil) durumunu nasıl etkiliyor?
Üye ülkeler bu WADPA’ya üye olarak örgüt tarafından alınacak kararlar çerçevesinde kolluk birimlerinde gerekli düzenlemeleri yapmayı, Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği tarafından uyuşturucu ile mücadele kapsamında yapılacak yardımların etkin şekilde kullanılmasını sağlama ve yıllık olarak belirlenen miktarda bütçeye katkı yapmakla sorumludurlar. Ülkeler oluşturulacak olan “Uyuşturucu Araştırma Birimleri”ne personel açısından katkı sağlamak ve maliyetini üstlenmek durumundadırlar. Ülkeler WADPA’ya üye olarak bu temel hususları kabul etmiş sayılırlar.
Ülkeler kendi coğrafi sınırları içerisinde etkin şekilde mücadele edeceklerini taahhüt etmiş olmakla birlikte üye ülkelerden; Mali, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Nijerya yaşadığı iç karışıklıklar sebebiyle istenilen oranda fayda sağlayamayabilir. Buna rağmen adı geçen devletlerin kendi istekleri ile katılım yönünde irade göstermiş olmaları önemlidir. Burada uyuşturucu konusunda ortaya çıkan sorunun yarattığı zorunluluk göz ardı edilmemelidir. Günümüz itibariyle Afrika ülkelerinin yaş ortalaması 25 dolayındadır.
WADPA kapsamında ilk planda en büyük fayda sağlayacağı düşünülen ülkeler sahil ülkeleri olan Senegal, Gambiya, Sierra Leone, Gine, Kabo Verde, Fildişi Sahilleri ve Liberya olacaktır. Bu ülkelerde güvenlik açısından kolluk düzenlemeleri yanı sıra sahil güvenliğine önem verilecektir.
Örgütün, ilişkide bulunduğu en büyük uluslararası örgüt Birleşmiş Milletler olacaktır. Yapacağı faaliyetlerde işbirliği içerisinde olacağı için destek alacağı düşünülmektedir.
4. Bu örgüt çerçevesinde üye ülkeler arasında varılan mutabakatın uygulanabilme şartları ve araçları nelerdir? Üye ülkeler arasında farklı davranış biçimleri göze çarpıyor mu? Böyle bir farklılık varsa, örgütün hangi özellikleri bu farklılığın sebebi olarak değerlendirilebilir?
Ülkeler arasında varılan mutabakatın uygulanması açısından ülkeler arasında ortak hareket duygusunun gelişmesi önemlidir. Özellikle iç karışıkların yoğun şekilde yaşandığı ve suç örgütlerinin etkili olduğu ülkelerde terör saldırılarının artacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda uyuşturucu trafiğinde rol aldığı değerlendirilen örgütler ortak bir liste belirlenmelidir. Bu örgütler ile mücadele de üye ülkeler arasında işbirliği şart haline gelmelidir. Kurucu üye ülkelerde, Fransa’nın etkinliğinin yüksek olduğu ve askeri üslerinin bulundukları dikkate alındığında Fransa’nın yapılan çalışmalar hakkında bilgi almak isteyeceği ve istihbarat paylaşımı talep edeceği değerlendirilmelidir. Bölgede devam edecek farklı askeri ve polis misyonları düşünüldüğünde, bu misyonların ve bölgesel çıkarların bazı konularda farklılaşacağı değerlendirilebilir.
5. Örgüte üye olmayan veya olmak istemeyen ilgili ülkelerin durumu nedir? Örgütün hangi özellikleri bu ülkelerin dışarıda kalmasının sebebi olabilir?
Ahlaki ve evrensel bir sorun olarak değerlendirilmesinden dolayı Fas ve Batı Sahara bölgesi hariç hiçbir devlet üye olmaya karşı çıkmayacak ve yukarıda belirtilen taahhütleri kabul edeceklerdir. Fas ise Batı Sahra’nın ilhakının kabul edilmemesi dolayısıyla Afrika Birliği’nden ayrılmış her ne kadar daha sonra yeniden birliğin üyesi olsa bile yaşanacak güven sorunlarından ötürü organizasyona katılma yönünde bir irade göstermemesi beklenebilir.
Sonuç:
Türkiye’nin aktif savunma stratejileri, sınırları ötesinde askeri üs ve misyon edinebilme kabiliyeti ve farklı ülkelerde harekât düzenleyebilme yeteneği, iki yenilikle geliştirilmelidir.
1) Türkiye, yakın kültürel ve siyasi havza coğrafyaları ötesinde misyon üstlenebilmeli ve bu misyonu Güney Asya, Batı Afrika, Orta ve Güney Avrupa coğrafyalarına taşıyabilmelidir.
2) Türkiye farklı ülkelerde siyasi veya kültürel baskı mekanizması oluşturabilecek nitelikte diplomatik faaliyetlerini organize etmelidir.
Türkiye’nin, Batı Afrika ülkelerini kapsayan yukarıda önerilen stratejisi, yakın havza inisiyatifini öteye taşımaya yönelik somut ve gerçekçi bir model olacaktır.
Türkiye koordinesinde hayata geçirilmesi tasarlanacak “Batı Afrika Uyuşturucuyu Önleme Ajansı” aracılığıyla, Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren bazı istihbarat birimleri ve organizasyonların, uyuşturucu trafiğinden temin edebildikleri kara para sekteye uğratılabilecek ve uluslararası ilişkiler disiplininin karşılıklılık stratejine uygun davranılmış olunacaktır.
Ajans’ın meydana getirilmesinde üye durumunda bulunacak Afrika Ülkelerinin büyük devletler nezdinde istikrarsızlık operasyonlarına maruz bırakılmak istenmesi, bu Afrika ülkelerinde Türkiye’nin etkinliğini daha arttıracak etmen olacaktır. Çünkü ülkeler, Türkiye’nin varlığına ihtiyaç duyacaklardır.
Ayrıca Avrupa kıtasına mülteci akınlarının yöneldiği güzergâhlardan bir tanesi de Batı Afrika’dır. Türkiye böylelikle mülteci trafiği ve Avrupa kıtasının dengesi bakımından da, Afrika aracılığıyla söz sahibi durumda bulunmuş olabilecektir.
Onur DİKMECİ
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız