Irak Anayasasının 14. Maddesine göre; ”Iraklılar; cinsiyet, ırk, milliyet, renk, din, inanç, görüş, ekonomik veya sosyal durumlar nedeniyle ayrımcılık olmadan hukuka karşı eşittir.” Irak Anayasasının bu maddesinden yola çıkarak Irak’ın üçüncü asil unsuru olan Türkmenlerin ülkedeki hak ve hukukundan bahsetmek istiyorum.
20 Nisan 2003 tarihindeki ABD’nin Irak işgalinden bu yana Irak’ta demokratikleşme süreci devam etmektedir. Her ne kadar hakları çiğnenmiş olsa da, Türkmenler bu sürece çok aktif bir şekilde katkıda bulunmaktalar.
Kuzey Irak’ta Baas Partisi rejimine karşı muhalefet döneminde kurulmuş olan siyasi parti ve kurum/ kuruluşların büyük bir kısmı, Güvenli Bölge denilen Türkmenlerin yoğun olduğu bölgelere (Türkmeneli’ye) taşınmıştır.
Demokratik sürecin sağladığı her yola başvuran Türkmenler, hem 15 Ekim 2005 tarihindeki Anayasa Referandumuna katılmış, hem de 2005, 2010, 2014 ve 2018 yıllarında yerel ve genel seçimlerinde (Kerkük hariç[*]) nüfusu yoğun olan illerde adaylarını ister kendi listesinden, ister başka listelerden göstererek koalisyon şeklinde seçimlere katılmıştır.
Türkmenler ve Türkmeneli’nin Irak’ta yaşanan bütün siyasi süreçlerde kurulan hükümetlerden ve terör olaylarından en ağır şekilde darbeler almasına rağmen, Türkmenler her zaman vatanın birliği, beraberliği ve bütünlüğünü savunmuşlar ve Irak Türkmenlerinin tarih boyunca devlet aleyhinde hiçbir eylemi olmamıştır.
Hem Bağdat’taki hükümetler, hem de Kuzey’deki Kürt Partilerinin yönetimi ve Peşmerge Asayiş gibi silahlı örgütlerinden, hatta El-kaide, DAEŞ ve PKK terör örgütlerinden her türlü zorlukları çeken Türkmenler, Haydar El Abadi Başbakanlığı dönemine rast gelen DAEŞ işgaline karşı bütün gücüyle durmuş, 9.000 Türkmen genci Türkmen Haşdi Şabisi içerisinde DAEŞ’in işgal ettiği en zor yerlerde operasyona katılmış ve kendi elleriyle de Türkmen bölgelerini terörist elinden geri almış ve bu süreçte 700’ün üzerinde şehit vermiştir.
Bu süreçte çoğunluğu kadın ve çocuk olan yüz binlerce Türkmen, evinden yurdundan atılmış ve yüzlerce insan kaybolmuştur. Türkmenlerin terörden temizlenen köy ve kasabaları, şimdiye kadar hala yaşanabilir hale getirilmemiştir. Türkmenlerin son seçimde büyük bir beklentiyle kullandıkları oyları, ”siyasi teröristler” tarafından çalındı ve hırsızlıktan sonra kalan oy oranları gerekçe gösterilerek DAEŞ’ten sonra Adil Abdülmehdi’nin kurduğu ilk hükümette de temsil edilmediler.
Türkmenlere karşı oynadıkları oyunun ilk başlangıç noktası olarak geçen kabinede Türkmenlerin bulunmaması nedeniyle, Türkmenler seçilen Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonunda da (BYSK) temsil edilmemiştir. Bütün kanıtlara göre seçim sonuçlarında yapılan hırsızlık ve sahteliğe karışmış olan Bağımsız Yüksek Seçim Konseyine hiç bir Türkmenin seçilmemesi, buna en büyük delalettir.
Oysa 25 Eylül 2017 tarihinde Kuzey Irak Kürt yönetiminin yapmış olduğu bağımsızlık referandumda, Türkmenler oynanan oyunları bozmuş ve Irak’ın bölünmesine karşı çıkarak ülkenin birliğini korumuşlardır.
16 Ekim 2017 tarihinde Türkmen bölgelerine Bağdat güçlerinin gelmesiyle geri dönmüş olan güven ve huzur sayesinde 12 Mayıs 2018 Genel Seçimleri, Türkmenlerin katıldıkları en yoğun seçimlerden biri olmuştur. Ancak seçimlerin ilk sonuçlarının açıklanmasından itibaren büyük bir sahteliğin farkına varan Türkmen Milleti, tepkisini göstermek için medeni ve demokratik bir şekilde sokaklara döküldü. Ramazan ayına denk gelen bu süreçte 28 gün boyunca kesintisiz bir şekilde, gece gündüz demeden, kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuk hepsi bir arada oy pusulalarını korumak için sandıkların bulunduğu depo karşısında nöbet tutmuşlardır. Ayrıca Bağdat’taki Türkmen Milletvekillerinin girişimleriyle ve komşu ülke Türkiye Cumhuriyeti’nin baskısıyla, devletin dört farklı kurumundan yürütülen tahkikat sonucunda seçim sonuçlarında ciddi bir hilenin yapıldığı ortaya çıkmış ve oyların tekrardan elle sayılması gerçekleşmiştir.
Fakat gerçeklerin üstüne perde çekerek Türkmenlerin siyasi mekanizmadan uzak tutulmasını isteyen güçlerin hala daha etkin olduğu görülmektedir. Türkmenlerin yeni kurulan hükümette veya gelecekte kurulacak olan merkezi hükümet ve mahalli yönetimlerde temsil edilmemeleri, sizce kimin işine yaramaktadır ve kimlerin projesi olabilir?
Mehmet GÖKKAYA – m_gokkaya87@yahoo.com
______________________________
[*] Kerkük’ün demografik yapısı değiştirilmiş, Kerkük’teki devletin resmi Tapu dairesi yakılmış ve nüfus kütüğünde büyük değişiklikler yapılmıştır. Bu nedenle 2005’te yerel ve genel seçimlerin bir arada yapılmasından bu yana Kerkük’te yerel seçim yapılmamıştır.