Dağlık Karabağ sorunu ortaya çıktığı günden itibaren, Ermenistan tarafından daha karmaşık bir hale dönüştürülerek varlığını sürdürmektedir. Bu sorundan kaynaklanan başka problemler, ana sorun kadar bölgeyi etkilemektedir. Bunlardan en önemlisi, Ermenistan işgaliyle birlikte bu bölgelerde yaşayan yüz binlerce Azerbaycan vatandaşının mülteci durumuna düşmeleri olmuştur.
Sorunun diplomatik yollardan çözümlenmemesi ise Ermenistan`ın bağımsız olmayan siyasetinden kaynaklanmaktadır. Üstelik ateşkese rağmen Ermenistan tarafından zaman zaman yapılan ihlal sonucu yaşanan çatışmalar, bölgede istikrarsızlık ve siyasi gerilimin tırmanmasını tetiklemiştir. Azerbaycan`ın iyi niyetli ve ılımlı tavrına karşılık Ermenistan`ın sergilediği bu tutum, sorunun çözümünü zora sokmaktadır.
İşgal durumunun 25 yılı bulan süre zarfında çözülememesi, gün geçtikçe problemi daha da sıkıntılı ve çıkılmaz duruma getirmiştir. Başka devletlerin konuya müdahil olması ise sorunun çözümüne katkıdan ziyade, çıkar çatışmalarına yol açarak sorunu daha da karmaşık hale getirmiştir. Sorunun çözümü amacı ile kurulan AGİT adlı grup, çözüm üretmek yerine, sadece ateşkes sağlamakla uğraşan bir gruba dönüşmüştür. Üstüne üstelik bu grup, Azerbaycan`ın çıkarlarını temsil etmemektedir. Batılı devletlerin bölge siyasetine Ermenistan’ın çıkarları yönünde müdahalesi, Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözümüne katkı sağlamamaktadır. Karabağ Azerbaycan`ın yasal ve hukuki arazisidir.
Azerbaycan`ın yasal ve hukuki arazisi olan Karabağ`ın günümüzde hala işgal altında bulunması, Azerbaycan Devletinin ve her Azerbaycan vatandaşının en önemli problemidir. Bağımsız ve istikrarlı siyaset yürüten Azerbaycan`ın yabancı işgaline karşı güveneceği en büyük kaynak, tüm siyasi ve ekonomik sorunların üstesinden gelmeği başararak, gelişme trendi yakalayan halkıdır.
Azerbaycan’ın Rusya ve İran ile yakınlaşması, Ermenistan`ı ciddi anlamda rahatsız etmiştir. İşgalci siyaseti ve işgal ettiği Azerbaycan topraklarını boşaltmaması nedeni ile tüm bölgesel projelerin dışında kalan Ermenistan`da yaşanan ekonomik durum, siyasi bunalımı da beraberinde getirmiştir. Bunun sonucunda siyasi otorite kaybolmuş, ülke yönetimi sokak yürüyüşleri ile belirlenir duruma gelmiştir. Sokak siyaseti ile hâkimiyete gelen Paşinyan`ın siyasi deneyim sahibi olmayışı ve izlediği değişken siyaset, kendi ülkesine ve uzun vade de bölgeye istikrarsızlıktan başka bir şey getirmeyecektir. Başka bir deyişle, Ermenistan`ın her gün darbe yapılabilecek ülke konumuna düşmesi, burada suların uzun süre durulamayacağı anlamına gelmektedir.
Rusya`yı bölgede sözü geçen diğer aktörlere karşı kullanmaya gayret eden Ermenistan, farkında olmadan kendi bölgesinde kendisini farklı problemlerle karşı karşıya bırakabilecek girişimlerde bulunmaktadır. Ermenistan`ın Rusya`nın iradesi dışında Batı ve ABD ile gizli ve açık flört etmesi, Rusya`nın Ermenistan`a karşı ümit ve güvencesinin azalması anlamına gelmektedir.
Sözde Karabağ “yöneticilerinin” Batı ve ABD`ye giderek Ermeni temsilcilikleri ile görüşmeler yapması, siyasi ve ekonomik olarak işlerin yolunda gitmemesinin göstergesidir. Paşinyan`ın bölgeye sık sık yaptığı güven tazeleme ve moral ziyaretleri, bölgedeki sorunların çözümünü sağlayamamıştır.
Kendi sorunları ile boğuşan Ermenistan’ın himaye etmek vaadinde bulunduğu sözde Karabağ yönetimine istediklerini verememesi, Azerbaycan Türklerine karşı soykırımda ön sırada yer almış sözde yönetimin, sözde başkanı Bako Sakayan`ın yurt dışında yardım ve kaynak arayışına çıkmasını beraberinde getirmiştir.
Yasal siyasi ve ekonomik yapısı bulunmayan sözde Karabağ yönetimin, az sayıdaki nüfusunu uzun dönemdir yardımlarla geçindirmeye çalışması ve bu yardımların yetersizliği, sözde cuntacıları yardım arayışına itmiştir.
Askeri cuntadan oluşan sözde Karabağ yönetiminin bölge halkına korku ve öfkeden başka bir şey veremediği görülmektedir. En önemli mesele ise orada yaşayan insanların Ermenistan ile bir geleceklerinin olmadığının farkına varmış olmalarıdır.
Karabağ`da yaşanan ekonomik darboğaz ve askeriyeden oluşan sözde yöneticilerin yerli halka karşı uyguladığı zulüm ve istismar siyaseti, halkı bölgeden göçe zorlamaktadır. Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık nedeni ile doğum oranının ciddi anlamda düştüğü Karabağ’da, halkın Ermeni yönetimine karşı olan inancı sarsılmıştır.
Bölgeyi boş bırakmamak adına savaşa maruz kalan Suriye ve Irak`tan Ermeni asıllı aileler çeşitli vaatlerle getirilerek Karabağ`a yerleştirilmiştir. Azerbaycan`ın rızası dışında gerçekleştirilen bu ve diğer yasadışı eylemler, Ermenistan`ın uluslararası yasa ve kuralları hiçe sayması anlamına gelmektedir. Bölgedeki Azerbaycan`a ait maden ve kaynakların kanun dışı istismarı da ayrıca suç teşkil etmektedir. İstismara ortak ve destek olanlar, uluslararası anlaşmaları ihlal ederek ona aykırı davranış sergilemektedirler.
Karabağ`ın kontrol dışı ve kara işlerin yapıldığı bölge olarak Ermenistan tarafından kullanılması, sadece bölge için değil, aynı zamanda dünya için de tehdittir. Olayı bu açıdan değerlendirince, bölgenin bir an önce suç örgütleri ve çetelerin elinden kurtarılıp gerçek sahibi Azerbaycan`ın yönetimine verilmesi daha makuldür. Her şeyden de önemlisi, bölgeden beyin göçünün gerçekleşmesi, bölge halkının yakın gelecekte Ermenistan`la bir geleceğinin olmayacağı anlamına gelmektedir.
Dolayısıyla, yaşanan siyasi, ekonomik, diplomatik ve medeni alanlardaki sorunlar ve izlenimler, Ermenistan`ın Karabağ’ı uzun süre taşıyamayacağını işaret etmektedir. Ermenistan`dan farklı olarak Azerbaycan, hukuki arazisi olan Karabağ`da toleranslı ve çok kültürlü yapısı ile her türlü istikrarı sağlayacak güce ve olanaklara sahip devlettir.
Afgan VELİYEV – Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Strateji Araştırmalar Merkezi Uzmanı
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız