Türkiye ekonomisinin göstergelerini izlerken ilginç bazı çelişkiler dikkat çekiyor. Genellikle birlikte hareket etmesi gereken göstergelerin bazıları uyumlu olarak hareket ederken bazıları da tam tersi yönde hareket ediyor.
Finansal göstergelerle ekonomik göstergelerin aynı yönde hareket etmemesi bir ölçüde gecikme ve vade farklılığı gibi kavramlarla açıklanabilirse de finansal göstergeler arasındaki uyumsuzluğu açıklamak ekonomik gerekçelerle pek mümkün görünmüyor.
Aşağıdaki tablo Türkiye’nin yılbaşından bu yana değişen finansal göstergelerini sergiliyor.
Tabloya göre TL, iki önemli rezerv para ABD Doları ve Euro karşısında önce hızla değer kaybetmiş sonra bu kayıpları önemli oranda toparlamış bulunuyor.
Benzer bir durum 2 ve 10 yıllık tahvil faizlerinde de söz konusu. Faizler son derecede hızlı bir artış gösterdikten sonra düşüşe geçmiş görünüyor.
Aralarında en geç kalmış görüneni BIST 100 endeksi olsa da o da son ay içinde yükselmeye başlamış.
Buraya kadarki görünüm finans piyasalarının Türkiye ekonomisine güvenmeye başladığını anlatıyor.
Görünümü bozan tek gösterge CDS primi.
CDS (Credit Default Swap) nedir?
Kredi risk primi. CDS, bir kişi ya da bir kuruluşun, bir kredi sahibine ait alacağın ödenmemesi riskini üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir.
Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse, borçlanma maliyeti de o kadar yüksektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.
CDS primi, finansal göstergelerdeki iyileşmeyi adeta yalanlarcasına bir görünüm sergiliyor.
Önce hızla yükselmiş, sonra düşmüş son ayda yeniden yükselişe geçmiş. Mesela Dolar/TL kuru ile CDS gelişimine birlikte bakarsak şöyle bir görünüm çıkıyor:
Bunun nedenlerini aramaya CDS priminin diğer göstergelerden ne farkı olduğuna bakarak başlamamız gerekiyor.
CDS priminin diğer finansal göstergelerden başlıca iki farkı var:
Ekonomideki duruma da bakalım:
(Kaynaklar: TCMB Beklenti Anketleri, TÜİK verileri, Yeni Ekonomi Programı ve Mahfi Eğilmez’in kişisel tahminleri.)
Tabloya göre ekonominin gidişi finansal piyasaların verdiği olumlu tepkiyi yansıtmıyor. Tek olumlu görünen gösterge cari açık.
Onun da büyümedeki düşüş nedeniyle gerilediğini düşünürsek ne kadar olumlu olduğu konusu karışıyor.
Kaldı ki mesela büyüme beklentisi burada oldukça yüksek. Merkez Bankası Beklenti Anketi’ne Kasım ayı itibariyle yüzde 3,1 olarak yansımış olan büyümenin bu yükseklikte olması bugün artık pek mümkün görünmüyor. Büyümenin sıfıra yakın gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.
Finans piyasaları ekonomi açısından olumlu algılanmayan bazı düzenlemeleri kazandırıcı etki olarak algılayıp kabul ettiği için o düzenlemelerden olumlu etkilenir.
Konvansiyonel anlayışın dışına çıkan bazı düzenlemeler finans piyasalarını olumlu etkileyebilir. Örneğin işsizlik fonundan işsizler yerine iş sahiplerine destek verilmesi hisse senetlerinin prim yapmasını sağlayabilir.
Ya da Hazine borçlanmalarının ertelenmesi döviz kurunun ve faizlerin düşmesine yol açabilir. Bunlar kısa vadede bazı toparlanmalar sağlayabilir.
Ne var ki ekonomi, finans gibi 1 gün, 1 hafta, 1 ay gibi kısa vadeyle pek ilgili değildir. Ekonomi açısından kısa vade 1 yıldır.
İktisatçılar, çok kısa vadede toparlanma sağlayacak bazı adımların biraz daha uzun vadede sistemi bozucu etkiler yaratıp yaratmayacağına bakarlar.
CDS primi, yalnızca finansal piyasalarda olan bitenle değil aynı zamanda ekonominin kısa ve orta vadede gidişiyle de ilgili olduğu için finansal piyasalardaki olumlu havaya hemen uymayabilir.
Eğer alınan önlemlerin ekonomiyi bozucu sonuçlar yaratmayacağı algısı oluşursa CDS primi de gerileyecektir.