Twitter Facebook Linkedin Youtube

“TÜRK MOLDOVA İLİŞKİLERİ VE GAGAUZYA” BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZ GERÇEKLEŞTİ

Merkezimizce düzenlenen okuyucularımıza açık etkinliklerin 91’incisi, Türkiye-Moldova Dostluk Derneği Başkanı Rafet KÖKSAL’ın sunumuyla “Doğu Avrupa’da Yaşanan Güncel Siyasi Gelişmeler Işığında Türk-Moldova İlişkileri ve Gagauzya” başlıklı bir söyleşi şeklinde gerçekleşti.

Sayın KÖKSAL’a bilgilendirici sunumu için çok teşekkür ediyor, söyleşiden bazı notları okuyucularımızın istifadeleri için aşağıda sunuyoruz.

SÖYLEŞİDEN NOTLAR:

Moldova, tarihi açıdan çok yeni bir devlettir. II. Dünya Savaşı öncesi Romanya’ya ait olan bölge, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991 yılında bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.

Benzer şekilde Romanya, Moldova’dan daha eski olsa da yeni sayılabilecek bir devlettir. 1859 yılında Osmanlı’ya bağlı Eflak ve Boğdan eyaletlerinin birleşmesi ile oluşmuştur.

Moldova, ikisi otonom 3 bölgeden oluşmaktadır. Bunlar; otonom olan Gagauzya ile Trans-Dinyester ve Moldova’dır. Otonom bölgeler, uluslararası ekonomik anlaşmalar yapabilmektedirler. Trans-Dinyester’i Rus askerleri korumaktadır. Burası, eski bir SSCB ülkesi gibidir ve katı bir sosyalist rejim uygulanmaktadır.

Moldova’nın bağımsızlığını kazandığı 1991 yılında Gagauzlar özerklik talebiyle ayaklandılar. Hem Romanya, hem de Moldova askeri birlikler gönderip ayaklanmaya müdahale etti. Bu sırada Rusya ve Türkiye devreye girdiler. 1994 yılına kadar Gagauz milliyetçileri hapse atıldılar veya sürgüne gönderildiler. Süleyman Demirel, Başbakan iken Gagauz milli davasına çok katkıda bulundu. Gagauz Türkleri arasında hala “Baba” olarak anılır Süleyman Demirel. Onun ve Türkiye’nin ilk Moldova Büyükelçisi Ender ARAT’ın girişimleriyle Gagauz Türklerine karşı büyük kıyım önlendi.

1994 yılında Gagauzya’nın otonom statüsü kabul edildi. Gagauzya, kendi meclisi, yönetimi ve vergileri olan bir devlettir. Benim tabirimle Avrupa’daki tek Türk devleti idi. Macaristan’ın Türk kökenlerini kabul etmeye başlamasıyla Avrupa’daki iki Türk devletinden biri oldu.

Gagauzlar, Oğuz Türküdürler. Literatürde ne Osmanlı, ne de Rus arşivlerinde “Gagauz” ismi geçmemektedir. Eskiden sadece “Oğuz” olarak anılırken, sonradan “Gagauz” denilmiştir. Türklerin Orta Asya’dan göç ettikleri döneminde göç yolu olarak Karadeniz’in kuzeyini kullananlar, Hıristiyan oldular. Ama dinlerini Türkçe yaşıyorlar. İncil ve ayinleri Türkçe. “Tanrı” kelimesi yerine “Allah” kelimesini kullanırlar. Onlar hakkında bilgisi olmayan biri, dualarına bakarak Müslüman olduklarına hükmedebilir. Gagauz Türklerinin ismi Slav isimleri, soy isimleri ise Türkçedir.

Gagauzya’nın %83’ü Gagauz Türkerinden oluşmaktadır. Gagauzya, 33.700 km2’lik Moldova içerisinde 1.800 m2’lik alandan oluşmaktadır. Ancak bu alan, tek parça değildir. Birbirinden ayrık 3 bölgeden oluşmaktadır. Bölgeler arası geçişte Moldova toprakları kullanılmaktadır. Ayrıca Ukrayna sınırlarında 40-50 bin kadar Gagauz kalmıştır. Bu bölgede sınır geçişleri rahattır ve Gagauz Türkleri iki ülke arasında rahatça gidip gelebilmektedirler.

Dillerini korumuş olmaları, kültürlerini korumalarına çok yardımcı olmuş. Gagauz köylerinde, Anadolu’daki herhangi bir köy havası vardır. Ortodoks Hıristiyan olan Gagauzlar, dinlerini bir kültür olarak yaşıyorlar. Katı bir dini anlayışları yok. Bu nedenle de İslam’a geçişleri çok kolay olabiliyor.

Yunanistan ve Bulgaristan, Gagauz Türklerine pasaport verip onları değişik projelerle ülkelerine getiriyor ve kendilerinin Türk değil, Yunan veya Bulgar olduklarını empoze ediyorlardı. Yunanistan’ın ekonomik krize girmesi ve 3 yıl önce Moldovalılara AB ülkelerine serbest dolaşım hakkı tanınmasından sonra bu süreç bitme noktasına geldi.

Son dönemlerde Protestanlığın bir kolu olan Evangelist Baptistler, çok hızlı bir şekilde hem Moldova, hem de Gagauzya’da yayılıyorlar. Tek bir kişi için bile kilise kuruyorlar. Moldova genelinde nüfusun sadece %5-6’sını oluştururlarken, nüfuzları çok daha fazla. Ticaret ve siyasette çok etkililer. Bu durum, Gagauz Türkleri açısından bir tehdit oluşturmakta.

Sovyetler Birliği dağıldığında Moldova’nın nüfusu 5,5 milyon, Gagauz Türklerinin nüfusu ise 450-500 bin civarında idi. Ancak özelikle AB’nin (3 yıl önce) Moldovalılara Avrupa’da serbest dolaşım hakkı tanımasından sonra hem Moldova’dan hem de Gagauzya’dan büyük göç yaşandı. Moldova’nın nüfusu 3,5 milyon, Gagauz Türklerinin nüfusu ise 150 bin civarına düştü. Bu rakamlar hızla azalmaya devam ediyor. Gagauz kadınları Türkiye’ye hasta bakıcı ve hemşire olarak, erkekleri ise Moskova’ya inşaat işleri için gidiyorlar. Genç nüfus ise çalışmak için Avrupa’ya gidiyor.

Türkiye hala Gagauzlara oturum hakkı tanımıyor. Normalde 1 aylık, en fazla 3 aylık vize alabiliyorlar. Avrupa Birliği ülkelerine ise serbestçe girip çıkabiliyorlar.

Moldova’da Latin kökenli Moldovanca dili kullanılıyor. Bu dil, Romenceye çok benziyor. Romenler ağırlıklı olarak Çingene kökenli. Moldovalılar ise Slavlara daha yakın fiziksel özelliklere sahipler. Sarışın ve mavi gözlüler. Ancak Romanya ve Moldova kültürleri ve dilleri birbirine çok yakın.

Moldova’nın resmi dilleri Moldovanca ve Rusya’dır. Halk ağırlıklı olarak Rusça konuşur. Moldovalıların Rusya ile güzel bir geçmişleri bulunmaktadır. SSCB’nin dağılması sonrası bağımsız bir ülke olmaları, Rusya’nın desteği ile olmuştur. Gagauzya’da resmi diller arasında Türkçe de vardır ama Türkçe, yazı dili olarak kullanılmamaktadır.

Avrupa Birliği, Moldova’yı Romanya’ya ilhak ederek AB’ye almayı hedefliyor. Moldova’yı doğrudan AB’ye almaları mümkün değil. Çünkü her açıdan AB standartlarının çok gerisinde. Ancak AB’nin Moldova’yı Romanya’ya ilhak planlarının önünde en büyük engel, Gagauzya’dır. Bu engeli aşmak için Gagauzya’nın öncelikle Moldova ile birleşmesi ve otonomisini kaybetmesi istenmektedir. Bu amaçla 2015’te Gagauzya’da bir referandum yapılmış ve %98 oranla Gagauzlar otonomilerinden vazgeçmediler. Referandumdan “hayır” çıkması sonucu, konuyu silahla halletmeye çalışan güçler, Türkiye’nin ve bazı diğer güçlerin devreye girmesiyle konuyu zamana bırakmak zorunda kalmışlardır. Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ve Gagauzya’daki gerilim sonrasında ABD ve AB ülkelerinin büyükelçileri, haftada en az 1 kez bölgeye gelmekte ve temaslarda bulunmaktadır. ABD, İngiltere ve Almanya, Gagauzya’ya çok fazla para akıtmaktadırlar. Soros yıprandığı için onun yerini alan SARD isimli bir kurum ile tüm Moldova genelinde ve Gagauzya’da çok büyük miktarlarda para harcanmaktadır. ABD ve AB’nin hedefi, Gagauzya’yı önce Moldova ile birleştirmek ve sonrasında da Moldova’yı II.Dünya Savaşı öncesinde olduğu gibi Romanya ile birleştirip AB’ye dahil etmektir.

Moldova’da hala eski Sovyet baskıcı rejimi var. Ülkede görünürde demokrasi ve çok partili hayat olsa da, arka planda başka güçler yönetiyor ve yönlendiriyor. Mecliste 101 milletvekili kontenjanı var. 51 milletvekili çıkaran iktidar oluyor. Ancak yıllardır AB ve ABD yanlısı Demokrat Parti ülkeyi yönetiyor. Aslında ise ülkede en büyük parti Sosyalist ve Komünist Partileri. İkisinin toplam 50 milletvekili var. Aslında seçimlerde daha fazla vekil çıkarmışlardı ancak bazı milletvekilleri AB yanlısı partilere katıldılar ve hükümeti AB yanlısı partiler kurdu.

Gagauzya’da ise partiler yok. Bağımsız olarak vekil olan kişilerden oluşan 35 kişilik bir meclis var. Gagauzya’da 27 yerleşim yeri var. 35 vekilden 16 bakan seçiliyor. Meclis dışında doğrudan halkın seçtiği bir de başkan bulunuyor. Seçimler 5 yılda bir yenileniyor.

Gagauzya ekonomisi üzüm ve şaraba bağlı. Mısır, ayçiçeği, arpa ve buğday gibi tarım ürünleri de ekiliyor. Eskiden sadece şarap fabrikaları ve Cavit Çağlar’a (Nergis Holding) ait 4 tekstil fabrikası vardı. Ancak yakın zamanda organize sanayi bölgeleri oluşturulmaya başlandı. Moldova’da devlet memurlarının maaşları 80-90 Dolar iken, yeni kurulan Organize Sanayi Bölgelerinde (özelikle Japon firmalarda) maaşlar 400 Dolar civarına ulaşmakta.

Son 4-5 yıla kadar Türkiye, Hıristiyan olduğu için Gagauzya’ya çok yakın durmuyordu. Rusya sahada çok etkili idi ve izin verdiği ölçüde Türkiye orada etkili olabiliyordu. Ancak son dönemde AB, sahada daha etkili olmaya başladı. Yine de en önemli aktörler Rusya ve Türkiye.  Türkiye’nin son yıllarda Gagauzya’ya önem vermesi ve etkili olmasının ardında, Türkiye’yi kendi çıkarları için yanlış yönlendiren FETÖ yapılanmasının gerçek yüzünün ortaya çıkması ve zayıflaması ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyileşmesi yatıyor.

 FETÖ yapılanması, Moldova’da çok etkili. Moldova’da 5, Gagauzya’da ise 1 okulları var. Türk devletini hep perdelediler ve yanlış yönlendirdiler. Devletin bölgeye yardımlarını engelliyorlardı. FETÖ’nün Türkiye’de etkili olduğu dönemde Moldova’ya gelen Türk yetkililer resmi programlarla doğrudan FETÖ okullarına yönlendiriliyorlardı. Türkiye’nin resmi okulu olan Süleyman Demirel Lisesi yerine FETÖ okulları ziyaret ediliyordu resmi yetkilerce. Hatta o dönemde Moldova’yı ziyaret eden bir bakan, Gagauz Türklerine Moldova ile birleşip Moldovanca konuşmalarını tavsiye etmiş ve bu durum Gagauz Türkleri tarafından çok büyük bir tepki almıştı. Ancak bu yapının gerçek yüzü ortaya çıktıktan sonra, özelikle son 2 yıldır Gagauzya’ya Türkiye’den yardım yağıyor. Günümüzde Türkiye, Afganistan’ın ardından en çok dış yardımı Moldova ve Gagauzya’ya yapıyor.

Yaklaşık 15 gün önce MİT, Moldova’dan üst düzey FETÖ yöneticilerini paketleyerek Türkiye’ye getirdi. Bunda Sosyalist Partiden Cumhurbaşkanı olan Moldova Cumhurbaşkanının çok büyük katkısı oldu. MİT operasyonundan sonra Cumhurbaşkanı, çok büyük bir kampanya ile baskı altına alındı.

Türkiye’nin Gagauzya politikası, Gagauzya’nın otonom yapısının korunmasıdır. Gagauzya, coğrafi olarak parçalı olduğu, denize sınırı olmadığı, kapalı bir alanda kaldığı ve nüfusu az olduğu için bağımsız bir devlet olabilecek yapıda değildir.

Gagauzlar, dini açıdan Moskova Kilisesine bağlıdırlar. Türkiye, Gagauzların İstanbul’daki Türk Ordadoks Kilisesine bağlanmalarını sağlayabilir. Sadece İstanbul’da çalışan Gagauzlar dahi bağlansa, Türk Ortadoks Kilisesinin cemaati Fener Rum Patrikhanesinin cemaatinden çok daha fazla hale gelecektir. Ancak FETÖ, bu konuda da olumsuz girişimlerde bulunmuş ve Ergenekon sürecinde Türk Ortadoks Kilisesi yöneticilerini yıpratmıştır. Aslında Gagauz Türkleri, bu Kiliseye meyilli idiler.

Türkiye’nin devlet politikası olarak Gagauzları Müslümanlaştırma politikası var mı bilmiyorum. Gagauz Türklerinin %5’i Müslüman oldu. Ancak Türkiye’den bazı Cemaatler bölgede faaliyette bulunuyorlar. Süleymancılar Moldova’nın başkenti Kişinev’de bir Cami açtılar. Ayrıca Gagauzya’nın başkenti Komrat’ta bir Kuran Kursu açmaya çalıştıklarını duydum.

Türkiye’nin son dönemde Gagauzya’ya yardımları adeta akıtmasıyla, bölgede çok kaliteli yapılar inşa edildi. Bunların hepsi de Gagauz Türklerinin ihtiyaç duydukları şeylerdi. Cumhurbaşkanımız 17-18 Ekim’de Gagauzya’ya gelip bu eserlerin açılışını yapacak.

SÖYLEŞİDEN KARELER:

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: