1979’da İran’da gerçekleşen devrim, ülkenin yönetim tarzını değiştirerek geçmişin inkârı üzerine kurgulanan İslam Cumhuriyeti anlayışını İran’a hâkim kıldı. Devrimin devlet yönetimindeki değişimleri, yürürlüğe koyduğu politikalar ve İsnâ Aşeriyye Şia fıkhına uygun hukuksal ve yönetimsel uygulamaları günümüze kadar tartışıla gelmiştir. 1979’da sağ ve sol emperyalizmine karşı üçüncü yol olarak ortaya çıktıklarını iddia eden devrim liderleri son 40 senede dış konjonktürün etkilerine tepki olarak çeşitli politikalar ürettiler. ABD ve Batı’nın İran’a yönelik politikalarına tepki olarak geliştirilen uygulamaların temelini Pers milliyetçiliği. Şia yayılmacılığı adıyla bilinen Şia merkezli İslam Birliği anlayışı ve jeopolitik tercihlerin karşılıklı etkileşimi oluşturmaktadır. 1979-1982 yılları arası İran’a hâkim olan ve ABD ile yakınlıklarıyla bilinen liberal İslamcıların ulusal çıkar merkezli dış politika perspektifleri ABD’nin Tahran Büyükelçiliği işgali sonrası yaşananlar neticesinde sekteye uğrayıp yerini 1982’den günümüze kadar devam eden Şiilik merkezli yayılmacı politikaya bırakmıştır. İran dış politikasının temelini Şii yayılmacılığı, kültürel ve jeopolitik İran faktörlerinin karşılıklı etkileşimi oluştururken tercih sıralamaları zaman zaman devlet yöneticileri içinde anlaşmazlığa yol açmıştır.
Muhafazakârların başını çektiği ideolojik İran’ın omurgasını Şii Jeopolitiği terimiyle ifade edilen Şii yayılmacılığı oluşturmaktadır. Bu anlayışa göre İran İslam Cumhuriyeti, İslam dünyasının Şii merkezi olarak önemli bir parçasıdır. 1979 Devrimi sonrası İran, kendi nazarında İslamî hükümet olarak 1400 sene sonra gerçek İslam’ı dünya çapında yaymakla yükümlü bir devlettir. İran İslam Cumhuriyeti, Batı iflasının Doğu’da tezahürü şeklinde ortaya çıkmış; İran yöneticileri. Şii inancı merkezli İslam birliğini sağlamakla kendilerini yükümlü hissetmektedirler. Bu tanımlamadaki İran sınırları, bugünkü İran coğrafyasından geniş bir havzayı kapsayarak Dâru’l-İslâm sınırlarına dayanmaktadır. Bu yüzden İran yöneticileri sadece kendi vatandaşlarından değil dünyadaki bütün Müslümanların durumu ve kaderinden sorumludurlar.
Afrika kıtası İran’ın bu Şiici zihniyetinde kültürel açıdan önem taşımaktadır. 1979’dan 2018’e kadar İran dış politikasında Afrika söylemi, inişli çıkışlı bir süreç yaşamış; idealist yaklaşımlardan pragmatist çabalara kadar geniş bir yelpazede ilerlemiştir. Ancak bütün bu inişli yokuşlu sürecin ortak paydası İran merkezli Şiilik anlayışını Afrika’ya ihraç etmek çabası oluşturmaktadır. Bu bağlamda Afrika’daki sömürü devri sonrası Afrika insanının yeni kimlik arayışları hedef alınarak Pers kültürüyle özdeşleşen İran merkezli Şiilik, Afrika’ya ihraç edilmek istenilmiştir. Bu ihracın önemli bölümü İran merkezli STK’lar ve dinî okullar üzerinden yapılmaktadır.
Günümüzde Afrika kıtası genelinde 180 Şii kültür merkezi ve 54 Şii camii bu politikaya hizmet etmektedir. Sivil toplum kuruluşu niteliğinde tüzel kişiliğe sahip olan bu merkezler. İran’da yazılan eserleri yerel dillere tercüme etmek. Afrikalı öğrencilere eğitim bursu vermek. Afrikalı gençleri İran’ın dinî okullarına göndermek, İsnâ Aşeriyye Şiiliğinin kutsal günlerinde program düzenlemek, yerel Şii grupları örgütlemek, habercilik ve eğitim gibi faaliyetlere yoğunlaşmıştır. Bu STK’ların çoğu İran’ın Uluslararası Ehl-i Beyit Kongresi, Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi, İslamî Mezhepleri Takrîb Konseyi ve İslamî Kültür ve İletişim Örgütü gibi İran merkezli kuruluşların himayesinde faaliyet göstermektedirler.
İran’ın yıllık hükümet bütçesi incelediğinde İran’ın Şii yayılmacılığıyla yükümlü olan merkezlere verdiği önem dikkat çekmektedir. Örneğin Mayıs 1990’da uluslararası sivil toplum kuruluşu olarak İran lideri Ayetullah Hamaney’in emriyle Tahran’da kurulan Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi için 2018 hükümet bütçesi (99. sayfa 7. tablonun 114028 sistem kodu altında) 14 Milyon 558 Bin ABD doları olarak belirtilmiştir. 130 ülkeden üyesi olan Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi, 24 senelik faaliyetinde 90 ülkede temsilcilik açmıştır. Bu temsilciliklerin 39’ü Asya; 42’si Afrika; 18’i Amerika; 40’ı Avrupa’da ve 2’si Okyanusya’da bulunmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti’nin Şii jeopolitiğinin en önemli ideolojik ayağı olan Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin faaliyetleri toplumsal-kültürel faaliyetler, tercüme ve yayıncılık, eğitim ve öğretim, ekonomik destek ve medyatik faaliyetler olarak beş ana koldan gerçekleşmektedir. Günümüzde 130 ülkeden 700 delegesi olan bu merkez İran lideri Ayetullah Hamaney denetiminde çalışmaktadır.
İran’ın çeşitli ülkelerde desteklediği milis grupların ideolojik kaynakları incelendiğinde Uluslararası Ehli Beyt Kongresi tarafından hazırlanan kitap, dergi ve kültür ürünlerinin önemli bir araçsallığı olduğu görünmektedir. Başka bir deyişle Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün askerî alanda yaptıklarının ideolojik boyutunu Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi yapmaktadır. Nitekim Lübnan Hizbullahı’nın fikrî önderi olarak bilinen Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah (1936-2011), Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin kurucularından olmuş; vefatına kadar da Yüksek Konsey’in üyesi olarak görev yapmıştır. M. H. Fazlullah’ın vefatından sonra Lübnan Hizbullahı’nın lideri olan Seyyid Hasan Nasrullah, UEBK Yüksek Konseyi’nin üyeliğine seçilmiştir. Bunlara ek olarak geçmişten günümüze Suudi Arabistan Şiilerinin Lideri Abdülhadi Fazli (1936-2014), Hindistan Şiilerinin Lideri Seyyid Muhammed Ali Muhsin Takevi, Irak Şiileri İslamî Davet Partisi liderlerinden Muhammed Mehdi Asifi (1938-2014), Afrika Bilal Müslim Mişen Örgütü kurucusu Seyyid Athar Rizvi (1927-2002), merkezi İngiltere’de bulunan Dünya Huce İsnâ Aşeriyye Şiileri Federasyonu başkanı Haşim Cevad ve Kenya Şiilerinin lideri Seyyid Murteza UEBK Yüksek Konseyi’ne üye olan önemli kişilerdendir.
Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin faaliyetleri; toplumsal ve kültürel faaliyetler, tercüme ve yayın faaliyetleri, eğitim-öğretim faaliyetleri, ekonomik destek ve medya faaliyetleri olmak üzere beş ana başlık üzerinden yapılmaktadır. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin toplumsal-kültürel faaliyetlerinin önemli bir kısmı, çeşitli ülkelerdeki Şii camiler, Hüseyniyeler, dinî merkezler, kütüphaneler ve sağlık merkezlerine yönelik finansal destek ve misyoner yardımlarından oluşmaktadır. İslam Devrimi’nin oluşum felsefesi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin düşünsel ilkelerine uygun Şii mezhebine ait önemli kaynak ve eserlerin tercümeleriyle birlikte yayınlanması, Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin önem verdiği faaliyet alanlarından biridir. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi Yayınevi’nden 2018 yılına kadar 55 dilde 1800 cilt kitap yayınlatılmıştır. Bu eserlerin çoğu Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi kütüphanesinde bulunan 30 bin cilt kitap ve belgenin çeşitli dillere tercümesidir. Bu yayınların hepsinin ortak yönü İslam geleneğinde vahyin insan aklına üstünlüğüne vurgu yapmaktır. Şiilerin on ikinci imamı olan Mehdi’nin gelmesiyle dünyaya adaletin geleceğini vaat etmek ve Batı’nın Müslümanlara yönelik aşağılayıcı tavrına karşı koymanın tek yolunun Cihad-ı Ekber terimiyle ifade edilen milis savaşlar olduğunu ifade etmektir. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin günümüze kadar yayınladığı matbuatın dillere göre dağılımı şu şekilde olmuştur:
Bunlara ek olarak 25 dilde yayınlanan 21 dergi mevcuttur. Uluslararası Ehl-i Beyt Üniversitesi, 25 dilde yayın yapan Ehl-i Beyt Haber Ajansı internet sitesi ile Farsça, Arapça, İngilizce, Türkçe ve Urduca yayın yapan Büyük Ehl-i Beyt Portalı Uluslararası Ehli Beyt Kongresi bünyesinde çalışmaktadır.
Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin Afrika kıtasına yönelik ana amacı yerel misyonerler ağı kurmaktır. Afrikalı gençler, burslu olarak İran’a götürülüp İran’ın Şii anlayışına uygun bir şekilde eğitildikten sonra kendi ülkelerine geri göndermektir. İran’da eğitim alıp kendi ülkelerine dönen bu dinamik ve genç nüfus, ülkelerinin yasalarına uygun bazı sivil toplum kuruluşları açarak İran’ın desteğiyle propaganda faaliyetlerini yürütmektedirler.
İran’ın Şii yayılmacılığı bağlamında Afrika kıtasına yönelik aktif olan diğer merkez Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’dir. Bu üniversite, yabancı uyruklu öğrencilerin (molla) eğitimini ve İran’ın Şii tabanlı politikalarını yaymayı amaçlayan uluslararası bir kuruluş olarak dikkatleri çekmektedir. Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi, 2007’de İran’ın lideri Ayetullah Hameney’in emriyle Yurtdışı Dinî Medreseler Örgütü ve Uluslararası İslamî Bilimler Merkezi’nin birleştirilmesi sonucu kuruldu. 170 alt kuruluşu olan bu merkezin 2018 yılına gelindiğinde 60 ülkede temsilcisi olmuş, bünyesindeki 50 bin yabancı öğrencinin 25 bini bu merkezden mezun olmuştur. Bu yapı, İran lideri Ayetullah Hameney’in bürosunun ve mütevelli heyetinin denetiminde çalışmaktadır. Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi eğitim merkezlerinde 4 temel düzeyde, 170 bilim dalında eğitim verilmektedir. 2003 yılında uzaktan eğitime de başlayan bu merkezin 70 farklı uyruktan öğrencisi mevcuttur. Bu üniversitenin internet sitesinde yayınlanan bilgilere göre 2018 yılına kadar 122 etnikten 50 bin yabancı uyruklu öğrenci bu merkezde eğitime başlamış ve bu sayının 25 bini mezun olmuştur.
Ayrıca Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’ne bağlı bulunan Uluslararası el-Mustafa Araştırma Merkezi bünyesindeki 17 farklı masa, çeşitli branşlarda sosyal araştırmalar yapmaktadır. Üniversitenin yayınları 8 ülkede 13 farklı dilde Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır. Bu yayınevinin temsilcilikleri İngiltere, Endonezya, Malezya, Lübnan, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Tayland’da bulunmaktadır. Bu üniversiteye İran’ın 2018 yılı bütçesinde 84 Milyon 854 bin ABD Doları bir bütçe tahsis edilmiştir.
İran’ın hükümet bütçesi incelendiğine Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi ve Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi dışında 20’yi aşkın benzer kültür ve ideolojik merkezin Şii yayılmacılığıyla yükümlü olduğu ve devlet bütçesinden yararlandıkları bilinmektedir. Bütün bu merkezlerin amaçları İsnâ Aşeriyye Şiilik inancına yakın dinî akımları Şiileştirmektir. İran kontrolünde bulunan uluslararası ideolojik bir ağ kurmak, Sünni İslam’ı dengelemek, çeşitli coğrafyalarda İran’ın çıkarlarına hizmet edecek örgütler kurmak, hedef ülkelerin kamuoyunu etkilemek amacıyla İran lehinde propaganda faaliyetleri yapmak ve günümüzde 300 bini aşkın yabancı milisi kendi bünyesinde örgütleyen Kudüs Gücü için ideolojik kadrolar devşirmek temel hedefleri arasındadır.
İran devlet zihniyetine göre Afrika kıtasında yer alan ülkelerin ekonomik durumu ve Batı sömürüsüyle süregelen tarihi, Afrika insanının Batı dışı kültürlere, ideolojilere ve mezheplere hoşgörüyle yakınlaşmasına neden olmuştur. Bu psikolojik durumu kullanan İran İslam Cumhuriyeti, Afrika kıtası genelinde Şiileştirme politikası temelli bazı uygulamalara girişmiş ve kendine yakın çevreler oluşturmuştur. İran merkezli kaynaklar, Afrika kıtası genelinde İran tarafından desteklenip Şii jeopolitiği çerçevesinde Şiiliğin ideolojik ve kültür ayağını yürüten 180 merkezin ve 54 caminin olduğunu ifade etmektedir.
Afrika’da Şiiliği yaygınlaştırmaya çalışan STK’lar ile birlikte bazı kişilerin bireysel girişimleri de dikkat çekmektedir. Bu kişiler içinde Seyyid Athar Rizvi, Şebir Necefi, Abdulaziz Abdulhüseyn Saçedina, Abdülmün’em Zeyn, Seyyid Muhammed Ticani ve Şeyh İbrahim Zakzaki gibi isimlerin faaliyetleri öne çıkmaktadır.
Hindistan Şiilerinden olan Seyyid Athar Rizvi, 1927 yılında Hindistan’ın Bahar eyaletinin Sivan köyünde doğdu. 2002 yılında Tanzanya’nın Darüsselam kentinde vefat eden Rizvi, Bilal Müslüm Mişen Örgütü, Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi, Londra Merkezli Uluslararası Ehl-i Beyt İslamî Merkezi, Tanzanya Ehl-i Beyt Kongresi ve Hindistan merkezli Bilal Hayriye Merkezi’nin kurucularından olmuştur. Irak İslamî Davet Partisi kurucusu Seyyid Mehdi Hekim’in yakın arkadaşı olan Rizvi, Londra’da bulunduğu dönemde bu partinin kurulmasına yardım etti. İran merkezli Şiilikle ilgili onlarca kitabı İngilizce, Arapça, Urduca, Farsça, Güceratça ve Sevahiliceye tercüme edip yayınlatmıştır. Seyyid Athar Rizvi’nin 1968 yılında kurduğu Bilal Müslim Mişen Örgütü, 2018 yılına geldiğinde Kenya, Madagaskar, Burundi, ABD, Trinidad ve Tobago ile İsveç’te şubeler açmıştır. Örgüt bünyesinde yayınlanan Savtu’l-Bilal (Bilal’in Sesi) dergisi Sevahilice; Velayet dergisi ise İngilizce yayınlanmaktadır. Ehl-i Beyt Merkezi, Lumina İlmiye Medresesi, Seyyid Hoyî Merkezi, Sakaleyn Mektebi ve Haydariye Hüseyniyesi bu merkeze bağlı olarak Afrika kıtasında Şiiliği yaymaya çalışmaktadır. Bu örgütün Tanzanya’dan sonra en yoğun çalıştığı ülke Kenya’dır. İran merkezli Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi üyesi olan Bilal Müslim Mişen Örgütü üyeleri, dinî eğitimlerini Kum, Meşhed, Necef ve Lübnan ilmiye medreselerinde almaktadırlar.
Afrika kıtasında Şiilik merkezli çalışan bir diğer oluşum Huce İsnâ Aşeriyye Şiileri Federasyonu’dur. Merkezi Londra’da bulunan ve Afrikalı-Hindistanlı Şiiler tarafından yönetilen bu örgütün, Afrika kıtasındaki merkezi Tanzanya’da bulunmaktadır. Şii propaganda merkezi olarak dikkat çeken bu yapı, 1961 yılında ana yapısı Londra’da bulunan Dünya Huce İsnâ Aşeriyye Şiileri Federasyonu’nun Afrika şubesi olarak Tanzanya’nın Darüsselam kentinde kuruldu. Günümüzde başkanlığını Şebir Necefi’nin yürüttüğü bu merkezin Afrika’nın Burundi, Kongo, Tanzanya, Mozambik, Uganda ve Madagaskar ülkelerinde şubeleri mevcuttur. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi üyesi olan Afrika Huce İsnâ Aşeriyye Şiileri Federasyonu’nun faaliyetleri eğitim ve ideolojik propagandaya yoğunlaşarak Afrika genelinde çeşitli Şii ilmiye medreseleri, okullar, camiler ve eğitim merkezleri açmıştır. Bu yapının İran için yaptığı önemli çalışmalarından biri lobicilik faaliyetidir. Örneğin Abdulaziz Abdulhüseyn Saçedina gibi bir isim, bu oluşum içinde yetişmiş, kendi çapında İran’a önemli hizmetler yapmıştır. İran Radyo TV Kurumu’nun İRİB1 TV kanalı, Saçedina’nın hayatını anlatan belgeselini çekmiş, İran için uluslararası arenada büyük hizmetler yaptığı bir kişi olarak tanıtılmıştır. Halen Pentagon’un baş müşaviri olarak çalışan Saçedina İran’ın Tahran ve Meşhed devlet üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak da ders vermeye devam etmektedir. İran’da yayınlanan biyografi çalışmalarında Saçedina’nın hayatı şu şekilde anlatılmaktadır: “Saçedina ABD Savunma Bakanlığı Ortadoğu masasının üst düzey danışmanıdır. ABD’nin George Mason Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve ABD’nin Irak’ı işgalinin sonrasında oluşturulan Irak Yeni Anayasası Düzenlemesi Komitesi danışmanı olarak görev yapmıştır. Köken olarak Hindistan Şiilerinden olan Saçedina, 1942’de Tanzanya’da doğdu. Lisans eğitimini Hindistan’da bitirdikten sonra 1967 yılında İran’a gitmiş, Meşhed kentindeki Firdevsî Üniversitesi’nde Fars Dili ve Edebiyatı bölümünde okumaya başladıktan sonra ünlü İranlı sosyolog ve İran İslam Devrimi’nin ideologlarından olan Ali Şeriati ile tanışmış ve onun öğrencisi olmuştur. Meşhed kentindeki Firdevsî Üniversitesi’nde öğrenimine devam ederken Meşhed ve Kum İlmiye medreselerinde mollalık eğitimi de almıştır. Bunlara ek olarak Kum İlmiye Medresesi’nde eğitim aldığı sırada Necef İlmiye Medresesi’nden de ek dersler almıştır. 1972 yılında Kanada’ya giderek Toronto Üniversitesi’nde İslam Araştırmaları anabilim dalında doktora yapmıştır. 1975 yılında ABD’nin Virginia Üniversitesi’nde İslam Araştırmaları Anabilim dalında öğretim üyesi olmuştur. 1975’ten günümüze ABD, Kanada ve İran’ın çeşitli üniversitelerinde Mehdilik düşüncesi çerçevesinde dersler vermektedir. Abdulaziz Abdulhüseyn Saçedina Hintçe, Urduca, Fransızca, Farsça, Arapça, Sevahilice, İngilizce ve Güceratçayı ileri derecede; Türkçe ve Almancayı ise orta seviyede bilmektedir.”
Afrika kıtasında Şii grupların ortaya çıkmasında önemli rolü olan diğer bir isim Afrika’da “Şii Halife” adıyla bilinen Abdülmün’em Zeyn’dir. Bu zat, 1969’da Lübnan’da doğdu. Lübnan Hristiyanları okulunda öğrenimini bitirdikten sonra Beyrut el-Ezher Üniversitesi’nde İslamî Bilimler ve Mezhepler Fıkhı bölümünde lisans eğitimi aldı. Lisansı bitirdikten sonra Necef İlmiye Medresesi’nde mollalık eğitimine başladı ve 1969 yılında Lübnanlı Şii lider İmam Musa Sadr tarafından Şiiliği yaymak amacıyla Senegal’e gönderildi. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi ve İslamî Mezhepler Takrîb Kongresi kurucularından olan Abdülmün’em Zeyn, 2004 yılında Senegal’deki faaliyetlerinin neticesi olarak 120 bin kişiyi Şii yapmıştır. 1978 yılında Senegal vatandaşlığına geçen Zeyn, ülke genelinde 120 Şii okulla birlikte Ehl-i Beyt Kongresi adına 50 örgütün açılışını yapmıştır. 2014 yılında Senegal Cumhurbaşkanı tarafından Senegal’in en üst millî nişanına layık görülmüştür.
Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi öğretim üyesi olan Seyyid Muhammed Ticani Semavi’nin Sünnî iken Şiiliği kabul etmesi, Afrika Ehl-i Sünnet cephesinin özellikle Tunus Müslümanlarını etkilemiş ve İran için propaganda malzemesi üretmiştir. Tunus’un güneyinde Kafsa kentinde doğan Ticani, Lübnan ve Irak ziyaretlerinde Ayetullah Ebu’l-Kasım Hoyî’yi ziyaret ettikten sonra Şiiliği kabul ettiğini açıkladı. İran’ın yoğun propagandaları neticesinde Ticani’nin Şiileşmesi Ehl-i Sünnet içerisinde derin yankı buldu. Özellikle Ticani’nin kaleme aldığı “Hidayet’e Erdiğim An”, “Problemlerin Anahtarı Ehl-i Beyt”, “Gerçek Ehl-i Sünnet”. “Doğru Konuşanlarla Birlikte”, “Bilenlerden Sorun”, “Kurtuluş Yolu” ve “Seyahatler ve Hatıralar” adlı kitapları çeşitli dillere tercüme edilip Afrika Ehl-i Sünneti içinde dağıtıldı. İran’ın Ticani’yi öne çıkarmasının sebebi Şiileştirme politikası doğrultusunda örnek model oluşturma çabasıdır. Ticani, hem İran’da yaşayan ve İran nüfusunun % 20’isini oluşturan Ehl-i Sünnet için bir örnek olarak sunulmuş ve iç politika malzemesi yapılmıştır. Hem de Afrika kıtası insanına örnek olarak sunularak dış politikaya yönelik kullanılmıştır.
Nijerya İslamî Hareketi’nin faaliyetleri, İran’ın Afrika kıtasına yönelik ideolojik ihracındaki bir başka örnektir. Merkezi Nijerya’nın Zaria kentinde bulunan Nijerya İslamî Hareketi’nin liderli Şeyh İbrahim Yakup Zakzaki’nin faaliyetleri Nijerya millî güvenliği için tehlike oluşturmuş, uluslararası basının dikkatini çekmiştir. İran Devrimi’nin etkisiyle Şii olan Zakzaki, 1984 yılından itibaren Nijerya’nın Zaria kentinde İran destekli çeşitli yürüyüşler düzenlemiştir. Humeyni ve Hamaney’in fotoğrafları altında konuşmalar yapan Zakzaki, 2014 yılında Nijerya devleti tarafından tutuklanıp hapse atıldı. Günümüzde Zakzaki’ye bağlı Şii gruplar, Nijerya İslamî Hareketi çatısı altında Nijerya Şiilerini örgütlemeye çalışmaktadır. İran merkezli basın Zakzaki’nin biyografisini şu şekilde el almaktadır: “İbrahim bin Yakup Zakzaki, 1953 yılında Nijerya’nın Zaria (Zakza) kentinde doğdu. Zakzaki, Nijerya’nın Ahmedu Bello Üniversitesi’nde siyaset ve ekonomi öğrencisi olduğu dönemde İran Devrimi gerçekleşti. İran devriminin etkisinde kalan Zakzaki, Şiiliği kabul edip İran’da din eğitimi almaya başladı. Zakzaki’nin Nijerya’ya döndükten sonra Ehl-i Sünneti Şiileştirme çabaları -özellikle İran propagandası yapması- Nijerya devletinin tepkisine yol açıp tutuklanarak hapse atılasına neden oldu.” Zakzaki’nin gözaltına alınması İran’ın, özellikle İran lideri Ayetullah Hamaney’in tepkisine yol açıp İran devleti Zakzaki’nin tutuklanmasını kınadı.
İran’ın Afrika’ya yönelik politikaları yalnız ideolojik faaliyetlerle sınırlı kalmamış, İran’ın uluslararası çıkarlarını temin edecek askerî girişimler de gerçekleşmiştir. Örneğin günümüzde Fildişi Sahili ülkesi İran’ın Kudüs Gücü ve Lübnan Hizbullahı’nın fiili üssü haline gelmiştir. Bu ülkedeki Resûl-i Ekrem İslamî Merkezi, el-Hüdâ Cemiyeti ve el-Kâdir Merkezi gibi oluşumlar, Lübnan Hizbullahı ve İran Kudüs Gücü’ne bağlı olarak Afrika’da Şii milis hareketinin ilk nüvelerini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ayrıca 25 Kasım 2010 tarihinde Reuters gazetesinde de yer alan bir habere göre; Nijerya Federal Cumhuriyeti, Apapa limanında el koyduğu silah dolu geminin arkasında İran ve Kudüs Gücü olduğunu söylemiştir. Nijerya hükümetinin el koyduğu 13 konteyner silah, yasadışı yollarla Nijerya’ya sokulmak istenmiştir. Benzer olay Gambiya’da da yaşanmış, ülkeye sokulmak istenilen silahların arkasından İran çıkmıştır. Bunun üzerine Gambiya devleti İran ile tüm ilişkilerini kesmiştir.
Sonuç olarak İran’ın Afrika kıtasına ilgi duymasında ekonomik, siyasal ve ideolojik faktörler etkilidir. İran’ın Afrika’ya yönelik ekonomik ve siyasal ilgisi uluslararası tecrit yaşadığı dönemlerde artmaktadır. İran uluslararası yaptırımlara maruz kaldığı dönemlerde Güney ülkeleri ile ittifak ve işbirliğini ön plana çıkarıp yaptırımların etkilerini hafifletemeye çalışmaktadır. Fakat ekonomik veriler, İran’ın bu çabasının başarısız olduğunu göstermektedir. Ayrıca Afrika kıtası ülkeleri siyasal alanda da İran için önemli getiriler sağlayamamıştır. Bunlara rağmen İran’ın ideolojik söylemi siyasal Şiiliği temel alarak STK’lar, dinî okullar ve kültür merkezleri aracılığıyla Afrika’da ilerleyiş göstermiştir. İran’ın Afrika’daki ideolojik ilerleyişi, Suudi Arabistan merkezli Vehhabilik ile rekabet içinde gerçekleşirken Selefiliğe etki-tepki mantığı çerçevesinde şekillenmiştir. İran’ın Şii STK’lar üzerinden Afrika kıtasında yapmak istediği şey, Şii milis tarihinin 1950’li yıllarını andırmaktadır. Bu bağlamda Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi ve Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi gibi İran merkezli oluşumlar, Afrika insanının yeni kimlik arayışını hedef alarak Şiiliği yaymağa çalışmaktadırlar. İran’ın Afrika kıstasındaki ideolojik ilerleyişinin somut örnekleri Huce İsnâ Aşeriyye Şiileri Federasyonu, Bilal Müslim Mişen Örgütü, Nijerya İslamî Hareketi ve Afrikalı Şiiler Cemiyeti gibi oluşumlarda görünmektedir. İran’ın bu doğrultudaki amaçları İsnâ Aşeriyye Şiilik inancına yakın dinî tarikatlar ve mezhepleri Şiileştirmek, İran kontrolünde bulunan uluslararası ideolojik ağ kurmak, Sünni İslam’ı dengelemek, çeşitli coğrafyalarda İran’ın çıkarlarına hizmet edecek örgütler kurmak, lobicilik faaliyeti ve günümüzde 300 bini aşkın yabancı milisi kendi bünyesinde örgütleyen Kudüs Gücü için ideolojik kadrolar devşirmektir. Bu durum ise hem kıta Afrika’sının iç güvenliğini hem de küresel ölçekte uluslararası güvenliği tehdit etme potansiyelini bünyesinde arındırmaktadır.
Babek Şahit – Tebriz Araştırmaları Enstitüsü
___________________
Kaynak: Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM)