Twitter Facebook Linkedin Youtube

KUZEY IRAK’TA HALK HUZURSUZ, IKBY PROTESTOLARLA SARSILIYOR

Bağımsızlık referandumundan beri Kuzey Irak’ta sular durulmuyor. 16 Ekim’de Irak güçlerinin operasyonuyla Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerden çekilen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bugünlerde protestolarla sarsılıyor.

Bağımsızlık referandumundan beri Kuzey Irak’ta sular durulmuyor. 16 Ekim’de Irak güçlerinin operasyonuyla Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerden çekilen Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bugünlerde protestolarla sarsılıyor.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) baş gösteren protestoların ekonomik ve siyasi olmak üzere iki boyutu var. İki yıldır bölgede derinleşen ekonomik sorunlar gösterilerin ana nedeni. IKBY’nin Bağdat’tan bağımsız petrol satışı kararı aldığı dönemden itibaren Irak merkezi hükümeti Erbil’deki hükümete bütçeden aktardığı parayı önce azalttı, sonra da tamamen kesti. Maaşları ve diğer ödemeleri karşılayamayan IKBY başlangıçta maaşları aksatarak yatırmaya başladı. Daha sonra ücretleri düşürdü.

Petrol gelirinin yüksek olduğu dönemde önemsenmeyen ekonomik çarpıklık, gelirin azalmasıyla birlikte göze batmaya başladı. Partiler ve ailelerin yönettiği siyasal patronaj ilişkisine dayanan ekonomik yapı, son iki yıldır kriz sinyalleri veriyordu. Ancak, dışarıdan alınan borçlar, parti yardımlarının el altından devam etmesi, karizmatik liderlerin halkın tepkisini dindirici açıklamaları ve biriken paraların kullanıma sokulması ekonomik sorunun krize dönüşmesini engelliyordu. Fakat, başta sabit ücretli kamu görevlileri olmak üzere binlerce kişi içten içe tepki biriktiriyordu.

Kuzey Irak’taki protestolar Süleymaniye’de yoğunlaşıyor.

Halk çoğunlukla ekonomik sorunları yolsuzluğa, yolsuzluğu ise ailelerin ekonomik ve siyasi hayattaki denetimine bağlayan bir anlayışa sahip. Bu nedenle, ekonomik ve siyasi tepkinin dışavurumu 40 yıldır bölge siyasetine yön veren ve son 14 yıldır da bölgeyi fiili ve hukuki olarak yöneten iki aile ve onların denetimindeki KYB ve KDP’ye yönelik oldu.

Siyasi nedenler

IKBY’de referandum sürecinden ciddi bir siyasal dönüşüm yaşanıyor. Celal Talabani’nin ölümünden sonra KYB parçalanma sürecine girdi. Barham Salih sessizce KYB’den ayrıldı ve ayrı bir hareket kurdu. 16 Ekim’den sonra sağlık sorunları artan Kosrat Resul yurtdışında tedavi görüyor. Hatta, protestoların başlamasından bir gün önce KYB, mart ayında Genel Kurul yapacağını ilan etmişti. Genel Kurul’da muhtemelen parti içi son hesaplaşma yaşanacak ve KYB tam olarak Talabani ailesinin kontrolüne geçecek.

Zorlu ekonomik şartlar nedeniyle patlak veren gösterilere emniyet güçleri biber gazıyla müdahale ediyor.

Öte yandan, KDP’de sessiz ama içten içe bir karşılıklı konumlanma var. Mesut Barzani hala asıl patron ve siyasete dönmek için doğru zamanı kolluyor. Fakat, başkanlık görevinin uzatılmamasını ve yeniden başkan adayı olmayacağını ilan ettikten sonra Mesrur ve Necirvan Barzani arasında sessiz bir mücadele yaşanıyor. Benzeri bir biçimde Gorran da liderlik sorunlarından muzdarip. Lideri Nevşirvan Mustafa’nın ölümünden sonra eski-yeni kuşak ayrımı bu parti de ön plana çıktı. Nitekim, referandum sürecinde “hayır”a yakın olan Gorrancılar partinin son anda “evet” kararını açıklamasıyla, “hayır” kampanyası için kurulmuş olan ve liderliğini Şaswar Abdulvahid’in yaptığı “Yeni Nesil” hareketine doğru kayma eğilimi gösterdiler.

Göstericiler kim ve ne istiyor?

Göstericilerin büyük çoğunluğu ekonomik krizin en derinden vurduğu sıradan insanlar. Onlara entelektüeller, üniversite mezunu gençler ve siyasiler destek veriyor. Gösterileri destekleyen üç temel siyasi güç var: Gorran Partisi, Kürdistan İslami Grubu ve Yeni Nesil Hareketi. Nitekim, gösterilerin ikinci gününde yurtdışından dönen Şasvar Abdulvahid tutuklandı. Onun eskiden sahibi olduğu ve gösterilere en büyük medya desteğini sağlayan bir TV kanalı ise baskın yapılarak kapatıldı. Üçüncü günde ise Gorran hükümetten çekildiğini açıkladı.

Şu ana kadar gösteriler Süleymaniye merkez ve ilçelerin çoğunluğu ile Erbil’in iki bölgesinde yoğunlaşmış durumda. Ranya, Çemçamal, Kaladize, Kıfri, Tak Tak, Piramagoorn’da olaylar daha şiddetli geçti. Yani, tüm bölgeye yayılmış durumda değil. Başlangıçta gösteriler göreli barışçı protestolar ve sokak toplantıları olarak başlamıştı. Hatta kendisine yöneltilen eleştirilere rağmen KYB de destekler görüntüdeydi. Fakat, ikinci günden itibaren eleştiri oklarının kendisine dönmesiyle birlikte KYB çok sert tedbirler alarak olayları bastırma yoluna gitmeye başladı. Bu nedenle çok sayıda yaralanma ve ölüm vakaları yaşandı.

Gösteriler nereye evrilir?

Olayların bundan sonraki gidişatına bakmak için elimizde birkaç temel parametre var:

İlki göstericilerin niteliği. Göstericiler halen dağınık ve örgütsüz hareket ediyor. Fakat, gösterileri yönlendirebilecek bir liderlik bulunmuyor. Abdulwahid’in tutuklanması ve Gorran’ın geç kalan kararları daha da büyüyebilecek gösterileri belli bir alanla sınırlı tuttu.

Taleplerin sonuca ulaşabilirliği. Göstericilerin çoğu kurulu düzenin tamamına karşı bir tavır sergiliyor. Çevre kasabalarda yaşanan şiddet olaylarında başta KDP ve KYB olmak üzere siyasi partilerin binaları yakıldı. Hatta bazı yerlerde gösteriyi destekleyen Gorran’ın binaları bile yakılanlar arasında. Elbette, bunu tek bir grup yapmıyor. Göstericilerin karşısında devreye sokulan partilerin milis grupları da bu olayların sorumlusu. Ancak, dağınık ve örgütsüz bir halde tüm sistemin değişmesi talebi kurulu düzenin yıkılmasından ziyade hegemon partilerin yakınlaşmasına neden olabilir. Muhtemelen bu olaylarla KDP ve KYB birbirlerine ne kadar ihtiyaç duyduklarını bir kez daha anlaşmışlardır.

Hükümetin tepkisi

Başbakan Necirvan Barzani olaylar başladığında Almanya’daydı. Protestoların demokratik hak olduğunu, zor zamanlardan geçtiklerini ve saygı duyduğunu söyledi. Fakat protestoların yapıldığı yerlerdeki KDP ofisleri göstericilere ateş açtı. Hükümet olayları büyümeden yatıştırmaktan yana, fakat hükümet ile partileri aynı kefeye koymamak gerekiyor. KDP ve KYB olayları bildikleri yöntemlerle bastırmaya eğilimli görünüyor. Bu nedenle gösterilerin bastırılmasında şiddet unsuru artabilir.

Son olarak Irak ordusunun müdahelesi konuşuluyor. Şimdilik bu ihtimal zayıf, ancak tamamen dışlanmamalı. Olaylar süre olarak uzar ve güvenlik güçlerinin şiddeti artarsa o zaman ciddiye alınmalı.

Şu ana kadar yaşananlara bakıldığında şu tespiti yapmak yanlış olmayacaktır: Referandumla bağımsızlığa ulaşmaya çalışırken Kuzey Irak bölünmenin eşiğine gelmiş olabilir. Ancak bunun için KYB’nin göstericilerle birlikte olması şart. KYB-KDP yakınlaşması olursa bir bölünme yaşanmaz. Ancak gösterilerin güç kullanılarak bastırılması sadece geçici bir rahatlama yaratacaktır. Bir süre sonra benzer taleplerle daha büyük bir dalga sistemi tamamen değiştirebilir.

Doç.Dr. Serhat Erkmen – Deutsche Welle Türkçe

Doç. Dr. Serhat Erkmen Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı olarak görev yapmakta.

sahipkiran Hakkında

Sahipkıran; 1 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş, Ankara merkezli bir Stratejik Araştırmalar Merkezidir. Merkezimiz; a) Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunan; ülkemizin her alanda daha ileri gitmesi ve milletimizin daha müreffeh bir hayata kavuşması için elinden geldiği ölçüde katkı sağlamak isteyen her görüş ve inanıştan insanı bir araya getirmek, b) Ülke sorunları, yerel sorunlar ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik araştırma ve incelemeler yaparak, bu sorunlara çözüm önerileri üretmek, bu önerileri yayınlamak, c) Tespit edilen sorunların çözümüne yönelik ulusal veya uluslararası projeler yürütmek veya yürütülen projelere katılmak, ç) Tespit edilen sorunlar ve çözüm önerilerimize ilişkin seminer ve konferanslar düzenleyerek, vatandaşlarımızı bilinçlendirmek, amacıyla kurulmuştur.

Yorum Ekleyebilirsiniz


%d blogcu bunu beğendi: